Ve demeli insan
Suçlamaktan vazgeçerek
‘ben nefsime zulmettim ‘
…
Zamanın çarkı içinde ahde vefayı unutan insan, yaşamını anlamlı kılacak şeylerden birer birer uzaklaşıyor. Mutluluğu zor gündemlere yükleyerek kendi varlığını tanıma, özünü kestirme işini erteliyor ya da yapmıyor.
Oysa ruhun emanetçisi tarafından anlaşılmaya ne çok ihtiyacı var. Nefis muhasebesi insanı değerli kılar, kul eder, ayırır onu şeytanın izlediği yoldan.
Hatalarında, ‘Ben nefsime zulmettim’ dedikçe, yöneldikçe Rabbine! bir Âdem olur bir Yunus olur. Vakit ne kandıran şeytanı suçlar ne ağacı ne kavmi ne kadını, ne işi, ne aşı…
Kendi nefsinde buldukça hatayı müstağnileşmez, kibir acziyeti ile uzaklaşmaz esas benliğinden. Var edene yaklaşır. Gözyaşı, nedamet, istiğfar ile acizliği bilir/ kulluğa dönüşür her eylem…
Nefsi ezmek, hatalarını yüzüne vurmak eksikleri kapatmaya adımdır. Kendini yarım görmek! dünyayı daimî görmemek adına, tamamen dünyaya bağlanıp kulluğu unutmamak adına adımdır.
Mal varlığını hep kendinden bilen, sahip olduğu güzellik beceri , başarı ile övünen en ufak başarısızlıkta etrafı suçlayan insan, iç dünyasına ve dünyaya verdiği zarardan habersizdir.
Ömer Seyfettin’in ‘Kaşağı’ hikâyesi de çocukluğumda etkilendiğim hikâyelerdendir. Yaptığı hatada, başkasını suçlamak kişinin kendi ruhunu o an temize çıkarsa da, içinde çektiği acıyla hayatı boyunca huzursuz, vicdan azabıyla dolu olacaktır.
Günümüz neslinin de daha huzurlu, erdemli olabilmesi ve hayatına yön verebilmesi için yaşadığı olumsuzluklarda önce kendini yargılamayı öğrenmesine yardımcı olmak zorundayız.
Ödev yapamadığı zaman elektriği suçlayan öğrenci, yetişkin olup çocuğu hasta olduğunda eşini suçlar. İyi bir yer kazanamayan genç; okulunu, hocasını, imkanlarını suçlarken, evden vakitli çıkmayan biri, yetişemediği işinde! trafiği suçlar. Vesaire vesaire.
Suçlayıcı olmak yerine, kendi nefsinden başlayarak onaran, düzelten sorumluluk sahibi olan bireyler olmak, kökten sonuçlar oluşturacaktır.
Ve yapılan yanlışlar, bırakılan eksiklikler Rab katında tövbeye, insan katında özür dilemeye yol verecektir.
‘Senin yüzünden’ söz ibaresini ne kadar çıkarabilirsek hayatlardan nefisle yüzleşmeler, hataları düzeltme çabaları artacaktır. Bu şekildeki suçlamalar kırma, kavga, bencillik, öfke daha nice kötü hasleti de beraberinde getirecektir. Suçlama, psikolojisi dürüstlük erdemini de ortadan kaldıracaktır.
Hatasını kabul eden nefis sorumluluğu kuşanır. Iyiye yönelir.
Değilse kişi kibir, bilgiçlik, otoriter liderlik acziyeti içinde farkında olamadığı huzurdan hep yoksun kalacaktır. Suçlamaktan vazgeçmiş insan hatalarıyla yüzleşmeyi bilip iyiye doğru yol alamaya başlamıştır. İyiliği emredip kötülükten sakınabilen ruhun sahibidir o.
Suçlamak; benliği egoyla besleyip, obez bir şey şekle bürümektir. Üzerine yığılan katlarla bir daha arkaya adım atamaz.
Suçlamaktan öte, nefis muhasebesi kendimize eleştiri, anlam üzere yaşamanın temeli olacaktır. Yunus as’ın yaptığı hatada kendiyle yüzleşmesi bizlere ibret, hayata dair örnekliktir
Ve demeli insan suçlamaktan vazgeçerek. Ben nefsime zulmettim.
Selam ve dua ile.