13 eylül 2025 cumartesi günü bu kadim payitaht şehri Konya’ya günü birlik bir ziyaret gerçekleştirdik. Seyahatimiz bize Konya’nın Orta Anadolu’da parlayan yıldız kültür başkenti olduğunu pek cephesiyle ıspat etti. Seyahatimize Çizgi Kitabevi ile başladık. Yazma Eserler Kurumu Konya Bölge Müdürlüğü de ziyaretimizde önemli bir durak oldu bize. Çizgi Kitabevi’nden birlikte çıktığımız 2002’den beri bölge müdürü olan ve 10 gün sonra emekli olacak olan Bekir Bey’le kurumuna yürüyerek geçtik. Konya tarihi ve kültürünü mikro filme aldırdığı arşivi, Süryanice gibi dillerde dahil olmak üzere derleyip toparladığı yazma eserlerle Konya’da Avustralya’dan bile ziyaretçileri olan tarihi bir kitap kültür hazinesi oluşturmuş. Ehil, ehliyet ve makam bir araya gelince eser ve tesiri nasıl görülürü merak edenler Konya Yazma Eserler Kütüphanesi ve Bekir Bey’i mutlaka ziyaret etmeliler. Oradan döndükten sonra kadim şehir Konya’nın kadim kitap ve kültür hizmetleri hadimlerinden dünyaya bedel Kitap Dünyasının sedefkar emektarı Mustafa Çalışkan’ı ziyaret ettik. Kendisinin zamanda yolculuk ettiren hikayeleri ve kahramanları üzerine tatlı sohbetini büyük bir keyifle dinledik. Ama zamanımızın ağırlıklı kısmını Çizgi Kitabevi mekânında ve dostlarıyla geçirdik. Bu itibarla Çizgi Kitabevi’ni biraz daha sohbetimize konu ederek anlatmak istedim.
Anadolu’nun kalbinde, Selçuklu payitahtı Konya’da, otuz yılı aşkın süredir sessiz ama derinden akan bir kültür ırmağı var: Çizgi Kitabevi.
Bu mekân, bir kitaphaneden çok daha ötesi anlam alanının adı olmuştur. Zamanla muhit haline gelen, insanların yalnızca kitap yolculuğu için değil, fikirle buluşmak, gönülleri mayalamak, ufka yolculuk yapmak için uğradığı bir kültür vahasıdır. Bu serüvenin başında Ömer Arlı’nın adı durur. Onun için kitap sadece ticaretin nesnesi değil, bir ömürlük inanç, bir direniş biçimi, bir varoluş şiarıdır.
Ömer Arlı, yaptığı işi salt iş olarak değil, ibadet hükmünde bir kültür hizmeti telakki ederek yürütmekte. Çünkü onun nezdinde kültür ve kitap, insana en derin hakikati hatırlatır; gönülleri aydınlatır, medeniyetlerin ruhunu taşır. Onun bu samimiyeti, aşkı ve sebatı, Çizgi Kitabevi’ni yalnızca Konya’da değil, Türkiye’nin kültür dünyasında da önemli bir merkez kıldı. Kitabevinin raflarındaki kitaplar, aslında tek tek insanlara dokunan, onları dönüştüren, düşünceye ve hayale çağıran birer yol arkadaşı oldu.
Çizgi Kitabevi’nin hikâyesi aynı zamanda bir muhitin doğuşudur. Burada müdavim hocalar, şairler, yazarlar, düşünce insanları buluşmaktalar. Gittiğimiz gün bile içtima halinde olan ve sohbetlerine iştirak ettiğimiz Prof. Dr. Mustafa Demirci, Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, onları hüsnü muamele ile ağırlayan Ömer Arlı, Çizgi’nin o günkü nasibimize düşen musahibleri olmaktaydılar.
Bu buluşmalar sadece kitap üzerine konuşmakla sınırlı kalmamakta. İnsanın derinliği, şehrin ruhu, ülkenin geleceği, medeniyetin ufku üzerine fikirlerle yoğrulmakta. Yoğrulan fikirler hamuleye dönüştürülmekte. İmal i fikir edilecek fikir mahzenleri oluşturulmaktadır. Çizgi’nin mekânı, bu yolla zamanla bir etkileşim alanına dönüşmekte. Kimi zaman öğrencilerin hayallerine yön veren, kimi zaman hocaların kalemine ilham katan bir pınar haline almakta. Burada konuşulanlar, bazen bir kitabın satırlarına, bazen bir makalenin ilhamına, zaman zaman da bir talebe grubunun iz sürdüğü düşünce duraklarına dönüşebilirken, bazen de yeni ilmi pencerelerle mücehhez bir dostluğun köprüleri olabilmekte.
