Medeniyetler, kavramlar dünyasında ifadesini bulur. Madde ve mana planında sahip olunan değerler, dilin anlatım gücü, kelimelerin ahenk ve anlam derinliği sayesinde etki alanına sahip olur. Köklü medeniyetler, bünyesinde fikri derinliği, dilde kudretli ifade kabiliyetini, sanat ve eğitimde ihtişamı barındırır. Bu değerleri gelecek kuşaklara aktarabilme becerisi hayati öneme sahiptir. Büyük medeniyetler, kavramlarıyla çağa damgasını vurur. Dil, üslup ve anlatımdaki güzellik, düşünce ikliminde duyguları şaha kaldırır. Kelimelerin ifade kudreti, hayranlık uyandırır.
Kavramlar, zamanın ruhunu tasvir eder. Buradan hareketle ,geride bıraktığımız yüzyılı esas itibariyle ,”ulus devlet”, “kapitalizm” ve “emperyalizm” gibi söz varlığıyla tanımlamak mümkün.
21.yüzyıl, küresel kavramlarıyla, hayata ve hadiselere bakış açısı itibariyle , insanlığın çok farklı bir yöne doğru mesafe alındığına tanıklık edeceğimiz bir yüzyıl olacak. Yerli ve milli kaynaklardan beslenen medeniyetler, varlığını/iddiasını devam ettirecek. Etki alanı, genişleyecek. Muhteşem bir medeniyetin mensupları olarak bilimde, teknolojide, sanayide, sanat ve eğitimde klişelerinden sıyrılarak, berrak bir zihinle “iki günü bir birine eşit olan ziyandadır” idrakiyle, insanlığa sunacağımız mesajlarımız mevcut.
Kadim medeniyetimiz, değer ölçüleri ile üç kıtada altı asır boyunca, hak ve adalet zemininde hükümran olduğu mekanlarda ,barışı ve huzuru hakim kılmıştı. Varisi olduğumuz medeniyet, aslında kavramlarıyla ve fikri mantalitesiyle bir merhamet medeniyetidir. Bu anlayış , “can” taşıyan/taşımayan bütün mahlukatı ve mevcudatı kuşatır.
Günümüz dünyasında, haz ve hızın pençesinde debelenen insanlık, 21. yüzyılda batı medeniyetinin icat ettiği kavramlarla tanışmak durumunda. Özünde emperyalist emelleri barındıran batı medeniyeti, kendi medeniyet havzasının dışındakileri ötekileştiren, değersizleştiren egoist bir bakış açısıyla yoluna devam etmekte. Bu, beraberinde acı, gözyaşı, savaş ve sömürüyü getiriyor.
Küresel elitler, yeni dünya düzeninde oluşturdukları kavramlarla, nasıl bir gelecek hayal ettiklerini de ortaya koyuyorlar. “Dünya nüfusunu azaltma” projesi kapsamında ;kıtlık, virüsler, hastalıklar, küresel ısınma, genetiği değiştirilmiş ürünler, savaşlar, tıbbi ve zirai ilaçlar, doğum kontrolü, kısırlaştırma….gibi yöntemlerle sahip oldukları imkanları bu hedefe ulaşmak için kullanmaktalar. Onlara göre, bu hedefe ulaşmak için “transhümanizm” dedikleri “süper insan oluşturma”ya ihtiyaç var.
21. Yüzyılı dizayn eden küresel seçkinler, “yeni insan, yeni sahte din, yeni emoji dili, yeni devlet şekli, yeni sosyalleşme, yeni cinsiyet, robotlarla evlilik, biyometrik çip, kripto para/bitcoin, artırılmış gerçeklik, okulsuz toplum ve vaad edilmiş topraklar, gender revolution”/cinsiyet devrimi, ınstallınga colony ınsapace”/uzayda koloni kurma ” gibi kavramlarla yeni bir emperyal dünya düzeni oluşturmaya çalışıyor.
