İşin doğrusunu söylemek gerekirse Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından taklit ve tağşiş listesi adında bir liste yayınladığını ilk defa öğrendim. Listede et ve et ürünlerine domuz eti gibi inancımıza göre haram maddelerin katılması diğer 498 üründe insan sağlığını tehdit eden maddelerin bulunması olayın sosyal medya ağlarında günlerden beri tartışılması herkesin olduğu gibi benimde dikkatimi çekmiştir.
Neymiş, taklit ve tağşiş. Bir maddeyi şekil, bileşim ve nitelik itibari ile yapısında bulunmayan özelliklere sahip gibi göstermeye, başka bir maddeye benzetmeye taklit, bir gıda maddesine temel özelliğini veren öğelerin besin değerlerinin tamamının veya bir bölümünün mevzuata aykırı şekilde çıkarılması, miktarının değiştirilmesi, aynı değeri taşımayan başka bir madde ile değiştirilmesine tağşiş denilmektedir. Taklit ve tağşiş tek kelime ile hile sahtekârlıktır. Helale haramı bulaştırmaktır. Ticarete fesat karıştırmak, toplumun güvenliği ve İnsanın sağlığı ile oynamaktır.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 2 Ekim 2024 tarihinde açıklanan taklit ve tağşiş listesinde başta tanınmış bir köfteci firmasında halka sunulan köfteye domuz etinin katılması olmak üzere; 498 ürüne yabancı maddeler katılmak suretiyle sahtekârlık yapılması millet olarak, sağlığımızın ve can güvenliğimizin koruma altında olmadığının devlet tarafından ilanıdır.
Özetleyecek olursak; 498 ürünün markalı olarak yüzlerce zincir marketlerde, bakkallarda, şarküterilerde, kasaplarda; maliyeti düşürmek, bozulmaları önlemek, kıvam arttırmak , hileli bir yollarla hak etmediği kazanç temin etmek gibi son derece süfli amaçlarla Süt ve Süt Ürünleri için;sütün yağı alınarak, süt harici yağ veya bitkisel yağ ve kıvam artırmak için süttozu ilavesi, çoğaltmak için su katılması, süttozuna tebeşir tozu, pudra, şekeri, tutucu olarak nişasta, jelatin, beyazlaştırmak için titanyum oksit eklenmesi suretiyle müşteriye sunulması
Keçi peynirine inek sütü katıp, keçi peyniri diye satılması. Küf tutmuş ve bayatlamış peyniri eriterek eritme peyniri etiketinin takılması. Tereyağına bitkisel margarin ve patates katılması; protein içeriğini arttırmak için melamin ilave edilmesi, bozulmayı önleyici antibiyotik kullanılması,
Et ve Et Ürünlerinde; kasap köfteye, dönere, sucuka, kıymaya; sakatat, baş eti, kalp, dil, böbrek, dalak, tek kanatlı, tek tırnaklı, domuz eti gibi farklı maddelerin katılması suretiyle halka arz edilmesi,
Zeytinyağına, ay çiçek yağı, bitkisel yağ, tohum yağları ile farklı grup bitkisel yağların karıştırılması, natürel sızma zeytinyağına asidi ısıl işlemle düşürülmüş zeytinyağı veya kolon sızması karışımının eklenmesi,
Bala; şeker, meyve suyuna; bira, şarap, su, şeker katılması. Baharatlara; kurutulmuş ot, boya, kiremit tozu, kırmızı biber ve yabancı madde karıştırılması,
Çikolatalara: kakao yağı haricinde bitkisel yağlar, soya unu, domuz jelatini eklemek suretiyle vatandaşın parasını alarak sağlığını bozmak için her türlü sahtekârlığın pervasızca sergilenmesi sağlığımızla ve güvenliğimizle oynanması hem yasalara aykırı, hem de dinen haram bir durumdur.
