eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
13°C
Ankara
13°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
11°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
10°C
Cuma Hafif Yağmurlu
9°C
Cumartesi Çok Bulutlu
9°C

D. Mehmet DOĞAN

4 Eylül 1947’de Ankara’nın Kalecik ilçesinde dünyaya geldi. Babası Terzi Sait Doğan, annesi Safiye Doğan’dır. Ailesi, dokuz yaşında Kalecik’ten Ankara şehir merkezine göç etti. Annesi Safiye Doğan 1980 yılında, babası Sait Doğan ise 1987 yılında rahmetli oldu. İsminin önündeki D’yi Nurettin Topçu, diğer Mehmet Doğan’lardan ayırmak için kendisine armağan etti. Ankara’da, Ulus İlkokulunu ve Cebeci Ortaokulunu bitirdi. Daha sonra lise öğrenimini Ankara Gazi Lisesinde 1968 yılında tamamladı. Aynı sene, 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın ve Yayın Yüksek Okulu (şimdi İletişim Fakültesi) na kaydoldu. 1972 yılında Basın Yayın Yüksekokulu Radyo Televizyon uzmanlık bölümünden mezun oldu. Mezuniyetini müteakip Türk Tarih Kurumu Yeni Türkiye Araştırma Merkezinde iki yıl süre ile 1972-1974 yılları arasında dökümantalist olarak çalıştı. Askerliğini 1974-1975 yılları arasında İzmir Ulaştırma Okulu ve İstanbul Kartal Maltepe Terminal Birliğinde yedeksubay olarak yaptı. 1975 - 1978 yılları arasında İstanbul Dergâh Yayınlarında yayın yönetmeni, Şaban Karataş’ın genel müdürlüğü döneminde 1977-1978 yıllarında TRT Genel Müdür Danışmanı olarak çalıştı. 1978 yılında bir gurup arkadaşıyla birlikte Türkiye Yazarlar Birliğini kurdu. 26 Nisan 1979 tarihinde yapılan ilk genel kurulda Genel Başkan seçildi. Kuruluşundan 1996 yılına kadar aralıksız 18 yıl süre ile Türkiye Yazarlar Birliğinin Genel Başkanlığını yürüttü. Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı’nın kuruluşuna öncülük etti (1984). Türkiye Yazarlar Birliği Vakfını kurdu (1991). Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın kurucuları arasında yer aldı (1994). Türkiye Yazarlar Birliği’nin Genel Başkanlığından ayrıldıktan sonra şeref başkanı oldu. 1994-1996 yılları arasında Birlik Medya A.Ş.’nin Genel Müdürlüğünü yaptı. 1996 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye Radyo Televizyon Üst Kurulu Üyeliğine seçildi. Bu görevi 2005 yılına kadar yürüttü. TYB bünyesinde Mehmet Akif Araştırmaları Merkezinin kuruluşuna öncülük etti.(2006) Kalem davasını ‘ideolojik ‘’gerçek’’lere teslim olmamak’ şeklindeki zihni çabasıyla yüklü bir hakikat çizgisinden sürdürdü. Veciz konuşması, hazır cevaplılığı ve daimi olarak tahkik metodunu kullanması, tek soruda ve tek cümlede meselenin usûlüne ve vusûlüne nüfuz eden, tahlil eden tavrı Âkif ruhunun, ondaki tecellileri olarak kalemine mihmandarlık etti. Yarım asrı geçen kalem davasının ve fikir kavgasının temelinde Mehmed Âkif ve Nureddin Topçu’nun davası vardır. Kalemi, kelamı ve her hali; Âkif’in davasını asırlar ötesine taşımak için seferberlik halindedir.

    Ankara’da Edebiyat Festivali!

    (Konservatuvar günlerim-2)

    Ankara’da geniş çerçeveli bir edebiyat faaliyeti için geçen yıllarda hayli gayret sarfettik. Birçok kurumun, bilhassa belediyelerin kapısını çaldık. Bir netice hâsıl edemedik. Nihayet Mamak Belediyesi başkanı Murat Köse böyle bir faaliyet için irade gösterdi, hayal edilen Ankara Edebiyat Festivali gerçek oldu.

    Bu faaliyet bizim Konservatuvar olarak bildiğimiz Musıki Muallim Mektebi’nde yapılacaktı. Mekân yeniden düzenlenmişti ve çeşitli klasik sanatların icra edildiği bir külliye haline gelmişti. Benim için bu mekân adeta çocukluk günlerime dönüş tesiri uyandırdı. Hem de öyle bir zamanda burada faaliyet yapacaktık ki, “Dil İnkılâbı”nın ve “Musıki inkılâbı”nın 90. Yılında…

    Açılışın geçmiş yıllarda bu yapıya girmesi men edilen Ankara havaları ve seğmen gösterisi ile başlaması dikkat çekici idi.

