eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
16°C
Ankara
16°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
17°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
13°C
Pazar Açık
16°C
Pazartesi Açık
19°C

Dr. Halim Gençoğlu

Osmanlı tarihçisi, 1981'de Trabzon'da doğdu. Türkiye'de etno-müzikoloji ve tarih eğitimi altıktan sonra Honour Derecesini Cape Town Üniversitesinde Afrika tarihi üzerine Profesör Nigel Worden'la tamamladı. Aynı üniversitenin Din Bilimleri Bölümünde 'Osmanlı Alimi Ebubekir Efendi'nin Ümit Burnu'ndaki faaliyetleri hususunda kaleme aldığı çalışmasıyla 2013 yılında yüksek lisans eğitimini tamamladı. İslâm ve Yahudilikteki marjinal inançlar üzerine kaleme aldığı doktora tezini 2017 yılında Cape Town Üniversitesinin İbrani Dili ve Edebiyatı bölümünde bitirdi. İsrail, Pakistan, İran, Türkiye ve başta Güney Afrika olmak üzere tüm Afrika ülkelerinde araştırmalarda bulundu. Tarih çalışmalarına Cape Town'da devam etmekte olup Osmanlı Afrika ilişkileri üzerine birçok İngilizce, Fransızca, Afrikaansça, Türkçe ve Osmanlıca çeviri çalışmaları bulunmaktadır

    Güney Afrika’da Osmanlı Ulemasından Geriye Kalan

    İngiliz Sömürgesi Güney Afrika’da Johannesburg ve Durban’daki Müslümanlarɪn faaliyetlerinden biri olarak Güney Afrika Müslüman Cemiyeti, 1890’lı yıllarda Türk Sultanı Halife II. Abdülhamid Han adına Cape Town, Johannesburg ve Durban’da Hamidiye İslam Cemiyeti’ni kurmuştu. Johannesburg’da İmam Abdulkadir Bawazeer, Durban’da Osman Ahmed Efendi ve Cape Town’da Hacı Süleyman Şah, Hamidiye İslam Cemiyeti’nin ilgili başkanlarıydılar. Şubat 1906’da Durban Müslümanları, Osmanlı Padişahı Durbanlı tanınmış bir Hintli Müslüman olan Osman Ahmed, Güney Afrika’daki İslami meselelerle ilgili olarak Osmanlı Halifeliği ile iletişim kuran kişiydi. Durbanlı Osman Ahmed Efendi ile Sultan Abdülhamid Han’ın İstanbul’daki Birinci Özel Kalemi arasında daha sonra geçen telgraflara göre, Şam’dan Medine’ye uzanan Hicaz Demiryolu projesi tamamlanmak üzereydi.

    Bazen Hint Müslümanlarının derneklerinde, önde gelen Hintli Müslümanlar, Hindular ve Çinlilerle Durban’daki Yeşil Cami’nin etrafında toplanırdı. Yazışmalardan anlaşıldığına göre toplantıda “beyaz olmayan” tüm Güney Afrikalılar, Hilari Gandhi ve Thambi Naidoo’nun tutuklanıp hapsedilmesi sebebiyle birlik olup İngiliz hükümetini protesto etmişlerdi. Osmanlı Hicaz Demiryolu Projesi Sekreteri Osman Ahmed Efendi de oğlunun hapsedilmesinden dolayı Mahatma Gandhi’yi teselli etmişti. Irkçı sömürge politikası mücadelesi, Sömürge Güney Afrika’da Çin, Hindistan ve Osmanlıları birleştirmişti. Eylül 1908’de Indian Opinion, Durbanlı Osman Ahmed Efendi ile Cape Town’dan Hacı Süleyman Şah ve Johannesburg’dan İmam Abdul Bawazeer’in açılışı kutladığını bildiriyordu. Osmanlı Hicaz Demiryolu. Durban’dan Stellenbosch’a kadar Müslümanlar, padişahın tahta çıkışı şerefine düzenlenen kutlamaya katılmak için dükkanlarını kapatmışlardı.[i]

    1900’lerde Türkiye ve Güney Afrika gazetelerinde Osmanlı Hilafetini desteklemek veya Osmanlı Padişahından yardɪm almakla ilgili benzer birçok haber yayınlandı. Osmanlı Arşivleri, Türkiye ile Durban’daki Müslüman toplum arasındaki karşılıklı ilişkinin kanıtı olan konuya başka bir boyut getirmektedir. Bir Türk arşiv belgesine göre Müslüman toplum, Ramazan ayında Türkiye Sultanı’na geçmiş olsun dileklerini iletmiş, aynı zamanda Durban Müslümanlarının fotoğrafını çekerek Osmanlı Halifesi Sultan II. Abdülhamid için İstanbul’a göndermişti.

    Bu fotoğraf ve belgeler, Osmanlı Padişahı ile Durban’daki Hint Müslüman toplumu arasındaki samimi ilişkileri ve Osmanlı arşivlerinin tozlu sayfalarında unutulmaya yüz tutmuş önemli tarihi olayları ispatlamaktadır.