Yapılan araştırmalara göre halkın sağlıklı gıdaya erişiminden sorumlu olan Tarım ve Orman Bakanlığı ne yazık ki 32 aydan beri böyle bir denetim yapmamış, taklit ve tağşiş listesi yayınlanmamıştır. 32 ay sonra yayınlanan listede; ünü Türkiye dışına taşan bir köftecinin köftesinde “domuz eti” karışımı bulunduğunun ilanı taklit ve tağşiş listesi ile yayınlanmıştır. Vatandaşa domuz etli köfte kaç aydır, hatta kaç yıldır yedirilmiştir? Bütün, köfteciler kasaplar, şarküteriler, süt ürünü üreten tesisler, sucuk ve kebap üreticilerinin tamamı denetlenmiş midir?
Türkiye’deki Burger King ve McDonald’s gibi kökü dışa bağlı firmaların hangi ürünleri kullandıkları yönünde bir araştırma ve inceleme yapılmış mıdır?
Gıda ürünlerine karıştırılan en fazla yasadışı malzeme olarak domuz jelatini kullanılırken, Müslüman bir ülkede her yıl milyarlarca dolarlık domuz jelatinin ithal edilirken, bunun hangi amaçla ithal edildiğinin, nerelerde kullanıldığının araştırılması niçin yapılmamıştır?
Şunu iyi bilelim ki, kötülükleri önlemenin yolu iyiliğe giden yolları açık tutmak harama ve kötülüğe giden yolları kapatmakla mümkün olur. Avrupa Birliği Müktesebatına uyum amacıyla, 7 Temmuz 2006 tarih ve 26221 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi Tebliği” ile domuz, yabani domuz ve at etinin kasaplık et olarak, Avrupa Birliği mevzuatına uyumlu hale getirilmesine paralel olarak domuz çiftliklerinin çoğalması, domuz yetiştiriciliği ve domuz eti tüketiminin yolunun açılması ne yazık ki bugün yaşananların işaret fişeği olmuştur. Genetiği Değiştirilen (GDO) ve hormonlu ürünlerden sonra şimdi de yavaş, yavaş domuz etine mi alıştırılıyoruz?
İbn Haldun Kuran ve sünnete göre beslenme amaçlı tüketilen gıdaların helal veya haram oluşu, temiz veya pis oluşu insanda olumlu ve olumsuz anlamda kişilik, beden ve ahlaki bakımdan bazı değişikliklere yol açtığını ifade etmiştir. Giderek toplum yapımızda bozulmaların ahlaki yozlaşmanın yediğimiz gıdalarla da bağlantılı olabilir mi?
Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Derneğinin (GİMDES) yaptığı araştırmaya göre; ülkemizde 80′nin üzerinde domuz çiftliğinin faaliyet gösterdiği, legal veya illegal olarak 1 Milyon domuzun kesildiği, 3 milyon kg. Civarında domuz eti tüketildiği ifade edilmektedir.
İlahi dinlerde olduğu gibi İslam dininde de domuz eti haram kılınmış ve domuz etinin tüketimi yasaklanmıştır. Helal ve haram insan hayatını disipline eden, onu düzenleyen bir otokontrol sistemi gibidir. Helal ve haram Allah’ın çizgileri ve sınırlarıdır. Her yasal olan şey meşru ve helal değildir. Bir şeyin yasal olması helal olması anlamına gelemez. Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde çıkarılan yasalar; dinen haram olan domuzun üretimini, etinin tüketimini asla meşrulaştıramaz.
Ayetlerde: “Allah sizlere yalnız leşi, kanı, domuz etini, bir de Allah’tan başkası adına kesilenleri haram kıldı.” (Bakara, 173, Nahl, 115) “Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adı anılarak kesilen… hayvanlar sizin için haram kılınmıştır.” (Mâide, 3) “Ey Muhammed, de ki: Bana vahyolunanlar arasında, yiyen bir kişinin yediği herhangi bir şeyin haram olduğuna dair bir hüküm bulamıyorum. Ancak leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti ki bunlar pistir, yahut doğru yoldan çıkarak, Allah’tan başkasının adı anılarak kesilen hayvanların yenmesi haramdır.” (En’âm, 145)
Peygamberimiz de (s.a.v) hadisi şeriflerinde: “Bir kimse Allah yolunda uzun sefere çıkar. Saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! Diyerek ellerini gökyüzüne açar. Hâlbuki onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilsin! (Müslim, “Zekât” 65) “Helali aramak, her Müslümana farzdır.” “Öyle bir zaman gelecek ki kişi malını helalden mi haramdan mı elde edindiğini önemsemeyecek” (Buhari, Ticaret) buyurmuştur.
