eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
23°C
Ankara
23°C
Hafif Yağmurlu
Perşembe Az Bulutlu
24°C
Cuma Hafif Yağmurlu
23°C
Cumartesi Yağmurlu
18°C
Pazar Hafif Yağmurlu
20°C

Prof. Dr. Ömer AKBULUT

Gümüşhane ili Torul ilçesi Altınpınar köyünde 1960 yılında doğdu. Gümüşhane Mareşal Feyzi Çakmak Öğretmen Lisesinde yatılı okudu. Yüksek öğrenime Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde 1980 yılında başladı, 1984 yılında mezun oldu. Akademik hayatına Şanlıurfa (Harran) Ziraat Fakültesinde 1985 yılında başladı. Aynı yıl Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde asistanlık sınavını kazanarak Erzurum’a döndü. Yüksek lisans çalışmasını 1986 yılında, doktora çalışmasını 1990 yılında Atatürk Üniversitesinde tamamladı. Akademik çalışmalar yapmak üzere Alman Hükümet Bursu ile 1987-88 yıllarında bir yıl süre ile Hohenheim Üniversitesinde (Stuttgart) bulundu. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümünde 1993 yılında doçent 1998 yılında profesör unvanlarına atandı. Bu birimde bir dönem bölüm başkanlığı yaptı. Atatürk Üniversitesinde Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü (2008-2012) yaptı. Akademik hayatına 2019 yılından itibaren Giresun Üniversitesinde devam etmektedir. Çok sayıda kitap ve bilimsel makaleye sahiptir. TÜBİTAK ders kitapları kapsamında “İstatistiğe Giriş II” e-kitabının editörü ve bölüm yazarıdır. Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Anısına VI. Zootekni Bilim Kongresini düzenledi ve bu kongrenin başkanlığını yaptı. Almanca ve İngilizce bilmektedir. Evli ve dört çocuk sahibidir.

    Bilim ve Fikir Çınarı

    Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Anısına -2

    Kemal Bıyıkoğlu 1944 yılında Ankara Üniversitesinde başladığı yüksek öğrenimini 1948 yılında tamamlayarak Ziraat Mühendisi olarak hayata atılmıştır. Askerlik görevi ve bir süre kamu görevinden sonra 1953 yılında başladığı doktorasını 1957 yılında tamamlamıştır. Bıyıkoğlu’nun doktora tezi dönemin duayen hocaları Prof. Dr. İbrahim Yarkın, Prof. Dr. Orhan Düzgüneş ve Prof. Dr. Cahit Öncü tarafından “Pekiyi” derece ile kabul edilmiştir. Artık Dr. Bıyıkoğlu formel olarak bilim adamıdır.

    Hocanın doktora tezi Atatürk Üniversitesi yayınları arasında 96 seri numarası ile kitap olarak yayınlanmıştır. Bu tez bugün dahi bu alanda doktora yapacak akademisyenlere kapsam, içerik, dil, metot ve sonuçların tartışılması bakımından örnek bir kaynak niteliği taşımaktadır.

    Bıyıkoğlu Hoca modern üniversitelerin üç temel fonksiyonunun “Öğretim, Araştırma ve Yayım” olduğunun idrakinde bir ilim ve bilim adamıdır. O bu üç fonksiyonu kendi hayatında gerçekleştirmiştir.

    Öğrenci ve asistanlarının anlattıklarına göre, bir öğretici olarak Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu muhataplarına saygının bir göstergesi olarak papyon takardı ve şık giyinirdi. Fiziği de bu giyime uygundu. Etkileyici ses tonuyla mükemmel ders anlatırdı. Ders anlatırken vücut dilini kullanan bir sanatçı gibiydi. Dersleri zevkle dinlenirdi. Eğitimde uygulamaya önem verirdi.

