“Size mal mülk, servet bırakmadım. Yalnız size şerefli, namuslu, erkek bir ad bırakabildim. Hiçbir zaman başınız yere bakmayacaktır. Bununla müteselliyim, siz de bununla iftihar edeceksiniz.”
27 Mayıs 1960 askeri darbesinde tutuklanarak Yassıada’ya götürülen, burada kurulan sözde mahkeme tarafından idamla yargılanıp müebbet hapisle cezalandırılan Ahmet Tevfik İleri’nin 24 Eylül 1961’de Kayseri Cezaevi’nden ailesine yazdığı mektupta yer alan bu cümleler, onun gerçek şahsiyetini ortaya koyar.
Dar gelirli bir ailenin çocuğu olan Tevfik İleri; zekâsı, çalışkanlığı ve aklını kullanma becerisi sayesinde ortaokuldan sonra girdiği sınavı başararak Yüksek Mühendis Mektebine (İTÜ) kabul edildi. O güne kadar kendi hâlinde bir çocuk iken bu okulda sosyal olaylara ve millî meselelere hassasiyet göstermeye başladı, hitabetiyle temayüz etti.
Öğrencilik yıllarında başkanlığını yaptığı MTTB’de yerli mallar, millî ve manevî değerler, Türkçe, yurtdışındaki Türklerin meselelerini dile getirme, Çanakkale şehitleri için büyük bir anıt yapılması konularında önemli girişimlerde bulundu. Yabancı okul ve şirketlerin yasalara uygun olmayan çalışmaları ile misyonerlik faaliyetlerine karşı miting dâhil pek çok organizasyona öncülük etti.
Kamuda mühendislik ve yöneticilik yaptığı dönemlerde de memleket meseleleriyle meşgul oldu. Gönüllü eğitimler verdi.
Onun parlak geçmişi ve çalışmaları siyasi parti liderlerinin dikkatini çekti. Fikren uyuşmadığını düşündüğü CHP’den gelen teklifi kabul etmedi. 1950 seçimlerinde DP’den milletvekili seçilerek meclise girdiğinde otuz dokuz yaşındaydı.
Meclise girdikten sonra TBMM Başkan Vekilliğinin yanında Adnan Menderes hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı, Devlet Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı; ilki 9 Ağustos 1950 – 8 Nisan 1953, ikincisi 13 Nisan 1957 – 25 Kasım 1957 tarihleri arasında olmak üzere iki defa Millî Eğitim Bakanlığı yaptı. 23 Mayıs 1959 – 8 Aralık 1959 tarihleri arasında da yaklaşık altı ay Millî Eğitim Bakanlığına vekâlet etti.
Millî Eğitim Bakanı olarak görev yaptığı sürelerde din derslerinin ilkokul müfredatında yer almasını (1950), Kurulan Türk Sanat Tarihi Enstitüsü tarafından Türk kültürüne ait eserlerin basılmasını (1951), 1931’de kapatılan imam hatip okullarının yeniden açılmasını (1951), Millî Eğitim Bakanlığınca çıkarılan İnönü Ansiklopedisinin oluşturulan yeni yayın kurulu ile Türk Ansiklopedisi olarak yayınlanmasını (1952), Köy Enstitülerindeki köy-şehir çocuğu ayrımına mani olmak amacıyla düzenlemeler yapmak üzere öğretmen okullarıyla birleştirilmesini (1952), İstanbul’da bir Yüksek İslam Enstitüsü kurulmasını (1959) sağladı.
Türk millî eğitiminin millî ve manevi değerlere uygun yapılandırılması için mücadele eden Tevfik İleri’nin bakanlığı döneminde MEB’de temel eğitim, ortaöğretim, din öğretimi, mesleki ve yaygın eğitim alanlarında pek çok yenilik ve uygulamaya imza atıldı. Bazı yükseköğretim kurumları onun zamanında açıldı. Bayındırlık Bakanlığı döneminde yapılan Kemer ve Demirköprü barajları ile projelendirilmesine rağmen darbe nedeniyle yapımı gerçekleştirilemeyen İstanbul Boğazı’nda köprü inşası da mühim çalışmalarındandır.
Bakanlık yaptığı dönemlerde Türkçülük, Turancılık, gericilik ithamları nedeniyle görevden ayrılmak zorunda kalan İleri; garptir ki askeri darbe mahkemesinde çeşitli ithamların yanında gericilik, komünizm propagandası yapmak, toplumu bölmek, vatana ihanet gibi çelişkili suçlamalarla karşı karşıya kalmıştır.
Darbe sonrası idamla yargılandığı davada söylediği “Ölüm belki de kurtuluştur. Memleketin huzuru, benim ölümüme ve hapishanelerde çürümeme bağlıysa kararınızı böyle verin. Memleketin hayrı için buna da razıyım.” sözleri onun kararlılığını, cesaretini, vatan ve millet için her türlü fedakârlığa hazır olduğunu gösterir.
Hayatı boyunca “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.” ilkesiyle hareket ederek az zamanda büyük işler başaran İleri,sadece icraatlarıyla değil kılık kıyafetiyle; idealist, aksiyoner ve mücadeleci kişiliğiyle, cemiyet içerisinde aldığı rollerle, sosyal yönüyle, yerli ve millîliğe verdiği önemle, çalışkanlığıyla, hitabet yeteneğiyle; millî ve manevi değerler, millet meseleleri ve Türkçenin kullanımı konularındaki hassasiyetiyle gençliğe rol modeli olabilecek özellikleri haiz şahsiyetlerdendir.
Mahkûmiyeti sırasında kanser hastalığının ilerlemesi nedeniyle kaldırıldığı Ankara Hastanesi’nde 31 Aralık 1961 Pazar günü, henüz elli yaşındayken vefat eden Tevfik İleri, her ne kadar Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedilse de vefatının 63. yıl dönümünde sadece bir bakan veya bürokrat olarak değil, mensubu olduğu milletin hassasiyetlerini gören, bilen ve bu çerçevede icraatlar gerçekleştiren seçkin bir şahsiyet olarak milletin vicdanında yaşamaya devam etmektedir.
Mustafa USLU