eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Dr. Mahmut Esad DURMUŞ

Kocaeli’de dünyaya geldi. İlk, orta eğitimini Ağrı’da tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde İç Hastalıkları alanında ihtisasını tamamladı. Öğrencilik yıllarından itibaren edebiyat, kültür, sanat ve düşünce alanlarında çalışmalar yaptı, çeşitli edebiyat dergilerinin genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Şiirleri ve denemeleri çeşitli dergilerde yayınlandı.

    Ramazana Veda ve Ruhun Bayramı

    Kutlu bir misafirimiz vardı. Uzak diyarlardan, rahmani iklimlerden yola çıkıp şehirlerimize, mahallelerimize, evlerimize teşrif eden; kendisiyle birlikte erdemleri ve güzellikleri getiren; hayatlarımızı arındıran, güzelleştiren kıymetli bir misafiri ağırladık… Saflığın, duruluğun, derinliğin, yüceliğin müjdecisini; ruhların dirilticisini; bedenlere şifa üfleyen bir elçiyi; mübarek ramazanı hanelerimizde ağırladık.

    Heybesinde nice hikmetli hediyelerle geldi bize ramazan. Bu hikmetli hediyelerin başında şüphesiz oruç gelir. Gökte kurulan naz ve niyaz sofralarının davetiyesi olan oruç; insanoğluna sunulmuş çok seçkin ve özel bir hediyedir. Oruç tutmak aç kalmak demek değildir; bilakis ruhumuzu en görkemli ziyafet sofralarına oturtmak, ilahi feyiz ve bereketlere mazhar olmaktır. Oruç ruhun yücelik makamına ve hakikate olan yolculuğudur. Oruç mananın maddeye hükmedişidir. Ruhun ve bedenin bu manayla tazelenmesi, yeniden yoğrulmasıdır. Oruç insanın kendisine vuslatıdır. Işıl ışıl ışıldayan bir tekâmül vesilesidir. İnsanı hayvani mertebelerden alır ve meleklerden üstün derecelere ulaştırır.Oruç balçık olmaktan gönül olmaya doğru uzanan bir seyr-i sülûk hâlidir.

    Bugün insan nasıl hırslarının, kibrinin, şehvetinin ve birçok hayvani güdüsünün esiri haline getirilerek kendi fıtratından ve özünden koparılmaya çalışılıyorsa; tüm bunlar karşısında oruç insanı Allah’ın boyasına boyayan, özünde var olan güzellikleri insana yeniden yükleyen ve insanı yeniden eşref-i mahlukatolan insan-ı kâmil mertebesine yükselten ilahi bir lütuf ve panzehirdir. Orucun insanlığın dertlerine şifa olan bu yönü ramazanın manevi iklimiyle bütünleştiğinde ramazan bambaşka bir rahmet, mağfiret ve ıslah kapısı haline geliyor. Ramazanın insanı ulaştırdığı bu yüce mertebe, bu manevi hâl;bir yıl boyunca bizleri kötülüğün karşısında muhafaza etmeye yetecek kudrettedir. Yeter ki biz ramazanın özünü idrak edip, orucu hakkıyla tutabilelim. Elbette ki oruç da bir yıl boyunca bizim elimizden tutacaktır.

    Oruç ve ramazan hâl diliyle konuşmayı, hâlden anlamayı öğretir. Bu yalnızlık ve bireyselleşme çağında kardeşliği, paylaşmayı, yardımlaşmayı yeniden gündemimize sokar. İftarda aynı sofrayı paylaşmanın, teravihte yan yana saf tutmanın keyfi ve huzuruyla ruhlarımızı besler. Okunan mukabeleler, mevlitlerle gündüzümüzü, gecemizi aydınlatır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) “Oruç tutun, sıhhat bulun.” buyurduğu üzere oruç ruhların ve bedenlerin tüm dertlerine şifadır. Tüm bu güzellikler Allah’ın ramazanda oruç tutan kullarına  ikram ettiği nimetlerdir. 

    Ramazanın heybesinde getirdiği en güzel hediyelerden birisi de şüphesiz Kadir Gecesi’dir. Bin yıldan daha hayırlı bu gece;ramazan boyunca ruhumuza ve bedenimize kattığımız güzelliklerin ilahi tasdik ve mükafatlarla taçlandırıldığı bir şölendir. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ilk vahye mazhar olduğu bu gece, bizler için de beşeri örtülerden sıyrılıp ilahi muhabbet ve lütuflara vasıl olma gecesidir. Geceler içinde kalbimize en çok dokunan gece Kadir Gecesi’dir. Hz. Mevlana “Canında bir Kadir Gecesi var, ne diye kadrini bilmezsin? Her solukta seni coşturur durur o, sen ne diye onu coşturmazsın?” buyurmaktadır. Ne mutlu canındaki kadir gecesini bulanlara, ne mutlu her geceyi kadir bilenlere…

    Hayatlarımıza en taze, en temiz, en samimi güzellikleri getiren ramazan şimdi mahzun bir derviş gibi aramızdan ayrılıyor. Ruhlarımızda onunla geçen günlerin manevi hazzını ve özlemini bırakıyor. İçimizde ramazana veda edecek olmanın hüznü, burukluğu ve bayrama kavuşacak olmanın heyecanıvar. Bayram; ramazanda ruhunu dünyanın kirinden, pasından arındırıp yeni bir ‘ben’ olanların bayramıdır. Bayram,ramazanı hakkıyla yaşayan inanmışların ödülüdür. Bir de bütün bir ömrünü ramazandaymış gibi aşk ve muhabbetle yaşayan aşıklar vardır. Onlar için her gün bayram, her gün vuslattır. Çünkü ruhun gerçek bayramı ancak Hakk’a ünsiyetledir ve aşıklar halk içinde her an Hakk’la beraberdir. Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi ne güzel buyurmuşmısralarında:

    “Can bula cananını

    Bayram o bayram ola

    Kul bula sultanını

    Bayram o bayram ola

    Bu dünyada ruhun gerçek bayramına kavuşanlardan olmak temennisiyle. Hayırlı bayramlar dileriz efendim…

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.