eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
24°C
Ankara
24°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
26°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
26°C
Salı Az Bulutlu
28°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
25°C

Mustafa USLU

Uşak-Eşme’de doğdu. DEÜ Buca Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümünden 1988’de mezun oldu. Resmi ve özel okullarda öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. İstanbul İl Millî Eğitim Müdür Yardımcılığı görevinde bulundu. Bu görevi esnasında pek çok projenin yapım ve uygulama sürecini yönetti. Edebiyat, eğitim, inceleme, araştırma, biyografi, derleme, hikâye türlerinde kitapları ile çeşitli dergilerde yayınlanmış yazıları bulunuyor. Evli ve iki çocuk babasıdır. Yayınlanmış eserleri: 1- Ansiklopedik Türk Dili ve Edebiyatı Terimleri Sözlüğü, 2- Anne-Baba Rehberi (3 Cilt), 3- Şiirden Şuûra (Bercesteler), 4- Meselâ Hayat (Hikâye), 5- Bahar Gelince (Hikâye), 6- İstikamet (Hikâye), 7- Hâlimiz Budur (Hikâye), 7- Aşk Yolcusu (Hikâye), 8- Yunus Emre / Gönlüm Düştü Bir Sevdaya, 10- Hakkın Sesi Mehmet Âkif, 11- Milletin Sesi İstiklâl Marşı, 12- Cümle Kapısından Kalbe Girmek / Ölçüler ve Hikmetler (Derleme), 13- Cümle Kapısından Kalbe Girmek / Öğütler ve Düşünceler (Derleme), 14- Fatih Sultan Mehmet Han / El-Muzaffer Diama; Anadolu’nun Kandilleri Serisi: 15- Hoca Ahmet Yesevî, 16- Mevlâna, 17- Yunus Emre, 18- Ahi Evren, 19- Hacı Bektaş Velî, 20- Akşemseddin, 21- Azîz Mahmûd Hüdâyî, 22- Nasreddin Hoca, 23- Hacı Bayram Velî, 24- Şeyh Edebâli

    İyi İnsanların Gölgesi Uzun Olur

    Üstat Mustafa Kutlu, İyiler Ölmez adlı kitabının sonlarında “Böyledir. Bizde iyiler ölmez. Evliya olup aramızda yaşarlar…” diyor.

    Gerçekten bu böyle midir? İyiler ölmez mi? Hatta evliya olsalar da olmasalar da aramızda mı yaşarlar?

    2003 yılı Eylül ayının sonlarına doğru Cağaloğlu’na gittim. İstanbul Valiliğinin az aşağısında, Ankara Caddesi üzerindeki bir iş hanında bulunan Dergâh Yayınları’nın kapısını çaldım. Kapıyı kitaplarından tanıdığım Mustafa Kutlu açtı. Aman Allah’ım, ne saadet! Zaten maksat bu değil miydi? Fakülte yıllarından beri Gönül İşi, Yokuşa Akan Sular, Yoksulluk İçimizde, Ya Tahammül Ya Sefer, Bu Böyledir, Sır, Arka Kapak Yazıları, Uzun Hikâye, Beyhude Ömrüm, Mavi Kuş gibi pek çok kitabını severek okuduğum usta hikâyeci Mustafa Kutlu karşımda duruyordu. Randevu falan da yoktu.

    Selam verdim, kendimi tanıttım, görüşmek istediğimi söyledim. Üstat, hüsnükabul göstererek beni içeriye buyur etti. Yanlış hatırlamıyorsam, üst katlarda, biraz da terası andıran geniş ve kapalı bir mekânda, büyükçe bir toplantı masasının etrafında karşılıklı oturduk. Geniş pencerenin önüne martılar konup kalkıyordu.

    O gün orada kırk yıllık dost gibi neler konuştuk, neler… Çay bardakları dolu geldi, boş gitti. Çay tiryakiliğim olmasa da ben de içtim, üstelik demlisinden. O gün, o tanışmanın hatırına elbette içilirdi.

    Sohbet sırasında meramımı söyledim. Daktilo ile yazdığım üç hikâyeyi kendilerine takdim eyledim. “Mustafa’cığım, onların üzerine telefon numaranı yazıver. Yalnız cep telefonu olmasın. Ben, cep telefonu kullanmıyorum. Onları okur, sizi ararım.” dedi. Teşekkür ettim, müsaade istedim, vedalaştık, oradan sevinçle ayrıldım.

