Siyonist İsrail’in sistematik olarak on binlerce öğrenciyi, yüzlerce öğretmeni öldürmesi, okulları üniversiteleri bombalayarak harabeye çevirmesi ve geride kalan öğrenci kitlesinin can güvenliğinin olmaması sebebiyle Gazze’de eğitim sistemi tamamen çökmüştür.
Bu yazıyı 7 Ekim 2023 günü başlayan ve 13O günden beri devam eden İsrail Gazze savaşında insanlığın vicdansız bakışları arasında Siyonist İsrail askerlerinin kurşunlarına hedef olan, binlerce masum çocuğun öldürülmesine, yaralanmasına ve hayatta kalabilen çocukların geçirdikleri psikolojik travmalarına eğitim öğretim haklarından mahrum bırakılmalarına dikkat çekmek üzere kaleme alıyorum.
Yediden yetmişe Gazze’yi ve Gazze halkını bebek, çocuk, genç yaşlı demeden ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası hukuku ve savaş kurallarını çiğneyerek sivil yerleşim alanlarını, hastaneleri, camileri, kiliseleri, ekmek fırınlarını, pazar yerlerini, su kaynaklarını, elektrik santrallerini, mülteci kamplarını özellikle okulları ve üniversiteleri karadan havadan ve denizden atılan tahrip gücü yüksek bombalarla enkaz yığınına dönüştüren Siyonist İsrail Gazze’yi yaşanılması imkânsız hale getirmiştir.
Dört ayı aşan süreç içinde işgalci İsrail askerlerinin insanlık dışı vahşet ve soykırımı neticesinde 12 binden fazla çocuk, 8190’ kadın olmak üzere 28 bin 340 Filistinli şehit edilmiş 70 bine yakın Filistinli yaralanmış veya sakat kalmıştır. Gazze’de hayat durmuştur. Yarım milyondan fazla ilk, orta ve lise ve üniversite düzeyindeki kız ve erkek çocuğun çocuklukları çalınmış, eğitim-öğretim hakları ellerinden alınmıştır.
Katil İsrail’in Şehit ettiği 12 binden fazla çocuğun 4 bin 510’u Gazze’de 41’i batı Şeria’da olmak üzere toplam 4 bin 551’inin öğrenci olduğu kayıtlara geçerken. Bunların dışında 8 bini Gazze’de, 282’si Batı Şeria’da olmak üzere 8282 öğrenci yaralanmış olup tedavi edilmeyi beklemektedir. İstatistiki rakamlar Gazze’de Siyonist işgal güçleri tarafından şehit edilen 12 bin çocuktan 4 bin 551’inin fiilen okula giden, 7490’nının ise henüz okul çağına ermemiş bebek ve çocuklardan olduğunu ortaya çıkmıştır. Ayrıca savaş esnasında 231 öğretmen şehit edilirken, 830 öğretmende yaralanmıştır. Gazze’de İsrail askerlerinin kurşunlarına hedef olmaktan kurtulan ancak can güvenlikleri olmadığı ve okuyacak okulları kalmadığı için 608 bin öğrenci eğitim-öğretimden mahrum kalmıştır.
Dünyanın her yerinde savaş halinde bile okullar en korunaklı mekânlar olarak bilinirken; Gazze Eğitim ve Öğretim Bakanlığının verdiği rakamlara göre 615 okuldan 215 anaokulu, 370 ilk orta ve lise, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara yardım Fonu UNESCU iş birliği ile yönetilen 183 okuldan 65’i özel kuruluşlara ait 60 okuldan 4’ü ile “Gazze İslam Üniversitesi, El Ezher Üniversitesi, El Kudüs Açık Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Filistin Üniversitesi, İsra Üniversitesi, Gazze Üniversitesi, El-Aksa Üniversitesi, Filistin Teknik Yüksekokulu, Filistin Hemşirelik Yüksekokulu, Uygulamalı Bilimler Arap Yüksekokulu olmak üzere 11 üniversite yerle bir edilmiş, 90 bin civarında ki üniversite öğrencisinin yüksek öğrenimi yarıda kalmıştır.
İsrail’in yoğun saldırıları ve ablukası altındaki Gazze’de çocuklar fiziksel yıkımın yanı sıra annelerini, babalarını, yakınlarını ve okul arkadaşlarını gözleri önlerinde kaybetmeleri, uçak, silah ve bomba sesleri arasında ölüm ve yaralanma riski altında bulunmaları sebebiyle çok ağır travmalara maruz kalmaktadır. İsrail-Hamas savaşı bugün bitmiş olsa bile Gazze’li uzmanlar, Gazze’de savaşta sağ kalan ve bombardıman altında yaşam mücadelesi veren çocukların yaşadıkları travmalar sebebiyle beyinlerinde oluşan derin izlerin etkisinin onlarca yıl sürebileceğini, şu anda bile travmatik stres bozuklukların, depresyon ve kasılmaların, yatak ıslatmaların, korkudan titreme, saldırgan davranışların, sinirli hallerin, ebeveynlerinin yanından hiç ayrılmak istememe gibi ciddi travmatik semptomların yaşandığını da ifade etmektedirler.
