11 Temmuz 2024 günü Srebrenitsa soykırımının 29 yıldönümü münasebetiyle Büyük komutan ve devlet adamı Bilge Kral Aliya Izzetbegoviç’e ve Boşnak şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Srebrenitsa Katliamı ya da Srebrenitsa Soykırımı, 1991-1995 Yugoslavya İç Savaşında (Hırvatistan ve Bosna) Sırp kasabı General Ratko Mladiç komutasındaki Sırp askerlerinin “Krivaya ’95 Harekâtı” esnasında 11 Temmuz 1995’te Bosna-Hersek’in Srebrenitsa kentinde 8372 bebek, çocuk, kadın ve yaşlı Boşnak’ın topluca ve vahşice katledilmelere verilen addır.
Onun için bu vahşet II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın gördüğü en vahşi katliam” olarak tarihe geçmiş ve 26 Şubat 2007’de Lahey Adalet Divanı tarafından da bir soykırım olarak tescillenmiştir. Srebrenitsa soykırımı üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen acı ve ıstırapların gönüllerde bıraktığı iz hala tazeliğini korumuştur.
Bilindiği üzere 6 federe Cumhuriyetten oluşan Yugoslavya’nın 1(991-1995) dağılmasından sonra askeri imkanlardan yoksun ve Yugoslavya’yı cumhuriyetlerden biri olan Bosna Hersek 1992 yılı şubat ayında yapılan bir referandum sonrası bağımsızlığını ilan edince Eski Yugoslavya’nın askeri gücünü elinde tutan Sırplar bu kararı tanımamış, 6 Nisan 1992’de Başkent Saray Bosna, Sırp askerleri tarafından kuşatılarak, 3 buçuk yıl süren büyük soykırımların yaşandığı tarihin en kanlı ve en vahşi savaşı başlatılmıştır.
Hırvatistan ve Slovenya’nın bağımsızlık mücadelesine destek veren AB ve ABD Bosna Hersek’in bağımsızlık mücadelesi karşısında kör ve sağır kesilmiş, Sırp saldırıları karşısında Bosna Hersek’i yalnız bırakmıştır. ABD ve Batı’nın dün Sırp katillerinin Boşnaklara uyguladığı soykırım karşısında takındığı tavır ne ise, bugün de Siyonist İsrail’in Filistin halkına uyguladığı soykırım karşısında takındığı tavır da aynı olmuştur.
Sırplar tarafından özellikle Sırp olmayanlara karşı başlatılan etnik temizlik ve soykırım sebebiyle bölgeye zorunlu olarak müdahale etmiş gibi görünen Birleşmiş Milletler Bosna Hersek’in doğusunda yer alan Srebrenitsa’yı güvenli bölge ilan etmiş, Srebrenitsa’nın güvenliğini de Hollandalı komutan Thom Karremans’ın emrindeki BM Barış Gücü askerlerine bırakmıştır. Durum böyle olunca Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, güvenli bölge ilan edilen Srebrenitsa ‘ya sığınmak zorunda kalmıştır.
Sığınmacı Müslümanların kendilerini savunmak için bulundurdukları hafif silahlar, Srebrenitsa’nın güvenli bölge olduğu bahanesiyle Hollandalı komutan Thom Karremansın emrindeki BM Barış gücü tarafından ellerinden zorla alınmıştır. Ratko Mladiç komutasındaki Sırp askerlerinin Srebrenitsa ‘ya saldırılarının devam etmesi üzerine Boşnakların ellerinden alınan silahların kendilerine geri verilmesi yönündeki talepleri Hollandalı komutan Thom Karremans tarafından reddedilmiş ve binlerce Boşnak Müslüman, Sırp Kasabı Ratko Miladiç komutasındaki Sırp askerlerine teslim edilmiştir.
Diğer taraftan Sırp saldırılarından kaçan Srebrenitsa ‘ya birkaç kilometre mesafedeki Potaçari’de ki BM üssüne sığınan ve bir akü fabrikasına yerleştirilen Boşnakların 12 yaş üzeri kadınları ve çocukları ayırılmış, kadınlara tecavüz edildikten sonra aralarında kadınların, küçük çocukların ve yaşlıların da olduğu 8372 Boşnak, dinî ve millî kimliklerinden dolayı General Ratko Mladiç komutasında ki Sırp askerleri tarafından topluca katledilmişlerdir.
