eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
24°C
Ankara
24°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
26°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
26°C
Salı Az Bulutlu
28°C
Çarşamba Az Bulutlu
26°C

İftar ve İsraf

RAMAZAN DERSLERİ -2

Sözlükte, haddi aşmak, aşırı gitmek, cehalet, gaflet” gibi anlamlara gelen israf; genel olarak, amel, söz ve davranışlarda dinin, aklın belirlediği ölçülerin dışına çıkmak, özellikle mal veya imkânları meşru olmayan amaçlar için saçıp savurmak anlamlarında kullanılmaktadır.

İsraf, Ramazan ayında orucun faziletini gideren en kötü amellerin başında gelmektedir. Rahmet, mağfiret ve bereket ayı olan ramazan ayının İsraf ayına dönüştürülmesi oruca haramın karıştırılması demektir. C. Hak aşağıdaki ayet meallerinde İsrafın bireysel ve toplumsal açıdan ne kadar bir kötü amel olduğuna dikkat çekmektedir. “Yiyiniz içiniz; fakat israf etmeyiniz! Çünkü Allah israf edenleri sevmez. (A’raf Suresi 7/31) “Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp-savurma. Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür. (İsra; 26, 27.)  “Onlar (Mü’minler),harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne de kısarlar; harcamaları ikisi arasında orta bir yoldadırlar.” (Furkan, 67 Onların mallarında yardım isteyenlerinde, iffetinden dolayı isteyemeyen yoksullarında hakkı vardır. (Zariyat,19) “Tâki’ (bu mallar) içinizden (yalınız) zenginler arasında dolaşan bir devlet olmasın. (Haşr;7)

Zikredilen ayetlerde yemede içmede, giyinmede, harcamada israfın haram olduğu ve israf edenleri Allah’ın sevmediği, israf edenlerin şeytanın kardeşleri olduğu, haddi aşmaları ve yaptıkları israf sebebiyle hesaba çekilecekleri, zenginlerin malında fakirlerinde hakkının bulunduğu ve malların zenginler arasında dolaşan bir meta olmaktan çıkarılması gerektiği açıkça ifade edilmektedir.

Diğer taraftan konumuz ile ilgili Peygamberimiz ile bir sahabe arasında geçen diyalog dikkat çekicidir. Peygamberimiz abdest alırken bol su kullanan Sahabeye; “Bu israf nedir?” diye sorar. Bunun üzerine sahabe; “Abdestte israf olur mu?” diye karşılık verince; Peygamberimiz (s.a.v): “Evet, akan bir nehrin kenarında bile olsan, normal bir miktarın üzerinde su kullanman israf olur.” Cevabını vermiştir.

Bireyi ve toplumu yoksulluğa ve sefalete sürükleyen israf; sadece gösterişli iftar sofralarıyla sınırlı kalmayıp, giyim kuşamdan, modaya uymak amacıyla sürekli değiştirilen teknolojik aletler, beyhude geçirilen vakitler, ihtiyaç fazlası pişirilip dökülen, ihtiyaçtan fazla alınıp çöpe atılan ekmekler hakkında yapılan istatistiki rakamlar tüyleri ürpertecek niteliktedir. Yapılan araştırmalar en çok ekmek ve gıda israfının Ramazan ayında yapıldığına yüzbinlerce ton ekmek ve gıdanın çöpe atıldığına dikkat çekilmektedir.

İslâm İlahi bir hayat nizamı ve kurallar manzumesidir. Mülkün sahibi yegâne sahibi Allah’tır. Kullar elde ettiği mülkün emanetçisidir. Kişi helal ve meşru yollardan servet edinme hakkına sahip olduğu gibi, edindiği servetin tüketimini de tasarrufunu da meşru ölçüler doğrultusunda yapmak zorundadır. Kişi zengin olsa bile gereğinden fazla harcaması yasaklanmıştır. Ayette; “O gün size verilen bütün nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz” (Tekasür, 8) Buyurulurken, Hadisi şerifte ise; “Kıyamet gününde insanoğlu. Ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinden gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından ve ilmiyle ne amal işlediğinden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yerden bir yere kımıldayamaz.” (Tirmizi) Buyurulmaktadır.

