İnsan bu üç beş damla kan…
Üstat Necip Fazıl’ın şiirine dize olan. İlahi kelamda zikredilendi bir damla su da. İnsan işte…
Hepimiz birilerinin evlatları olarak dünyaya geliriz. Ve geldiğimiz aileye sevinç kaynağı olmakla birlikte sorumluluk yükleriz.
Bilhassa günümüz aile yapısında ciddi boyutta mutlu etme, çocuklara hazzın her çeşidini yaşatma kaygısını görüyoruz. Bu, en çok da çağın özenti hali . Belki de çocuk sayısının azlığı aileyi çocuk eksenli yaşama sürüklemekte…
Toplumsal çevre iki uç noktayla yavrularımızın ruh dünyasını ateşe vermektedirler . Nedir mi bunlar!
Ya hepten yorgunluk moduna geçen ailelerle;çocuk, genç ilgisiz ve sevgisiz kalmakta , sevgiyi başka yerde arayan yavrular kişilik ve özgüven sorunu yaşayan çözüm odaklı olamayan hep muhtaç bir nesil haline dönüşmekte .
Değinmek istediğim ise aslında ikinci konu…
Üzerine çok titrenirken mutlu olması için varı yoğu harcanan yavrular! Anlık hazların pençesinde mutluluğu öğrenemeden doyumsuz hazırcı bir nesil haline gelmektedir.
Yavrularımız Rabden bize emanet ise ruhlarına ılıman
rüzgârlarla sevgi ve merhameti ve mutlu olma bilgisini aşılamalı idik.
Bu para, şan, şöhret, makam, giysi, yeme-içme ile olmazdı. Bunlar dünyanın geçici süsleri idi. Bunları helal yoldan
kazanma yolları öğretilmeli idi elbetteki… Bu uğraşılar amaç değil araç olmalıydı. Ruhun yücelmesine, erdem sahibi, faydalı bir insan olmaya yol vermeli idi…
Mutlu olma bilgisi şükrü öğretmekten geçiyordu.
Elindeki ile mutlu olabilme bilgisi ve ruhuna bunu yansıtabilme. Değilse sahip olduklarıyla doyuma ulaşamayacağı gibi bereketini bilmediği hiçbir şey de, ona huzur sağlamayacaktı.
Ayağını uzatabilmenin şükrü. Bir bardak sıcak çayın
şükrü. Ailesiyle olmanın şükrü. Daha nice minik şeylerin
şükrü, minik bedeninde anlam buldukça mutlu olma bilgisine kavuşacaktı çocuk. Küçük adımlarla başlanırdı yorulmadan ufuklara. Küçük yaşta her şeye doymuş, bıkmış bir nesil
bizi götüremezdi hedeflere. Yılgın ayakları tedavi yine bize
düşerdi de kaldıramazdık yine de yerinden.
Bu bilgi belki hayatın şifresi…
Şükrü bilmek mutluluğa açılan devasa penceredir