Veli toplantılarını sık sık yaparım. Toplantılarda velilere yönelik birtakım bilgileri paylaşırım. Verimli ders çalışma yöntemlerini anlatırım. Öğrenilen konuların tekrarının yararlarını anlatırım. Her toplantıda bir konuya değinirim. Amacım, velilerin de iyi birer anne ve baba olmalarına katkıda bulunmaktır. Velilerim ne zaman benimle görüşmek isterse onlarla görüşürüm. Bireysel veli görüşmelerine çok zaman ayırırım. Biri 1. dönemde, diğeri 2. dönemde olmak üzere iki defa bireysel görüşme yaparım. Bunun yanında ayrıca görüşme talebinde bulunan veli olursa onu geri çevirmem. Mutlaka isteğini yerine getirecek zamanı bulur ve görüşme yapar, onu dinlerim.
Onlara, çocuklarını daha yakından tanımamın gerekliliğini anlatırım. Çocuğu tanımadan yapılan bir eğitimi, teşhisi konmadan yapılan bir ameliyata benzetirim. Kısacası; benim çocuğumun öğretmeninin nasıl olmasını istiyorsam ben de onların çocuklarına öyle öğretmenlik yapmaya çalışırım.
Öğretmen-Öğrenci İlişkisi
Onları bir çocuk gibi değil, yetişkin bir insan gibi görmek gerekir. Onlarla samimi bir şekilde sohbet etmeye doyamazsınız. Onların sevgisini kazanmak o kadar tatlı bir duygu ki tarifi mümkün değildir. Çocuklarımla diyaloğum çok iyidir. Onlardan bir şey isterken mutlaka “lütfen” kelimesini kullanırım.
Yapılan bir işin karşılığında mutlaka teşekkür ederim. Bir öğrencim okula ödev yapmadan gelirse ödevini neden yapmadığını düşünürüm.
Öğrencilerimle diyaloğum çok farklıdır. Nakil gelen bir öğrenci, bana çok kısa zamanda alışır. Onları sevdiğimi hemen hissettiririm. Öğrencilerimin yanından geçerken mutlaka birinden makas alırım veya birinin saçını okşarım. Bazen yanına oturur, onunla sohbet etmeye çalışırım. Eğer çocuğun bir hatası varsa, yaramazlık yapmışsa, arkadaşıyla ilgili bir problem yaşadıysa veya buna benzer olaylar yaşanmışsa o çocuğu dışarı çıkarır, samimi bir ortam oluşturur ve onunla konuşurum.
Çocukların hatalarını, sınıfta yüzlerine vurmamaya gayret eder ve o öğrenciyle mümkün mertebe sınıfın dışında konuşurum. Bir daha yapmaması için ona söz verdiririm. Benim olmazsa olmazlarım vardır. Öğrencilerime bunları ilk başta söyler ve onları uyarırım. Bunlar: Ben ders anlatırken herkes sessiz ve dikkatlice dersi dinleyecek. Benimle göz teması kuracak. Ödev yapmadan okula gelmeyecek, önemli bir mazereti yoksa mutlaka ödevini yapacak. Arkadaşlık ilişkilerinde, oyun oynarken veya başka bir ortamda kavga etmeyecek, asla küfürlü konuşmayacak, yani güzel ahlak kurallarına göre hareket edecek.
Ben; yerine göre öğrencilerimin babası, ağabeyi, arkadaşı ve bazen de komutanı gibiyimdir. Çocuklara çok şaka yaparım. Çoğu zaman yanıma gelerek bana sarılır, beni öpmek isterler.
Bir de çocuklarıma, nerede olursanız olun hakkınızı arayın derim. Saygı sınırını aşmadan bana bile itiraz edebilirsiniz, derim. Sınav yaptım diyelim; notlarını okuduktan sonra, sınav kağıtlarını dağıtırım ve hatalarını, notlarının nerelerden kırıldığını görmelerini, benim gözümüzden kaçan bir eksiklik veya yanlışlık olup olmadığına dikkat etmelerini söylerim.
Benim bir özelliğim daha var: Öğrencilerimi mezun ettikten sonra da onları takip ederim. Üniversiteyi kazanana kadar takip ederim. Kim, nereyi kazanmış not alırım. Şu anda üniversiteyi bitirenler var, meslektaş olduklarım var. Tıp Fakültesinde okuyan üç öğrencim bu yıl mezun oluyor. Bu yıl LGS’ye girecek öğrencilerim var, onları takip ediyorum. Sık sık ziyaretime gelirler. Eski velilerim ile sürekli görüşürüz. Bayramlarda ziyaret ederler, uzaktakiler de arar veya mesaj atarlar.
