eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Mehmet KURTOĞLU

1969 yılında Urfa’da doğdu. HRÜ. Meslek yüksek Okulu İnşaat bölümünü bitirdi. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler bölümü ile İşletme bölümünden mezun oldu. Şiir, deneme, inceleme, biyografi, belgesel, roman ve tiyatro dalında eserler kaleme almıştır. 2005 yılında Kırım’da, 2015 yılında Kazan’da, 2019’da Edirne, Gümülcine, Kırcaali’de, 2022 yılında İstanbul ve Bursa’da yapılan Türkçenin Uluslararası Şiir Şölenine katılmıştır. 2014 yılında “Eski Dünyaya Seyahat” kitabıyla TYB gezi ödülü, 2018 yılında ise “Ezelden Urfa” kitabıyla ESKADER (Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği) şehir dalında yılın yazarı ödülünü almıştır. 2022 yılında “Göbeklitepe Turizm Ödülü” ve “Mesleğinde En İyiler Ödülü”ne layık görülmüştür. Ayrıca Kandil Çocuk Dergisi Şiir Ödülü Mansiyon 1986, 11 Nisan Urfa’nın Kurtuluşu, Şiir dalında 1991 ve 1999 yıllarında 3.lük ödülü almıştır. 2002 ve 2003 yıllarında GAP Gazeteciler Birliği “Yılın Başarılı Gazetecisi” Ödülü almıştır. Türkiye Yazarlar Birliği Urfa kurucu üyesi ve başkanlığı yapmış olup, GAP Gazeteciler Cemiyeti ve Anadolu Yazarlar Birliği kurucu ve şeref üyesidir. ŞURKAV (Şanlıurfa Kültür ve Araştırma Vakfı) ve İLESAM üyesi olan yazar, dört dönem Urfa’da iki dönem Ankara’da TYB Şube başkanlığı yapmıştır. TYB Genel Sekreteri olan yazar, Urfa’da farklı kurumlarda memur ve yöneticilik yaptıktan sonra 2008 yılından buyana Vakıflar Genel Müdürlüğünde Kütüphaneler ve Yayın Müdürü olarak çalışmaktadır. Mehmet Kurtoğlu kırktan fazla kitabın yazarıdır.

    Sarışın Batılı Filiz Akın

    Çocukluk ve gençliğimizin yıldızları bir bir aramızdan ayrılırken Dört Yapraklı Yonca’dan ilk giden Fatma Girik oldu ardından Filiz Akın.. kanser atlattı, sağlık sorunları yaşadı en son son zatüreden vefat etti. Ölüm haberinin duyulmasıyla defnedilmesi aynı anda haber oldu. Uzun yıllar ülkesinden uzak yaşayan Akın, sanki vefatında da sanat camiasına uzak kalmayı tercih etmişti. Diğer sanatçılar gibi tören yapılmadan, kameralara görünmeden aile arasında sesiz sedasız gömüldü. Bu onun vasiyetimiydi yoksa Yeşilçam sanat dünyasına gönül koymuşluktan doğan bir karar mıydı bilemiyoruz.

    Yüzünü Avrupaya dönmüş Türkiye’nin durumu ve konumu neyse Filiz Akın’ın Yeşilçam sinemasındaki konum ve durumu aynıydı. Türkiye doğu toplumundan bir batılı toplum yaratırken ilk olarak nasıl ki kılık kıyafet devrimi yapmışsa, Yeşilçam’da Filiz Akın’ın şahsında sarışın batılı bir kadın yaratırken şekli bir değişim yapmıştır. Gerçekte Filiz Akın’ın ilk genç kızlık görüntüsüyle sinemadaki yıldız olarak görüntüsü arasında büyük bir fark vardır. Bir defa siyah saçı, biçimsiz sivri burnuyla genç kızlığında ne kadar çirkinse Yeşilçam yıldızı olarak beyaz perdede o kadar güzel bir kadındır. Adeta yeniden yaratılmış gibidir.

