Koca Esme derlerdi babaanneme ” Koca ” denmesi hem mahallenin yaşlısı olması hem de bir kadına göre iri yarı bir yapısı olmasindandi. Babaannemin iri yapılı olmasına karşın dedem ufak tefek bir adamdı Öyle ki gencliginde akranlari bu durumla alay edercesine ” -Biz kocalarımizin ardına düştük mu yakışıriz, sen kimin arkasında yürüyorsun bi bak” derler .. Babannecigim de “-Kavak uzun boyuna bak gül kısa kokusuna bak ” dermis bize anlatırdı. Böyle deyip eşini evliliğini savunduğuna bakmayın.Her daim kavgaliydi dedemle..sadece dedemle değil kendisiyle hayatla da anlasamazdi . sanki hep onlardan alacakliydi. “Ah derdi gülmedi kaderden yana bahtım. ” Ve başlardı anlatmaya… Babaannem dedemin ikinci esiydi, ilki genc yasta vefat etmiş, dedem babaanemi kacirdiginda henuz 15 inde imis …o zamanlar usul böyleydi derdi babaannem ailelerin evlendirmeye imkanı olmayınca gençler anlaşır yuvalarını kurarlarmis .herkes bilirmiş kimin kiminle ne zaman kaciverecegini ve seferinde en ince ayrıntısına kadar anlatırdi .” Nasıl kaçırdı beni dedeniz” diye keyifle anlatırdı
Dedim ya babaannem hep alacaklı hayattan diye faturayı hep en yakınlarına çıkarırdı. Komşuları kardesleri kocası gelinleri herkesle kavgalı, serzenisleri hüzünleri tatlı sert üslubu ile canım babaannem Ata kadınım.
Güçlü kuvvetli hükumet gibi kadın ,mahallenin büyüğü yol üzerinden hatırı sorulmadan geçilmez. Selam vermek selam göndermek adaptandir .
Oglanlarinin okumusluguyla şehirde ev bark edinmeleriyle övünür onlarla gurur duyardı. Biz gelince sarılır sevinci yüzüne vururdu . Çocuklarım gelmiş diye ellerimize kinalar yakılir, yer sofrasında yemekler yenirdi. O uzun gecelerde büyüklerin kendi aralarındaki sohbeti biz çocuklara huzur olarak yansır, kendimizi güvende hissederdik, sanki kurulan o geniş aile muhabbetlerinde huzurla donatilirdik.Babaannem biz yola çıkacağımız zaman çok ağlardı, neden bu kadar üzüldüğünü anlayamazdim. Çocuk aklım yetmezdi evi barkı eşi dostu memleketi orasıydi,babannem neden ağlardı.?
Babaannem, Sardunyalar
Babannemin sardunyalari vardı , büyük teneke kutularda özenle yetiştirdiği, hiç birseyin atılmadığı kullanıldığı devirde zeytinyağı tenekeri saksı olarak ikinci hayatına evrilirken babaannemin rengarenk sardunyalari o tenekelerde hayat bulurdu, babaannem onları çok sever, onlarla konuşurdu, kurumuş dallarını koparır onlarla nasıl mutlu olurdu. Babaanem bir bitkiye ne kadar özenilirse sardunyalarina o kadar ozenirdi..
Sevmenin ilk şartı yönelmek ve zaman ayırmaktı. Babaannem sardunyalara insanlardan daha çok önem verir gibiydi, onlarla konusur ayrık otlarını temizlerdi..sardunyalara aşırı hoşgörülü idi, bir sardunya ya ” -Sen küstün mü ? Niye neşen yok ? Yerini mi.beğenmedin yoksa” derdi .Küçücük bir çocuk olarak babaannemin bir canlıya özeni beni mutlu eder içimde çiçekler açardı.
Babaannem, Tekir Kedi
Babaannemin evinde bir de Tekir kedisivardi. Sokaklarda gezer ama bizim evin kedisi olduğunu bilirdi. Yemek,uyku dinlenme gibi ihtiyaçları olduğunda usulca eve sokulur ona ayrılan mindere kivrilirdi. Eğer yanılır şaşar da oturursaniz Tekir kedi de dahil babaannemin de sinirlerini ziplatirdiniz. Babaannem Tekir kediye yemeklerinden ayırır kedisinin sevdiği sevmediği yemekleri bilirdi . Onu hiç kucağına alıp sevmezdi ama akşam olunca merak eder birine kızdiysa onunla da kavga ederdi. Babaannem ona da hayatında bir alan açmıştı, babaannemin Tekir kediye özenine zaman zaman iclenirdim, ama onun bir yaratılana duyduğu merhametini derinden hissederdim .
Babaannem, Deli Makbule ..
Babaannemin yaşadığı yerde mahallenin delisi dedikleri Deli Makbule vardı, Deli Makbule Elli yaşlarda meczupbiriydi. Esmaa ablaaaa diye sokağın başından bağırarak gelir babaanemi görünce sevinirdi. Babaanem de onu görünce sevinir yedirir içirir onun gönlünü alırdı. Deli Makbule babaanneme güvenli bir limana sığınır gibi siginirdi .Babaannem herkesin deli diye hitap ettiği Makbule ‘ye ” Onlar aslında Veli dir, Allahin kullarına gönderdiği nimettir zahmeti rahmettir” derdi .Makbule’ye yemeğini yedirir suyunu içirir banyosu yaptırır,akça parça ederdi.Babaanem Deli Makbule’ yle sohbet eder sözlerinde keramet arardı . Ona bir yanlışlık yapılacak olursa Allah tarafından cezası ağırdı. İyi davranıyorsa mükafatı yine Allah tarafından olacaktı. Deli Makbule arada sırada görülmese çok merak eder başına bir iş mi geldi acep derdi. Dedem babaanneme ” – ikinizde delisiniz ya o yüzden iyi anlasiyirsunuz ” derdi .
Deli Makbule” nin bir gün vefat haberi geldi. Babaanem 40 gün yas tuttu, helvasını dağıttı pisi yapıp konu komşuya yedirdi. Onun için yaptığı herseyi bir ibadet ruhuyla yaptı deli değil veliydi onun için. Aklına geldikçe gözyaşlarını siler hatıralarını canlı tutardı.
Etrafında herkesle kavgalı babaannemin çiçeklerden sardunyalara hayvanlardan tekir kediye insanlardan deli Makbule’ ye karşı duyduğu saf tertemiz sevgisi özeni benim hayatımda ve hayata bakışımda büyük bir basamak olmuştur.
Biri gidince onunla yaşanabilecek olanlar da gider. Canim babaannem 2000 yılının Ağustos ayında lenf kanseri teşhisiyle yanına hüznünü yarım kalmış hayallerini de alıp gitti.
Kısacık görünen bu hikâyenin ne büyük bir derinliği var. Yazarin basit anlatiminda tesir gücünün yüksekliğini söylemeden geçmek olmaz. Sanki gözümle, özümle sahit olmus gibiyim. Kaleminize sağlık
Kısacık görünen bu hikâyenin ne büyük bir derinliği var. Yazarin basit anlatiminda tesir gücünün yüksekliğini söylemeden geçmek olmaz. Sanki gözümle, özümle sahit olmus gibiyim. Kaleminize sağlık