Ali Bey ekmek ve et fiyatlarının yüksekliğinden şikayetçi. Sebebini sorgulamakta vatandaşlık hakkı. Sorgulamaya başlar…
Önce fırıncıya sorar.
-Ekmek niçin pahalı…
Cevap: Un ve enerji pahalıda ondan.
Sonra enerji tedarikçisine sorar.
-Enerji niçin pahalı…
Cevap: Enerji üretiminin en büyük kaynağı doğalgaz ve kömür. İkisini de döviz ödeyerek ithal ediyoruz. Döviz (dolar) çok yükseldi de ondan.
Ali bey sorgulamaya devam eder. Bu kez uncuya sorar.
– Un niçin pahalı…
– Buğday pahalı da ondan.
Çiftçiye sorar
– Buğday niçin pahalı…
– Gübre ve mazot pahalıda ondan.
– Tamam mazotu biliyoruz ithal ve dövizle alınıyor da gübre niçin pahalı…
– Gübre ham maddelerinin %95’ini ithal ediyoruz. Döviz ödüyoruz. Döviz yükseldi.
-Tamam anladım ekmek bu şartlarda pahalı olur. Söyleyecek fazla söz yok.
– Bey şunu da söyleyeyim Beyim. Yetersiz olsa da gübre, mazot desteği ile şimdilik biz çiftçiliğe direnerek devam ediyoruz. Bizden sonraki nesil bunu da yapmayacak, yerli üretim buğday bulunamayacak. Asıl işte o zaman ekmek pahalı olacak…
…
Ali Bey “Peki kırmızı et niçin pahalı. Birde onu sorgulayayım” der, kasap amcaya gider.
-Kasap amca bu koyun veya sığır eti niçin pahalı…
-Kombina ve kesimhanelerinde karkas pahalı, biz kârımızı koyup satıyoruz.
Kesimhane yetkilisine sorar.
-Karkas (kesimden sonra baş, deri, ayak ve iç organları alınmış parçalanmamış vücut) niçin pahalı…
-Besici hayvanı pahalı satıyor. Biz kesim ve diğer masraflarımızın üzerine kârımızı koyup satıyoruz.
Bu kez Ali Bey besi çiftliğinin yolunu tutar, çiftliğe gider.
-Çiftçi kardeşim hayvanı niçin pahalı satıyorsun…
-Beyim yem pahalı, dana-kuzu pahalı, işçilik pahalı.
-Peki en büyük girdi kalemi hangisi.
-Beyim tabi ki yem hem de %60, %80 arasında.
Ali Bey bu kez yem fabrikası yetkilisine sorar…
-Besi yemi niçin pahalı…
-Fabrika enerji ile çalışıyor. Enerji pahalı, işçilik pahalı, yem ham maddesi %50 den fazlası ithal.
-Tamam, biliyorum enerji girdileri ithal, bakıcılar göçmen…
-Ne dediniz arkadaş, yem ham maddesi de ithal mi?
-Evet Beyim, yeterince üretim yapılmadığı için ayçiçeği, pamuk, kanola, aspir küspelerini ithal ediyoruz. Tavuk yemleri için dane mısır ithal. Hatta besiye alınacak hayvanlar da çoğu zaman ithal… İthalat da dövizle…
-Tamam anladım. Her şey ithal ve dövizle, döviz de yüksek.
Ali bey soruları arka arkaya seslice kendisine sormaya başlar…
-Sahi döviz niçin yüksek?
-Ya biz ithalden başka ne yapıyoruz peki?
…
Sohbete ve sorulara kulak misafiri olan yaşlı Veli dede sohbete dahil olur. Biraz da kızgın bir şekilde:
-Ne mi yapıyorsunuz? İsraf yapıyorsunuz, çalışmıyorsunuz, üretmiyorsunuz, geleceğinizi tüketiyorsunuz.
-Nasıl yani?
Veli amca sorularla cevap metodunu seçerek ardı ardına sıralar…
-Elindeki son model telefona bak? İçtiğin sigaraya bak? Şu şehirdeki israfa bak? En basitinden boşuna yanan özellikle kamu kurumlarındaki elektrik lambalarına bak? Daha neler var … sayayım mı? Hepsi ithal değil mi? İsraf değil mi? Hepsi dövizle alınmıyor mu? Az üretip, çok tüketmiyor muyuz? Ya problemin büyüğü fırsatçılığa ne demeli? Asıl üretici çiftçi kazanmıyor, sektördeki işçiler de asgari ücretli … Peki kim kazanıyor? Onu siz biliyorsunuz!
-Tamam amca anladım, hem de çok iyi anladım.
Ya kıymetli okuyucularım, acaba biz anladık mı? Ekmek niçin pahalı, et niçin pahalı.
Bari şu mübarek Ramazan ayında israf etmeyelim, fırsatçılara fırsat vermeyelim.
Ramazan’ı Şerifiniz Hayırlara Vesile Olsun.
Mart 2024 Ömer AKBULUT