Ülkemiz terör sarmalının ve kamplaşmanın içine çekilmek istenmektedir.
Kuzey Irak’ta Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde; bölücü PKK terör örgütünün saldırıları ile 22-23 Aralık 2023 günü 12 askerimizin şehit edilmesinin ardından 12 Ocak 2023 Akşamı yine aynı bölgeden yine aynı menfur örgütün saldırıları ile 9 askerimizin şehit edilmesi ve 4 askerimizin yaralanması haberleri ile yüreklerimiz bir defa daha dağlanmıştır. Bu vesile ile şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
İster kimi bölücü terör örgütleri ister Marksist-Leninist ideolojiye sahip örgütler olsun, ister FETÖ ve IŞİD gibi dini motifli terör örgütleri olsun, terörü kim yaparsa yapsın, kime karşı yapılırsa yapılsın terörün her türlüsünü, içeride ve dışarıda teröre destek veren, yataklık yapan, ellerine silah tutuşturan, lojistik destek sağlayan ülkeleri, kurum ve kuruluşları şiddetle lanetliyorum.
Bilindiği üzere ülke olarak terörist saldırılarla ilk defa karşılaşmıyoruz. Geçmişte İttihat ve terakki ile başlayan I. Dünya savaşından önce Osmanlı’nın parçalanmasına sebep olan, terörist hareketler ile, 1968’den 1980’li yıllara kadar sağ-sol, laik-anti laik, kavgalarını 1980’den sonra Türk-Kürt çatışmalarını, 15 Temmuz 2016 FETÖ kalkışmasını körükleyen terörist hareketler aynı mihraklar tarafından yönetildiği gibi 3 ayı aşkın süreden beri Siyonist İsrail tarafından Gazze’de uygulanan soykırımın arkasında duran, Yemen’de Husileri bombalayan Kuzey Irak’ta ve Suriye’de bölücü ve bölgesi PKK, YPG, KCK terör örgütleri de aynı mihraklar tarafından yönetildiği artık su götürmek bir gerçektir.
İşte bu yüzdendir ki, 1968’den 80’li yıllara kadar devam eden sağ-sol çatışmalarında 5000 öğrencimizi, 1980’den sonra da kendilerini sözde Kürtlerin savunucu gibi takdim etmeye çalışan bölücü ve bölgeci PKK’ya karşı verilen mücadelede 7000 civarında asker ve emniyet mensubumuzu, 40 bine yakın vatan evladını kaybeden ve bu uğurda 500 milyar dolara varan milli gelirini heba eden bir millet olarak yarım asırdan beri terörü yok etmek için savaş vermekteyiz.
Hain terör örgütlerine içeriden ve dışarıdan kendilerine yataklık yapılmadan, başta insan kaynağı olmak üzere silah, mühimmat, ekonomik, lojistik ve siyasi destek sağlanmadan istihbari bilgi verilmeden insanların yürüyerek ulaşmaları imkânsız görülen yolu izi bulunmayan 2000-3000 rakımlı sarp kayalıklarda oluşturulan mağaralara ağır silah ve mühimmatı,50 kiloluk şeker ve un çuvallarını ve diğer levazımatı insan gücüyle taşımak mümkün olabilir mi? Kendilerine yardım eli uzatılmadan Devleti olmayan; topu, tankı, uçağı ve düzenli bir ekonomisi bulunmayan eli kanlı terör örgütünün tarihi kahramanlıklarla dolu, Türk ordusuna bu kadar süre kafa tutmaları düşünülebilir mi?
Öteden beri ülkemizin taşıdığı Jeopolitik konumu ve tarihi misyonu sebebiyle; gelişmemizde birliğimizde ve dirliğimizde gözü olan küresel güçler tarafından içimizde ve çevremizde oluşturulan radikal; bölücü, bölgeci kanlı terör örgütleri ile ülkemizde kaotik bir ortamın oluşturulmak, terör sarmalının ve tehlikeli bir kamplaşmanın içine çekilmek istenmektedir,
Terörün kaynağı kurutulmadan, terör sonlandırılamaz
Terör örgütünün saldırılarını tek başına yapmadığı, arkalarında güçlerin bulunduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Bu gerçekten hareketle; teröre yataklık yapan, lojistik destek sağlayan, onlara silah satan, eline silah tutuşturan, moral ve siyasi destek sağlayan devletlerle milletlerle, illegal örgütlerle teröristlerin bağı ve bağlantıları koparılmadan terörü önlemek asla mümkün değildir.