Konya, Selçuklu payitahtı olarak tarihi boyunca ilme, hikmete, gönül erlerine ev sahipliği yapmış bir şehir. Mevlânâ’nın hoşgörüsü, Sadreddin Konevî’nin hikmeti, medreselerin bereketi bu toprağa sinmiş. İşte Çizgi Kitabevi, bu köklü mirasın çağdaş bir izdüşümü gibi duruyor. O, bozkırda yeşermiş bir kültür vahasıdır. Nasıl ki çölün ortasında bir su pınarı yolcuları hayata döndürürse, Çizgi de Konya’nın ve Anadolu’nun kültür yolcularına hayat vermeye devam etmekte. Mevla’na ve Şems’in susarak konuştukları, zaman ve mekan ötesi hallerinin mirası burada bütün cezbesi ile ve terbiye edici iç yolculuğu halinde yaşamaya devam etmekte. Çizgi Divanı ‘’Bişnev/dinle’’ giriş sedasının yeşerdiği bir muhit mihengi yer mizanına bürünmüş. İnsanlar buraya geldiklerinde yalnızca kitap yolculuğu yapmıyorlar, aynı zamanda kendi içlerine bir yolculuk yapmaktalar. Konya’ya bu son yolculuğumuz, aslında bir içe yolculuk oldu. Çizgi’nin rafları, sohbetleri ve dostlukları bu yolculuğu besledi. Klasik sistemimizin ‘’gayret haret, gurbet’’ üçlemesi ile ifade ettiği ilim yolculuğunun gurbet/seyahat kısmı bu son Konya yolculuğumuz ile daha bariz tecelli etti. Tecelliyat ila füyuzat galiba seyahat ile husule gelmekte. ‘’Gez Dünya’yı gör Konya’yı’’ sözünün elbette tarihten gelen tecrübeye dayalı neticeleri olmuş. Pencereleriniz/algılarınız açıksa elbette her zaman ve her mekân size bir hikmet sunar. Ancak bu son Konya seyahatimiz ve Çizgi Kitabevi ziyaretimiz, dost mekânı, dost ilhamı, dost kapısı muhabbet kokulu hasbihallere de vesile oldu. Gönül kervanımız dost kelamı ve dost selamı ile sükunet ve sekinet buldu.
Kitap, insanı dönüştüren en kadim dosttur. Fakat bu dostluğun kıymetini bilen, ona aracılık eden insanlar olmasa kitap çoğu zaman rafta kalır. Ömer Arlı, bu bilincin kültür adamı olarak olanca tevazusuyla muhabbet yüklü gönül kapıları açmaya devam etmekte. Onun kültüre hizmet anlayışı, yalnızca Konya ile sınırlı kalmadı, Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. Çizgi Kitabevi, kitap aracılığıyla Konya’yı aşan bir boyuta ulaşmış durumda. Anadolu’da açılan bu pınardan taşan su, ülkenin entelektüel damarlarını beslemeye devam ediyor. Böylece bir kitabevini, yerel bir mekân olmaktan çıkarak millî ve evrensel bir kültür hizmetine dönüştüğünü görmekteyiz.
Burada belirleyici olan, aşk, şevk, sebat ve beceriydi. Çünkü kültüre hizmet kolay iş değildir. Kısa vadeli maddi kazançlarla ölçülmez, uzun soluklu bir sabır gerektirir. Çizgi’nin serüveni bize gösteriyor ki inançla, samimiyetle yapılan iş, zamanla kalıcı bir izler bırakıyor. Her kitap, her sohbet, her buluşma bir kültür tuğlası olmuş. Bu tuğlalarla bir muhit, bir entelektüel atmosfer inşa edilmeye devam ediyor.
Çizgi Kitabevi aynı zamanda bir yol açıcı kültür pınarıdır. Burası, yeni düşüncelerin mayalandığı, genç kalemlerin ilk cesaretini bulduğu, fikirlerin olgunlaştığı bir ocak işlevi görmekte. Bu yönüyle bir kitabevinden çok daha fazlası olmuş durumda. Bir mektep, bir dergâh, bir yolculuğun eşiği olmuş durumda. İnsan burada yalnızca kitaplarla değil, insanlarla da tanışmakta, kültür pınarlarıyla dem almakta… Çizgi’de her karşılaşma, her sohbet yeni bir kapı aralamakta. Bu kapılar, bazen bireyin iç dünyasına, bazen toplumun geleceğine, bazen de medeniyetin dirilişine açılan göç yolculuğunu hatırlatmakta.
Çizgi’nin hikâyesi bize şunu da öğretiyor: Kültüre hizmet etmek, sadece raflara kitap koymak değil, o kitapların ruhunu muhitin insanlarına taşımaktır. Burada yapılan, kültürle insan arasındaki bağı diri tutmak, o bağı bir hayat tarzına dönüştürmektir. Çizgi Kitabevi, kültürü günlük hayatın bir parçası kılmış durumda. Kültürü sohbetin, dostluğun, düşüncenin merkezine koyarak kuraklaşan dünyadan insanlara bir soluklanma alanı sunmakta.
Dile kolay. Otuz yıllık bu yolculuk, aslında bu kitapla dolu bir ömrün hikâyesidir. Kitaplarla, ahlâkın maneviyatı ile insanlarla, şehirle, zamanla yoğrulmuş bir ömür… Bir işin kutsallığına inanmanın, samimiyetle o işe koşulmanın ve onu ibadet bilmenin örneğidir. Çizgi Kitabevi, bir mekân olmanın ötesinde, diriliş ruhu aşılayan bir perspektif sunuyor. Bu durum bize gösterdi ki Anadolu’nun kalbinde bir kültür pınarı açıldığında, o pınarın suyu tüm ülkeyi beslemekte.
Bugün geriye dönüp bakıldığında, Çizgi Kitabevi sadece Konya’nın değil, Türkiye’nin kültür hafızasında özel bir yer edinmiştir. Ömer Arlı’nın aşkı ve gayreti, müdavimlerin sadakati, kitapların ışığıyla birleşerek bir kültür yolculuğu kurdu. Bu yolculuk, yalnızca geçmişin hatırası değil, geleceğin de umududur. Çünkü bir kitapla başlayan her yolculuk, aslında bir diriliş çağrısıdır. Ve Çizgi Kitabevi, bu çağrının Anadolu’daki en güçlü seslerinden biri olmaya devam ediyor.
Çizgi’yi geleceğe taşımak için irade ve çaba gösteren bütün çizgi sahiplerine selam olsun.
Memiş Okuyucu