Değerli okuyucularım, Bir İl Müdürünün Günlüğü (1) adıyla kaleme almış olduğum bir önceki makalede, il millî eğitim müdürünün günlük çalışma takvimi, eğitime ve genel işlere dair çözmesi gereken problemler, karşılaştığı bürokratik sorunlar ve sorumlulukları ile onları etkileyen yereldeki (illerde) paydaşları, sorumlulukları üzerine değerlendirme yapmıştık. Bu makalede ise bürokrasinin merkezi ve birçok üst amirin bulunduğu Ankara ile ilişkileri ele alacağım. Önceki makalede belirttiğim gibi İl Millî Eğitim Müdürlüğü yaptığım için genelde tecrübelerim ve örneklerim il millî eğitim müdürleri ve müdürlüğü üzerinden gidecek. Ancak diğer kamu kuruluşlarının il müdürlerini de aynı kapsamda değerlendirebiliriz.
Önceki yazı üzerine değerlendirme yapan bir il müdürü arkadaşımız; ‘Müdürüm muhtarları yazmamışsın’ dedi. Gerçekten illerde muhtarlar, çok fazla etkin olmak isterler. Kanunen mümkün olmayan birçok istekleri yerine getiremediğinizde ise sizi devamlı eleştirir ve şikâyet etmek isterler.
Sivas’ta özel kalemime gelen bir muhtar, hemen il müdürüyle görüşmek istediğini söylemiş. Özel kalem de içeride misafiri var, çıktıktan hemen sonra sizi alalım deyince, Özel kalemi terk ederek, ‘Kardeşim bizi Cumhurbaşkanı kabul ediyor, siz kabul etmiyorsunuz.’ gibi maksadı aşan cümleler kullanmıştı. Özellikle Cumhurbaşkanımızın muhtarları çağırıp onlara konuşmasından sonra muhtarlar şehirde daha farklı davranmaya başlamışlardı.
Bu yazımda Ankara’daki amirler ile ilgili diyalog ve hatıraları yazmaya gayret edeceğim.
ANKARA İLE DİYALOGLAR
Millî Eğitim Bakanı: Hiyerarşik olarak en üstte sorumlu olduğunuz bir Millî Eğitim Bakanı vardır. Her an sizi arayabilir, bilgi isteyebilir. Daha önceki yazılarımda konuyla ilgili bazı anekdotlar anlattım. Göreve gelen Millî Eğitim Bakanı, illerde millî eğitim müdürlerinin fonksiyonunu, görevinizin önemini ve sizi tanıyana kadar zaten Bakanlık’tan da ayrılıyor. Çünkü ülkemizde Cumhuriyet tarihi boyunca millî eğitim bakanlarının görev süresi ortalaması 16 ay olarak gerçekleşmiştir.
Bakan Yardımcıları: Millî Eğitim Bakanı’nın protokol ve diğer işleri çok yoğun olduğu için Bakanlığın işleriyle daha fazla hemhal olduklarından Bakan kadar etkin olan ve olmak isteyen önemli konuma sahip isimlerdir.
TBMM’deki Bütün Milletvekilleri: Sadece iktidar partisi değil, bütün siyasi parti milletvekillerinin sizden atama, yer değiştirme ile ilgili talepleri olabilir. Ayrıca her an yapılan icraatlardan dolayı sizi eleştirip hesap sorabilirler.
MEB’deki Bakan Danışmanları: Bakan değişikliğinde, yeni gelen bakan, diğer bakanlıklardan veya dışarıdan kendi güveneceği danışmanları da beraberinde getirir. Bu danışmanlardan bazıları, Millî eğitimin iş ve işlemlerini, geçmişini, bilmeyen eğitim kadrolarını tanımayan kişiler olabilir. Nitekim bir bakanımız, döneminde getirdiği bir danışmanı aynen bu evsaflarda bir yakınıydı. Bu danışmanlar çoğu zaman bakandan daha etkin olmak isterler. Bakana ulaşmak için bunların üzerinden gitmek zorundasınız. Sizin hakkınızda, hatta kadronuzun verilip verilmemesinden tutun da çalışmalarınızda başarılı olup olmadığınıza kadar birçok önemli konuda bakan adına bunlar karar verir.
