Bir önceki yazımızda Enderun Mektebi’nin niteliği ve eğitim vermeyi hedeflediği öğrencilerin özel öğrenciler olduğu üzerinde durulmuş, bazı araştırmacılar tarafından üstün yetenekli öğrencilere eğitim veren bir kurum olarak tavsif edildiği ifade edilmişti.
Üstün yetenekli çocukların eğitiminin ilk aşaması ve belki de en önemlisi söz konusu çocukları tanılamak, normal çocuklar arasından onları ayırt edebilmektir. Antik Sparta’da, Roma’da, Çin’de ve Japonya samuray eğitiminde yetenekli olduğu düşünülen çocuklar çeşitli özelliklerine göre eğitilmek amacıyla belirli kriterlerle seçilmişlerdir. Osmanlı Devleti de Enderun Mektebine öğrenci seçmek için oldukça titiz davranmıştır. Söz konusu mektebin öğrenci kaynağı, esas olarak, Acemi Oğlanlar Ocağı olmuştur. Acemi Oğlanlar Ocağı’nın öğrenci kaynağı daha çok devşirme sitemi ile sağlanmıştır.
Osmanlı Devleti’nde savaşta esir alınan Hıristiyan gençlerin beşte biri, padişaha ait devlet işleri için ayrılmıştır. Pençik denilen bu sistemle çocuklar, Türk örf ve adetini öğrenmesi için Türk ailelerine verilir, sonrasında devlet işlerinde kendilerinden yararlanılırdı. Zamanla askere olan ihtiyacın artması, pençik sisteminin yetmemesi, Ankara mağlubiyetinin etkisiyle yeni esirler elde edilememesi, daha sağlam ve sürekli bir kaynağa ihtiyaç duyulması, devletin ihtiyaç duyduğu yöneticilerin yetiştirilebilmesi gibi sebeplerle “Devşirme” adı altında bir sistem kurulmuştur. Devşirme sistemi en yalın hali ile Osmanlı Devleti’nin Rumeli topraklarında bulunan Hıristiyan tebaasından acemi ocağına asker namzedi toplama işi olarak tanımlanmaktadır. Amaç olarak devletin ihtiyacı birinci planda tutulmuştur.
Devşirme sistemi ile o dönemde Avrupa devletleri ordularında bulunmayan paralı profesyonel askeri sınıf, yeniçeri adıyla oluşturulmuş; sadece soyluların egemen olduğu, azınlıkların dışlandığı bir saltanat yerine, sıradan köylülerin bile zeki ve yetenekli çocuklarının yönetimdeki ikinci kademe olan sadrazamlığa kadar yükselmesine imkan tanıyan düzen kurulmuştur.
Bu sisteme göre, 3-5-7 yılda bir görevli memurlar aracılığı ile Hıristiyan tebaanın çocukları belli özelliklere göre toplanırdı. Toplama işi şansa bırakılmaz belli kurallara göre yapılırdı. Bu işin birinci derece sorumlusu yeniçeri ağasıydı.
Enderun Mektebine öğrenci seçiminin ilk aşaması “Devşirme Kanunu”na talimatlarıyla yürütülürdü. Kanuna göre;
Devşirme işi yapılırken aşağıdaki aşamalardan geçilirdi:
Devşirilen çocukların birinci sınıf eğitim almalarından dolayı ailelerin çoğu, devşirme işleminden memnun kalmaktadır. Hatta Türk aileler, Hıristiyan ailelerin bu ayrıcalıklarını kıskanmaktadırlar. Kendi çocuğunu Hıristiyan gibi gösterip seçilmesini sağlamaya çalışanlar da bulunmaktadır. Az da olsa çocuklarını vermek istemeyen aileler bulunmakta bunlar, ya vaftiz defterine çocuklarını kaydettirmemekte ya da erken yaşta evlendirmektedirler.
Devşirme kanununda Osmanlı Devleti’nin aradığı tek şart üstün yetenek olmadığı, değişik unsurları da hesaba kattığı için devşirme yasasındaki bazı hükümler, üstün yetenekli olsa bile, bazı adayların elenmesine sebep olmuştur. Bunlar arasında sadece çeşitli millet ve bölgelerden öğrenci kabul edilmesi, en az iki kardeşten biri olması, evli olanların alınmaması, Müslüman veya Yahudi olmaması, İstanbul’a daha önce gelmiş olmaması gibi şartlar mevcut aday sistemi içerisindeki üstün yeteneklilerin elenmesine neden olabilecek uygulamalardır.