    Atatürk Üniversitesi kanalıyla ABD’ne gönderilen çok sayıda asistan arasında eş ve çocuklarını götürmeyen tek kişi Dr. Kemal Bıyıkoğlu idi. Bilimsel çalışmalarının engelleneceği düşüncesi ile hem O hem Hanımı fedakârlık göstermişlerdi.  Bu fedakârlık onun arkadaşları arasında en erken doçent olmasını sağlamıştı. Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Hoca’nın Türkiye’nin en genç profesörlerinden biri olması da onun çok iyi bir araştırmacı olduğunun göstergesidir. Doktora sonrası gerek Amerika’da Nebraska Üniversitesi’nde ve Almanya’da Max Planck Enstitüsü’nde, gerekse Erzurum’da Atatürk Üniversitesinde çok sayıda nitelikli araştırma gerçekleştirmiştir. Bu araştırmalardan biri olan “Doğu Anadolu’da Morkaraman koyunlarında kuyruk kesiminin gelişmeye, et verimine ve karkas kalitesine etkileri” adlı araştırma özgün ve teknik geliştirmeye yönelik bir araştırmadır. Hoca asistanları ile yürüttüğü bu çalışmada, Morkaraman koyunlarında büyük kuyruktan kaynaklanan et ve karkas kalitesinin düşüklüğü probleminin teknik olarak çözümünü amaçlamıştır. Bilimsel çalışmalar bağlamında Bıyıkoğlu Hocanın yayınlanmış 7 adet kitabı, 16 adet yayınlanmış araştırma veya teknik notu ve mesleğinin dışında önemli konularda fikir makaleleri mevcuttur.

    Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Hoca’nın bilim yönü söz konusu olduğunda, onun “Genel Zootekni” kitabının anlatılmaması önemli bir eksiklik olur. Atatürk Üniversitesi 1970 basımlı olan bu kitap, doktoradan profesörlüğe geçen akademik kariyerinin belki de en önemli meyvesidir. Onun vaktiyle öğrenci ve asistanı olup, sonradan profesör olan rektör, dekan, bölüm başkanlığı görevleri yapan meslektaşlarının ve bendenizin ortak kanaati, söz konusu kitabının alanında, bugüne kadar daha iyisinin yazılamadığı ve yakın gelecekte de yazılamayacağıdır. Bu kanaat, “Polatlılı Bir Bilim Adamı Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu” kitabında, Merhum Prof. Dr. Oktay Yazgan, Merhum Prof. Dr. Sıtkı Aras hocaların biri diğerinden bağımsız kaleme aldıkları anılarında kayıtlıdır. Bu faslı Ziya Paşanın meşhur beytiyle sonlandıralım.”Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde”. (İnsanın aynası iştir, lafa bakılmaz. Bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür). Ȃyȋnesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” ⁽¹⁾

    Bilim adamı olarak onun öne çıkan bir diğer özelliği çok iyi bir yayımcı olmasıdır. Yayımcı olmak mesleğin teori ve uygulamasını iyi bilmeyi ve hedef kitle ile iyi diyalog kurmayı gerektirir. Hocanın ülkesine olan hizmet aşkı ve halka olan sevgisi, çiftçilerle diyalog kurmasının kaynağı idi. Bıyıkoğlu Hoca asistanları ile birlikte köylere gider, çiftçilerle tarlada, çayırda, ahır sekisinde, köy odasında onlarla oturur ve bilgi ve deneyimlerini onlarla paylaşırdı. Yeni tarım tekniklerini onlara anlatır, geleneksel üretimde yapılan hatalara dikkat çekerdi. Bu yayım hizmetlerini bölüm başkanlığı, dekanlık ve hatta rektörlük gibi idari görevleri olduğu dönemlerde de aksatmadan gerçekleştirirdi. Bu hizmetlerin sonucu olsa gerek vaktiyle onun öğrencisi ve asistanı, sonraları tarım Bakanlığı yapan Prof. Dr. H Yusuf Gökalp onun hizmet ve erdemini “Kemal Bıyıkoğlu o zaman şehirde ve köylerde çok tanınıyordu. Köydeki çoban bile onu tanıyordu, seçime girse kazanırdık, ama O benim param yok, başkasının parası ile o işi yapamam” şeklinde ifade etmiştir.

