Dr Halim Gencoglu – Cape Town Üniversitesi
Kutsal ülküleri uğruna Ümit Burnu’nun yolunu tutan bir mücahit mi Allah yolunda cihat için hokkası ve divitini alıp bilmediği ufuklara doğru yelken açan bir eğitim neferi mi? Yoksa hepsi mi? Güney Afrika’daki faaliyetleri ve erdemli mücadelesi incelendiğinde onun çok güçlü ve istikrarlı bir karakter olduğu anlaşılır. O, hem unutamadığı memleketi Erzurum’un ismini Cape Town’da kaldığı bir konakta yaşatacak kadar hisli bir gönül adamı hem de bulunduğu coğrafyayı insanı ve diliyle analiz edip İstanbul’a rapor eden işinde titiz bir diplomattı. Mektuplarını “Turkish Proffesor” diye imzalayan bir kültür adamıydı Ebubekir Efendi. Hakikaten her yaptığı işin hakkını veren, kendine özgü bir yaşam ve kişilikti. Dönemin âlimleri içinde Ebubekir Efendi’yi farklı kılan şey Ümit Burnu’na gönderilmesi değil onun farkını anlayan ve gittiği yerde fark yaratacağını öngören bir devletin ufukların ötesinde ihtiyaç duyulan o eğitim devrimini gerçekleştirecek vizyona sahip bir bilim adamı olmasıydı. Evlendiği kadınları eve hapsetmek yerine eğitimciliğe teşvik edip açtığı okullara yönetici yapacak kadar ufku açık bir teolog. Dilini anlamadığı öğrencinin ana dilini öğrenip ona kendi dilinde ders veren bir pedagog. Arapça harflerle Afrikans lisanɪnda bir ilmihal kaleme alɪp talebe eğiten bir filolog. İşte tüm bunlardan ötürü ölümünün ardından onun için gazetelere şiirler yazan öğrencileri aslında neyi kaybettiklerinin farkɪndaydılar.
Seyyid Müderris Ebubekir Emcedi Efendi 1814 – 1880 (Resimde önde ortada )
Bu makalemizde ömrünün yarısını Afrika’da geçirmiş olan bir Türk-İslam âlimini ondan kalan belgeler ışığında anlatmaya çalışacağız. Ayrɪca Ebubekir Efendi’nin esas konuşulması gereken maarif faaliyetlerinin ne denli ihmal edilmiş olduğu üzerinde durarak adeta bir politik argümana dönen etnik kökenlerinin arşiv belgeleriyle çelişen hakkındaki asılsız ifadeleri ortaya koyacağɪz. Mevcut çalışmalardan farklı olarak karşılaştırmalı kaynaklar ışığında arşiv dökümanları ve aileye ait hususi vesikaları inceleyerek Ebubekir Efendi’nin etnik kökenlerini ele alacağɪz. Dolayısıyla bir İslâm âliminin etnik kökenlerinin nasıl olmadığı bir şekle sokularak gerçek kimliğinden uzaklaştırıldığı delilleriyle izah edilecektir.