Ramazan ayında İftar vermek, sair zamanlara göre iftar sofralarımızı biraz zenginleştirmek, dinen güzel bir davranıştır.  Ancak adı iftar bile olsa iftar ile israfı buluşturmak helalle haramı karıştırmaktan başka bir şey değildir. İftarların hikmet ve gayesi; Allah’ın rızasına ve peygamberin sünnetine uygun olarak israfa ve gösterişe kaçmadan yoksulları, fakirleri ve muhtaçları doyurmak kardeşlik ilişkilerini pekiştirmektir. Kur’an’ı kerimde Salih kullar övülürken; “Onlar kendi canları çekerken yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. Biz bunları Allah rızası için veriyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz. Derler. (İnsan;8,9) Buyurulmuştur. Gerçekte oruç, riya ve gösterişin en uzak kalan ibadet şeklidir.

Elbette İslam’ın emirleri çerçevesinde sünnete uygun, israfa kaçmadan fakirlerin, yetimlerin ve ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları gözetilerek imkan sahipleri tarafından kurulan iftar ve sahur sofralarını istisna tutmak üzere; ne yazık ki, oruç ibadeti ve ramazan ayının maneviyatıyla bağdaşmayan iftar ve sahur sofraları; günümüzde zenginlik, makam, mevki, yetki, asalet, reklam gibi süfli arzuların yarıştırıldığı, fakirlerin, yetimlerin ve ihtiyaç sahiplerinin dışlandığı israf sofralarına dönüştürülmektedir.

Ramazan ayında evlerimizde, otellerde ve lokantalarda yapılan israf sebebiyle çöplere atılan ekmek ve yemek artıklarının 2-3 katına çıkması, fakirler için Ramazan fitresi 70 TL olarak belirlenirken (Bir fakirin günlük yiyeceği) esnaf  lokantalarında  bir kişi için iftar fiyatının 200 ila 350 TL, kebap lokantalarında 600 ila 900 TL, 5  yıldızlı otellerde 900 ila 1500 TL, boğazlarda ise 3500 TL  olarak belirlenmesi ibadetlerimizin çığırından çıktığının, gayesinden uzaklaştığının, Müslümanlığımızın  ayarının kaçtığının açık göstergesidir. Diyanet İşleri başkanlığınca fitre fiyatları açıklanırken, iftar sofralarının kurulmasında haddin aşılmaması, ölçünün kaçırılmaması ve sofraların fakir ve ihtiyaç sahiplerine açılması konusunda  Müslüman’ların uyarılması büyük bir önem arz etmektedir.

Şunu iyi bilmemiz gerekir ki Zenginlik Müminler arasında bir statü ve bir üstünlük sebebi değil, bilakis gereği yerine getirilmediği zaman hesabı ağır verilecek bir imtihan vesilesidir. “O gün size verilen bütün nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz” (Tekasür Suresi) “Kıyamet gününde insanoğlu. Ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinden gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından ilmiyle ne amel işlediğinden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yerden bir yere kımıldayamaz.” (Tirmizi) Allah yolunda infak yapılırken bile tüketim sınırının savurganlık ve gösterişe dönüştürülmesi yasaklanmaktadır: “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir” (İsra, 17/26-27). Uyarısı yapılmaktadır.

