Efendim, daha önce de yazılarımda birkaç defa vurguladım. Başında öğretmenin olmadığı bir kanun, müfredat, yönetmelik vb. adına ne derseniz deyin, maarife yönelik bir düzenlemede arpa boyu yol almanız asla mümkün değildir. Tabii niyetimiz halisane maarif ise… Yoksa örtülü veya açık sadece siyasi ideolojinin cirit attığı bir maarifte durum “aynı tas aynı hamam”dan öteye gidemeyecektir! Zaten gitmiyor da…
Sayın bakanımız, ilk zamanlarda öğretmen buluşmalarıyla güzel bir diyalog başlatmıştı aslında. Fakat mecliste görüşülen Öğretmenlik Meslek Kanunu’na bakılınca bu diyalogdan öğretmenlerin lehine bir sonuç elde edildiğini söylemek maalesef mümkün değil! Galiba yetkililer, “Artık, öğretmenlik zor; gidin kendinize başka bir meslek bulun. Bundan sonra ben, sadece kendi belirlediğim ölçü/t/lerime göre öğretmenimi atayacağım” demek istiyor. Mülakat ısrarında da bunu görmek mümkün.
Peki o halde tüm bunların arkasında yatan temel sebep ne?
Hiç sağa ve sola sapmadan, doğrudan söylemek gerekirse siyasi ideolojik tutum ve takıntılarımız. Açıkçası Cumhuriyet’ten beri maarifte yaşadığımız gelgitlerin temeli de aslında burada yatıyor. Dolayısıyla maarifte adeta rövanşist bir tavırla yapılan herbir değişimin ömrü ancak bir iktidarlık ömre denk düşüyor.
Peki bundan en büyük zararı kim görüyor? Elbette her zaman olduğu gibi maarifimiz. Kısacası maarif, doğası gereği her türlü siyasî ideolojinin üstündedir! Belki bu durum çok zor olsa da her zaman ideoloji üstü bir maarif kurgumuzun olması gayrı elzem gözüküyor.
Mevcut sayın bakanımıza haksızlık etmek istemem fakat, kanaatimce öğretmenlerle en etkin diyalogu Ziya Selçuk Bey kurmuştu. Fakat maalesef o zaman da maarifteki mevcut baskın ideolojik yapı buna izin vermedi. O halde çözüm, biraz önce belirttiğim gibi belli bir siyasi ideolojinin etkisinden mümkün olduğunca uzak sadece kendi ideolojisine sahip bir maarif kurgusundan geçiyor.
Şimdi bu bağlamda Öğretmenlik Meslek Kanunu’na tekrar dönecek olursak böyle bir maarif kurgusundan her zamanki gibi fersah fersah uzakta olduğumuzu rahatlıkla ifade edebiliriz.
Galiba bu durumda acı ama gerçek olan da şunu söylemek: Maarife ve öğretmene sadece kendi ideolojisinin bir nesnesi veya öznesi gibi bakan zihniyetten daha fazlası da zaten beklenemez.
Bu yüzden de ben “Kısaca ÖMK…” diyorum efendim.