eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Parçalı Bulutlu
29°C
Ankara
29°C
Parçalı Bulutlu
Çarşamba Parçalı Bulutlu
28°C
Perşembe Açık
29°C
Cuma Parçalı Bulutlu
29°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
29°C

Prof. Dr. Ömer AKBULUT

Gümüşhane ili Torul ilçesi Altınpınar köyünde 1960 yılında doğdu. Gümüşhane Mareşal Feyzi Çakmak Öğretmen Lisesinde yatılı okudu. Yüksek öğrenime Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde 1980 yılında başladı, 1984 yılında mezun oldu. Akademik hayatına Şanlıurfa (Harran) Ziraat Fakültesinde 1985 yılında başladı. Aynı yıl Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde asistanlık sınavını kazanarak Erzurum’a döndü. Yüksek lisans çalışmasını 1986 yılında, doktora çalışmasını 1990 yılında Atatürk Üniversitesinde tamamladı. Akademik çalışmalar yapmak üzere Alman Hükümet Bursu ile 1987-88 yıllarında bir yıl süre ile Hohenheim Üniversitesinde (Stuttgart) bulundu. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümünde 1993 yılında doçent 1998 yılında profesör unvanlarına atandı. Bu birimde bir dönem bölüm başkanlığı yaptı. Atatürk Üniversitesinde Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü (2008-2012) yaptı. Akademik hayatına 2019 yılından itibaren Giresun Üniversitesinde devam etmektedir. Çok sayıda kitap ve bilimsel makaleye sahiptir. TÜBİTAK ders kitapları kapsamında “İstatistiğe Giriş II” e-kitabının editörü ve bölüm yazarıdır. Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Anısına VI. Zootekni Bilim Kongresini düzenledi ve bu kongrenin başkanlığını yaptı. Almanca ve İngilizce bilmektedir. Evli ve dört çocuk sahibidir.

    Mesleğine Aşık Bir Bilim Adamı: Prof. Dr. Hikmet ÖZBEK

    Bir haziran ayı yıllık izine ayrılmış, arabamla köyüme gidiyordum. Kop Dağının zirvesine düşük bir hızla tırmanırken yolun sağındaki koya park edilmiş bir araba gördüm. Güz ucu ile etrafa baktığımda yamaçta çalılar arasında elinde böcek yakalama aleti (atrap) ile dolaşan bir kişi gözüme ilişti. Bu kişiyi tanımıştım. Ziraat Fakültesinden hocamdı. Tatil dönüşü kendisi ile karşılaştığımda “Hocam sizi Kop Dağı yamacında elinizde atrap sallarken gördüm” deyince, Hoca “Birkaç günlüğüne tatil için Karadeniz’e gidiyordum, üzerinde çalıştığım bir böcek türü var. Böceğin erginlerinin o koyda olabileceğini düşünmüştüm. Arabamda atrap ve böcek toplama kaplarım her zaman vardır. Bir hayli materyal buldum” diye cevap vermişti. Tatil için ayırdığı zamanı içinde dahi bilimsel çalışma yapma heyecanını koruyan bu kişi Hocam Prof. Dr. Hikmet Özbek idi. 

    Hikmet Özbek Hocamı Ziraat Fakültesi ikinci sınıf ilk yarıyılda okurken tanımıştım. O dönem aldığımız derslerden biri Entomoloji (böcekleri inceleyen bilim dalı) idi. Derse beyaz önlüğü ile gelmişti.  Böceklerin özelliklerini ve vücut kısımlarını anlatırken dersi tahtayı ve afişleri kullanarak zenginleştiriyordu. Ancak onun anlatımını özgün kılan vücut dilini ve ses tonunu etkili bir şekilde kullanması idi. Dikkatimizin ders üzerinde olmasını telkin ediyor ve dersi ihlal edecek davranışlara nerede ise toleranssız tepki veriyordu. Bu şekilde disiplinli bir ortamda derse konsantrasyonumuz da yüksek oluyordu. Hocadan “Entomoloji” ve “Evcil çiftlik hayvan zararlıları” derslerini almıştım.  

    O yıllarda ders aldığımız hocalar çok dakik ve disiplinli idiler. Saatinde derse gelir, 50 dakikalık dersi zamanında sonlandırır ve dersten ayrılırlardı. Genellikle geç kalanları derse almazlardı. Hikmet Hocamda dakiklik ve disiplin kemal hatta zirve düzeyde idi.  O yıllarda hocalarımızın bu dakik ve disiplinli oluşunun nedeni Amerikalılarla çalışmış olmalarından mı, 50 dakikalık süreye tam sadık kalınarak anlatılan “doçentlik deneme dersi” eğitiminden mi yoksa tüm bunların bir bileşkesi mi bilemiyorum. Bu gelenek bugün yeni kuşaklarda birçok birimde nerede ise yok olma düzeyinde zayıfladı. 

