Dünyanın en yaygın dillerinden olan Türkçemizin millî kimlik ve bilincin muhafazası için çok iyi öğrenilmesi, öğretilmesi, konuşulması, yaşatılması, gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılmasının önemi Türkçe konuşan herkesin malumudur.
Muhtemelen, her yıl olduğu gibi bu yıl da Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277 tarihli fermanı esas alınarak 13 Mayıs’ta kutlanan Türk Dil Bayramı’nda, fermandaki “Şimdengerü divanda, dergâhta, bargâhta, mecaliste ve meydanda Türkçeden gayrı dil kullanılmaya.” (Bugünden sonra divanda, dergâhta, sarayda, meclislerde ve meydanda Türkçeden başka dil kullanmayacaktır.) cümlesi ön plana çıkarılarak ilgililerce dilimizin önemini, zenginliğini, yaşatılmasını vurgulayan ihtişamlı beyanatlar verilecektir.
Türkçe, özel ve güzel bir dildir. Bilhassa devlet adamlarımızın, politikacılarımızın, bilim insanlarımızın, şairlerimizin, yazarlarımızın, sanatçılarımızın, akademisyenlerimizin, öğretmenlerimizin ve rol modeli görülebilecek şahsiyetlerin “güzel Türkçemizi güzel konuşması” son derece elzemdir.
Günümüzde televizyon programları ve sosyal medyada nasıl kullanıldığına, bazı basılı yayınlardaki hâli pürmelaline, oluşturulan yeni nesil dile, tabelalara takılmadan yaygınlaştırılacak bir etkinliğin dilimiz için faydalı olacağı kanaatindeyim.
Bilindiği üzere bazı okul, ilçe ve il millî eğitim müdürlükleri, resmi/özel kurumlar ile sivil toplum kuruluşları çeşitli kompozisyon ve şiir yarışmaları düzenliyor ya da dergi/gazete, hatta kitap çalışmalarıyla öğrencilerimizin yazma becerilerini geliştirmeye yönelik faaliyetlerde bulunuyor. Elbette bunların hepsi birbirinden kıymetli çalışmalardır.
Bu çalışmaların yanında öğrencilerimizi, Türkçemizi (Anayasa dili ve İstanbul Türkçesinin özellikleri çerçevesinde) doğru, etkili ve dil kurallarına uygun olarak konuşmaya özendirmek, dilimizi güzel ve düzgün kullanma yeteneğini geliştirmek; öğrencilerimize topluluk karşısında kendilerini ifade etme becerisi ve özgüven kazandırmak amacıyla “Güzel Türkçemizi Güzel Konuşalım” başlıklı yarışmalar ve etkinlikler de düzenlense güzel olmaz mı?
Düzenlenecek yarışma ve etkinliklerin ödüller dışında herhangi bir maliyeti olmayacağı gibi, Türkçemiz ve öğrencilerimiz açısından pek çok kazanımlar söz konusudur. Bu, tecrübe ile sabittir.
Mesela “hazırlıklı konuşma” ve “hazırlıksız konuşma” şeklinde, sunum aracı kullanmadan, mikrofonlu veya mikrofonsuz konuşma yarışmaları yapılabilir. Konuşmalar; zaman yönetimi (%10), Türkçenin güzel kullanımı (%50), konuya hâkimiyet (%20), etkileyicilik (%20) üzerinden değerlendirilebilir.
Konuşma konuları ve içerikleri; Türk Millî Eğitiminin Genel Esas ve Amaçlarına, millî manevi değerlere, genel ahlaka, toplum kurallarına ters düşmemeli, dinleyicileri sıkmamalı; eğitici, insana ve insanlığa fayda sağlayacak niteliğe sahip olmalıdır.
Yahya Kemal’in “Bu dil, ağzımda annemin sütüdür.”, Peyami Safa’nın “Türkçe, benim ruhumun gıdasıdır.”, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Türkçem, benim ses bayrağım!”, Falih Rıfkı Atay’ın “Türkçe, kalbin ve aklın en doğru tercümanıdır.” sözlerinin esintisiyle çocuklarımıza dilimizin güzelliklerini sezdirmek ve onları güzel Türkçemizi güzel konuşmaya teşvik etmek, özendirmek elbette kıymetli bir çalışma olacaktır.
Zaten; 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 18. Maddesinde yer alan okul öncesi eğitiminin amaç ve görevlerinden birisi, “Çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamaktır.”
MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin 10. Maddesinde “Türkçe dersinde öğrencilere dinleme, okuma, konuşma ve yazma becerilerinin geliştirilmesine yönelik öğretim programında belirtilen kazanımlar dikkate alınarak metinler veya etkinlikler yoluyla dinlediklerini, okuduklarını anlayıp yorumlayabilme becerilerinin kazandırılması hedeflenir.” hükmü; 109. Maddesinde ise öğretmenler kurulunda görüşülüp değerlendirilerek karar altına alınacak başlıklar arasında “Okulda ve çevrede Türkçenin doğru, güzel ve etkili kullanılması” ifadesi var. 161. Maddede onur belgesi ile ödüllendirme başlığı altında “Okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu puan şartına bağlı kalmadan” ödüllendirilecek davranışlar arasında “Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanarak örnek olmak” da bulunuyor.
Yani un var, yağ var, şeker var… Öyleyse ne duruyoruz? Helva yapalım. Okuma, yazma, münazara gibi kültürel etkinliklerin arasında “Güzel Türkçemizi Güzel Konuşalım” yarışmalarına ve etkinliklerine de yer verelim.
Bu yarışma ve etkinlikler sayesinde öğrencilerimizin “kelime hazinelerinin zenginleşeceği; kurallarını özümsediği Türkçeyi özenle, dikkatle, güvenle konuşacağı; okuma, dinleme, araştırma ve gözlem alışkanlığı kazanacağı; okuduklarını, araştırdıklarını, dinlediklerini, gözlemlediklerini anlama ve anlatma becerisi elde edeceği; dilimizi kıymetlendireceği” akıldan çıkarılmamalıdır.
“Güzel Türkçemizi güzel konuşmak” sadece Türkçe ve Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerinin meselesi olarak görülmeyip tüm öğretmenler tarafından sahiplenilmeli; çocuklarımız, dilimizin ve dilimizdeki kelimelerin doğru kullanımı konusunda bilinçli bir şekilde yetiştirilmelidir. Bu, Türkçemizin geleceği için önemlidir. Unutmayalım, dilimiz kimliğimizdir.
Mustafa USLU