Dünyaca tanınmış üniversitelerde çalışan ünlü bilim adamları tarafından; Siyonist İsrail’in savaşlarda kullandıkları yasak silah, mühimmat ve bombalar sebebiyle; “Gazze’nin yaşanamaz hale geldiğine, çevrenin tahrip edildiğine” salgın hastalıkların baş gösterdiğine, 60 bin hamile kadının ölüm riskiyle karşı karşıya kaldığına, “İsrail’in bombardımanı nedeniyle yaşanan korku ve kaçma nedeniyle yüzlerce kadının düşük ve erken doğum yaptığına”, “Vietnam Savaşı’nda ABD’nin düşman birliklerinin saklandığı yeşillik örtüsünü ve ekinleri yok etmek amacıyla kullandığı “portakal Gazının kullanıldığı sebebiyle, Gazze’nin toprak ve suyunun zehirlendiğine, kentsel alanların “yaşanılamaz” halde geldiğine” bölgenin “zehirlenen, tüketilen veya yok edilen” çevre kaynaklarının geri kazanımının yüzyıllar alabileceğine dikkat çekilmektedirler. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen 2601 No’lu karar: Silahlı çatışmalara ve savaşlara dahil olan tüm taraflara, eğitim hakkının korunmasını ve okulların güvenliğinin sağlanmasını öngörmektedir. Ne yazık ki, Birleşmiş Milletler (BM), Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), UNİCEF, OECD, DSÖ, AGİT, Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşların kendi koydukları kurallara sahip çıkmamaları, Gazze’de on binlerce çocuğun öldürülmeleri, yüz binlerce çocuğun eğitim-öğretim haklarından mahrum bırakılmaları ile yaşanan, soykırıma, vahşete ve insanlık dramına kayıtsız kalmaları acaba bu uluslararası kurum ve kuruluşlar hangi milletlerin haklarını korumak için kurulmuştur? Sorusunu akla getirmektedir.
Durum böylesine vahim bir noktaya gelmişken, Güney Afrika Cumhuriyetinin 1948 tarihli Birleşmiş Milletlerin (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne istinaden 29 Aralık 2023 tarihinde Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) nezdinde açtığı davanın ara kararında 7 Ekim’den bu yana Filistin toprakları üzerinde Gazze halkına yönelik olarak, vahşet, soykırım, etnik temizlik ve zorla göç ettirme gibi işlediği suçlardan dolayı yüksek Mahkemenin Siyonist İsrail’in soykırım suçu işlediğine hükmetmesine rağmen İsrail’in vahşetini ve soykırımını durduracak bir adım atılamaz mıydı?
Birleşmiş Milletlerin ve uluslararası kuruluşların çıkardıkları Evrensel İnsan hakları Beyannameleri, Kadın Hakları, Çocuk hakları ile ilgili düzenlemeleri, Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ve savaş hukuku işletilemez hale gelmiştir. Gazze’de hunharca katledilen çocuklar ile birlikte 608 bin okul çağındaki çocuğun eğitim-öğretimden uzak kalmaları BM ve Uluslararası kuruluşların gündemlerini işgal edemiyorsa, o zaman bu kurumlar; Filistin’in İsrail tarafından tok edilmesi konusunda tıpkı ABD, Fransa, Almanya, İtalya, Kanada ve Batılı ülkeler gibi İsrail’in işbirlikçi kurumlarına dönüşmüş demektir.
İsrail ile birlikte dünyada 196 ülkenin taraf olduğu en geniş, en kapsamlı ve en fazla ülke tarafından onaylanan Çocuk Haklarına dair Birleşmiş Milletler sözleşmesinde; çocukların hangi statüde olursa olsun eğitim, sağlık, gıda, barınma hakkı gibi temel haklardan yoksun bırakılamayacağı ve bunun için taraf devletlerin gerekli önlemleri almakla yükümlü oldukları ifade edildiği halde Mezkûr sözleşmeye rağmen İsrail savaş öncesi ve savaş sonrası Filistinli çocuklara psikolojik, ruhsal, zihinsel, fiziksel işkence, tutuklama, gözaltı, aşağılama ve ağır para cezaları gibi hukuksuz yaptırımlar uyguladığı halde ne yazık ki İsrail bugüne kadar uluslararası toplumun hiçbir yaptırımına muhatap olmaması yukarıdaki düşüncemizin ispatı mahiyettedir
İşgalci İsrail’in bir neslin kökünü kurutmak, geleceğini yok etmek için başlattığı insanlığın kıyamete kadar unutamayacağı vahşet ve soykırım sebebiyle Gazze’de çocukların açlıktan ölümle burun buruna gelmeleri, eğitim çağındaki çocukların eğitim-öğretimden mahrum bırakılmaları, çocukların fizyolojik, psikolojik ve ruhsal sorunlar yaşamaları günümüzde ve gelecekte bir insanlık sorunu olarak karşımıza çıkacaktır. Siyonist İsrail tarafından özelde Gazze genelde Filistin halkına reva görülen vahşeti ve soykırımı durduracak ciddi adımlar derhal atılmalıdır. Aksi takdirde Gazze halkına uygulanan soykırıma seyirci kalmayı tercih eden BM ve Ona bağlı kuruluşlar ve İslam coğrafyasının liderleri, hükümetleri, meclisleri ve bütün insanlık alemi Allah katında ve insanlığın vicdanında mahkûm olmaktan kendilerini kurtaramayacaklardır.
14.2.2024
Mustafa Kır
Yazınızda belirtmis olduğunuz istatistikî bilgiler dışında savaşın kalanlar userindeki psikolojik etkisi ve dahi atmosfer ve bitki örtüsü nün etkilenmesi, sakat kalan bireyler, korkunç bir durum. Filistinli kardeşlerimizin Allah yardımcısı olsun. Kahrolsun itrail