    Onun mesleki alanında uygulayıcı ve yayımcılığının en önemli göstergesi 1968 yılında kurduğu Doğu Anadolu Esmer Sığır Yetiştiricileri Birliği’dir.  Bıyıkoğlu Hoca birikiminin ve mesleki hizmetinin zirve bir eseri olarak bu birliği kurmuştur. Onun ifadesi ile “Allah Doğu Anadolu insanına hayvancılığa müsait bir bölge bahşetmiştir”. Yani Doğu Anadolu yayla ve mer’aları ile hayvancılığa uygundur. Ancak yetiştirilen hayvan ırklarının verimi düşüktür. Islah edilmesi gerekir. Hoca bölgede yetiştirilen yerli sığır ırklarının melezleme yolu ile ıslahı için İsviçre’nin yüksek dağ sığırı olan Esmer İsviçre (halk arasında montafon) sığırını seçmiştir. Yine asistanı ve hayvan ıslahı alanında duayen hoca Prof. Dr. Yusuf Vanlı’nın ifadesi ile bu ırk isabetle seçilmiştir.  Hoca söz konusu birliği kurmuş, proje hazırlamış, o zamanki tarım teşkilatı ile iş birliği yaparak uygulamaya girişmiştir. Köylerde boğa damları inşa ederek boğaların yem ve bakımını temin etmiştir. Tabi O bu hizmetleri yaparken muhaliflerinin türlü engelleri ile karşılaşmıştır. Muhalifleri onu, üniversitenin otunu köylülere veriyor diye mahkemeye vermiştir. Halbuki o köylüler arazilerini düşük bir ücretle veya hibe ile Üniversiteye vermişti. Bu engeller bazı aksaklıklara sebep olsa da Hocayı yıldırmamıştır. Uzun söze ne gerek, bugün Doğu Anadolu yaylalarında beslenen ve Türkiye pazarlarına getirilen sığırlar, Onun özgün çalışması ile bölge halkına ulaştırılan damızlık hayvanların genlerini taşımaktadır.

    Hocanın Endonezya’nın Jakarta şehrinde 1974 yılında Asya Ziraat Üniversite ve Fakülteleri Birliğinin genel kurulunda sunduğu ve yayınladığı “Türkiye’nin tarımsal kalkınmasında milli eğitim sistemi” makalesinde bugün dahi yararlanılacak önemli görüşler vardır. Nüfusun köyden kente göç etmesi problemine dikkat çekmiş ve köy-şehir nüfusunun %50, %50 olmasını önermiştir. Bugün bir problem olarak nüfusun %7’si köylerde %93’ü şehirlerde yaşamaktadır.  Makalesinde o dönemde mevcut dört Ziraat Fakültesinin yeterli olduğunu öngörmüştü. Bugün Türkiye’de ziraat eğitimi veren 40’a yakın fakülte mevcuttur. Bunun sonucu birçok fakülte öğrenci bulamazken işsiz ziraat mühendisleri (2020 yılında 30 bin) dernek dahi kurmuşlardır. 

    Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Hoca bilim adamı olduğu kadar da fikir adamıdır. Engin bir ileri görüşe ve meselelere derinlemesine bir hakimiyeti vardı. Hoca kamuoyunda “Üniversite Özerkliğine” karşı olarak tanıtılmıştır. Üniversite rektörü olduğu zamandan günümüze hala bu yönde yayınlar yapılmaktadır. Bu yanlı yorumları yapanlar eminim ki Hocanın üniversite özerkliği ile ilgili 1970 yılında TRT’na verdiği beyanatı duymazlıktan gelmiş, “Üniversite Özerkliği Modelleri” makalesini (Eğitim ve Kültür 1980) hiç okumamışlardır. Hocanın fikirleri son derce nettir. Akademik özerkliğin gerekli olduğuna ancak mali ve idari bakımdan üniversitelerin özerk olamayacağının ve dünyada örneğinin olmadığını İngiltere, Fransa, İsveç, Almanya Amerika modellerini irdeleyerek anlatmıştır. Son yıllarda “Üniversite Özerkliği” hakkında yazılan bilimsel makalelerde Hocanın makalelerine atıf yapılmaması ise tarafımdan şaşkınlıkla karşılanmıştır.

    Hoca bir fikir adamı olarak din konusunda da son derece açıktır. Nitekim “99 Aydın Konuştu, Din Gerçeği” kitabına verdiği mülakatta din konusundaki fikirlerin samimi olarak beyan etmiştir.  O kendi özel hayatında inancını tavizsiz yaşıyordu. Dindarlığı arkadaşlarının, çiftçilerin ve esnafın anlatımlarında ve hayatından kesit bazı resimlerde görmek mümkündür. Üniversite camisinin yapılışına ön ayak olması, temel atma töreninde ilk harcı koyması, o cuma gününde halk ile ön safta namazda olması onun mümin ve muvahhit (samimi dindar) olduğuna şahittir. 

    Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Hocanın bilim ve fikir dünyası A. Einstein’ in ifade ettiği “bilimsiz din kör, dinsiz bilim topal” sözü ile özetlenebilir. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.                                             Bir önceki yazı içinhttps://www.maarifinsesi.com/anadolunun-zirvesinde-yigit-bir-gonul-adami/ https://

     Prof. Dr. Ömer AKBULUT

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar