Hayalimiz dürüst, güvenilir, saygılı, merhametli insanların kendilerine nasıl davranılmasını istiyorlarsa başkalarına öyle davrandıkları bir gelecektir. Geleceğimizi, kültür mirasımızı karakter eğitimi ile şekillendirebiliriz.
Ebeveynler, bir çocuğun ilk karakter eğitimcisidir. Yetişkinler karakteri ile çocuklara rol model teşkil ederler. Karakter eğitimi ile çocukların, gençlerin kendi ahlaki pusulalarını oluşturmaları teşvik edilmelidir. Araştırmalar, okullarda kapsamlı karakter programlarının akademik başarıyı da artırdığını göstermektedir.
Karakter eğitimi:
1- Ortak insanlığımızı, dini, kültürel ve etnik farklılıkları aşan evrensel temel değerlerimizi ortaya çıkarır.
2- Ahlakımızı ve nihayetinde mirasımızı şekillendirir
3- Gençlerin karakter güçlerini önemsemeleri ve uygulamaları için ilham verir.
4- Spor ve okul sonrası programlar karakter oluşturur; akademik başarıyı artırır.
Karakter, eylemdeki iyilik ve güzelliktir. Karakter eğitiminde ilk basamak merhamet olmalıdır. Merhamet ve dürüstlüğün olmadığı bir dünya; karakterin önemli olmadığı bir gelecek düşünülemez.
Merhamet kelimesinin sözlük anlamı “Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma” şeklinde tanımlanır. İnsani değerlerin özünde yer alan merhamet, sadece bir acıma hissi ve basit bir iyilik yapma isteği olmaktan ziyade, insanları iyiliğe ve doğruluğa yönelten, onların her alanda olumlu tutum ve davranışlar sergilemesine yol açan pozitif bir duygudur. Merhamet ve aynı mânadaki rahmet kelimeleri öncelikle Allah’ın bütün yaratılmışlara yönelik lutuf ve ihsanlarını ifade etmektedir. Gazzâlî bir kimseye gerçek anlamda merhametli denilebilmesi, dolayısıyla acıma duygusunun ahlâkî bir değer taşıması için onun merhamet duyduğu kişinin ihtiyacını gücü ölçüsünde karşılaması, bunu da hür iradesiyle yapması gerektiğini belirtir. Hz. Peygamber’in, “İnsanlara merhamet etmeyenlere Allah da merhamet etmez”, “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” (Buhârî, ; Müslim) şeklindeki hadisleri İslâm ahlâkının temel ifadelerindendir.
Merhamet duygusu her insanın yaratılıştan sahip olduğu bir değer olmakla birlikte eğitimle geliştirilebilir. Bu eğitim sürecinde, hayatın ilk yılları ve özellikle aile içindeki sevgi ve iletişim önemlidir. Merhamet kalplerdeki en değerli hazinedir. Bu hazineyi ortaya çıkarmak ve artırmak ailenin ve eğitimcilerin vazifelerindendir.
Bütün dünya insanları olarak merhamet duygusunu yaşamaya ve yaşatmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zaman içerisinde bulunmaktayız. Düşünürler merhameti insanın yaratılışında var olan, farklı durum ve değerlere göre değişiklik göstermeyen bir kavram olarak tanımlamaktadır. Ayrıca adalet, insan sevgisi ve diğer bazı önemli erdemlerin de merhametten kaynaklandığını belirtmektedirler.
Merhamet duygusunun doğru anlaşılması ve uygulanması için bazı temel kurallar vardır: Beş uygunluk kuralı denilen bu kurallar: “uygun yer, uygun zaman, uygun nesne, uygun miktar, uygun yöntem” ifadelerinden oluşmaktadır. Uygun olmayan merhametin anlaşılabilmesi için merhamet-adalet dengesinin kurulması gerekir. Mesela kuzuların arasına girmiş bir kurda, insanları acımasızca zarar veren, öldüren bir caniye acımanın, merhamet etmek kötülüğü beslemek anlamına gelir.
Kişilere verilecek eğitim yoluyla onlarda merhametli ve özgeci davranışların geliştirilip geliştirilemeyeceğini öğrenmek maksadıyla yapılan bir çalışma da, merhametli ve özgeci davranışların eğitimle gelişebilen beceriler olduğu tespit edilmiş, yanı sıra merhamet odaklı eğitimin kişilerin beyin fonksiyonlarında değişikliklere neden olduğu belirtilmektedir. Yine bu çalışmalarda merhamet, şefkat, acıma gibi duyguların insanlar üzerindeki biyolojik etkilerinin yanı sıra insan ruhu üzerinde de iyileştirici etkiye sahip olduğu ve toplumu ayakta tutan değerler arasında yer aldığı ifade edilmektedir.
Merhamet duygusunu derinden hisseden atalarımız yaşantı, söz ve davranışlarıyla örnek teşkil etmişlerdir. Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi oğlu Orhan Gazi’ye bıraktığı vasiyetnamesinde “Allah’ın yarattığı her şeye karşı merhametli ol” ifadesini kullanmış, Mevlana “Şefkat ve merhamette güneş gibi ol” sözleriyle merhamete vurgu yapmıştır. Geçmişten bu güne içinde yaşadığımız toplum ve kültür ortamı da bizi merhametli olmaya teşvik etmiştir. Kültür miraslarımızdan olan kuş evleri, incitmeden vermenin en güzel örneği olan sadaka taşları bunun örnekleridir. Atalarımız ayrıca ihtiyaç sahipleri ve öğrenciler için vakıflar kurmuşlar, yapmış oldukları daha nice güzelliklerle merhamet duygusunu hissetme, yaşama ve yaşatma konusunda bizlere örnek olmuşlardır. Bizlerinde gelecek neslimize bırakacağımız kültürün özünde merhamet olmalıdır. Unutulmamalıdır ki istikbalimiz kökenine bağlı, güzel yetiştirilmiş çocuklardır.