    Türkiye-Afrika Politikalarında Sil Baştan

    Esasında Afrika Politikalarında Sil Baştan denilince sanki işlemeyen bir Afrika politikası var da onu beğenmeyip başka bir politika önerildiği zannedilebilir. Halbuki Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın 2005 yılını Afrika yılı ilan etmesinden bu yana bir Afrika politikası geliştirilmiş. Elbette daha ileri derecede bir gelişim de sağlanabilirdi. Bunun temel sebebi istisnalar hariç tutulursa ciddi bir ihtisas isteyen Afrika çalışmalarında uzman hocaların Türkiye’de olmayışından kaynaklanır. Afrika ile bağlarɪmɪz asɪrlar öncesine dayanmasɪna ragmen Afrika çalɪşmalarɪ hakkɪnda hem akademi hem de diplomaside hamle yapacak kadrolardan çok uzağɪz. Türkiye’de bir kesim Afrika Çalışmaları denilince meseleyi sadece Kuzey Afrika’daki Osmanlı varlığından ibaret görmekte diğer bir kesim ise yaşlı kıtayı aç sefil bir kara parçasından ibaret zannetmektedir. Halbuki bırakın Osmanlı Devletinin asırlarca idare ettiği Kuzey Afrika’yı, Güney Afrika’da bile yaşanmış bir Türk tarihin izlerini görmekteyiz. Mesela Kuzey Afrika’daki köklü mirasɪmɪzɪn haricinde, sadece Güney Afrika tarihine geçmiş ve orada vefat eden Osmanlı münevverleri bile bu iddiamıza örnek teşkil eden müşahhas delillerdendir. Afrika halkɪnɪn yanɪnda olmuş bu şahsiyetleri aşağɪda görelim.

    Güney Afrika’dan Mekke’ye hacca giden ilk şahsiyet Hacı Hasanüddin Efendi 1776-1863 (Tana Baru Kabristanı)

    Güney Afrika’ya İstanbul’dan gönderilen ilk Osmanlı alimi Ebubekir Efendi 1814-1880 (Tana Baru Kabristanı)

    Güney Afrika’da Osmanlı Mektebinin son hocası Mahmud Fakih Efendi 1852-1913 (Mowbrai Kabristanı)

    Güney Afrika’da okumuş ilk Müslüman doktor Muhammet Şükrü Efendi 1915-1946 (Mowbray Kabristanı)

    Güney Afrika Müslüman Topluluğunun başkanı Müderris Hesham Neamatollah Efendi 1866-1945 (Movbrai Kabristanı)

    Güney Afrika’nın ilk melez sayılan Pilotu Ebubekir Rüştü Atala 1898-1971 (Johannesburg Westpark Mezarlığı)

    Güney Afrika’nın ilk Müslüman kadın Dr Havva Hayrünnisa Ataullah-1894-1951 (Johannesburg Kabristanı)

    Güney Afrika’dan Osmanlı Devleti’ne yardım gönderen Sefarad Yahudisi Haim Galanti 1896-1942 (Salisbury Kabristanı)

    Güney Afrika’da vefat eden son Osmanlı diplomatı Mehmet Remzi Bey 1875-1915 (Braamfontain Kabristanı

    Güney Afrika’da vefat eden Osmanlı istihbaratçısı Mahmud Haşim Paşa 1871-1932 (Braamfontein Kabristanı)

    Nelson Mandela’dan ödül alan hapishane arkadaşı Türk şair Tatamkhulu Afrika 1922-2002 (Johnson Road Kabristanı)

    Yukarɪdaki listede iki isim hariç Güney Afrika’da medfun diğer şahsiyetlerimizin kabirlerini tespit edip yaptɪrmɪştɪk. Buna rağmen bahse konu Türk münevverlerleri ne yazıkki büyükelçiliğimiz tarafından hiçbir zaman bir programın konusu olmamışlardır.[ii] Başka bir ifadeyle ikili ilişkilerde işlenecek diplomatik projelerin bir parçası olarak kullanılmamışlardır. Yukarıda bahsedildiği üzere Osmanlɪ döneminde olduğu gibi Ramazan aylarında artık yerli Müslümanlarla toplu faaliyetler yapılmamaktadır. Halbuki mesela Mısır’da bin yıllık Türk mabedi Tulunoğlu Cami’nin avlusunda Mısır Büyükelçiliğimiz neden iftar yemeği vermiyor? Bu tarihi buluşma ile Mısır’daki Osmanlı kökenli aileleri en azından senenin bir ayı kucaklamıyoruz. Kıtanın bir diğer ucu Güney Afrika’da Ebubekir Efendi’nin torunlarına neden böyle bir iftar yemeği verilmiyor.