    Hikmet Hocam 1940 Erzurum Oltu ilçesi Başaklı köyü doğumlu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Oltu’da bitirdi. Kars Lisesinde başladığı lise öğrenimini Erzurum Lisesinde 1960 yılında tamamladı. Aynı yıl Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde üniversite öğrenimine başladı ve 1964 yılında mezun oldu. 1965 Atatürk Üniversitesi Bitki Koruma Bölümünün ilk asistanı oldu. Fransızca olan yabancı dilini İngilizce olarak değiştirerek Amerika’ya gitti. Nebraska Üniversitesinde Entomoloji alanında (1967-1969) yüksek lisans yaptı. Türkiye’ye döndü, Atatürk Üniversitesinde 1971 yılında doktorasını tamamladı. Aynı Üniversitede 1975 yılında doçent, 1980 yılında profesör oldu. Dil eğitimi dahil olmak üzere asistanlıktan profesörlüğe giden akademik hayatını 15 yıl gibi kısa bir sürede tamamladı. 

    Hikmet Hocam yurt dışında veya yurt içinde batı illerinde başka üniversitelere gitme imkânı varken 42 yıl Anadolu’nun soğuk zirvesinde Atatürk Üniversitesinde hizmet etti ve 2007 yılında yaş sınırı nedeniyle emekli oldu.  

    Benim bölümümün Hocanın bölümünden farklı olması nedeniyle lisans eğitimim yıllarında onu daha fazla tanıma imkânım olmamıştı. Ancak asistanlık yıllarımda Hikmet Hocamı, akademik kurul toplantılarında yaptığı, idealist konuşmalarda daha yakından tanıma fırsatı buldum. Açık ifade edeyim Hocanın disiplinli duruşu sebebiyle olsa gerek Hocaya yakın duramıyordum. Ama O her karşılaşmamızda bana sevgi ile yaklaşıyor ve iltifat ediyordu. Bir gün Zirai Araştırma Müdürlüğünün arabasıyla ben koyunculuk işletmesine gidiyorken O araziye çıkıyordu. Yolda kendisine “Hocam toprak hazırlığını, ekimi, gübrelemeyi yetiştireceğimiz kültür bitkisinin istek ve ihtiyaçlarına göre yapıyoruz, ama yabancı otlar daha güçlü büyüyor ve gelişiyorlar Niçin?” diye sorduğumda Cevaben “Yabancı otlar toprağın öz çocukları, bizim ektiklerimiz, diktiklerimiz üvey çocuklar gibidir” diye güzel bir benzetme ile veciz bir şekilde cevaplamıştı. 

    Temmuz ayı olsa gerek Tarım İl Müdürlüğü organizasyonu ile Erzurum Oltu ilçesinde endemik bitkilerin olduğu (bölgeye özel bitkiler) vadilerde incelemelerde bulunmak üzere gitmiştik. Hikmet Hoca da bizimle beraberdi. Vadinin bahçeleri içinde incelemelerde bulunurken öğlen vakti semender gibi ahşap bir cami gördük. Hikmet Hoca: “Ömer öğlen namazı vakti girdi, burada abdest alıp namazlarımızı kılalım” dedi. Abdest aldık “Ezan duymadık, bu nedenle ezan okumak sünnettir sen ezan oku” demişti. Bu benim bir mescitte okuduğum ilk ezan olmuştu.  

    İzmir’deki bir kongrede olsa gerek Hikmet Hoca rahatsızlanmış ve İzmir’de ağır bir ameliyat geçirmişti. Fakat gördüğüm kadarı ile o hastalık onu ibadetlerine dahada sıkı bağlanmasına vesile olmuş, hastalığı önemli ölçüde geçince hac ibadetini yapmıştı. 

    Profesör olduğumda tebrik için odama gelmişti. Oltu ve yöresinin tarihini konuştuk. Oltu İslam Şura Hükümetinin (1919-1920) Rusların Kafkasya’yı işgali nedeniyle Kafkasya’dan gelen fikir ve toplum önderleri tarafından kurulduğunu, sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması üzerine fesih kararı alarak Ankara’ya bağlılıklarını ilan ettiklerini anlatmıştı. 

