eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
25°C
Ankara
25°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Az Bulutlu
26°C
Salı Parçalı Bulutlu
28°C
Çarşamba Açık
26°C
Perşembe Az Bulutlu
21°C

İbrahim Halil ÇELİK

Cemiyetçiliği bulunan, maarifçi bir mesleki geçmişi olan, aktif gençlik hareketlerine katılan ve daha sonraki kariyerine siyasetçi olarak devam eden bir kültür adamı. 1 Ocak 1947, Şanlıurfa doğumlu. Şanlıurfa Lisesi (1966), Şanlıurfa Öğretmen Lisesi (1967), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Filolojisi Bölümü (1975) mezunu. Maarif hayatı ilkokul öğretmenliği ile başladı. İstanbul (1968-71) ve Şanlıurfa’da (1971-72) ilkokul öğretmenliği, Şanlıurfa’da Millî Eğitim Müdür Yardımcılığı ve Halk Eğitimi Başkanı (1975-84) görevlerinde bulundu. 1984 ve 1989’da RP’den iki kez Şanlıurfa Belediye Başkanı seçildi. 1991’de Belediye Başkanı iken RP’den Şanlıurfa Milletvekili seçilerek Meclise girdi. Millî siyasetin, yerel kökleri ve medeniyet geçmişimize dayanması yolundaki çabalarıyla milli hafıza da bir yer oluşturdu. Şanlıurfa folkloru ve tarihi ile ilgili ilmi araştırma ve çalışmaları olan İbrahim Halil Çelik’in yazıları Harran, Hilal, Millî Kaynak Tohum ve Hece dergileri ile yerel gazetelerde yayımlandı. Mefkûreci Öğretmenler Derneği Genel Sekteri, Türkiye Yazarlar Birliği, Birlik Vakfı (kurucu), Harran Üniversitesi Kurma Derneği Başkanı, ŞURKAV (kurucu) üyesidir. Yayınlanmış Şair Nezihe Hanım / Hayatı - Eserleri ve Gazelleri (1986) adlı bir eseri vardır.

    Urfa Kültür ve Folklorunun Kalemlerine Kısa Bir Resmi Geçit

    HARRAN KÜLTÜR VE FOLKLOR DERGİSİNİN AÇTIĞI YOLDA URFA KÜLTÜR VE
    FOLKLORUNA GÖNÜL VEREN KALEMLERLE KISA BİR RESMÎ GEÇİT