Ebubekir Efendi’nin faaliyetlerine dair şimdiye kadar çeşitli çalışmalar yapılmış olsa da onun etnik kökenlerine dair hakikatlerin hiçbiri, arşiv çalışmaları ışığında ortaya konulmamıştır. İlerleyen sayfalarda izah edileceği üzere onun fetvalarının Güney Afrika Müslüman toplumu üzerindeki önemli etkileri bir tarafa bırakılarak etnik kimliği üzerinden Kürtçülük politikaları yapıldığı anlaşılmaktadır. Hâlbuki Afrika’da yerli bir dili öğrenip o dilde ilmihal yazacak kadar kendini ilme adamış bir Osmanlı âliminin bahis konusu olacak çok daha önemli meziyetleri olduğu açıktı. İşte meselenin bu siyasallaşan yanı dikkate alındığında Ebubekir Efendi’nin esas unutulan ve üzerinde durulması gereken İslâmi çalışmaları ve ömrünün sonuna kadar Ümit Burnu’nda sürdürdüğü maarif faaliyetleri tam manasɪyla anlaşılmış olacaktır. Gayemiz halen birçok yönüyle muamma olan on dokuzuncu yüzyıl Osmanlı alimlerinden Müderris Seyyid Ebubekir Efendi’nin daha önce üzerinde durulmamış yaşamına dair bazɪ meselelere ışık tutmaktɪr. [i]
Ebubekir Efendi’nin Ailesi ve Okul Yɪllarɪ
Ebubekir Efendi 1814 yılında bugün Irak’ın Şehrizor kazasına bağlı Hoşnav Köyü’nde doğdu.[ii] Babası Molla Ömer, Emcediler[iii] adıyla maruf bir aileye mensup olup Mekke’den yüzyıllar önce Şehrizor bölgesine göç edip seyyid dedeleri tarafından aynı yerde bulunan Gazi Emir Süleymanzade Medresesi’nde İslâm ilimleri alanında öğrenci yetiştiren bir medrese hocasıydı. Ebubekir Efendi’nin aile efradında bulunan bir Arapça vakıf belgesine göre bu medresenin faaliyetleri ile ilgili çok kayda değer bilgi mevcuttur.[iv] Ebubekir Efendi’nin annesi hakkında pek bir malumat olmamakla beraber isminin Fehime olduğu ve Osmanlı sarayıyla bağı olan bir Türk olduğu, günümüzde Cape Town’da yaşayan bazı aile üyeleri tarafından iddia edilmektedir.[v] Ebubekir Efendi’nin babası Molla Ömer’in ise Hoşnav Köyü’nde vergiye muhalefet eden Kürt aşiretlerinin çıkardığı bir isyanda medresede öldürülmesi üzerine tüm aile Şehrizor’dan akrabalarının bulunduğu Erzurum’a göç etmek zorunda kalmıştı.[vi]
Erzurum’da Sarayönü Medresesi’nde müderrislik derecesiyle faaliyetlerine devam eden Ebubekir Efendi, bir ailenin vakıf meselesinden ileri gelen ihtilaftan dolayı İstanbul’a gitmişti. Daha sonra tekrar İstanbul’a gittiğinde saray çevresi tarafɪndan tanınmıştı. Bir süre Osmanlı Sarayı’nda Dâhiliye Katipliği’nde çalışmış ve bu zaman zarfında İslâmi ilimlere olan derin vukufiyetiyle saray çevresinde dikkat çekmişti.[vii] O dönemde İngiltere Kraliçesi Viktorya’nın Osmanlı Hilafet makamından sömürgesi olan Güney Afrika’da Müslüman cemaatler arasında çıkan anlaşmazlıklarɪn çözümü için talep edilen bir İslâm âliminin gönderilmesi gündemde idi. Bir Osmanlı arşiv vesikasında bu husus şu şekilde izah edilmiştir:
Ümit Burnu Müslümanları aralarında anlaşmazlığa düşüp bunu düzeltmek için ulemadan bir zat istenmesi ve İngiltere Devleti’nin de bunu terviç etmesi üzerine birinin gönderilmesi lazım geldiğinden dâhiliye kâtibi Saib Bey’in dairesinde bulunan Süleymaniyeli Ebubekir Meclis-i Vala’ya çağrılarak azadan ve sudurdan Siirtli Zade Tahir Efendi tarafından sorulan bazı suallere uygun cevap verdiği için yeterli görüldü ve İngiltere elçisi vasıtasıyla gönderilmesine karar verildi.[viii]
Ebubekir Efendi Erzurum’daki eşi Zehra Hanɪm’ɪ ve oğlu Mustafa’yɪ son bir kez gidip görerek ailesiyle vedalaşɪr. Onlarɪ akrabalarɪna, özellikle de sonradan damadɪ olacak olan son Nakib’ul Eşraf Seyid Abdülrezzak İlmi Efendi’ye emanet eder. Yanına yeğeni Ömer Lütfü’yü de alarak Ümit Burnu’na doğru hareket etmek için yola çıkar ve 1863 yılının 16 Ocak günü Cape Town limanına ayak basar.[ix]
[i] Bu çalɪşmamɪz, özellikle Kürtlerle ilgili çalışmalarıyla bilinen Hollandalı yazar Martin van Bruinessen’in “Güney Afrika’da bir Ondokuzuncu Yüzyɪl Osmanlɪ Kürt Alimi: Ebubekir Efendi” adlı İngilizce makalesine bir cevap mahiyeti taşɪr. Bkz. M.M. van Bruinessen, A Nineteenth-Century Ottoman Kurdish Scholar in South Africa: Abu Bakr Efendi (Utrecht: Isis Press, 2000).
