İnsan denen varlık geçmişten beri merak duygusuna sahiptir. İnsanoğlu sadece gördüğünü değil görmediğini de merak eder. Merak ise bilimi doğurur. İnsanın merakı onu arayışa sürükler ve insan bu arayış sonunda da en son noktada kendini bulur ve zirveye ulaşır.
***
Merak aslında kendini gerçekleştirme sürecinde insana destek olan en güçlü dürtüdür. Bu dürtü insanın sadece elindeki ile yetinmesine izin vermez, onu hep dinamik tutar ve daha fazlasına ulaşması için kamçılar. İşte insan bu dürtüsü ile sadece doğayı, dünyayı değil evreni de sorgulamaya başlar. “Acaba evren içinde ben neyim?” sorusunun cevabını bulmak için çabalar.
İnsan merak ettikçe yeni icatlar, aletler ortaya çıkar ve daha fazlasını aramaya başlar. Astronomiyle beraber de içinde bulunduğu evrende sadece bir zerre olduğunu keşfeder. En basit teleskoplardan bugün ki en gelişmiş teleskoplara kadar yapılan araştırmalarda; galaksileri, yıldız kümelerini, sistemleri gördükçe, bu oluşumdaki kendi yerini sorgulamaya başlar. Gördükçe, tanıdıkça daha ötesini görmek, evrenle tanışmak için can atar. İşte insanın bu merak ve düşüncesi aslında evreni çözmek için onu destekleyen güç haline gelir.İnsan evreni çözdükçe acizliğini görür aslında, o sonsuz büyüklük içindeki hiçliğini fark eder. İnsan bu gerçekle yüzleştiğinde şaşkınlık içinde daha çok araştırmak, daha çok keşfetmek ister. Kendi sırlarını çözmek ve evrene ulaşmak,ondaki mucizeyi görmek ister. İşte bu noktada kendinin de bir mucize olduğunu görür. Bu evreni keşfedenin kendisi olduğunu, onu tanıyan ve yüceltenin kendi varlığı olduğunu, o zerre olmadan evrenin anlamsızlığını anlar. Kendi niteliğinin görkemini fark eden insanoğlu, kendinin mükemmel olduğunu dile getirmeye başlar. Acizliğini görmek istemez. O gizli dünyada kendinden başka canlı olup olmadığını merak eder. Kendi üstünlüğünü ispatlamak için de hep araştırır. Evrenin sırlarını çözmeye çalışır. Tek derdi biricik olduğunu görmektir.
Oysaki insan kendini evrenden ayrı tutmamalıdır. Kendi mucizesi aslında evrenin görkemiyle bir araya gelince anlam kazanır. Çünkü insan, yaşadığı bu sonsuz evren içinde kendi biricikliğini ispatlamaya çalışırken; hayatın içinde ne olduğunu, ne işe yaradığını ve hayatın anlamını sorgularken kendini hiçliğe sürükler ve yok eder.