    Yine yanlış hatırlamıyorsam ertesi gün, ikindiden sonra evimin yakınındaki pazardan eve döndüğümde hanımım kapıyı açar açmaz “Seni Mustafa Kutlu aradı.” dedi. Elimdeki torbaları bir kenara bırakıp doğruca telefonun başına geçtim. Dergâh Yayınları’nın telefonunu çevirdim. Karşımda usta hikâyecimiz Mustafa Kutlu. Kısa bir hasbihâlden sonra mevzuya girdi. “Mustafa’cığım, Define güzel ama diğerlerini tutmadım. Şevket Bulut abi de bu tarz olay hikâyeleri yazardı. Bu tarzda yazmaya devam edebilirsin. Soyut hikâye deneme…” dedi. Kendisine teşekkür ettim.

    Oysa daha önce, öğretmenliğimin ilk yıllarında genç bir edebiyat öğretmeni arkadaşımla meşhur bir yazar/şairimizle görüşüp tanışmak için Cağaloğlu’nun yolunu tutmuş, kendisini yayınevinde ziyaret etmiştik. Fakat bu müstesna şahsiyet, “Yaa… Öyle mi?” sözleriyle bizi hafife almış ya da bizim samimi sorularımızı söz cambazlığı yapıp samimiyetsiz sorular hâlinde tekrar bize sormuştu. O güne kadar pek çok kitabını okuduğum bu şahsiyetin kitaplarını o tanışmanın ardından okumayı bıraktım. Bu olumsuz tecrübeden sonra da tanınmış şahsiyetlerden mümkün olduğunca uzak durmaya çalıştım.

    Mustafa Kutlu Hoca’nın gösterdiği yakın ilgi ve samimi yaklaşım beni heyecanlandırmış, isteklendirmişti. O heyecanla, en yakın zamanda “Define” adlı hikâyemi kaptığım gibi Türk Edebiyatı dergisinin yolunu tuttum. Verdiğim hikâye, derginin Kasım 2003 tarihli 361. Sayısının 57. Sayfasında yayınlandı. Bu, ilk ciddi yazı tecrübemdi. Define, yıllar sonra Meselâ Hayat adlı hikâye kitabımızın da 21. sayfasında yerini aldı. Okuyanlar bilir.

    Buraya nerden geldik? İyi insanlardan… İşte aramızdaki iyi insanlardan birisi de üstat Mustafa Kutlu’dur. Bir yazar, bir bilge, bir büyük, bir aksakal, bir dost, bir gönül insanı, bir usta, bizden biri… Adını ne koyarsanız koyun. Birbirinden kıymetli vasıflarıyla aramızda ve gönüllerde yaşamaktadır, yaşayacaktır, yaşamalıdır da. O tanışmadan sonra yazar-okur ilişkisi çerçevesinde teşrikimesaimiz devam etti.

    Elbette bu iyilik ve güzellikler yarım kalmamalıydı ve kalmadı da. 2018 yılında ikamet ettiğim ilçedeki millî eğitim müdürü arkadaşıma, Mustafa Kutlu Hoca’dan da gerekli müsaadeyi alarak, ilçede yeni açılacak bir okula Mustafa Kutlu adının verilmesini -gerekçelerini belirterek- rica ettim. Arkadaşım da gerekli yasal süreci yerine getirdi. Teklif, ilgili makamlarca uygun görüldü ve ilçedeki bir imam hatip ortaokuluna “TOKİ Mustafa Kutlu İmam Hatip Ortaokulu” adı verildi. Okula adının verilmesinden sonraki haftaların birinde bir cuma günü kendisiyle birlikte okulu ziyaret ettik. Öğretmen arkadaşlarla bir süre sohbette bulundu.

    Anlattığım tanışma faslı ve yaşananlardan sonra benim de diyeceğim şudur: “Gerçekten bu böyledir. İyiler ölmez. Evliya olsalar da olmasalar da aramızda yaşarlar.”

    Ha, bir de Anadolu Mektebi var. Hani ana unsurlarından birisi Mustafa Kutlu olan. Üstat, zaman zaman konuk ediliyor. Kitapları okutuluyor. Paneller, söyleşiler yapılıyor. Eserleri yorumlanıyor. Bu faaliyetleri düşünenlerin, hayata geçirenlerin ve usta hikâyecimizin ömrü uzun olsun. Bu çalışma bile iyilerin ve iyiliklerin kalıcı olduğunu göstermiyor mu?

