eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
27°C
Ankara
27°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Çok Bulutlu
30°C
Salı Parçalı Bulutlu
29°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
28°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
30°C

Mustafa SÜS

1974 yılında Kayseri Yahyalı’da doğdu. İlkokulu Derebağ İlkokulunda okuduktan sonra Yahyalı İmam Hatip Lisesinde liseyi bitirip 1994 yılında Şehit Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesine başlayıp 1998 yılında Öğretmen olarak atandı. 2012 yılında Necmettin Erbakan Üniversitesinde Eğitim Yöneticiliği ve Teftiş dalında Yüksek Lisans yaptı. 2007 yılından itibaren yerel gazetelerde, internet haber sitelerinde eğitim ve toplumsal içerikli köşe yazıları yazmaya başladı. Kendine ait internet sitesinde, şiir, deneme, öykü dalında yazılarına halen devam etmekte olan Mustafa SÜS, 2016 yılında “Yitik Kadınlar” adlı öykü kitabını çıkardı. Diriliş Postası adlı ulusal gazetede köşe yazarlığı yapan Süs, evli ve bir çocuk babasıdır.

    Okumak haddini bilmektir had bildirmek değil III

    Geçen haftadan devam:

    Kitap okumakla övünen, okumayanları cahillikle suçlayan, son çıkan kitapları ilgiyle takip eden insanlar vardır. Yığınlarca da kitap okumuşlardır. Bunların çoğu seküler kesimden insanlardır.

    Bunlara uzaktan gıptayla bakılır.

    Ben bunların bir kısmına müsaade ederseniz tırnak içinde “kitap budalası” diyorum.

    Okudukça kendi ideolojisinden başkasına hayat hakkı tanımayan, kendi yaşam tarzını başkasına dayatan tiplerdir bunlar.

    Bir de bunlar sadece kendi ideolojisini destekleyen kitap okurlar.

    Muhafazakârlar, seküler kesimin de kitaplarını okumakla övünüp kendilerine onların yanında konum elde etmek isterlerken onlar muhafazakârların hiçbir kitabını okumadıklarını özellikle belirtip sığ bir dünyada kendileri çalıp kendileri oynarlar.

    Bunlara ülkemizde aydın derler.

    Kendisini bile aydınlatmayı beceremeyen batı taklitçisi, maymundan daha beter bir aydın…

    Bunların tuzu kurudur. Bunlar hizmet etsin etmesin ayırt etmeksizin kendi ideolojisine uygun partilere oy verirler.

    Kim gelirse gelsin gemilerini rahatlıkla yürütürler. O açıdan ezilen halkı görmez ama halkçılık yaparlar. Çoğunluğu bir kez olsun delik ayakkabı giymemiştir bunların.

    Bunların en güzel tarafı şudur:

    Davalarına ölümüne sahip çıkarlar.

    Muhafazakârlar gibi resmin bir bölümüne bakıp tamamını ıskalamazlar.

    ***

    Konumuzun başlığında yalnızca okumak değil yazmak da vardı.

    Eskiden yazarlar kitaplarını yazıp köşelerine çekilirler yakın çevresi hariç kimse onların karakterleri hakkında bilgi sahibi olmazlardı.

    Şimdi öyle değil artık.

    İsteyenler en değme yazarın bile hayatı hakkında fikir sahibi olabiliyor.

    Yazarların hayatları, yaşantıları, davranışları hakkında fikir sahibi olduğumuz zaman ortaya acayip bir durum çıkıyor.

    Onu yazdıklarıyla değerlendiriyoruz.

    Aşırı derecede cimri bir yazarın cömertlikten bahsetmesi herkese tuhaf gelmez mi?

    Kalemi eline alınca ayetlerle hadislerle dini bütün bir karakter ortaya koyup toplum içine çıkınca fitnenin fitilini ateşleyen insanlar mesela?

    Yöneticilere israfın kötülüğünden söz ederken yazılarında, kendisi israfın dibine vurunca…

    Okuyanın her bildiği ile amel etmesi pek mümkün olmaz. Bu anlaşılabilir bir durumdur.

    Ama yazmak öyle değildir. Yazmak bilinçli bir eylemdir.

    Yazarken insan düşüne düşüne yazar.

    Ben yazıyorum bunu ama beni tanıyanlar benim böyle olmadığımı biliyorlar bu tuhaf kaçmaz mı? derler…

    İnsanın yaşantısı dört dörtlük olmaz eyvallah.

    İşte bu yüzden yazarken oldukça dikkatli olmalıdır insan. Eline kalem alma cüreti gösteren hepimiz için geçerlidir bu.

    Ben mesela;

    Ya yaşadıklarımı kâğıda dökmeye çalışıyorum ya da yazdıktan sonra yazdıklarımın peşinden gitmeye çalışıyorum.

    Yazısında, sözünden, okuduğundan ayrı gitmeye başlayan insan bir yol ayrımında olduğunu bilmelidir. Yollar, ayrılınca makas gibi açılır… Makas açıldıkça mesafe de artar. Geri dönmesi de mümkün olmaz. Bambaşka bir kişiliğe bürünür insan.

    Hem toplumda sıtarası kalmaz hem de kendisi vicdanen rahat edemez.

    İçi boş bomba gibi olduğundan bu tür insanların yazdıklarının tesiri de olmaz.

    Mustafa Süs

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.