[ii] Ebubekir Efendinin doğum tarihi ve etnik kimliği ile ilgili yerli yabancı yazarlar tarafından birçok asılsız iddia ortaya atılmıştır. Bunların bazıları araştırma eksikliği bazıları ise ideolojik yaklaşımlardan kaynaklanan taraflı yorumlar sebebiyledir. Mustafa Baktır, Cezmi Eraslan, “Ebubekir Efendi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 1994), 2/276-277; Achmad Davids, The Mosques of Bo-Kaap (Cape Town: Transvaal Printers, 1980) 52; Ahmet Uçar, Güney Afrika’da Osmanlılar, (İstanbul: Çamlıca, 2008) 134; Selim Argun, The Life and Contribution of the Osmanli Scholar Abu Bakr Effendi; towards Islamic Thought and Culture in South Africa (Johannesburg: Rands University, 2000) 7; Gleen Babb, “Abu Bakr Effendi-Among the Young Turks in Afrikaans”, Quarterly Bulletin of the National Library of South Africa 64/1 (Ocak-Mart 2010), 27. Bu husustaki fikri münakaşalara son veren delil, Ebubekir Efendi adına Osmanlı Devleti tarafından düzenlenen Fransızca pasaportta 1862 senesinde onu 48 yaşında olarak kaydedilmesidir. Bu malumat, Ebubekir Efendi’nin 1814 yılında doğduğuna delalet eder. Bundan önceki çalışmalar Ebubekir Efendi’nin doğum yılı, soy kökenleri ve Ümit Burnu’ndaki çalışmaları hakkında yapılan hataları günümüze kadar tekrar etmiştir. Cape Town Milli Arşivlerinde Ebubekir Efendi ile ilgili dosyalar arasında bulunan bir Arapça mezar taşı suretinde de aynı bilgilerin yer alması bu konudaki şüphelere tamamen son vermektedir. Bk. Halim Gençoğlu, Abu Bakr Effendi- A Report on the Activities and Challenges of an Ottoman Muslim Theologian in the Cape of Good Hope (Cape Town: Cape Town Üniversitesi, Religious Studies, Yüksek Lisans Tezi, 2013), 25. Bu yazarlardan Kölürbaşɪ ise bizim çalɪşmalarɪmɪzɪ kaynak göstermeden ve yanlɪş bir biçimde kitabında kullanmıştır. Bk. Serdar Nazım Kölürbaşı, Güney Afrika-Kıtanın Gökkuşağı, (İstanbul: Gezi, 2018) 98.
[iii] Aileye ait vakıf kayıtlarında Emcedilerin soyunun Kureyşiler’e dayandığı ve Seyit olduğu anlaşılmaktadır. Emcedi’nin sözlük anlamı; en soylu ve güzide ve asil soy manasɪna tekabül eder. Bk. el-Mevarid Arapça Türkçe Lügat, “Emced” (İstanbul: İpek yayınları 2012), 167.
[iv] Ebubekir Efendi’nin dedelerine ait Arapça vakɪf kaydı ve tam tercümesi için bkz. Halim Gençoğlu, Güney Afrika’da Osmanlı İzleri (İstanbul: Tezkire, 2016), 225.
[v] Ebubekir Efendi’nin kızının hatta bir torununun adının da Fehime olması bu iddiayı kuvvetlendirmektedir. Bk. Halim Gençoğlu, Güney Afrika’da Osmanlı İzleri (İstanbul: Tezkire, 2016) 26.
[vi] Osmanlɪ Devlet Arşivleri, CDA. Dahiliye MKT.UM. 81 / 18; CDA. MKT 242 / 14714 İ.DH. 05/1852.
[vii] Uçar, Güney Afrika’da Osmanlılar, 129, 257.
[viii] Hayat Tarihi Mecmuası (8 Eylül 1965), 31.
[ix] Uçar, Güney Afrika’da Osmanlılar, 141.
Makaleyi dikkatlice okudum, bilgilendim. Alim bir şahsiyi tanıdım. Makaleyi objektif buldum.