Doktorla hasta iletişimi genellikle şikayetin sorulmasıyla başlar. Sonra hastanın şikayetinin hikayesi, süresi, özellikleri gibi konular sorgulanır. Bunun ardından geçirdiği girişimler, yaralanmalar, alışkanlıkları, yapılan tedaviler, kullandığı ilaçlar ve hatta yakınlarının özellikleri sorulur.
Fakültede staj yaparken bu eğitimin tam oturması için Dahiliye Servisi’nde hazırlanmış belli formları doldururduk. Muayene için doldurulacak formlar altı sayfa iken sorgulanarak doldurulacak formların sayfa sayısı da altı idi. Dile kolay. A4 kağıdı boyutunda tam altı sayfayı hastaya sorarak dolduruyorduk. Bu kadar olmasa da diğer bölümlerde de benzer formlar vardı.
Göz doktoru olmaya karar verdikten sonra benim için bu kadar detaylı bir sorgulamanın anlamı kalmadı. Hatta bazen hasta yoğunluğu artınca insan basit sorgulamaları bile ihmal etmek zorunda kalabiliyor. Bazı hastalar kendilerine sorulmadığı halde bazı şeyleri anlatıyorlar, bazı doktor arkadaşlar o kadar bunalmış oluyorlar ki bunu bile tahammül edemeyebiliyorlar. Bir an önce hastaları bitirip kapıda bekleyen kalabalıktan kurtulma derdindeler.
Konuşan hasta bazen doktorun kafasını karıştırır, ama bazen çok faydalı bilgiler de verebilir.
Örneğin size ilk kez gelmiş olan bir üveit (göz içi yangısı) hastasını düşünün. Hastaya bakıp bazı tetkikler istemek üzere sandalyenize oturmuş iken hasta diyor ki:
“Biraz önce cildiye doktoruna göründüm, ağzımdaki yaralar için tedavi verdi.”
Birden işleriniz kolaylaşıveriyor. Belki tetkik bile istemenize gerek kalmıyor.
Hastanın gözünün numarasını ölçüyorsunuz. Bir gözü sıfır, diğerinde ise 1-1,25 civarında astigmat var. Astigmatlı göze gözlük camı denemesi yapıyorsunuz. Hangi camı takarsanız takın hasta fayda sağlamıyor. Bu arada hasta konuşuyor:
“Bu gözümde 4 numara kusur vardı. Birkaç yıl önce lazer yaptırdım, ama diğer gözüm gibi fayda sağlayamadım.”
Hasta bu sözlerle sizin gözlük deneme çilenizi bitiriyor.
Yine yüksek astigmatlı bir hastayla uğraşıyorsunuz. Yüksek hipermetrop astigmat. 5 numara ölçmüşsünüz, hasta 1 numarayla iyi görüyor ve diyor ki:
“Doktorum, ben geçen yıl bu gözümden katarakt aldırmıştım.”
Hasta gözünden aldırdığı ete katarakt diyor, ama olsun. Sorunu çözmenize yardımcı oluyor.
İyi dinleyici olmak genel olarak iyi bir şeydir. Doktorlar için ise kesinlikle bir zorunluluktur. Başı kalabalık bile olsa, sorusunu sormasa bile iyi bir doktorun kulağı hep hastasında, hatta hastasının yakınlarında olmalıdır. Tıpta en küçük bilginin bile yerine göre altın kadar değeri olabileceği unutulmamalıdır.