Terörün sonlandırılmasının sadece askeri müdahalerle mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Askeri tedbirle birlikte teröre destek veren tüm kaynaklar kurutulmalıdır. Eğitim sistemimizden kaynaklanan zafiyet giderilmelidir. Gençliğimizi mahveden materyalist eğitim sisteminden vazgeçilmeli, insanımızın sosyal yapısına uygun olan, dünya ve ahretini birlikte kucaklayan eğitim sistemine dönülmelidir. Ülke bütünlüğünü koruyacak, ötekileştirmeye son verecek, herkesi ırkıyla, rengiyle, diliyle, diniyle, cinsiyetiyle birinci sınıf vatandaş sayacak toplumsal mutabakata dayanan yasal ve Anayasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Bunların dışında Teröristlerin kullandıkları silahların markaları ve hangi ülkelere ait oldukları tüm dünya kamuoyuna ifşa edilmelidir. Diplomaside dost, müttefik veya stratejik ortak olarak kabul ettiğimiz fakat vatanımızın toprağında birliğinde, dirliğinde, gözü olan ülkelerin dostluğu ve müttefikliği yeniden sorgulanmalıdır. Özellikle limanlarımızı, üs ve radar üslerimizi kullanan aynı zamanda ülkemizin bölünmesi ve parçalanması kanlı terörist eylemler gerçekleştiren terör örgütlerine her türlü desteği veren İsrail, ABD ve Batılı işbirlikçilerine üslerimiz, limanlarımız kapatılmalı, siyasi, askeri diplomatik ve ekonomik bağlar kesilmelidir. Şeytanla dostluk kurularak cennete girilemeyeceği gibi, Ülkemizi bölmek parçalamak için fırsat kollayan sözde dost ve müttefik görünümlü düşmanlarla normal ilişkiler sürdürülerek terör önlenemez!
Terörist faaliyetler İsrail-Filistin savaşından bağımsız değerlendirilemez.
Şimdi gelinen noktada Gerek 22-23 Aralık 2023 ‘te Kuzey Irak’ta Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde 12 askerimizin şehit edilmesini, şimdide 12. Ocak 2024 günü yine aynı bölgeden şehit haberlerinin gelmesini Filistin-İsrail savaşından bağımsız olarak değerlendirilemeyeceği gibi, yine İşgalci İsrail’in 7 Ekim’den bu yana hiçbir hedef gözetmeksizin, Gazze’de Filistinli bebeklerin, çocukların, kadınların, eli silah tutmayan insanların üzerine savaşlarda kullanılması yasak olan bombaların yağdırması, 10.000’den fazlası çocuk, 7 binden fazlası kadın olmak üzere 24 bine yakın Gazze halkının vahşice şehit edilmesi, yerleşim alanlarının meskenlerin, hastanelerin, okulların, mabetlerin yerle bir edilmesi, 2,5 Milyon Gazze halkının tamamına yakının göçe zorlanması ve işlenen soykırım karşısında Güney Afrika ülkesi tarafından 29 Aralık 2023’te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle Uluslararası Adalet Divanına (ICJ) İsrail aleyhine açılan davada Türkiye’nin İsrail aleyhine Filistin’in lehine tavır almasından bağımsız olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir.
Türkiye’de terörist saldırıların yeniden hortlatılma gayreti içine girilmesi 7 Ekimden beri Gazze’nin yanında yer alan Siyonist İsrail’i terörist, Hamas’ı ise kendi topraklarını savunan mücahitler olarak nitelendiren Türkiye’ye ve olayın başından beri İsrail’e yük taşıyan ticari gemilerin geçişine izin vermeyen Yemen ve İsrail karşıtı ülkelere hem gözdağı verilmek istemesinden kaynaklandığı gibi hem de savaşın İsrail- Filistin bölgesinin dışına taşınarak Orta doğuda coğrafi ve demografik yapının küresel güçlerin lehine değiştirme arzusundan kaynaklanmaktadır.