Bakan Bey’in Özel Kalemi: Özel kalem, kendisine gelen talepleri bakan adına, diğer yetkililere ve il müdürlerine iletir. Bazen bu talepler Bakanın talebinden ziyade kendi talebi veya çevresinden gelen taleplerin size iletilmesi şeklinde olabilir. Bakan ile irtibatınızı onun üzerinden sağladığınızdan dolayı isteklerini dikkate almak zorundasınız.
Müsteşar ve Yardımcıları: Cumhurbaşkanlığı sisteminden önce var olan Müsteşarlık sistemi bakanlığın hafızası ve beyniydi. Bakanlığın üst düzey politikaları ve diğer birçok konuda olduğu gibi il müdürleri hakkında kararlar veren önemli bir merciiydi. Yeni yapılanmayla Müsteşarlık sisteminin kaldırılmasının iyi mi kötü mü? olduğu konusunda bazı tereddütler devam ediyor.
Başkanlık Sisteminde Durum Nasıl? Önceki Cumhurbaşkanlığı sisteminde de direkt olarak il müdürlüklerini arayıp bazı taleplerde bulunan danışmanlar olurdu. Aktif görevde il müdürü olarak çalışan arkadaşlarımızdan aldığım bilgilere göre yeni Başkanlık sistemi ile beraber Külliye daha etkin bir konuma gelmiştir. Gerek Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Kurulundaki üyelerinden veya diğer danışmanlardan, Millî Eğitim Bakanlığı’nın haricinde ya da bilgisi dışında, etkin bir şekilde il müdürlerini arayarak bilgi almakta veya kendi takip ettikleri işlerle ilgili taleplerde bulunmaktadırlar.
Genel Müdürler: Millî Eğitim Bakanlığı’nda 22 tane genel müdür vardır. Her genel müdür, sizin doğal olarak amirinizdir. Hepsi sizden gerektiği zaman bilgi, belge ve itaat isterler. İlinize geldiklerinde karşılanmaları, ağırlanmaları, uğurlanmaları, gerekli iltifatın gösterilmesi asli vazifelerinizdendir. Hatta turistik yörelerde görev yapan bazı arkadaşlarımız, karşılamak ve uğurlamaktan saatlerce havaalanından ayrılamazlar. Ayrıca ilinize gelen genel müdürler, hakkınızda Ankara’ya nasıl bilgi taşıyacak diye siz de endişeler duymaya başlarsınız.
Soma’daki 301 işçinin vefatıyla sonuçlanan vahim hadisenin olduğu gece, yarım saat içinde beş genel müdür benden bilgi istedi. Birisine verdiğim bilgiyi anında başka birisine verdiğimde hemen “Nasıl hazırladın?” diye soruyorlardı. Cevap: “Sizden önce diğer genel müdürler de istedi.” Çünkü hepsi ilgili Bakana “Ben daha çok malumat sahibiyim.” diye bilgi ulaştırmanın, göze girmenin peşindedir.
Daire Başkanları: Millî Eğitim Bakanlığı’nda 140 civarı daire başkanı da Ankara merkez teşkilatında koordineli olarak çalışmanız gereken, bazen de sizden bilgi belge isteyen çalışma arkadaşlarınızdır.
Teftiş Kurulu: Görev yaptığınız ilinizde; yerel basın hakkınızda aslı astarı olmayan haberler yapabilirler. Ayrıca yaptığınız icraatlardan dolayı mutlaka sizden memnun olanlar olduğu gibi memnun olmayan, sizi göndermek isteyen şahıslar veya sivil toplum kuruluşları olabilir. Gazete manşetleri veya şikâyetler nedeniyle MEB Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından soruşturma geçirebilirsiniz. Ankara’ya yapılacak ihbarlarda eğer Teftiş Kurulu Başkanı, sizin yaptığınız çalışmalardan haberdar değilse, göndereceği müfettişler marifetiyle bir soruşturma yaptırarak sizin gelecekle ilgili bütün motivasyon ve planlarınızı alt üst edebilirler.