    Yeşilçam sinemasında sarı saçı, estetikli burnu, güzel yüzüyle Batılı genç kız rollerinin vazgeçilmez oyuncusuydu. Oyuncu olarak Dört Yapraklı Yonca’nın şehirli, zarif, eğitimli oyuncusuydu. Oyunculuk kabiliyetinden daha çok Yeşilçam sinemasında işte bu görüntüsüyle iz bırakmıştır. Ondan sonra sarışınlığıyla iz bırakan Suzan Avcı dikkatleri çekmiştir. Ancak Suzan Avcı daha çok kötü vamp ve kötü kadın oynadığı için hep ikinci rollerde kalmıştır. Filiz Akın’ın sinemada iz bırakması oyunculuk kabiliyetinden daha çok kocası Türker İnanoğlu’ndan kaynaklanmıştır. Yüzlerce filmde oynamasına rağmen hafızalarda iz bırakmış tek bir filmi yoktur. Avrupai hayat tarzı, zengin fakir aşkı vs. salonfilmlerdinde boy göstermiştir.
    Filiz Akın Yeşilçam sinemasında Yılmaz Güney ile oynadığı Umutsuzlar filmi dolayısıyla belki hatırlanabilir. O da bu filmdeki rolünden dolayı değil, Yılmaz Güney’i daha geniş seyirci kitlesine ulaştırmasından dolayı. Zira Yılmaz Güney Umutsuzlar filmini çekinceye kadar yalnızca Türkiye’nin Doğusunda tanınan bir oyuncudur. İstanbul sinemalarında filmleri gösterilmiyor. Adana ve Güneydoğu’da vurdulu kırdılı, köy filmleriyle tanınan şöhretli bir oyuncudur. Filiz Akın ile oynadıktan sonra Yeşilçam sinemasında sınıf atlamış, artık Türkiye’nin dört bir yanında şöhret olmuştur. Çünkü o dönemde Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik gibi oyuncularla her jön başrol oynayamaz… Bunlarla baş rol oynayanlar ise şöhret olup birinci sınıf artistliğe yükselir.

    Filiz Akın’ın Batılı kız imajıyla Türkiye’nin Batılılaşma macerası arasında bir ilişki kurmak, benzerlik aramak mümkündür. Türkiye nasıl ki bir şapka, bir eldiven ile şeklen değişip zoraki Batılılaşmış ise, Filiz Akın da saçını sarıya boyayarak, burnunu sivrilterek ve mini etek giyerek kendini zoraki değiştirmiştir. Türk sinemasının en batılı yüzü olarak tarihe geçmiştir. Şehirli, zarif, sarışın esas kadını oynayarak hafızalarda kalmıştır. Şeklen ve rol olarak batılı tipleri oynaması onu ruhen etkilemiş olmalı ki, Türker İnanoğlu’ndan boşandıktan sonra1982 yılında Leon Bubi Rubinstein ile evlenip Paris’e yerleşmiş, daha sonra Rubinstein’den boşanıp dönemin MİT müsteşarı Sönmez Köksal ile evlenip Amerika’ya yerleşmiştir. Filmlerinde olduğu gibi Batı onun hayranlık duyduğu yaşamak istediği vatanıdır.

    Gurbet Kuşları gibi kilometre taşı bir filmde oynamasına rağmen oyunculuğu pek dikkat çekmemiştir. Antalya film festivali ödülü aldığı Ankara Eksperesi’ndeki Alman kadın ajan Hilda tam kendisine göre bir roldür. Vasat bir film olmasına rağmen buradaki rolüyle altın portakal ödülü almıştır. Türkiye’de şöhretli ve başarılı siyaset ve sanatçıların arkasında çoğunlukla güçlü bir el vardır. Bu bir zengin erkek bir dernek veya vakıf, bir mafya babası veya istihbarat örgütü olabilir. Yahut bir proje adamı olarak seçilirler. Yeşilçam sineması ve eğlence dünyasında güçlü gizli eller ve yapılar ile proje adamlar oldukça çoktur.

    Bu bağlamda Filiz Akın’ın sinema dünyasında tutunmasının nedeni Türker İnanoğlu gibi büyük bir yapımcının arkadında olmasıdır. Akın, Batı’ya yüzünü dönmüş Türkiye’nin Yeşilçam’da yarattığı sarışın Batılı kadın tipidir. Yalı ve köşklerde yaşar, eğitimli, zengin ve zariftir. Esmer ve kilolu Anadolu kadınlarına benzemez. Hayranlıkla izlenmesi gereken bir yıldızdır. Çizdiği imaj bugün etkisini kaybetmiş gibi görünse de gerçekte oyunculuk döneminde şekli de olsa modern Türk kadınının inşasında etkili olmuştur.

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.