    Yıl 2008 yılında İspir Pazaryolu Tarih Kültür ve Ekonomi Sempozyumuna gitmiştik. Hikmet Hocam emekli idi, Sempozyumun son gününde katkıda bulunmak üzere sempozyuma katıldı. Öğlen sonrası Kaçkar Dağları arasındaki İspir Sıra Konaklar köyündeki bir alanda piknik bağlamında öğle yemeği yenecek ve otantik yöre gezilecekti. Katılımcıları taşıyacak otobüslerde yer kalmamıştı. Ayakta gidecektim ki Hocam bana, sen bizim arabaya gel teklifinde bulundu. Hoca yabancı uyruklu bir meslektaşı (Prof. Dr. Jerome Rozen) ile bir araba kiralamış birlikte arazi çalışmaları yapıyorlardı. Arabanın arka koltuğu ve bagajı, atrap ve böcek toplama kutuları ile dolu idi. İğnelenmiş kelebekler ve böceklerin bulunduğu kutular ve kullanılacak boş kutularla arabanın bagajı adete entomoloji laboratuvarı gibi idi.  Gideceğimiz yolun çoğu kayalıklardan geçiyordu ve çok yorucu idi. Hocam ve muhtemelen yaşıtı olan yabancı meslektaşı hiç erinmeden o yolda araba kullanıyorlardı. Yemeği beraber aynı masada yedik ve guruplar halinde serbest çevre gezisine başladık. Üç katlı taş yapı Sıra Konak tarihi evlerini, bahçeleri, gezdik ve tekrar piknik alanına dönmüştük ki ne göreyim Hikmet Hocam ve misafir meslektaşı piknik alanının 100-200 m yukarısında dik yamaçta atraplarıyla böcek yakalıyorlardı. İşte bilim aşkı bu olsa gerek, herkes gezinti yaparken, onlar sempozyumun kültür ve çevre gezisi içinde yine bir bilimsel araştırmanın saha çalışmasını yapıyorlardı. 

    O hem çalışıyor hem de bizlere rol model (örnek, numune-i misal) oluyordu. Hikmet Hocamın çoğu yabancı dergilerde yayınlanmış 140 İngilizce ve 110 Türkçe dilde makalesi mevcut. 80 civarında ulusal veya uluslararası akademik toplantılarda tebliği ve beş adet ders kitabı var. Akademik h-indeksi 29, i-10 indeksi 133 tür. 

    Hikmet Hocam bilimsel çalışmalarının yanında dekanlık, müdürlük ve çok sayıda akademik kurul üyeliklerini üstlendi. 1982 yılından 2003 yılına kadar 21 yıl (aktif akademik hayatının yarısı) Bitki Koruma Bölümünün başkanlığını yürüttü. Çok sayıda asistana yüksek lisans ve doktora çalışması yaptırdı.  

    Hikmet Hocam emekli olduktan sonra 80’den fazla bilimsel makale yayımladı. Emeklilik sonrası bu düzeyde akademik çalışma sanıyorum Türkiye’deki tüm üniversitelerin profesörlüğe atama kriterlerinin çok üzerindedir. 

    Hoca ile yakın bir geçmişte bir vesile ile telefon görüşmesi yaparken ağır hastalıklar geçirdiğini kalp ameliyatı olduğunu, sıkıntılı bir süreç geçirdiğini anlattıktan sonra, İstanbul’un Avrupa yakasında “gülgillerde” Avrupa kaynaklı bir zararlıyı tespit ettiğini benimle paylaştı. Bitki yapraklarını tüketen ve kök bilgesine yerleşen bu zararlının muhtemelen Avrupa’dan belediyeler veya diğer kurumların getirdiği bitkiler vasıtasıyla ülkemize girdiğini, Isparta yöresine ulaşması durumunda gül sektörünün büyük zarar görebileceğinden endişe ediyordu. Bu konuyu gündeme alan bilimsel bir çalışmayı 2023 yılında bilimsel bir dergide (J. Insect Biodiversty) yayın hayatına kavuşturdu.  İlerlemiş yaşına rağmen her yıl nitelikli araştırma makalelerini yayınlıyor. Aile içinden aldığım bir duyuma göre Eşi Hanımefendi “Çocuklarımızın hepsi öğrenimlerini tamamladılar fakat Beyime okulu bitirtemedim” dermiş. 

    Hoca insanlığın ve milletimizin hizmetine sunduğu bilimsel çalışmaları hasenat defterini açık tutarak deftere her gün yeni güzel bir sayfa eklemektedir. Bu güzel sayfalardan biride bu yazıyı hazırlarken ulaştığım ve bir güzel bilgi oldu.       

    Hocamızın Oltu ilçesinde bağışladığı bir arsaya “Ayşe Ana Kuran Kursu” yapılmış. Allah hayrını hasenatını kabul etsin. Şimdi dikkatimi çekti, Lütfü Ülkümen Hoca, Ayhan Aksoy Hocam ve Hikmet Özbek Hocam bu hasenatta aynı safa dizilmişler. Allah bizleri de o saftan nasiplenenlerden etsin. 

    Hikmet Hocam bir makaleye sığmıyor, eminim onun hayatı ilerde bir biyografi kitabının konusu olacaktır. 

    Hocamı hürmetlerimle ile anarken nice sağlıklı günler diler, saygılarımı arz ederim. 

    Ocak 2024 Ömer Akbulut.  

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.