    Urfa’nın edebiyat, kültür, sanat ve folkloruna büyük katkıyı veren en uzun süreli yayın “Harran Kültür ve Folklor Dergisi”dir. Nisan 1979 yılında ilk sayısı yayımlanan ve 2002 yılına kadar 62 sayı neşredilen derginin yayın politikası ise kadim şehir, medeniyetlerin beşiği, Peygamberler şehri Urfa da : İnsanların doğumdan ölümüne , sünnetinden evlenmesine, efsanesinden hikâyesine, masalından manisine , hoyratından türküsüne , şiirinden edebiyatına, atasözünden deyimlerine, fıkrasından mizahına, bulmacasından bilmecesine, halk oyunlarından çocuk oyunlarına, örf adet ve geleneklerinden ören yerlerine, mimarisinden hat sanatına kadar kadim şehrin otantik malzemelerini kaynak kişilerden bizzat dinleyip, onları derleyip ve asılları gibi neşretmekti. Ve bunu da Harran Dergisi yıllarca layıkıyla yaptı. Urfa’yı tüm yurtta ve dünyada yüzünün akıyla temsil etti. Harran Dergisi, kadim Harran kültürünü, Edessa mirasıyla harmanlayarak onları İslam’ın potasında eriterek tam bir ekol oldu. Urfa’da Harran Dergisi’ne emek verenler “Harraniler” olarak bilinirler. Urfalılar onları hep “Harraniler” olarak anarlar. Onların başta Harran Kitap Evi , Harran Üniversitesi Kurma Derneği, Harran Gazetesi, Harran Kültür ve Folklor Dergisi gibi etkinliklerde imzaları vardı.
    Onlar da bu faaliyetlerinden dolayı hem gönüllerde hem de şehrin kültür ve edebiyat
    tarihindeki yerlerini çoktan almışlardır. Ben de şimdi kısa bir tayflar resmî geçidini yaptıracağım yazarlardan bazılarına. Sırası geldikçe de diğer fikir işçilerine de resmi geçit yaptırmak farz olacaktır.
    İşte bu iklimde Harran Kültür ve Folklor Dergisi’nde emek vererek, gecelerini gündüzlerine katarak yazanlardan başta Mehmet Emin Ergin, Adil Saraç, Mahmut Yaşar Uğur, Mehmet Oymak, Mehmet Atilla Maraş, Mehmet Ali Ekren, Mehmet Çini, İbrahim Halil Çelik, Cemil Cahit Güzelbey, Naci İpek, Yusuf Demirkol, Mahmut Karakaş, Tenekeci Mahmut Güzelgöz, Emin Beyazgül, Bedri Alpay, Mehmet Hulusi Öcal, Mustafa Bilkan, A. Cihat Kürkçüoğlu, Halil Biner, Şeref Uslusoy, Müslüm Akalın, Siraç Sümen, Arif İnan, Nejat Karagöz gibi yazarlar gelirdi. Bu kalem erbabının da asla hakları ödenemez.
    Urfa’da o tarihlerde dergi çıkarmak, Kültür Bakanlığı’nca tüm Yurttaki şehir kütüphanelerini dergiye abone yapmak her babayiğidin harcı değil idi. İşte bunu Harraniler o tarihte başarmışlardı.
    Dergi çıkarmak kültürün, düşüncenin, şiirin, fikrin, hikâyenin, romanın ve folklorun hazinelerini tüm ihtişamlarıyla halka sunmaktır. Her yeni çıkan dergi nüshası, onlarca kitabın muhtevasını ihtiva eder. Onun için her düşünce ve fikri ekolün mutlaka yayın organı olarak bir dergisi vardır. Mesela : Kadro Dergisi, Büyük Doğu, Sebilürreşad , Diriliş, Mavera, Hece, Doğu Batı, Varlık, Hisar, Ötüken, Serdengeçti, Hilal, Pınar ve Harran Dergisi gibi.
    Harraniler Urfa’nın mimarisi, deyimleri, kültürü,folkloru ile Urfa’nın türbelerinden yatırlarına, mağaralarından ören yerlerine, hanlarından hamamlarına , çarşılarından bedestanlarına, avlulu evlerinden konaklarına , dar sokaklarından çıkmaz sokaklarına, tekkelerinden zaviyelerine, çeşmelerinden sebillerine, mesire yerlerinden meydanlarına, şiirinden edebiyatına, örf ve adetlerinden türkülerine, manilerinden hoyratlarına, hikayelerinden masallarına, efsanelerinden, ağıtlarına ve atasözlerine kadar derleyip onları yarınki kuşaklara taşıdılar . Urfa gönüllüsü bu değerli insanların tarihe tanıklık eden ve geleceğe miras bıraktıkları araştırma yazılarına paha biçilemez elbette. Onların bu zahmetli ve cefakâr çalışmaları seneler sonra semeresini verdi.
    Bu gönüllü fikir işçileri yanında yazar, şair ve araştırmacı olarak yetişen ikinci kuşak yazarlar, şairler, şehrin kültür ve folklore gönül vermiş Urfa’nın bu velut gençleri oldu. Bunların da en başında Hüseyin K. Baykuş, Seyyit Ahmet Kaya, Mehmet Kurtoğlu, Hanifi Düşmez , Osman Güzelgöz, Cemal Elçi, Mehmet Hazar, Selami Yıldız,Abuzer Akbıyık ve Sabri Kürkçüoğlu gibi isimler gelirdi. Mehmet Kurtoğlu’nun kalemi üretken bir kalemdir. Onun her dalda söyleyecekleri vardır. Yayımladığı kitaplarının sayısı, ömrünün yarısını geçmiştir. Osman Güzelgöz ise şimdi koçluğa soyunsa da onun da fikir dünyası geniştir. Hanifi Düşmez cins nevi şahsına münhasır bir şairdir. Onun şiiri özgün ve içe hitap eder eden bir şairdir. Kudüs’ü ruhunda yaşan biridir.

    Mehmet Emin Ergin, 1972 yılında yayınladığı “Urfa’dan Derlenmiş Hoyratlar- Maniler” ve 1973 yılında yayınladığı “Urfa Folklorunda Düğün” adlı kitabıyla Urfa’da Folklor Araştırmacılığına öncülük yapmıştı arkadaşlarına. Bu kitapların basımı için Urfa’dan Adana’ya İbrahim Halil Çelik , Mehmet Emin Ergin ile birlikte gitmiş ve günlerce gözlerine uyku girmeden sabahlamışlardı ikisi birlikte Kemal matbaasında. Fırından yeni çıkmış nar gibi kızarmış taze ekmek gibi bu kitapların nüshalarını Harran Kitapevinin raflarında teşhir edilince o gün tüm gençler motive olmuşlardı. Mehmet Emin Ergin , arkadaşları arasında ilk kitap yayınlayan biri olmuştu. Sonra da genç arkadaşları kendisinin peşinden kitaplarını yayımlamak için sıraya girmişlerdi.