    Her zamanki gibi, Ankara’ya edebiyatı, şiiri yakıştırmayanlar vardı elbette. Bunun böyle olmadığını açılış konuşmasında İmriulkays’dan başlayıp, Hacı Bayram, Şeyhülislam Yahya, Razî, Müştak Baba, Evliya Çelebi, Refik Halit Karay, Mehmed Âkif gibi isimleri zikrederek anlatmaya çalıştık. Daha sonra Ankaralı Razî’nin divanını yayınlayan Mustafa Erdoğan, aynı mevzuda konuştu. Ankara geçmişte de şairi, edebiyatçısı bol bir şehirdi. Mustafa İsen Ankaralı divan şairleri listesinde 16 isme yer vermişti. Bu durumda Ankara sıralamada gerilerde yer alabiliyordu. Necati Tonga bu sayıyı 46’ya çıkarmışken, Mustafa Erdoğan 50’nin üzerinde olduğunu söylüyordu.  Bu durumda Ankara sıralamada ön saflara geçmiş oluyordu.

    Bu sayı hesabını bir yana bırakıp, Şeyhülislam Yahya gibi Ankaralı büyük bir divan şairini hatırlamak yeter. Onun şiirimizdeki yerini Yahya Kemâl’in “Yahyâ gazel-serâ idi Bâkî kasîde-gû” (Yahya gazel şairi, Bakî kasideci) mısraından çıkarabiliriz. Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri’nde onun şiir yazan 21 şeyhülislâmın en büyüğü olduğunu, şairlerin büyük kısmına tercih edilmesi gerektiğini yazar.

    Mustafa Hoca, Razî divanından sonra meğerse Hacı Bayram ahfadından Nuri Baba’nın divanını da yayınlamış. Nuri Baba, 1776-1847 arası yaşamış. Hazretin bir de 157 beyitlik Ankara şehrengizi varmış. Nuri Baba’nın kitabını karıştırdım, güzel beyitlere rastladım:

    Dinilür bana ağız haffafı

    Cümle sermāyede laf Sarrāfı

    (Ağız haffafı/kavafı: Çok geveze kimse, şarlatan.)

    Evvelā setr-i ibādet lâzım

    Sāniyen keşf-i kabāhat lâzım

    Önce ibadeti gizlemek gerekir, sonra kabahatı açmak gerekir.

    İftirā nefsime itdim bî-şek

    Bu yalan sözler ola mı gerçek

    Şüphesiz nefsime iftira ettim, bu yalan sözler gerçek olabilir mi?

    Tarih söyler meclisde sākî

    Nūrī giderse eş’arı bākî

    Nuri baba bu beyitle tarih düşürmüş. Tarih söyler mecliste saki, Nuri Baba giderse şiirleri kalır!

    Mey-i mevti virür elbet sākī

    Kimse ķalmaz bu cihānda bākî 

    Ölüm şerbetini verir elbet saki (Azrail), kimse kalmaz bu cihanda bakî.

    Geçmiş yüzyılları bir yana bıraksak bile, Cumhuriyet’ten sonra çok sayıda şair ve yazar Ankara’da yaşamış, hayatını tamamlamış, Ankara toprağına karışmıştır. Ankara’da doğan bir yazarlar kuşağı da vardır. Bunların listesi hayli uzun tutar.

    Ankara başkent yapılırken ne yazık ki büyük kültürel-medenî mirası inkâr edildi. “Yoktan var edilen şehir” denilerek ahilik ve bayramiliğin güçlü varlığı yok sayıldı. Sonraki yıllarda Ankara’nın mahalli yöneticileri Ankara’yı kültürel mânada çölleştirmek için ellerinden geleni arkalarına koymadılar. Son 20 yılda Ankara’ya kaç stad, saha vs. yapıldı? Kaç oyun ve eğlence yeri inşa edildi?

              Gençlerin ayaklarına, midelerine yatırım çok!

    Ankara’da gençlerin ayaklarına bedenlerine yapılan yatırımın yüzde biri beyinlerine yapıldı mı? Gençlerimizin beyinlerini doyurmak, zihinlerini istila eden bozuk muhtevadan kurtarmak şu sıralar en öncelikli işimiz.

    Ya kaç kütüphane yapıldı? Kaç kültür merkezi kuruldu? Hangi kalıcı kültürel faaliyetler yapılıyor? Mamak belediyesinin son yıllarda 18 semt kütüphanesi kurduğunu ve sayılarının artırılacağını bu vesile ile öğrendim, bu sevindirici haberi de duyurmak isterim.

    Beş günlük programda, edebiyatın her alanı ile ilgili konferanslar, tartışmalı toplantılar, şiir şöleni, konserler, genç yazarlar buluşması, okur yazar buluşması gibi faaliyetler yer alıyordu. Fesetivalın büyük ödülleri şiirde Ali Ural’a, hikâyede Necip Tosun’a ve denemede de Osman Özbahçe’ye verildi. Her üçü de alanlarında büyük eserler ortaya koymuş, kabul görmüş edebiyatçılarımız.

    Yüze yakın şair, yazar, ilim ve fikir adamının katıldığı göz kamaştırıcı bir Edebiyat Festivali oldu. Güzel bir başlangıç yapıldı, inşallah Mamak Belediyemizin değerli başkanı Murat Köse’nin ilgileriyle, gelecek yıllarda edebiyat festivalleri Ankara’nın kültürel gelenekleri arasına girer.

    Ankara ülkemizin geçmişte olduğu gibi günümüzde de mühim edebiyat ve kültür merkezlerinden biri. İşte bu yüzden ilk defa yapılan Edebiyat Festivali büyük ilgi gördü ve başarılı oldu, dimağlarda hoş bir lezzet bıraktı. 

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.