Halkının %99’unun Müslüman olduğu iddia edilen Türkiye’de; Avrupa Birliği Uyum Yasaları veya ülkemizi ziyaret eden turistlerin gereksinimlerinin karşılanması gerekçesi; Müslüman Türk Halkına bilgisi dışında domuz eti yedirmenin ve harama yönlendirmenin mazereti olamaz.
Helal ve haram, inancımız açısından çok önemli bir kavramdır. Helal; yenilip içilmesinde, yapılmasında dinen yasaklama olmayan şeylerdir. Kişinin, yapıp yapmamada serbest bırakıldığı ve işlenmesi durumunda herhangi bir ceza ve günah yazılmayan fiiller de helal kavramı içinde değerlendirilir. Haram da; yenilip içilmesi, yapılması kesin ve bağlayıcı bir tarzda yasaklanan ve yapılması durumunda da Allah katında cezayı gerektiren fiillerdir. Meşru olmayan kazanç, kumar, hırsızlık, gasp, rüşvet, faiz, fuhuş hile aldatma yoluyla kazanç temin etmek te denimizce haram sayılmıştır. İslam’a göre bir şeyi haram ve helal kılma yetkisi Allaha aittir. Hiçbir kimse, devlet veya millet ticari kaygı veya başka sebeple haramı meşrulaştıramaz.
Son yıllarda helal, haram hassasiyetini önemsemeyen, yediğine içtiğine dikkat etmeyen Müslümanlar haline geldik. Maalesef evlerimize ve midelerimize giren haramlar; ibadetlerimizin tadını, rızkımızın bereketini kaçırdığı, ailemizin huzurunu, vücudumuzun sağlığını bozduğu sözlerimizin tesirini giderdiği acı bir gerçek olarak hayatımıza girmiştir. Haramdan ve harama yol açan vasıtalardan kaçınmamız, şüphe taşıyan işlerden ve haram kazançlardan uzak durmamız helal kazanç ve helal gıda temin için uğraş vermemiz bir zaruret halini almıştır.
Peygamberimiz: “Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır. Şüpheli konulardan sakınanlar, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalar. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arazinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu araziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arazisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir. (Buhari)
Bunun için de çok kazanmak değil, helalinden kazanmak ve helal rızık yemek, şüpheli şeylerden kaçınmak diye bir ilkemiz, bir hedefimiz olmalıdır. Devlet hükümet helal-haram, sağlıklı gıdaya erişim konusunda müteyakkız davranmalıdır. Aksi takdirde hem insanlar huzurunda ve Allah katında sorgulanmaktan kurtulamaz.
Yazımızı peygamber efendimiz (sav) in dua mahiyetindeki şu hadis-i şerifleriyle bitirmek istiyorum. Allah’ım! Bana helâl rızık nasip ederek, haramlardan koru! Lütfunla beni senden başkasına muhtaç etme!” (Tirmizî) “Allah’ım! Senden faydalı ilim, temiz ve helal kazanç, kabul görmüş amel isterim.” (İbn-i Mace)
MUSTAFA KIR
Allah cc razı olsun Mustafa abi çok güzel açıklamasının mesele özellikle ithal gelatinin girmediği yer ev yok özellikle kaNdil simitleri pastacılık ürünleri dondurma imalatı yas pasta sekerlemeler vs tamamen dış menşeli domuz gelatini kullanılmakta maalesef milletimiz yemekte