Afrika kıtasıyla ilgilenen nadir isimlerden birisi olan Ahmet Kavas Bey sosyal medya hesabından Senegalli bir yazarın etki alanları ve ajanları mevzusunu işleyen bir kitabına atıfta bulunuyor. Anlayacağınız yaraya neşter vuruyor! Etki alanı ve ajanı meselesi, bu bağlamda ele alınabileceği gibi farklı zeminlerde de değerlendirilebilir. Ndiaye Bocar Niang adlı yazar L’école française : une arme de destruction massive ? başlıklı bir eser kaleme almış. Fransız okul ve ekolünün kitle imha silahı mesabesinde olduğuna temas ediyor. Beyinleri yıkayarak amacına ulaşıyor ve insanları özünden koparıyor ve başkalaştırıyor. Eğitim yoluyla kimyalarını bozuyor, değiştiriyor.
11 Mayıs 2024’te yayınlanan “Fransız okulu: kitle imha silahı” kitabı, Afrika’daki eğitim sistemlerini derinlemesine sorgulamaya davet eden güçlü bir kitapçıktır. LEA Service tarafından yayınlanan bu 163 sayfalık kitap, Afrika kıtasında eğitim ve kalkınmanın geleceğini önemseyen herkese ithaf ve tavsiye ediliyor.
Otuzlu yaşlarındaki genç bir girişimci olan Ndiaye Bocar Niang, bu ilk kitabını yazarken ilhamını Fransız okulunda geçirdiği yıllardan ve dönemden alıyor. Cesur ve etkili mesajının tartışmayı ve yansımayı ateşleyeceği kesin. Bu kitap ihtiva ettiği makaleler bütünü üzerinden Fransız eğitim sisteminin Afrika’daki sakil mirasını sorguluyor. Niang, Afrikalıları kendi köklerine ve dillerine yabancılaştıran, özerk teceddüt/inovasyon yerine Batı kültürüne yapışmayı ve asimilasyonu tercih eden sömürgeci etkinin eğitim üzerindeki etkisini takbih ediyor, eleştiriyor. Elbette bu etkinin kırılmasını istiyor. Geleneksel Afrika bilgisinin ve yerel dillerin bilgi ve eleştirel düşünme melekesi ve yetisi olarak yeniden değerlendirilmesi çağrısında bulunuyor. Yazar, eğitimin Afrika tarihi ve kültürüne dayandırılmasının önemini vurgulayarak, geleneksel bilgi ile mevcut okul müfredatı arasındaki kopukluğu eleştiriyor. Bunun giderilmesini talep ediyor. Eğitim sisteminin Afrikalıların çıkarlarına hizmet edecek tarzda ve entelektüel açıdan özgürleşmelerini temin ve teşvik edecek şekilde dönüştürülmesi çağrısında bulunuyor. Niang ayrıca Afrikalı öğretmenlerin ve entelektüellerin yerli bilgi ve değerlerin aktarımındaki önemli rolünün altını çiziyor. Ancak çoğu zaman Batılı modellerle fazlasıyla uyumlu ve hatta güdümünde olan ve bu rolü tam olarak oynamalarına izin vermeyen eğitim anlayış ve uygulamasını hedef alıyor.
Fransız okulları veya ekolü eğitim üzerinden gönüllü kölelik statüsü vaat ediyor. Fransız ekolü kıtada kapanmaz bir yara ve hicran meselesidir ve kıtalıların köklerine yabancılaştırmaya hizmet etmektedir. Bu sistem ikinci sınıf yerli Fransız tipleri üretiyor. Bunlardan birisi şüphesiz Batı Afrika’nın sosyalist kuramcısı ve Senegal Cumhurbaşkanı Léopold Sédar Senghor’dür. Müridizm akımıyla şarka bağlı olan Senegal gibi bir ülke vaktiyle Senghor gibi etki ajanlarının pençesine düşmüştür. Yerli ve otantik eğitim ihyayı temsil ederken sömürgeci eğitim tipi ise imhayı temsil etmektedir. Bu eğitim sistemi mankurtlar yetiştirmekten öte bazen de hecin yani çift kimlikli aydınlar üretmektedir. Mısırlı yazar Muhammed el Behiy bu meseleye temas etmiş ve İslami düşüncede oryantalist etkiden söz etmiştir. Şimdi bu etki derinleşerek etki ötesine geçmiş ve bizzat yerel oryantalizm düzeyine ulaşmıştır. Köklerinden kopuk yeni aydınlar akültürasyon cereyanı ( Kültürleşme: İki ya da daha çok kültür grubunun etkileşimi (kültür alışverişi) sonucunda kültürlerin belli oranda değişmesidir) üzerinden oryantalist etkiye ve dalgaya açılmış ve kapılmışlardır.
Gazze Şeridinin nükleer silahlarla ortadan kaldırılmasını teklif eden Hıristiyan Siyonist Amerikalı Senatör Lindsey Graham birilerinin köklerinden Filistin eğitim sistemini imha etmesini ve ortadan kaldırmasını istemektedir (Ali Saade https://assabeel.net/article/2024/5/13/ ). Ona göre Filistin eğitim sistemi İsrail’e uydurulmazsa illa imha edilmeli ve ortadan kaldırılmalıdır. Kısaca direnişin ve dirilişin geleceği, yerli ve bağımsız eğitim modelinden geçiyor.
Mustafa Özcan