Öğretmenlikte Uyguladığım Yöntem ve Teknikler
Öğretmenlikte izlediğim yöntem ve tekniklere gelince; herhangi bir konuyu, kolaydan zora doğru anlatırken dikkat ederim. Sınıfın yüzde yüze yakını konuyu anlamadan diğer konuya geçmem. Yani düzeyi iyi öğrenciler çabuk kavradılar, hemen diğer konuya geçeyim demem. Benim sınıflarımda seviye farkı fazla olmaz. Dersi anlatırken göz teması kurmaya, özellikle dikkat ederim. Ses tonuma ve vurgu yaparak konuşmaya dikkat ederim. Öğrencilerin derse katılımını sağlamaya özen gösteririm. Onlara rol veririm. Başarılı olan öğrencileri, hepimiz takdir eder ve alkışlarız.
Sınıfta kıskançlık ortamının oluşmamasına dikkat ederim. Yakından uzağa yöntemini sık kullanırım. Teknolojik araç ve gereçlerden yeterince yararlanmaya dikkat ederim. Sınıf içi dramalara, doğaçlama etkinliklere yer veririm. Yapılacak bir etkinlik varsa geriye çekilip onları izlerim. Yaparak, yaşayarak öğretmeyi tercih ederim.
Bir dersimizde, sınıfa küçük piknik tüpü ve çaydanlık getirip suyu buharlaştırmıştık. Bu tür yöntemler; kolay kolay unutulmaz, hafızalarda kalır. Somuttan soyuta yöntemini kullanırım. Özellikle matematik dersinde; işlemlerde, çevremizdeki araç ve gereçlerden çok yararlanırım. Konunun kavranmasında büyük önem taşıyan örnekler üzerinde çok dururum. Sınıfın tamamına yakını anlayana kadar örnekleri çoğaltırım. Olayları somutlaştırmaya çalışırım.
Çoğu zaman o anda aklıma gelen, yani doğaçlama yöntemlere yer veririm. Yaparak yaşayarak öğrenmeye çok dikkat ederim. Sadece takrir (anlatım) yolunu izlemem. Dokunulacaksa dokundurarak, incelettirerek konuyu anlatmaya çalışırım. Yüksek okulda okurken bir hocamız: “Bakmakla usta olunsa köpekler kasap olurdu.”derdi. Tabii şunu da unutmamak lazım ki öğretmenlik, yaparak ve yaşayarak öğrenilir. Kendini yeniliklere kapatmayacaksın, yenileyeceksin. Hatalarını fark edip değişik yöntemler deneyeceksin. Bir konuyu sadece öğretmek yetmez tabii. Derslere başlarken ilgiyi toplamak için önemli konuların tekrarını yaptırırım. Geçmiş konularla ilgili çok soru sorarım. Öğrendikleri konuların zihinlerinde tazeliğini korumaya çalışırım. Öğrettiğim konularla ilgili deneme sınavları hazırlayıp uygularım. Sınav sonuçlarına göre de hangi konularda yanlış sayısı fazlaysa o konuyu tekrar anlatırım.
Hazırladığım sınavlar sadece çoktan seçmeli değildir. Sorular içerisinde boşluk doldurma, doğru-yanlışı işaretleme ve açık uçlu sorular da yer alır. Ezbercilikten her zaman kaçınmışımdır. Öğrenciden, anladığı bir konunun tanımı veya konuyla ilgili herhangi bir bilgi istendiği zaman öğrenci, düşünerek cevabını verebilmelidir. Öğrencilerin, öğrendikleri konularla ilgili günlük olarak tekrar yapmaları ya da velilerin öğrencilere tekrar yaptırmaları gerekmektedir. Bu konularda biraz sıkıntı yaşayabiliyoruz. Çocuklarımızın dikkatleri, maalesef dağınık. Gelişen teknolojinin ürünü akıllı cep telefonları, tabletler, internet; çocuklarımızın ilgilerinin dağılmasına neden olmaktadır. Bu konuda velilerimizi uyarmamız gerekmektedir. Öğretmenlikte başarılı olmanın yolu, önce çocukları çok sevmekten; ardından da insan yetiştirmenin bilincinde; ülkesine, ailesine, çevresine, insanlara ve insanlığa faydalı bireyler yetiştirmenin farkında; çok çalışmaktan geçer.
(*) Ülkemizin dağlarındaki, bağlarındaki, kırlarındaki, ovalarındaki ve şehirlerindeki bütün kır çiçeklerini açtıran, yetiştiren ve yüreği ile görev yapan tüm öğretmenlere armağan.