Batılı entelijansiyası, yazılı ve görsel basını, sanat, film ve diğer sektörleri, dikkatle incelendiğinde üretilen, vücut bulan her şeyin ,yeni dünya düzeninde belirlenen hedeflere ulaşmayı amaçladığını görmek mümkün. Kavram ve kurumlarıyla oluşturulan küresel yapı, hedefine koşuyor. Bir yönüyle realiteyi görmezden gelen, ütopyanın karanlık dehlizlerinde aleme nizamat vermeye çalışan, batı medeniyetinin ,insanlığın hayrına hayalleri olmadığı da bilinen bir gerçek. O halde ne yapmalı? Öncelikle oyun kuran aklı fark eden “özgün bakış açısı”na ihtiyaç var. Algıları yönetmeye matuf bilgi kirliliğine geçit vermemek lazım. “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaması gerektiğine” dair dikkat, her zaman teyakkuz halinde olmalı. Değer ölçülerini, nesillerin azami düzeyde kavramasını temin etmek lazım. Beşeri sermayeyi, “bilgi, hikmet ve irfan ” zemininde güçlü ve diri tutmak gerekiyor. Bu da elbette eğitim yoluyla gerçekleşebilir.
21 yüzyılda ,iletişim ve bilgiye ulaşma imkanlarının daha hızlı ve konforlu olması dolayısıyla, küresel etkileşim de ,o oranda artıyor. Bütün sektörler, bu etkileşimden kendi payına düşeni alıyor. Eğitim, bu mana da en hayati sektör. Kıyasıya bir rekabetin hüküm sürdüğü bu yüzyılda ,maarifimizi muhtevasıyla, kumsal yapısıyla, rehberlik ve yönlendirme metodolojisiyle; öğretmen yetiştirmeden eğitim yöneticisi yetiştirmeye, müfredattan ölçme değerlendirmeye kadar bir çok alanda ,sistematik bir yapı oluşturmayı zaruri kılıyor. Bu bağlamda maarif tecrübemiz, gelecek perspektifinin şekillenmesine fırsat sunacaktır.
Tabiatı itibariyle eğitim ,dinamik bir alandır. Gerek küresel ölçekte, gerekse ülkeler bazında ,eğitimle ilgili sorunlar, bu yüzyılda da olacaktır. Eğitimle ilgili sorunlar bitmez. Sorunların mahiyetine göre kısa, orta ve uzun vadede yapılacak planlamalar, mesafe almamıza fırsat sunacaktır. Sadece sorunları çözen değil, geleceği de planlayan anlayışın birlikte yol alması gerekiyor. Eğitimde motivasyon ve istikamet belirleme çok önemli. Çocuklarımızın/gençlerimizin önüne, “İşte sizin olmanız gereken, gitmeniz gereken yer şurasıdır. Bu eğitimi alınca şöyle bir insan olacaksınız ve şunu kazanacaksınız.” dediğimiz, onları koşarak o hedefe götürecek, o eğitimi güzel bir şekilde alacakları bir motivasyon elzem. Moral değerleri hep zirvede tutmak gerekiyor. Çocuklar için güzel olan şey, okuldaki hayatın zevkli bir şekilde geçip geçmemesidir. Orayı evden, mahalleden, sokaktan daha cazip bir hâle getirmemiz gerekir. Bu sadece okulun bahçesi, koridoru, sınıfıyla ilgili değil; okuldaki derslerin de mutlaka bu anlamda daha heyecanlı, canlı, uygulamalı, zevkli ve eğlenceli bir şekilde geçmesi gerekiyor. Ders çalışma kültür ve disiplinini içselleştirmeye ihtiyaç var. Eğitimde , hedef belirleme ve amacı da net bir şekilde ortaya koyarak öğrenci, öğretmen ve veliyi ,senkronize bir çalışma içinde bir arada ,aidiyet duygusuyla kuşatmak, 21.yüzyılda bizi daha güçlü kılacaktır.
Bu noktada, toplumu meydana getiren bütün kesimlerin eğitim mevzunu milli bir ödev ve sorumluluk alanı olarak görüp, dayanışma içinde olması önemli. Her türlü iletişim vasıtasıyla birlikte, eğitimin bütün enstrümanlarının eğitimin yarınlarını inşa etmede rolü büyük.
“Kökü mazide olan ati” olma temennisiyle …
Konuralp USTA