    Sözün özü; iyiler yormaz, bıktırmaz, yolda bırakmaz, kırıp dökmez, kurutmaz, yakmaz, yıkmaz, nefret ettirmez. Aksine gönülleri imar eder, aydınlatır, sever, sevdirir, diriltir, hayat verir…

    Ne demiş Selanikli Meşhûrî (1783-1857): “Nîk-nâm bırakmak ister isen âlemde der-i ihsânı aç.” yani “Dünyada iyi bir ad bırakmak istersen iyilik kapısını aç.” Yani “iyi insan” ol.

    Bugün yol arkadaşlığı ettiğimiz arkadaşımızın ata yadigârı olarak aktardığı şu söz, konuyla ilgili final cümlemiz olsun: “İyi insanların gölgesi uzun olur.” Yazımızda anlatmak istediğimiz gibi.

    Mustafa USLU

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    1. Harun Karakuş dedi ki:

      Mustafa Hocam yazılarınızı beğenerek okuyorum. Adeta çıkacak yazılarınızı dört gözle bekliyorum. Toplum olarak ihtiyaç duyduğumuz konulara temas ediyorsunuz. Olaylar arasında geçişleriniz mükemmel. Tasvirleriniz meselenin çok daha iyi anlaşılması açısından çok hoş.
      Mesela “iyiler yormaz, bıktırmaz, yolda bırakmaz, kırıp dökmez, kurutmaz, yakmaz, yıkmaz, nefret ettirmez. Aksine gönülleri imar eder, aydınlatır, sever, sevdirir, diriltir, hayat verir.”
      “İyi insanların gölgesi uzun olur” başlığında ifadesini bulduğu üzere manen diri kalmak, evliya mertebesine ulaşıp toplum nezdinde yaşamak isteyenlere çâreyi de, reçeteyi de sunuyorsunuz.
      Zihni zinde tutuyor, verilen örneklerle düşündürüyor, bizi geçici dünyevî zevk ve arzuların getirdiği sefaletten bir nebzecik de olsa uzaklaştırıyorsunuz.
      Bunu da Selanikli Meşhûrî gibi şairlerden “Nîk-nâm bırakmak ister isen âlemde der-i ihsânı aç.” yani “Dünyada iyi bir ad bırakmak istersen iyilik kapısını aç.” Yani “iyi insan” ol.” alıntılarla geçmişi bugüne taşıyarak, bugünü de geçmişe götürerek yapıyorsunuz. Böylece yorgun vücudumuza sükûnet, me’yûs rûhumuza sekînet, bedbin kalbimize inşirah veriyor, ferahlık katıyorsunuz.
      Elinize kolunuza sağlık. Kaleminiz daim olsun.

    2. B. Korkmaz dedi ki:

      Çok güzel bir konuya değinmişsiniz hocam. Emeğinize sağlık, iyiler unutulmaz, daima hatırlanır.

    3. Erol Poyraz dedi ki:

      Öğretmenim, yazınızı okudum. Çok etkilendim ve duygulandım.
      Maalesef günümüzde yaşanılan ilişkilerde hep çıkar meselesi ön saf ve planda.
      Sizin de ifade ettiğiniz gibi iyi insanların sayıları git gide azalan bir zamandayız. Allah, bu güzel insanların sayılarını çoğaltsın ve ahir ömürlerine bereket versin. Allah sizlerden razı olsun. Vesselâm.

    4. Fahreddin dedi ki:

      Kıymetli hocam, iyilik ve güzelliklere teşvik eden yaşanmış hikayelerinizle bunca yıl eğitimciliğinizde biriktirdiğiniz tecrübe ve birikiminizle nice yüreklere dokunup hayırlı ve doğru nesiller yetiştirmede bıkmadan, usanmadan çalışmalarınıza ve eserlerinize devam ediyorsunuz ellerinize, emeklerinize sağlık, inanıyorum ki siz de gölgesi uzun olanlardan olacaksınız. saygılarımla

    5. Özlem Akgül dedi ki:

      Elinize sağlık hocam, hem ders hem vefa yazısı olmuş. Hayattayken kadrinin bilindiğini görmek gibi saadet var mıdır?

    6. Firdevs Mert dedi ki:

      Değerli hocam çok etkileyici güzel bir yazı yazmışsınız. Gerçekten de iyi insanların gölgesinin uzun olduğu gibi ömürleri de uzun olsun inşallah. Rabb’im sizin de ömrünüzü bereketli eylesin, yazılarınızdan istifade edeniniz çok olsun.