    Yazarlık bulaşıcıdır! Okurluk gibi.


    Urfa Halk Bilimi araştırmalarına yoğunluk veren Mehmet Emin Ergin, bu iki kitabın
    ardından : “Urfa Ağzı Sözlüğü (1982)”
    “A’dan Z’ye Şanlıurfa (2007)”
    “Şanlıurfa Hikâyeleri (2007)”
    “ Harran Ekolü-Okulu (2007)”
    “İsot Medeniyeti (2008)”
    “Şanlıurfa Müellifleri (2008)”
    “Şanlıurfa Beslenme Kültürü (2008)”
    “Şanlıurfa Halk Kültürü (2008)” kitaplarını yayımlayarak memleketi Urfa’ya olan vefa
    borcunu ziyadesiyle ödemiştir.
    Urfa Belediye Başkanlığı yaptığım 1984-1991 yılları arasında Urfa Belediye tarihinde ilk kez Urfalı araştırmacıların kitaplarını yayımlama geleneğini başlatmıştım. Başkanlığım döneminde A.Cihat Kürkçüoğlu, Mahmut Karakaş, Adil Saraç belediyemizin yayını olarak ilk kitaplarını yayımlama mutluluğunu yaşadılar. Bu mutluğun verdiği motivasyonla bu arkadaşlarımız ve Harraniler Grubu olarak yukarıda adlarını verdiğim yazar dostlarımın her biri bugüne kadar sayısız kitaplara
    imza attılar. Raflar dolusu kitaplarını Urfa’ya kazandırdılar.

    Bu arkadaşlarımızdan Mahmut Mahmut Karakaş’ın; her biri birer doktora çalışması niteliğindeki “Şanlıurfa Kitabeleri” (1986), “Nabi Tuhfetü’l-Harameyn” (1989), “Müspet İlimde Müslüman Âlimler” (1991, “Müslüman Bilim Adamları -8. Yüzyıldan 19. Yüzyıla-” (2009), “Cumhuriyet Öncesi Şanlıurfa’da Kültür ve Eğitim” (1995), “Şanlıurfa Evliya ve Âlimleri” (1996), “Şanlıurfa Mezar Taşları” (1996), “Urfa’nın Kültür ve İnançlar Serüveni” (2011), “Urfalı Baba Cem’i Karadağ Destanı” (2012), “Bir Mutasavvıf Şair Ömer Nüzhet” (2012), “Urfa’da Tasavvuf İzleri” (2017), “Kurtuluşumuzun 100. Yılı Anısına Urfa’nın Kurtuluşuyla İlgili Arşiv Belgeleri” (2020) (Müslüm Akalın’la birlikte) adlı ölümsüz eserleri Urfa kültür tarihine adanmış bir ömrün dolu dolu geçtiğine dair kanıtlarıdır.