Osmanlı Devleti Enderun’a öğrenci kabulünü birçok etmene göre sınırlandırmışsa da yukarıda belirtilen şartlar bu mektebin üstün yeteneklilere eğitim veren kurum olma özelliğini ortadan kaldıracak bir sonuç ortaya çıkarmamaktadır. Çünkü bir kurumun üstün yetenekliler okulu olup olmamasını, kabul etmediği öğrencilerin değil, kabul ettiği öğrencilerin nitelikleri belirlemektedir. Enderun mektebine de üstün yetenekli okulu diyebilmek için buraya kabul edilen öğrencilerin hangi kriterlere göre alındığını bilmek gerekmektedir.
Devşirme kanununa göre devşirilecek oğlanların kırk evden bir çocuk oranında olmasından bahsedilmişti. Bunun Osmanlı politikası açısından çeşitli nedenleri olduğu göz önünde bulundurulsa dahi, normal nüfus popülasyonunda üstün yetenekli öğrencilere rastlanma sıklığı olan % 2-2,5 oranıyla büyük yakınlık göstermesi dikkat çekicidir. Osmanlı Devleti’nin stratejik nedenlerle bu oranı seçtiği düşünülse bile, istediği özelliklere sahip bireylerin ancak kırk kişide bir görülebileceği ihtimalini de hesaba katmış olabilecekleri de göz önünde bulundurulmalıdır.
Devşirme sistemine göre göz önünde tutulan unsurlardan birisi de seçilecek çocuklarda vücut yapısının uygunluğuna ve sağlıklı olup olmamalarına bakılmasıdır. Hatta bunu kontrol için devşirilecek öğrenciler, Turnacıbaşı Ağa tarafından anadan doğma üryan olarak vücutları kontrol edilerek en ufak kusuru olanlar elenirdi. Günümüz araştırmacılarından Terman ve Galton araştırmalarının sonuçlarına göre üstün yetenekli çocukların akranlarına göre daha az sayıda beden özrü bulunmakta, olağanın dışında sağlık sorunları bulunmamakta ve ruh sağlığı açısından dengeli ve uyumlu oldukları ifade edilmektedir. Burada da devşirme sistemindeki kıstaslarla, günümüz araştırmalarına göre ortaya çıkan üstün yetenekli öğrencilerin özellikleri benzerlik göstermektedir. Yalnız şu nokta önemle ifade edilmelidir ki günümüzde bu özellikler üstün yeteneği belirlemenin bir aracı değil sadece üstün yetenekli olarak belirlenen öğrencilerin ortak özellikleri arasındadır. Osmanlı Devleti ise bizzat bu özellikleri öğrenci seçiminde kriter olarak kullanmıştır. Günümüzde yapılan üstün yetenekli çocukların genel özellikleri ile ilgili çalışmaların sonuçları, devşirme esaslarında yer alan bu kriterlerin amaca kısmen de olsa başarılı bir şekilde hizmet ettiğinin göstergesi sayılabilir.
Araştırmacıların bazıları Enderun mektebine öğrenci seçilirken soylu olup olamamaya hiç önem verilmediğini belirtirken, Bazı araştırmacılar devşirme işlemi yapılırken soylu ve ruhban çocukları arasından seçildiklerini belirtmektedir. Her iki araştırmaları karşılaştırdığımızda şu sonuca varıyoruz: Köylü çocuğunun sistemin içerisine girmesine, diğer şartlara haiz ise, bir engel yoktu. Ancak soylu ve ruhban çocuklarına öncelik verilirdi. Bunun nüfuslu ailelerin devlete bağlılıklarını arttırmak gibi bir niyeti olduğunu kabul etmekle birlikte, ifade edilen grubun içerisinde istenilen niteliklere sahip çocukların bulunma olasılığının da hesaba katılmış olabileceği düşünülmelidir. Günümüzde yapılan araştırmalara göre üstün yetenekli çocukların % 50’sine sahip aileler, nüfusun ancak yüzde beşini oluşturan yüksek meslek grubuna dahil ailelerdir. Galton’un araştırmasına göre de üstün başarılı kimselerin akrabaları arasında da üstün başarılılara rastlanmasında tesadüfün ötesinde bir sıklık bulunmaktadır. Bu durum üstün yetenek ve başarıda kalıtımın etkisini göstermekte, devşirme sisteminin soylu ve üst meslek grubundan seçme isteğini anlamlı kılmaktadır.
