Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde babasının ağzından “nizam bozucu olma” der. Evliya Çelebi’nin bu nasihat ölçüsünü yazdığı asırlar Osmanlı’nın zirve çağlarıdır. Büyük bir sisteme dayalı büyük bir devlet düzeni kurulmuştur. O büyük sistem, o muhteşem devleti beslemektedir. Cemiyetin dayandığı genel ilke ve esaslar da oluşturulmuştur. O nedenle işleyen sistemi, kurulu düzeni bozmama tavsiyesinde bulunur Evliya Çelebi. Ardına çil çil kubbeler serperek haşmetli devirlerini yaşayan büyük devlet sistemi usûl ve kaideler manzumesi haline getirilerek hayatiyetini sürdürmektedir.
O meşhur atasözünde ”Göz var” dedikten sonra gelen kısmının ”İz’an mı, mizan mı ya da nizam mı” olduğunu edebiyat tarihçileri tartışa dursunlar. Biz her birini açıklayıp ”nizam” ile yola devam edelim…
İçinde akıl, anlayış ve feraset cephesiyle bir ”iz’an” da var. Hani buna kalp gözüyle bakan akıl da diyebiliriz. Şaşmaz ölçülerimizin bağlandığı bir ”mizan” da var. Devlet sisteminin medeniyet süzgecinden süzülerek gelen; usûl, erkân ve kaideler de bulunmakta. Haddizâtında uzun asırlara dayalı devleti ve milleti kuran, geliştiren ve yaşatan bu kaideler olmuştur. İşte biz buna nizam diyoruz.
Bundan üç asır sonra yazılan roman Saatleri Ayarlama Enstitüsü ise konuyu esaslı bir sistem eleştirisi haline getirerek devlet millet işleyişini masaya yatırmaktadır.
Türkiye’de yazılmış en iyi roman olarak bildiğimiz Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde yazar, kötü gidişatın sorumluluğunu “nizamsızlık” sebebine bağlar. Nizamsızlık, bir toplum için bozulma ve yıpranma işareti olup onun olmadığı yerde her türlü yozlaşmaya kapı aralanmıştır demektir.
Düzen kurulduktan sonraki mevzu nizamı korumaya dikkat hususudur. Ortada nizam intizam yoksa, hiç bir değeri koruyamayız.
Hikayemizi konuşmamız gereken bir çağda halen nizamsız işlerimizi tartışmaktayız. Hem de dünyanın küreselizmin zulümlerinden bunalıp bizden Türk barışını beklediği bir zamanda.
Güçlü bir devlet için toplumda kuvvetli bir sistem kurmalıyız evvelen. İşleyen, şeffaf kaideler manzumesi oluşturmalıyız sonra. İnsanlarımızın devlet ve cemiyet sistemimize güvenini ve de onunla bütünleşecek sinerjisini artıracak adil kurallar koyarak işletmeliyiz o sistemi.
Konulan nizamın düzenin de aynı şekilde “şeffaf” bir denetime açık olması gerekir. Bunun için temelinde vicdan ve adalet olan bir eleştiri dili geliştirmemiz elzemdir. Efendiler içeride “o kimdi” dendiğinde de “o benim” diyecek bir düzeni harekete geçirmenin tam zamanı şimdi!
Her kriz, aynı zamanda yeni bir nizam tesis etmek için muteber bir ortamdır!
Bir an evvel Türkiye’nin içini düzene koymalı!….
Bu arada iz’an ve mizan ortada. Toplum, ihmal ve ihmallerin sebep olduğu 79 cenazenin çıktığı bu faciada sorumlu yahut sorumluluk sahiplerinin “o benim!” diyerek istifasını beklemekte.
Agah oluna…