Terörü durdurmayan, akan kanı durdurmayan kısır çekişmelerden kaçınılmalıdır.
Her ne olursa olsun bir ülke için terör saldırılarından ziyade, teröre birlikte karşı durma iradesinde gösterilen zafiyet, en büyük tehdidi ve tehlikeyi oluşturmaktadır. Terörün, birlik ve beraberliğin, devlet ve millet kaynaşmasının sağlanamadığı halk-devlet, iktidar-muhalefet çatışmalarının olduğu dönemlerde istidat gösterdiği bilinen bir gerçektir. Böylesine sıkıntılı günlerde ülkeyi yöneten ve yönetmeye talip olan siyasi partilerin, terörün sonlandırılması ve akan kanın durdurulması için ortak politikalar izlemeleri, ayrılıkçı söylem ve eylemlerden kaçınmaları çok büyük bir önem arz etmektedir.
Siyasi ittifaklar ihtilaflara, ihtilaflar ayrıştırıcı mekanizmaya dönüştürülmemelidir.
Barış ve kardeşliğin tesis edilebilmesi için herkes öfkesini, önyargılarını ve duygularını bir kenara bırakmalıdır. Çünkü içinde bulunduğumuz kaotik ortam; düşüncelerimizi medenice ifade edebilme, düşman olmadan konuşabilme, kavga etmeden tartışabilme, hakaret etmeden eleştirebilme ve bir masa etrafında buluşarak sorunlarımıza çözüm bulabilme zaruretini ortaya koymaktadır.
Yerel seçim sathı mailine girdiğimiz bir dönemde siyasi ittifakların amacından çıkarılarak ihtilaflara, ihtilafların ayrıştırıcı bir mekanizmaya dönüştürülmesinin yerine; silaha sarılanlara karşı ortak tepki koyma, birlikte hareket etme zamanıdır. Çünkü İttifakların ihtilafa ve ihtilafların kavgaya dönüştürülmesi, terörü durdurmadığı, acıları dindirmediği gibi terörist mihrakların ekmeğine yağ sürmekten başka bir anlam taşımayacaktır.
Terör milli bir felakettir. Teröristler ise empeyal güçlerin kuklası ve maşasıdır. PKK terör örgütünün eylem türü ve şekli dikkate alındığında hedef seçtiği kitle ne asker ne Türk ne Kürt ne Alevi ne de Sünni`dir. Top yekûn bir milletin kendisidir. Amaçları, kan dökerek, korku ve tedirginlik yaratarak milletimizin huzur ve bekasına kastetmek, emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürmektir.
Terör sorunu sadece iktidarın ve güvenlik kuvvetlerinin sorunu değildir. İktidarıyla muhalefetiyle, askeriyle, sivil toplum kuruluşları ile ülkemizde yaşayan herkesin ortak sorunudur. Öyleyse; başta iktidar olmak üzere, ana muhalefet ve muhalefet partilerinin birbirlerini ve milletimizi incitici söylemlerden kaçınılmalıdır.
Acının; dili, dini, Irkı yoktur. Acı hepimizin acısı, kanayan yara hepimizin yarasıdır. Artık terörün kökü kazınmalı ve teröre sebebiyet veren etkenler ortadan kaldırılmalıdır. PKK ve diğer terör örgütleri derhal ya ülkemizi terk etmeli ya da teslim olarak haklarında verilecek cezaya razı olmalıdır. Aksi takdirde zaman kaybetmeden devletin demir yumruğu tepelerine indirilmelidir.
Başta Sayın Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Siyasi Partileri, TBMM’nin sayın üyelerini, Türk Silahlı Kuvvetlerini terörle mücadele konusunda ortak karar almaya ve ortak mücadele vermeye davet ediyorum
Hain terörist saldırılara karşı vatanını korumak için canını feda eden kahraman Mehmetçiklerimizi rahmetle anıyorum. Gazilerimize acil şifalar diliyorum. Milletimizin birliğine, dirliğine kasteden teröristleri ve onları destekleyenleri lanetliyorum.