    Mahmut Karakaş dostum Urfa’ya olan vefa borcunu ziyadesiyle ödemiştir. Şimdi sıra Kurucusu olduğum Harran Üniversitesi’nin bu değerli bilim insanına Fahri Doktora ünvanı vermesine gelmiştir. Bu ünvan bugüne kadar kendisine verilmedi ama kendisi bizim gönlümüzün Profesörüdür.
    Müslüm Akalın , Urfa’nın Kurtuluş Tarihi üzerine akademik düzeyde yaptığı araştırmalarıyla, yayımladığı kitap ve makaleleriyle bu konunun Türkiye’de tek uzmanı olduğunu kanıtlamıştır. Onun “Milli Mücadele’de Urfa-Anılar Belgeler”, “Urfa Mutasarrıfı Şehit Nusret Bey’in Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbindeki Savunması”, “Ali Rıza, Ahfada Yadigar Urfa Mücahedesi”, Binbaşı Ali Rıza Bey’in
    Hatıratı, “Urfa’nın Kurtuluşuyla İlgili Belgeler”, “Cumhuriyet Halk Fırkası Urfa Heyeti İdaresi Mukarrerat Defteri”, “Derdim Çoktur Hangisini Yazayım-Gazete Köşe Yazıları” (2004), “Urfa Destanı” (Milli Mücadede Urfa’dan ayrı basım 2008), “Urfa Kurtuluş Yazıları”, “Urfa’nın Kurtuluşuna Dair Üç hatırat”, “Urfa Tarihinden Yapraklar”, “Eski Günlerden Kalan” (Şiirller), “Hocazâde Muallim Fikri Bey’in Urfa Kurtuluş Savaşı Hatıraları” , “Urfa Milli Mücadele Albümü” (Cihat Kürkçüoğlu ile birlikte), “Başlangıcın Tarihi Şanlıurfa” (Ebru Okutan Akalın ile birlikte), “Urfa’nın Kurtuluşu İle İlgili Arşiv
    Belgeleri” (Mahmut Karakaş ile birlikte), “DR. ANDREAS VİSCHER İsviçreli Bir Doktorun Türk Milliyetçileri Arasındaki Anıları-Urfa 1919-1920” (Abdülkadir Gürüz ile birlikte) adlı kitapları Urfa’ya adadığı ömrünün şahitleridir. Aziz dostum , gönüldaşım, Urfa’nın edebiyat üstadı Adil Saraç’ın son olarak yayımladığı Urfa ile ilgili sözlük, deyimler, dualar,beddualar,mani ve hoyratlar, köy isimleri, aile isimleri ve mesleklerle ilgili bilgileri kapsayan altı ciltlik “Tanıklarıyla URFACA URFALICA Bir Ömre
    Sığmayan Sevda” adlı eseri onun edebiyat bilgilerinin zekâtı niteliğindedir.
    A. Cihat Kürkçüoğlu ise : “Ruha’dan Urfa’ya (1780-1980)”, “Şanlıurfa Su Mimarisi”, “Şanlıurfa’da Canlanan “Tarih ve Tarım Şehri Harran”, “Birecik”, , “Urfalı Hattat Behçet Arabi”, “ŞANLIURFA Land Of Faith – İnançlar Diyarı ŞANLIURFA”, (İng.Çeviri: Doç.Dr.Zuhal KARAHAN KARA), “Adım Adım Şanlıurfa” , (Harun Sarıfakıoğulları ile birlikte), “Adım Adım Viranşehir”, (Prof. Dr. Zuhal Karahan Kara ile
    birlikte), “Şanlıurfa 1850-1950”, (Ali Tuzcu ile birlikte-İngilizce çeviri: Hilmi Demirciler), “Yıldız Albümlerinde Urfa-Urfa In The Yıldız Album”, “Tarih ve Turizm Şehri Şanlıurfa” (Selahattin E. Güler ile birlikte), “Urfa, Fotograflarla Evvel Zaman İçinde”, (Fotograf Albümü), “Şanlıurfa Çarşıları-Hanları ve El Sanatları”, (Sabri Kürkçüoğlu ile birlikte, “Şanlıurfa İli Camileri”, “URFA Milli Mücadele Albümü”, (Müslüm Akalın ile birlikte) kitaplarıyla Harran Kültür ve Folklor Dergisi’nden aldığı motivasyonla çok sevdiği Urfa’sına bir Sanat tarihçi olarak borcunu ödemeye çalışmıştır. Belediye Başkanlığımı sırasında belediyemiz sadece kitap yayımlama geleneğini başlatmakla kalmadı. Yazarların kısıtlı imkânlarıyla bastıkları kitapları satın alarak Urfa kütüphanelerine dağıttı. Böylece yazarlara destek oldu. Kitap yayımlama ve satınalma yolunda başlattığımız bu hamle bizden sonraki belediyelere örnek oldu ve Urfalı yazarlar kitap yayımlamayan başkanlarını hizmet ehli saymamaya başladılar.
    Mehmet Emin Ergin’den sonra Urfa Halk Müziği başta olmak üzere Urfa folklorunun çeşitli dallarıyla ilgilenenlerin başında genç araştırmacılar, şair, yazar Abuzer Akbıyık ve Sabri Kürkçüoğlu ikilisi gelir.
    Uzun zamandır Sabri Kürkçüoğlu ile Abuzer Akbıyık yazıda, derleme ve araştırmalarda ikiz kalem gibidirler. Ayni kökten yetişen kamış gibi Ney’e dönüşen bir tatlı nefesleri vardır. Urfa kültür deryasında yetişebildikleri kaynakları çalışmalarında iyi değerlendirdiler. Birlikte derledikleri ve yayımladıkları eserleri bizim için birer kıymettir. Her iki araştırmacının tek başlarına ortaya koydukları eserleri ise daha da demlenmiş olarak bizleri sevindiriyor. Ben diğer yazar, şair ve sanatkar gençleri sevdiğim gibi bu ikisini de hem sever, hem de takdir ederim. Abuzer Akbıyık; munis, güzel ahlaklı , verdiği sözü tutan, işinde başarılı, insanlara yardım etmeyi seven biridir. Aile yapısı mazbut ve iyi bir aile babasıdır. O, Urfa kültürünü nefsinde iliklerine kadar yaşayan bir Urfalıdır. Onun, Urfa sevdası dillere destandır . Üstelik o, ruhuyla ve yaşamıyla tam Urfalıdır. Derlediği her kitabı onun hayatının ayrı bir safhasını oluşturur. Onlar hala diri bir beyin ve bitmez bir