Ve Millî Eğitim Müdürünün Asli Görevi:
İl millî eğitim müdürünün en önemli asli görevlerinden birisi, görev yaptığı ilin eğitim seviyesini yükseltmek, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin aksamadan, sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için gerekli tedbirleri almak, okulların açık bulunmasını sağlamaktır. Ayrıca astları ile üstleri arasında köprü vazifesi görerek yönetimde başarılı olmak için gerekli koordinasyonu yapmak zorundadır. Bunun yanında her yıl açıklanan sınav sonuçlarından sonra başarı baskısı için yapılan değerlendirmeler, çeşitli temsil görevleri nedeniyle katılması gereken toplantılar, karşılamalar, uğurlamalar da periyodik olarak yapmak zorunda olduğu önemli görevlerden bazılarıdır. Bütün bu iş yükü, hesap verme sorumluluğu ve yoğunluk, il millî eğitim müdürünün üzerinde önemli bir stres oluşturmaktadır.
Millî eğitim müdürlüğüne ilk başladığım günlerde MEB’de bir genel müdür bana; “Müdürüm, ben Bakanlık’ta öğretmenlikten genel müdürlüğe kadar bütün kademelerde çalıştım. Bizim kurumda en zor görev il müdürlüğüdür.” demişti.
Hal böyleyken illerde, valinin en çok mesai yaptığı ilk 5 bürokrattan birisi millî eğitim müdürü olmasına rağmen, millî eğitim müdürlerinin protokoldeki yeri üniversite, meslek yüksekokulu müdürlerinden sonra 35. sırada yer almaktadır. Bir de personeliniz olan okul müdürlerinin, programlarda sizden daha ziyade silahı olan emniyet müdürlerine ve alay komutanlarına daha fazla itibar etmesi ise izah edilmesi hem kolay hem de katlanılması zor bir durumdur.
Yazının bundan sonraki bölümünde bu kadar önemli görevler ifa eden il müdürünün bu zor ve önemli görevleri karşısında itibarının ve işlevinin artırılması için neler yapılabilir? Bu konuyla ilgili görüş ve önerilerimi aktarmak istiyorum.
İL MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜKLERİ GÜÇLENDİRİLMELİDİR
1- İl millî eğitim müdürleri, atandıktan sonra öncelikle MEB’de daha önce il müdürlüğü gibi görevlerde de bulunmuş, tecrübeli yöneticiler tarafından eğitimine tabi tutulmalıdır. Diyanet Akademisi gibi MEB’de de yönetici akademisi kurularak idari görevlere atanmış ve atanacak kişiler, burada belirli ve yeterli sürede, canlı ve örnek olaylar üzerinden iyi bir oryantasyondan geçirilerek görev yapacakları illerine gönderilmelidir. Eğer bu eğitim ve tecrübeler arkadaşlarımıza zamanında verilmezse, bu tecrübeleri alanda deneme yanılma yoluyla çok pahalıya mal olacak olacak şekilde öğreneceklerdir.
2- İl müdürü olarak görevlendirilen arkadaşlarımız vekâleten çalıştırılmamalı. Atanmadan önce iyice araştırılarak uygun isimler kadrolarıyla gönderilmeli ya da gönderildikten birkaç ay gibi kısa bir süre sonra gözlem yapılarak uygun ise hemen kadrosu verilmelidir. Yıllarca il müdürlüğü yapıp kadrosunu almadan müdürlükten alınan arkadaşlarımız bulunmaktadır. Bu durum hem o arkadaşımızın mağduriyetine sebep olmakta hem de siyasilerin ve diğer sivil toplum kuruluşlarının il müdürlerine bakışını olumsuz yönde etkilemektedir. Yani kadrolar milletvekillerinin ve Bakanlık’taki bazı şahısların elinde Demokles’in kılıcı gibi sallanıp, il müdürünü stres altında bırakmamalıdır.
3- İl millî eğitim müdürü hem “Kalem kılıçtan keskindir.” hem de “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.” anlayışı içinde kalemiye sınıfını temsil ettiği için protokoldeki yeri valinin çalışmış olduğu yoğunluk sırasına göre daha ön sıralarda olmalıdır.