Ramazan ayı İsrafın yasaklandığı, fitre, zekât, fidye, sadaka gibi paylaşımların ön plana çıkarıldığı, oruçla nefsi arzuların dizginlendiği bir aydır. Kitap ve sünnete uygun paylaşımın yerini İsrafın ve gösterişin alması orucun ve ramazan ayının ruhuyla bağdaşmamaktadır.  Peygamberimiz (s.a.v) ve Onun ashabı oruçlarını namazdan önce birkaç yaş hurma ile yaş hurma bulamadıklarında kuru hurma ile onu da bulamazlar ise birkaç yudum su ile açtıkları rivayet edilmiştir. Ramazan ayı, envaı çeşit yemek menülerinin yarıştırıldığı normal zamanda tüketilmesinin bile sakıncalı olduğu kola ve asitli içeceklerin iftar sofralarında yer aldığı, öğün sayısının ikiye indirilip, yemek miktarının iki, üç katına çıkarıldığı, diğer aylara nispetle daha fazla yemeklerin yendiği, daha fazla paraların harcanarak, daha fazla israfların yapıldığı bir ay değildir.

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezinde meydana gelene ve 11 ilimizi etkileyen depremde 50 binden fazla insanımızın vefat ettiği, on binlerce insanımızın yaralandığı 13 Milyon insanımızın mağdur ve muhtaç hale düştüğü, yine milyonlarca insanımızın başka bölgelere taşınmak zorunda kaldığı bir zaman diliminde mübarek ramazan ayına girmemiz   sorumluluklarımızı artırmaktadır. Deprem bölgesinde çadırlarda, konteynerlerde yağmurun, çamurun içinde yaşam mücadelesi veren veya memleketlerimize misafir olan depremzede kardeşlerimizin ihtiyaçlarını karşılamak çocuklarını sevindirmek, sofralarımızı paylaşmak hem insani hem de İslami sorumluluğumuzdur. 

Ramazan ayında Allah’ın rızasını kazanmak adına sofrasını  fakirlere, yoksullara, yetimlere ve muhtaçlara açan samimi birey, kurum ve kuruluş temsilcilerimize şahit olduğumuz gibi, ne yazık ki,  iftar sofralarının, zenginler sofrasına dönüştüğüne, yoksulluğun ve sefaletin pençesinde kıvranan; ekmek, su gibi en temel gıda maddelerinden bile mahrum bir şekilde hayatta kalma mücadelesi veren milyonlarca insana ulaştırılması gereken imkânların  lüks otellerde çılgınca israf ve gösterişe kurban eden gösteriş budalası birey, kurum ve kuruluşlar tarafından  dinimizin haram saydığı israfın mübarek ramazan ayının gölgesinde mubahlaştırılması dinimize ve Ramazan ayının ruhuna uygun bir davranış değildir.

Peygamberimizin (s.a.v): “Yanı başında komşusu açken tok olarak geceleyen kişi (olgun) mümin değildir.” “Bir mahallede bir kişi aç kalırsa o mahalle halkı Allah’ın korumasından çıkar.” Yine “İnsanoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Aslında insanoğluna, onun sırtını dik tutan birkaç lokma yeterlidir. Mutlaka daha fazlasına ihtiyacı olursa, hiç olmazsa; midenin üçte birini yemeye, üçte birini içmeye, üçte birini de nefes almaya ayırsın.” Uyarıları bizim için yol gösterici olmalıdır. 

Şimdi gelinen noktada Müslümanlığımızı, ibadet anlayışımızı yeniden gözden geçirmek, Kur’an ve sünnetin ışığında yeniden değerlendirmek zorundayız. Şu mübarek oruç ayında; Allah’a iman ettiğimizi ifade edip, emir ve yasaklarına uymadığımızın, Peygamberi sevdiğimizi söyleyip sünnetini yerine getirmediğimizin, Kur’an okuyup içindekilerle amel etmediğimizin, Oruç tutup orucun faziletini giderecek kötülüklerden vaz geçmediğimizin farkına varmalıyız.

Rabbim hakkıyla kendisine kulluk, Peygamberine ümmet olan, ilki rahmet, ortası mağfiret sonu da cehennemden kurtuluş olarak vasıflandırılan Ramazan ayı hürmetine kurtuluşa erenlerden eylesin. 26.3.2023

MUSTAFA KIR

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.