enerjileriyle Urfa’nın tarihi katmanları arasında kalan o müthiş sırlarını keşfe çıkan bir kâşif gibi tetikte bekleyen bir fikir işçileridir… “Hikmet müminin kayıp olmuş maldır. Nerede bulursa onu alır.” Fehvasınca Abuzer Akbıyık ve Sabri Kürkçüoğlu Urfa kültür ve folklor dünyasının uçsuz bucaksız deryasının derinliklerinde yüzen bir elmas araştırıcıları olarak gözlerini pür dikkat açmış birer kültür ve folklor avcılarıdır. . Onların bu çalışkanlığı, dürüstlüğü ve kadirşinaslıkları tüm edebiyat ve sanat aleminde çok iyi bilinir. Onların çileli hayat hikayeleri bu minval üzere ele alındığında eserlerinin yaprakları ömürlerinden uzundur. İlim yolunda yürekli bu kalem erbabları bizlere ümit vermektedirler.
    Sabri Kürkçüoğlu’nun ağabeyleri ise birer düşünce, fikir, edebiyat adamı ve adeta anadan doğma sanatkarlardır. Kürkçüoğlu ailesinde yetişmiş, Urfa’nın sosyal ve kültürel hayatında aktif rol almış abileri Ressam Nihat , Sanat Tarihçisi A. Cihat ve Öğretmen-Şair-Yazar Fuat Kürkçüoğlu da ayrı ayrı birer kıymettir. Cihat Kürkçüoğlu Urfa Sanat Tarihinde kıymeti yadsınmaz vefalı ve velut bir yazardır. Onun yazar kadrosunda bulunarak katkı sunduğu kitaplar ile kendi sahasında verdiği kitapları
    takdire şayandır. Fuat Kürkçüoğlu ise yazdığı 1950’li-1960’lı yılların Urfa’sını anlatan “Çapıt Top” ve Urfa Kurtuluş Savaşı’nı anlatan “Dalyan Mustafa” adlı romanları ile yüreklerimize su serpmiştir. Her iki romanında da Urfa ağzını ve Urfa’nın tarihi dokusunu, gelenek ve göreneklerini, şehrin o dönemdeki ünlü portrelerini harika tasvir eylemiştir. Onları da ayrı ayrı yazmak gerekir başka bir yazımızda . Yeri geldiğinde onların da hayat hikayelerini birer birer kaleme almak bizim için bir vicdan borcudur.
    Ressam Nihat Kürkçüoğlu ise doğduğu ve yetiştiği Urfa’sına aşık, altmış yıldır Urfa’nın sokaklarından çarşılarına, el sanatlarından geleneksel giysili insanlarına ve Harran’a kadar çalıştığı yüzlerce tablosunu Urfa’ya armağan ederek şehrine olan vefa borcunu ziyadesiyle ödemiştir. Hiç unutmuyorum, Belediye Başkanlığım döneminde belediyemizin kültürel faaliyeti kapsamında kendisinin resim, kardeşi Ahmet Cihat’ın Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde fotoğraf sergisini açmış ve serginin açılışına bizzat katılmıştım. Ülkemizin ünlü ressamlarından Şefik Bursalı’ın bu sergiyi gezerken Nihat’a söylediği; “Sanki Osman Hamdi Bey’in Sergisi’ni geziyorum. Güzel Sanatlar Akademisi’nin hangi dönem mezunlarındansınız” sözleri halen kulaklarımdadır. Nihat’ın Şefik Bursalı’ya verdiği; ”Ben akademi okumadım ve resim yapmayı kendi kendime öğrendim” cevabı karşısında geçirdiği şaşkınlığı da hiç
    unutmuyorum. Onun usta fırçasıyla ortaya koyduğu Urfa’nın tarihi tabloları; Peygamberler Şehri Urfa’yı dünyada tanıtıma vesile olmuştur. Nihat’ın liseden dönem arkadaşları Urfalı ressamlardan Abdurrahman Polat, Abdurrahman Aksoy ile Hasan Rastgeldi de unutulmaz ressamlarımızdandır. Bu dört değerli ressamız da Urfa’nın öğretmen kökenli Ressamlarıdır. Onlarla dost olmak bir ayrıcalıktır benim için. Sanat , kültür ve edebiyat dünyasında bu dostlarımızın ayrı ayrı yerleri vardır. Burada yeri gelmişken
    Belediye Başkanlığım döneminde hayırsever iş insanı , aziz dostum, Urfa Beykapısı mahallesinden bir çıkınla İstanbul’a çalışmaya giden ama Urfa’ya adına yirmi dört derslik bir ilkokulu doksan günde yapan merhum Ahmet Erseven’in eşi adına yaptırıp Belediyemize hibe ettiği Remziye Erseven Sağlık Merkezi’nin ilk Başhekimi Dr. Burhan Vural’ı ben ; Urfa Merkez ilçe Külaflı Köyünde er öğretmenlik görevini ifa ederken tanıdım. O , Akziyaret Nahiyesinin sağlık merkezinde tabip idi. Bizden yaşlı, 1939 doğumlu Dr.Burhan Vural’ın sanatçı kişiliğinden de söz etmek isterim. İyi bir ressam ve üniversite yıllarında Ord.Prof.Dr.Süheyl Ünver’den tezhip dersleri almış iyi bir müzehhip olan Burhan ağabey resim çalışmalarıyla başta Nihat Kürkçüoğlu olmak üzere Urfa’da bir çok gence resim sevgisini aşılamıştır ve onlara örnek teşkil etmiştir. Onun yanına Dr. Münip Görgün’ü ikinci tabip olarak verdim. Dr. Münip Görgün ise, sadece bölgenin değil, İslam aleminin de tanınmış en büyük Hat Üstadı Hattat Behçet Arabi’den hat icazeti almış ikinci sanatkar bir dostum ve dava arkadaşımdır. Hattat Dr. Münip Görgün’ü de ayrı bir yazıda ele alacağım kıymetli değerlerimizdendir. Ressam Mustafa Ayataç ve Yaşar Yayla da Urfa’nın ilk Akademi mezunu ressamlarımızdandır. Bu tanınmış iki kıymetli Ressamılarımızın da hemşehrilerimizce önemleri anlaşılmalıdır.

