Erzurum'da doğdu; ilk ve ortaokulu Erzurum’da tamamladı. Atatürk Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Çeşitli liselerde Edebiyat öğretmenliği yaptı. Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesinde, Edebiyat ve Osmanlı Türkçesi derslerine girmektedir.
Üniversite yıllarında Erzurum yöresine ait efsaneler, maniler, atasözleri ve deyimler üzerine derleme çalışmaları yaptı. Bitirme tezini “Lügat-ı Naci” ve “Kamus-i Türkî”de geçen Arapça sözcüklerin çoğul kullanımları üzerine hazırladı.
Yerel ve ulusal düzeyde dergi ve gazetecilik çalışmaları yaptı. Değirmen Dergisinin yazı işleri kadrosunda yer aldı. Değirmen Dergisi Risale Haber, Edebi Kültür Dergisi’nde edebî-felsefî yazılar yazdı. Farklı türde kitaplar ve filmler üzerine eleştiriler kaleme aldı. 2020 yılında İhtilâlden İkbâle Var Olmanın Retoriği adlı iki ciltlik biyografi kitabı yayımlandı. Dünya Bizim, Edebiyat Dünyamız, Tyb.org, Edebistan, Şehir ve Kültür Dergisi, Türkiye Postası Gazetesi gibi çeşitli yerlerde yazıları yayınlanmaya devam etmektedir. TYB Sakarya yönetim kurulu üyesidir. Evli ve üç çocuk annesidir.
“Telgrafın tellerini kurşunlamalı Öyle değildi bu türkü bilirim…”
Öyle değil bu türkü, öyle değil. Türkülere kan sıçradı Ortadoğu’da. Kurşunlar ihtiyârlara, kurşunlar kadınlara, kurşunlar bebeklere sıkılmakta! Türkü yerine ağıtlar yakılmakta, yana yakıla!
–Batı cephesinde yeni bir şey yok, günlük güneşlik rutin hayât. Doğu cephesinde ne var?
-Kıyım!
-Ah!
Agâh ol, incinmesin Kudüs! Sükût var gözlerinde Kudüs’ün. Bin mızrap dokunuyor saçının her bir teline; hüzün makâmında! Elemin en güzel aksi vuruyor, Mescid-i Aksâ’nın altın kubbesine.
“Gazze’yi tek etmeyeceğiz oğlum! Kazanan biz olacağız.” diye ölen oğlunun başında inim inim inleyen babanın vedâsı ulaşmış kulağına.
Âgâh ol, hâk ile yeksân olmasın Kudüs! Soykırımcılar iş başında Gazze’de! Bu şehir o eski şehir midir? Bu şehir “İşgâl bitsin de bin cânım olsa veririm.” diyenlerin şehridir.
Ölüm âsûdedir Filistin’de. Susun! Hastaneler bombalanmakta. Babalar, minik kızlarının parçalanmış azalarını toplamakta! Kamyonlarla taşınmakta cesetler. Üç maymunu oynayan emperyalist güçler, kıyımı ayakta alkışlamakta, içten içe! Âlem ekran başında seyretmekte, beyaz zambaklara bürünmüş gidenleri.
“Kaybetti asrımızda ölüm eski hüznünü
Lâkayt olan mühimsemiyor gamlı bir günü”
Âgâh ol, işitmesin Kudüs! Gemiler uçak taşımakta! Uçaklar delip geçmekte göğü, füzeler savaş çığlıkları atmakta! Susun! On üç yaşındaki Filistinli kızın feryadı ilişmekte kulağına:
“Bizim suçumuz ne? Müslüman devletler, neredesiniz?”
“Sonra dost, düşman bütün insânlar sustu. Yalnız analar ağladı dünyânın iki ucunda.”
“Müslüman’ım” diyen insânın bu vahşet karşısında susması, Müslümanlığın ve insânlığın iflâsını gerektirir! Susun! İflâs etmiştir insânlık! İflâs etmiştir İslâm dünyâsı!
“Ben öyle bilirim ki
Yaşamak, berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır.”
Leyla hanım şiiriniz çok güzel yüreğinize sağlık. İstanbul da Filistin için yapacağımız bir eylem de bır kısmını okumak istiyoruz irin verirseniz.