Bilindiği üzere eğitim-öğretim karakter eğitimini ve ruh terbiyesini öne çıkaran, öncelikle kişiliği terbiye eden, kişide düşünme ve algılama biçimi oluşturan ve bireyi şahsiyet haline getiren bir inşa eylemdir.
Bu açıdan bakıldığında öğretmen; öğretme, öğrenme, terbiye etme, sınav yapma, değerlendirme öğrettiklerini yaşam biçimine dönüşme gibi iş ve işlemleri yerine getiren eğitim sisteminin en temel öznesi ve uygulayıcısıdır.
Öğretmenlik mesleğini seçenler rol model, güvenilir, derin bir alan bilgisi ile geniş bir genel kültüre sahip olmanın yanında; duygusal, sevgi, sabır, şefkat ve merhamet yüklü öğrencilerine umudu, heyecanı, sevinci ve yaşama dair her şeyi aşılayan; aynı zamanda onlara yön veren şahsiyet kazandıran, ahlaki ve manevi değerleri benimseten aklı, zihni ve ruhu biçimlendiren kendine has özel yeterliliklere de sahip olması da gerekir.
Öğretmenlik sıradan bir meslek olmadığı gibi sıradan insanların yapabileceği bir meslek te değildir. Zira, öğretmenlik peygamber mesleğidir. Her peygamberin farklı bir mesleği olmasına rağmen, öğretmenlik bütün peygamberlerin ortak mesleğidir. Bütün peygamberler Allah tarafından insanları iyiliklere ve güzelliklere ulaşmanın, kötülüklerden kaçınmanın yollarını gösteren birer öğretmen olarak gönderilmiştir.
İslam nazarında öğretmen ve öğrenci olmak kutsal bir görevi ifa etmek anlamı taşımaktadır. Hz. Muhammed’in (s.a.v): “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim.” “Allah beni zorlaştırıcı olarak değil, lakin bir öğretici ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi.” “Ya öğrenen ya öğreten ya dinleyen ya onları seven ol beşincisi olma helak olursun.” “Alimler peygamberlerin varisleridir.” Sözleri bu görüşümüzü teyit eder mahiyettedir.
Bugün içinde yaşadığımız yozlaşmasının tek sebebi; fıtrata uygun bir eğitim sistemimizin ve sistemi işletecek eğitilmiş bilinçli bir eğitimci kadromuzun bulunmamasıdır. Bozuk giden gidişatı tersine çevirecek yegâne güç bir toplumun sağlıklı yetişmesinde kilit rol üstlenecek bilimsel ve bilinçli bir şekilde yetiştirilmiş eğitimciler ordusudur. Hz. Muhammed (s.a.v) öğretmenlik kimliği ile eğitim ve öğretimin tüm yöntem ve enstrümanlarını kullanarak, savaş içinde yaşamayı adet haline getirmiş azgın ve cahil bir toplumdan barış içinde yaşamayı şiar edinen medeni bir toplum inşa etmeyi başarmıştır.
Hz. Muhammed (s.a.v) nasıl ki uyguladığı eğitim sistemiyle cahil bir toplumdan alim bir toplum, bedevi bir toplumdan medeni bir toplum inşa etmeyi başarmış ise. Onun varisi olarak vasıflandırılan öğretmenler de Onun kullandığı bilgi, beceri yöntem ve metotlarla pusulasını kaybeden, adeta modern cahiliye yaşantısı içinde yaşam süren toplumu tıpkı Ashabı Suffe gibi yetiştirerek toplumun yeniden inşanı gerçekleştirebilir.
Öğretmenler ülkelerin geleceğini kurgulayan manevi mimarlardır. Öğretmenler sadece öğrencilerinin değil, aynı zamanda bir toplumu meydana getiren annelerin, babaları, yöneticileri, siyasetçileri, esnafları, tüccarları, mühendisleri, doktorları, avukatları, askerleri, polisleri, şoförleri, hatta öğretmenleri de yetiştiren öğretmenlerdir. Öğretmenler fabrika yapan fabrika gibidir. Toplumda iyilik ve güzellik namına ne varsa öğretmenlerin eseri olduğu gibi yine toplumda kötülük adına ne varsa öğretmenlerin eseridir.