    Sanatkârlar milletlerin yüz aklarıdır. Onlara sahip çıkmak bizim görevimizdir. Genç yaşlarında öte aleme göçen, kültür ve edebiyat sahasında daha çok kıymetli eserler verecek olan rahmetli Hüseyin K. Baykuş ve Seyyit Ahmet Kaya da fikir, düşünce ve şiir de ayrı birer kıymet idiler. Onların bende ayrı ayrı yerleri vardır. Çünkü onlar yazı hayatına benimle başladılar. Onları Belediye Başkanı iken hep yüreklendirdim yazı hayatlarında. Bunlar Urfa Belediyesinde Abdülkadir Subaşı’nın Kültür Müdürlüğü’nde çalışan insanlar gibi iki kıymetli faal elemanları idiler. Onların bu serüvenleri ise ayrıca anlatılmaya değer. Bu tayflar resmi geçidinde Abuzer Akbıyık ve Sabri Kürkçüoğlu, Urfa’nın kültür ve folklorüne gönül veren yiğit bir kalemlerinden başka birer örnektirler. Onların da bu alanda yapacağı her yeni araştırma ve derlemeye, o cesur kalemleriyle vücut verecekleri yeni eserlerini hararetle bekliyoruz. Her eser bizler için birer yol göstericidir. Güzel eserler hayatın yolarını aydınlatan birer deniz fenerleridir.


    Bugün her zamandan daha çok bu eserlere müştak bir haldeyiz. Zira yeniden kütüphanelerimizi dolduracak o güzel eserlerin zuhur edeceğine inanıyoruz bu topraklardan. Daha çok Urfa semalarında parlayacak meşale gibi beyin cilası eserleri genç dimağlardan bekliyoruz vesselam.

    İbrahim Halil ÇELİK

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    1. Ahmed YAHYA dedi ki:

      Özledik be üstad. Siz gideli ümmet kurda kuşa…