Devşirme işlemi 16. Yüzyıldan sonra bozulmaya başlamış, rüşvetle, muayene etmeden çocuk alınmış, Müslümanlar da sisteme girmeye başlamıştır. IV. Murat zamanında ıslah edilmeye çalışılsa da son devşirme 1751 yılında gerçekleştirilmiştir.
Yukarıda daha detaylı bahsedildiği üzere mektebe seçilecek öğrenciler, devşirme usulünün birçok ayrıntıyı içeren kanun hükümlerine göre incelenmiştir. En ufak sızmalar dahi önlenmeye çalışılmıştır.
İlk elemeden geçirilerek İstanbul’a getirilen öğrenciler ikinci aşama olarak, günümüzde fizyonomi, daha önceleri “ilm-i kıyafet” veya “ilmi sima” olarak adlandırılan, dış görünüm ile iç dünya arasındaki bağdan anladığı iddia edilen kişilerce incelenir ve uygun görülenler saraya iç oğlanı olarak alınırlardı. Diğerleri ise ileride yeniçeri olmak üzere Anadolu’ya Türk köylülerinin yanına gönderilirdi.
Aileye verme işleminde, bazı araştırmacılara göre Türk ailelerinin yanına verilen öğrenciler 3-5 yıl burada kaldıktan sonra hazırlık saraylarına alınırlardı; bazı araştırmacılara göre, Türk ailelerine verilen öğrenciler Enderun Mektebi’ne alınmaz, Yeniçeri Ocağı’nda istihdam edilirlerdi. Buradan ve kaynaklardaki bilgilerden yetenekli olduğu düşünülen öğrencilerin doğrudan hazırlık saraylarına alındığı, bazı öğrencilerin de aileye verme işleminden ve acemi ocağından sonra mektebe kabul edildiği yorumu yapılabilecektir.
Kaynakların birçoğunda devşirme sisteminde seçilenlerin zeka ve yeteneğine dikkat edildiği belirtilmekte, ancak bu kriterin niteliğinden hiç bahsedilmemektedir. Aşağıdaki örnek ilmi kıyafetten anlayan kişinin hangi niteliklere baktığını göstermesi açısından önemlidir:
Devşirme adayları, ortasına yemek kabı yerleştirilmiş bir tepsi çevresine sıkışıkça bir durumda oturtulurdu. Her birinin eline sapları hayli uzun tahta kaşıklar verilirdi. Kendilerinden kaşığının sapını arkadaşına dokundurmadan karınlarını doyurmaları istenirdi. Kafaları yeterince çalışmayanlar sorunun çözümünü bir türlü kestiremezlerdi. En akıllıları ise karşısında oturanlarla iş birliği yapmayı düşünür, kendi kaşığı ile onu besler, ondan da kendini beslemesini isterdi.
Devşirme sistemi ile sisteme dahil olan, ikinci bir elemeden de geçirilen çocuklar Edirne, Galata, İbrahim Paşa ve İskender Çelebi saraylarında 2-7 yıl arasında terbiye ve tahsil görürlerdi. Burada verilen eğitim, bilginin yanı sıra uygulamayı da içeriyordu. Özellikle dini eğitim ile Türkçenin öğretilmesine önem verilmekteydi. Savaşçılık eğitimi de yine burada verilen eğitimlerin arasında yerini almaktaydı. Hazırlık saraylarında verilen eğitim, genel bilgi ve beceriyi arttırmaya yönelikti.
Buradaki eğitimin tek amacı öğrencileri yetiştirmek değil, aynı zamanda öğrencilerden bir üst aşama olan Enderun’a gidebilecek yeterlilikte bulunanları keşfetmektir. Dolayısıyla buradaki eğitimi ve içeriğini üstün yetenekli bireyleri tanılamanın bir parçası olarak kabul etmek yanlış olmayacaktır. Yine üstün yetenekli bireyleri belirleme sürecinde kullanılan başarı testleri, öğrencilere bilgi verilmesi ve bu bilgilerin kullanılma düzeyleri ile ilgili olduğundan hazırlık saraylarındaki eğitimle benzerlik göstermektedir.
Buradaki eğitimini de başarıyla tamamlayan çocuklar ancak ondan sonra Enderun Mektebi’ne gitmeye ve devletin önemli kademelerinde görev alabilecek bir eğitim almaya hazır olurlardı.
Bir sonraki yazımızda bu uzun ve meşakkatli yoldan geçerek Enderun Mektebi’ne girmeye hak kazanan öğrencilerin Enderun’daki eğitimleri üzerinde konuşmak üzere…
HOCAM.TEŞEKKÜRLER.VAR OL