Öğretmen, sadece öğrencilerine bilgi aktaran bir şahsiyet değildir. Öğretmen sürekli çağın gelişen ve değişen şartlarına göre kendini yenileyen, bilgi üreten öğrendiklerini önce hayatında yaşayan bir meslek erbabıdır. Peygamber ve arkadaşlarının eğitim-öğretimde takip ettikleri yol ve yöntem önce öğrenme, sonra öğrendiklerini yaşam biçimine dönüştürme ve daha sonra da başkalarına öğretme şeklindeydi. Onun için diyoruz ki öğretmenlik sıradan insanların yapabileceği alelade bir meslek değildir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43. Maddesinde; “Öğretmenlik mesleği, devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği” olarak tanımlanmıştır
Öğretmenlik mesleğini icra etmek için öğretmen olarak eğitilmiş olmanın yanında öğretmenin bazı özellikleri taşıması ve öğrettiklerini yaşam biçimine dönüştürmesi gerekir. Kişisel özellikleri bakımından; önce ahlaklı, samimi, güvenilir, adil, sorumluluğunu müdrik, idealist, vizyon ve misyon sahibi, sabırlı ve güler yüzlü, davranışları tutarlı, özü ve sözü bir, öz güveni yüksek, ön yargısız, araştırıcı, sorgulayıcı, fedakâr, olaylara bakışı objektif, diline ve giyimine özen gösteren örnek bir yapıya ve saygın bir kişiliğe sahip olmalıdır.
Eğitimiyle meşgul olduğu varlığın biyolojik, psikolojik, sosyolojik ve manevi yapısını tanımalıdır. Çünkü insan sadece etten kemikten müteşekkil bir varlık değil akıl, ruh, kalp ve nefis taşıyan, doğumundan itibaren bilgi edinmeye ve terbiye edilmeye muhtaç bir varlıktır. İnsanın fıtri konumunu ruhi ve manevi yapısını dikkate almadan uygulanan bir eğitim sistemi sonuçta insan ve zaman kaybına sebep olmaktan başka bir uğraş değildir.
Mesleki özellikler bakımından; öğretmen, öncelikle mesleğini sevmelidir. Yeterli mesleki ve alan bilgisine sahip olmalıdır. Öğrencilerine adaletli davranmalıdır. Dili ve diksiyonu düzgün olmalıdır. Psikolojiyi ve sosyolojiyi iyi bilmelidir. Özel sorunlarını siyasi görüşünü sınıfa yansıtmamalıdır. Sosyal, kültürel ve mesleki açıdan sürekli kendini geliştirmeli, güncel olayları, teknolojiyi yakından takip etmelidir. Meslektaşları ile yardımlaşma ve dayanışmayı ilke edinmelidir.
Mesleki yeterlik açısından yeterli mesleki ve alan bilgisine sahip olmalıdır. Yeri geldiğinde derslerinde güncel konulara da yer vermelidir. Öğretim yöntemlerini kullanma konusunda mahir olmalı, dersin konusu ile alakalı araç-gereç ve diğer materyalleri etkin bir şekilde kullanabilmelidir. Derse hazırlıklı gelmeli, dersi öğrencilerin seviyesine göre işleyebilmeli ve öğrencilere dersi sevdirebilmelidir. Dersin sonunda ölçme değerlendirme yapmalı, öğrencilerin anlayamadığı yerleri tekrar, tekrar anlatmalıdır. Öğrencilerin soru sormalarına müsaade ettikleri gibi soru sormak için öğrencileri cesaretlendirmelidir.
Bilgiyi sadece sınavlarda kullanılacak bir araç olmaktan çıkarmalı hayat boyu her zaman baş vuracak ve değer olarak görmelidir. Ders işleme sadece anlatma veya ezbere dayandırılmamalı, bilgi öğrencide bir melekeye (yeteneğe) dönüştürülmelidir. Bilginin neden öğrenilmesinin gerekliliği, öğrenilen bilgi ile yeni bilgilere ulaşmanın, yeni icatlar ortaya koymanın ve yeni icatları insanlığın hayrına kullanmanın önemi vurgulanmalıdır.