4- İl millî eğitim müdürünün misafiri, ekstra harcamaları, üzerindeki stres yükü ve yıpranma payı çok olduğundan dolayı maaşlarında düzenlemeler yapılarak iş yükünün yüklediği sorumlulukları oranında özlük hakları iyileştirilmelidir. Temsil giderleri adı altında bir bütçe kalemi oluşturulmalıdır.
5- İl millî eğitim müdürlerine ekibini oluşturma imkânı sağlanmalıdır. Başta müdürlükteki en yakın çalışma arkadaşları olmak üzere il ilçe ve kurum yöneticilerini tamamen olmasa bile 2/3 oranında seçme hakkı verilerek il müdürünün anlaşabileceği kadroyla çalışma imkânı sağlanmalıdır.
6- İl millî eğitim müdürleri mülki idarelerin ve siyasilerin tahakkümü altında bırakılmamalı, onlarla sadece istişari bir çalışma içerisinde bulunmalıdır. Millî eğitim müdürü üzerindeki iş yükü nedeniyle vakit kaybı olmaması için yaptığı çalışmaları rektör, başsavcı ya da alay komutanı gibi direkt vali ile yürütebilecek şekilde düzenleme yapılması daha faydalı olur.
7- Bazen illerdeki mülki amirler, kendilerine göre bir eğitim politikası uygulamakta ve bu Bakanlığın eğitim politikaları ile çakışmakta, iş yükü daha da artarak il müdürleri çok zor durumda kalmaktadır. Yeni bir mevzuat düzenlemesi ile bu durum ortadan kaldırılabilir.
8- Öğretmenler Günü ve 23 Nisan gibi kutlamalar çerçevesinde, millî eğitim müdürünün bir grup öğretmen ve öğrenci ile mülki amir ziyareti yerine, eğitim camiasını daha değerli göstermek amacıyla mülki amirin belirlenen okul/okullarda öğretmen ve öğrencileri ziyaret etmesi sağlanabilir.
Kalın sağlıcakla…
Yani en iyisi öğretmenlik 🙂
Sahadan tecrübe ile yazılmış değerli tespitler.Umarim yetki makamındakiler okuyup tavsiyeleri uygulamaya geçirirler.
Mustafa bey ellerinize sağlık güzel değerlendirme. Milli eğitim siyasetin oyuncağı olmaktan kurtarılması lazım. ÜLKENİN EN ÖNEMLİ KURUMU AMA EN FAZLA POLİTİKAYA ALET EDİLEN KURUMU OLMUŞ. Herkes herşeye karışır. İL MÜDÜRÜ Bir hizmetinin dahi yerini değiştiremwz.
Ülkede bazı bölgelerde 40 bine yakın norm fazlası öğretmen var, ama bazı bölgelerde öğretmen yok ücretli öğretmen lerce ne kadar verim alınır sürekli sürkülasyon.
İNSAN KAYNAĞININ EN HOYRATCA KULLANILDIĞI İSRAF EDİLDİĞİ DEĞERLENDİRİLEMESDİĞİ KURUMDUR…VS VS
İlde yapılan tüm proğramlar milli eğitim aracıığı ile ile yapılır. ( İlçe ve kasbaları hiç söylemiyorum ) Ancak protokolde 35.sıra. 1930 ların ve dahşi soğuk savaş döneminin gösterisi olan bayram yürüyüşleri ile müdür ve öğretmenleri SEÇİLMİŞ il genel ve belediye meclis üyelerinin önüde tören yürüyüşü yaparlar. Sonra da bu insanlara çocuklar emanet edilir ve karakterli şahsiyetli yetiştirmesi istenir. Heyhat Söylesem dilim yanar, söylemesem gönlüm….
İllerde MEB Müdürü ve İl müftüsü donanımlı, sözü dinlenen, akıl sorulan, rehberlik eden, tavsşyesi dinlenen karakterde ve donanımda olmadığı müddetçe daha çok patinaj çekeriz….