Srebrenitsa’daki kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12.000’i aşkın Boşnak’ta dağlık güzergâh üzerinde pusu kurularak keskin nişancı Sırp askerleri tarafından âdeta tek tek avlanmıştır. Sadece Srebrenitsa ’da 5 günde katledilen insan sayısı 8372 olmuştur. Diğer taraftan Bosna’da üç buçuk yıl süren kanlı savaşta 17 bini çocuk olmak üzere 312.000 Boşnak Sırp katilleri tarafından şehit edilmiş, 2 milyon Boşnak ta evlerini terk etmek zorunda kalmış, 27.734 kişi resmî kayıtlara kayıp olarak geçmiştir. Toplu Mezarlarda 20.000 kaybın cesedine ulaşılmış, bunlardan yaklaşık 18.000’inin kimlikleri belirlenebilmiştir. Toplu mezarlarda bulunan cesetlerin çoğu parçalandığı ve yakıldığı için kimlik tespitleri henüz yapılamamıştır.
Srebrenitsa ’da yaşanan bu soykırım esnasında BM’in ve Batı’nın Müslümanlara karşı takındığı ikiyüzlü tavır bakımında büyük bir önem arz ettiği gibi II. Dünya Savaşı’ndan sonra hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçmesi açısından büyük önem arz etmektedir.
Batı 11 Temmuz 1995’te Sırplar tarafından, Srebrenitsa ’da gerçekleştirilen Sırp soykırıma sadece sessiz kalmamış, Sırp katillerin soykırımı gerçekleştirmeleri için bizzat işbirlikçilik yapmıştır. Aliya İzzetbegoviç’in ABD ve Batılıların tutumu hakkındaki tespitleri insanlığa ışık tutacak mahiyettedir. Aliya; “Onların demokrasi, barış ve hoşgörü dedikleri ilkeler, Srebrenitsa ’da toprağın altına gömülmüştür. “Her şeye kadir olan Allah’a ant olsun ki; köle olmayacağız. Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık Oysa Onlara bunların tamamını yaptı hem de Batı’nın gözü önünde Batı medeniyeti adına yaptı.”
Srebrenitsa’ da katledilenlerin 85 civarında ki toplu mezarlarının yerleri belirlenmiş, toplu mezarlardan çıkarılan ve kimlikleri tespit edilen 6610 kişi Srebrenitsa yakınlarındaki Potaları Anıt Mezarlığı’na defnedilmiştir. Halen 1762 Boşnak’ın gömülü olduğu toplu mezarlara ise ulaşılamamıştır.
Yapılan şikâyetler üzerine Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı, 2007 yılında aldığı bir kararla, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinden (ICTY) gelen kanıtlar doğrultusunda Srebrenitsa ve civarında yaşananları “soykırım” olarak kabul etmiştir.
Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) tarafından 22 Kasım 2017 tarihinde açıklanan kararda hem Srebrenitsa ‘da yaşanan Soykırımın, hem de 1992-1995 yılları arasında başkent Saraybosna’da sivillere yönelik gerçekleştirilen saldırıların baş sorumlusunun “Bosna Kasabı” lakaplı Sırp Komutan Ratko Mladiç olduğuna karar vererek müebbet cezaya çarptırmıştır.
8 Haziran 2021’de görülen temyiz duruşmasında da Ratko Mladiç’in müebbet hapis cezası onanmıştır.
Ancak gecikmeli olarak verilen bu kararlar yaşanan soykırımın acılarını dindirmeye yetmemiştir. Sırp ve Hırvatların saldırılarına engel olmayarak 8.372 kişinin katledilmesine sebep olan Hollandalı BM Barış Gücü askerleri en az Sırplar ve Hırvatlar kadar suçlu oldukları halde mahkeme tarafından sadece 300 kişinin ölümünden sorumlu tutularak kendilerine hak ettikleri ceza verilmesinden kaçınmıştır.
Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak tarihe geçen Srebrenitsa soykırımı, aradan 29 yıl geçmesine rağmen şehitlerin acısı şehit yakınlarının ve vicdan sahibi insanlığın yüreklerini dağlamaya devam etmektedir.
Biz Srebrenitsa soykırımını asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. Gerek Srebrenitsa’da yapılan soykırım gerekse Saraybosna’da yaşanan insanlık dışı olaylar Avrupa’nın alnına yapışmış bir kara leke olduğunu hatırlatmaya devam edeceğiz.
Sözlerimi Srebrenitsa dramından son derece etkilenen Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’in şu sözleri ile tamamlıyorum. Aliya; “Savaşı yöneten bir lider olarak aldığım en acı haberler kadınlarımıza ve kızlarımıza yönelik tecavüzlerdi.” “Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.” Bilge Kral Aliya Izzetbegoviç’e, Srebrenitsa ve tüm Gazze şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad mekânları cennet olsun. Yaşasın zalimler için Cehennem. 11.7.2024
Mustafa Kır
Allah Kaleminize güç versin. Allah Müslümanları ve tüm mazlumları zalimin zulmünden korusun.
Soykırım tarihi, keşke hiç olmasalar ama malesef gunumuzde de malesef benzer durumlar Filistin de yaşanmakta ve adalet geç tecelli ettirilmekte.