Öğretmen öğrencileri ile iyi iletişimi içinde olmalıdır. Öğrencilerini sevmeli ve onlara değer vermelidir. Öğrencileri ile okul içinde ve dışında da iletişim kurabilmelidir. Öğrencilerin özel sorunlarıyla ilgilenmeli ve öğrencileriyle seviyeli arkadaş gibi olabilmelidir. Öğrenciler ile konuşurken ve bir soru sorduklarında dinlemelidir Öğrenciye ismi ile hitap etmelidir. Meslektaşları, okul yöneticileri ve velilerle iletişimi kurmayı önemsemelidir.
Bir öğretmenin iyi öğretmen olduğunun göstergelerinden biri de öğretmeninsınıfı iyi yönetebilmesidir. Öğretmen sınıf yönetimine özen göstermelidir. Öğrencileri ile arasındaki mesafeyi korumalıdır. Sınıfta notu tehdit olarak kullanmamalıdır. Öğrenciye öz güven kazandırmalıdır. Motivasyon sağlamasını bilmeli, belirlediği kurallara kendi de uymalıdır. Öğrenciyi rencide etmemeli, şiddete başvurmamalı, ceza yerine ödül kullanmalıdır. Bu vasıfları kendisinde taşımayan bir kimse öğretmenlik mesleğini icra etmiş olsa da kendisine yüklenen sorumluluğun hakkını verdiği söylenemez.
Tabi ki eğitim öğretimde sorumluluk tek taraflı değildir. Eğitim öğretimde başarıya ulaşmak için eğitim-öğretimin diğer önemli bir ögesi olan öğrencilerinde uyması gereken kurallar ve yapması gereken işler iler vardır. En başta bir öğrenci öğrenmeye hevesli olmalıdır. Öğrenci olmak demek aynı zaman okumaya, öğrenmeye hevesli olmak demektir. Eskiden öğrenciler için ilim öğrenmeyi isteyene anlamına gelen talebe kelimesi kullanılırdı.
Bir öğrencinin başarısı öğrenci- öğretmen ilişkisine de bağlıdır. İyi bir öğrenci öncelikle kendisini hayata hazırlayan, ilim öğreten, rehberlik yapan öğretmenlerine karşı son derece saygılı olmalıdır. Ders başlar başlamaz yerine oturmalı, dersle ilgili kitap, defter ve diğer araç-gereçlerini masasının üzerine koymalı ve öğretmenin gelmesini beklemelidir. İzinsiz konuşmaktan, dersin akışını bozacak davranışlardan kaçınmalıdır. -Dersi derste öğrenmeyi amaç edinmeli, dersi anlayamadığında nezaket kuralları çerçevesinde öğretmenine soru sormaktan çekinmemelidir.
Ne yazık ki bugün eğitim sistemi öğretilen bilgiler ile öğrenciyi hayata bağlayacak motivasyonu sağlayacak mahiyette değildir. Öğrencinin amacı sınav kazandıracak bilgiye ulaşmaktan öğretmenin işi de öğrenciye sınav kazandıracak bilgiyi yüklemekten öteye gidememektedir.
Eğitim sistemden istenilen verim elde edilemiyorsa ya öğretende ya öğretilende ya da öğretme şeklinde sorun vardır demektir. Millî Eğitim Bakanlığı eğitim sistemine neşter vurmalı sınav merkezli bir kurum olma statüsünü değiştirmeli kendisini öğrencilerin yeteneklerini keşfedip geliştirmeye, ahlaki açıdan temiz, davranışlar bakımından şahsiyetli, faydalı bilgiler bakımından donanımlı, edep, haya, terbiye, ahlak, maneviyat, kültür ve medeniyet değerlerine bağlı ne okuduğunu, niçin okuduğunu, okudukları ve öğrendikleri ile ne yapacağını bilen şuurlu bir nesil yetiştirmeye odaklanmalıdır.
Bir nester vurdular 8 yıllık kötü sistemi 12+1=13 yıl yapıldı demek ki bu da yetmedi 17-18 yıla çıkarılınca mı nester vurulacak yoksa ilkokul 4, orta okul 2; lise 2 yıl ve serbest bırakılarak mı nester vurulacak‼️bu son düşünce ne ideal doğru yol