    Yine sormak isterim acaba dünyanın ilk siyahi pilotu olan İzmirli Ahmet Ali Bey’i İzmirliler hatta Türkiye ne kadar tanıyor? Türk ordusuna uzun yıllar hizmet etmiş olan Dünyanın ilk Siyahi Savaş pilotunun ne yazɪkki halen bir filmini yapıp dünyaya izletemedik. Türkiye-Afrika politikalarɪɪnɪn halen tarihimizden ilham almamasɪ hakikaten bir talihsizliktir.  

    Bunlar tarihi mirasımızı arkamıza alarak diplomasi yürütebileceğimiz ve kolayca tertip edilebilecek faaliyetler olarak gündemimizi işgal etmelidir. Bendeniz bu projenin haritasını çıkarıp geçen yıl dışişlerimize teslim etmiştim fakat ne yazıkki 15 yɪlɪmɪ verdiğim bu projem, Sahra-altɪ Afrika masasının Afrika dünyasından uzak yetkili büyükelçisi E. Ç. Ülgen tarafından nedensiz yere reddedildi. Afrika diplomasimizin temsil kudretinden uzak monşer zihniyetiyle hareket eden kişilere emanet edildiğinin en büyük göstergesi sahadaki zaafiyetimizdir. Daha önce Ebubekir Efendi’nin torunlarına vatandaşlık verilirken zorluk çıkarması gazetelere konu olmuş bir büyükelçinin halen o mecralarda sözüyle hareket edilmesi Afrika politikalarımız adına bir fecaattir.[iii] Bunun bize nelere mal olduğunu daha önce kaleme almıştım.[iv] Türkiye’yi Afrika’da layık olduğu şekilde temsil edemeyen ve bir “muz cumhuriyeti” konumuna düşüren sorumlularından bugün devlet sormasa da yarın mutlaka milletimiz hesap soracaktır. Şüphe yokki Afrika’daki Osmanlı mirasına sahip çıkmadan Türkiye’nin sahada atacağı her adım eksik kalacaktır.  Güney Afrika’da halen aktif olan bakanlardan ve aslen Ebubekir Efendi’nin torunlarından biri olan Ebrahim Patel neden Türk Büyükelçilerin davetlerini kabul etmiyorsunuz diye sorduğum bir iftar yemeğinde “Sahada, camide, sokakta yoklar. Türk büyükelçisi ile İngiliz büyükelçisini ben ayırt edemiyorum. Halbuki ayırt edebilmeliyim. Zira arkada bambaşka bir tarih yatıyor” demişti. Daha önce yazdığım gibi, tarihimizden ilham almadan yapılan diplomasinin neticesini belki en iyi bu bakan beyin serzenişi açɪklamaktadır.[v]

    Türkiye-Afrika politikalarının sil baştan bir çözüme ihtiyacı vardır. Bunun en temel dayanağı kıtada sahip çıkılmayı bekleyen bin yıllık Türk-İslam mirasıdır.

    Notlar


    [i] Gençoğlu Halim. (2018). Ottoman traces in Southern Africa: the impact of Turkish emissaries and Muslim theologians (1. ed.). Libra Kitapçılık ve Yayıncılık.

    [ii] Gençoğlu Halim. (2020). Ottoman cultural heritage in South Africa: Islamic legacy of the ottoman empire at the tip of africa (archival records photos and documents) = güney afrika’da osmanlı kültürel mirası : osmanlı imparatorluğu’nun afrika’nın ucundaki islam mirası (arşiv kayıtları resimler ve belgeler). Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları.

    [iii] Seviyesiz büyükelçi, https://www.yenisafak.com/dunya/seviyesiz-buyukelci-3588370, 07.04.2013 tarihinde erişildi.

    [iv]Güney Afrika-Türkiye ilişkilerinde bir arpa boyu yol,  https://www.indyturk.com/node/562731/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/g%C3%BCney-afrika-t%C3%BCrkiye-ili%C5%9Fkilerinde-bir-arpa-boyu-yol, 07.04.2013 tarihinde erişildi.

    [v] Bundan başka yapılan hatalardan birisi de yakın zamanda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Güney Afrika’ya gönderilen Mustafa Taş adlı bir imamın Ebubekir Efendi’nin torunu broşürü ile tanıtım yaparak depremzedeler adına 5 Mart 2023 tarihinde Ziynetül İslam camininde teravih namazında para toplamasıdır. Şayet bu şahıs gerçekten Ebubekir Efendi’nin torunu ise evvela Cape Town’daki torunlarını ziyaret etmesi beklenirdi. Kaldıki böyle bir torunu olsa zaten tüm aile efradını tanıyan bir tarihçi olarak kendisini tanıyor olurduk. Öte yandan Ebubekir Efendi hakkında hiçbir program veya faaliyet yapmazken onun adını kullanarak bağış toplamak en başta onun hatırasına saygısızlıktır. Kaldıki Türkiye Cumhuriyeti’nin Afrika camilerinden bu şekilde bağış toplaması Türkiye’nin imajı adına ne kadar doğrudur, bu da ayrı bir meseledir.

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.