eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Leyla YILDIZ

Erzurum'da doğdu; ilk ve ortaokulu Erzurum’da tamamladı. Atatürk Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Çeşitli liselerde Edebiyat öğretmenliği yaptı. Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesinde, Edebiyat ve Osmanlı Türkçesi derslerine girmektedir. Üniversite yıllarında Erzurum yöresine ait efsaneler, maniler, atasözleri ve deyimler üzerine derleme çalışmaları yaptı. Bitirme tezini “Lügat-ı Naci” ve “Kamus-i Türkî”de geçen Arapça sözcüklerin çoğul kullanımları üzerine hazırladı. Yerel ve ulusal düzeyde dergi ve gazetecilik çalışmaları yaptı. Değirmen Dergisinin yazı işleri kadrosunda yer aldı. Değirmen Dergisi Risale Haber, Edebi Kültür Dergisi’nde edebî-felsefî yazılar yazdı. Farklı türde kitaplar ve filmler üzerine eleştiriler kaleme aldı. 2020 yılında İhtilâlden İkbâle Var Olmanın Retoriği adlı iki ciltlik biyografi kitabı yayımlandı. Dünya Bizim, Edebiyat Dünyamız, Tyb.org, Edebistan, Şehir ve Kültür Dergisi, Türkiye Postası Gazetesi gibi çeşitli yerlerde yazıları yayınlanmaya devam etmektedir. TYB Sakarya yönetim kurulu üyesidir. Evli ve üç çocuk annesidir.

    Biz savaşı önce kendimizde kaybettik!

    “Önce yüreğimizdeki Kudüs’ü işgal ettiler.

    Biz savaşı önce kendimizde kaybettik!”

    Cahit Zarifoğlu

    “Telgrafın tellerini kurşunlamalı
    Öyle değildi bu türkü bilirim…”

                Öyle değil bu türkü, öyle değil. Türkülere kan sıçradı Ortadoğu’da. Kurşunlar ihtiyârlara, kurşunlar kadınlara, kurşunlar bebeklere sıkılmakta! Türkü yerine ağıtlar yakılmakta, yana yakıla!

                –Batı cephesinde yeni bir şey yok, günlük güneşlik rutin hayât. Doğu cephesinde ne var?

                -Kıyım!

                -Ah!

                Agâh ol, incinmesin Kudüs! Sükût var gözlerinde Kudüs’ün. Bin mızrap dokunuyor saçının her bir teline; hüzün makâmında! Elemin en güzel aksi vuruyor, Mescid-i Aksâ’nın altın kubbesine.

                “Gazze’yi tek etmeyeceğiz oğlum! Kazanan biz olacağız.” diye ölen oğlunun başında inim inim inleyen babanın vedâsı ulaşmış kulağına.

                Bombalar yağarken şehre, sessiz olunur! Babalar ağlarken de… Susun!

                “Susuyor susmasına dudaklarımız ama

                Çalar saâtler gibidir içimiz”

                Ümitsizdir akşamlar Kudüs’te… Lacivert gecelerde kaybolmuş rûhların serzenişleri duyulur, yıkıntılar arasında. Yıkıntılar arasında cân veren pervânelerdir çocuklar, sessiz sedâsız… Ah o parçalanmış bedenler! Feryâd u figânlar…

                “Acı diyorum efendim, acı da evrensel olmalı.

                Bir çocuğun eline diken batsa, dünyâ yanmalı.”     

                Âgâh ol, tarûmâr olmasın Kudüs. İslâm’ın ilk kıblesi Mescid-i Aksâ, âh u zâr içinde! Peygamberler yurdunu tozu dumana katan Siyonist naralar, Kubbet’üs Sahrâ’nın celi sülüs hatlı Yâsîn sûresine çarpmakta.

                “Kudüs işgâl altındayken ben nasıl gülebilirim ki?” diyen Selahaddin Eyyûbî’nin rûhu azâpta.

                “Gittikçe büyüyor sessizliğimiz”

                Âgâh ol, mahzûn olmasın Kudüs. Mirâcın ilk şâhidi Mescid-i Aksâ, ter ü tâze şehidlere içi yanmakta! Beş dakikada bir cân vermekte Gazze. Susun!

                “Babam şehit olmadan önce yakacak odunumuz vardı. Şimdi hep üşüyoruz.”

                Tanklar kovalamakta ana babayı, tanklar biçmekte çoluk çocuğu!

                “Bir Musa doğmasın diye, doğan binlerce çocuk öldürülür.”        

                Âgâh ol, uyanmasın Kudüs!Ortadoğu’da yangın var! Holokost kahramanları, yumurtasını pişirmek için ateşe vermekte dünyâyı. Susun! Sesler gelmekte öteden, sesler gelmekte beriden:

                “Amca, biz bu dünyâda nereye gidelim!”

                Âgâh ol, hâk ile yeksân olmasın Kudüs! Soykırımcılar iş başında Gazze’de! Bu şehir o eski şehir midir? Bu şehir “İşgâl bitsin de bin cânım olsa veririm.” diyenlerin şehridir.

                Ölüm âsûdedir Filistin’de. Susun! Hastaneler bombalanmakta. Babalar, minik kızlarının parçalanmış azalarını toplamakta! Kamyonlarla taşınmakta cesetler. Üç maymunu oynayan emperyalist güçler, kıyımı ayakta alkışlamakta, içten içe! Âlem ekran başında seyretmekte, beyaz zambaklara bürünmüş gidenleri. 

                “Kaybetti asrımızda ölüm eski hüznünü

                 Lâkayt olan mühimsemiyor gamlı bir günü” 

                Âgâh ol, işitmesin Kudüs! Gemiler uçak taşımakta! Uçaklar delip geçmekte göğü, füzeler savaş çığlıkları atmakta! Susun! On üç yaşındaki Filistinli kızın feryadı ilişmekte kulağına: 

                “Bizim suçumuz ne? Müslüman devletler, neredesiniz?”

                Neredesin İran, neredesin Yemen, neredesin Mısır, neredesin Kuveyt, neredesin Pakistan, neredesin Suudi Arabistan? Neredesin Katar, Endonezya, Afganistan, Hindistan, Bangladeş, Fas, Sudan… Neredesin Türkiye? Godot’yu bekler gibi bekleme beyhude. Beklenen sensin! Ebabil sensin!

                “Kardeşiz demek yetmez/Habil misin Kabil mi?”

                Kör ve sağır Dünyâ! Ses ver!

                “Sonra dost, düşman bütün insânlar sustu. Yalnız analar ağladı dünyânın iki ucunda.”

                “Müslüman’ım” diyen insânın bu vahşet karşısında susması, Müslümanlığın ve insânlığın iflâsını gerektirir! Susun! İflâs etmiştir insânlık! İflâs etmiştir İslâm dünyâsı!

                “Ben öyle bilirim ki

                Yaşamak, berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır.”

                                                                                       Leyla Yıldız

                                                                                  

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    1. Muhammed Emin yazıcı dedi ki:

      Leyla hanım şiiriniz çok güzel yüreğinize sağlık. İstanbul da Filistin için yapacağımız bir eylem de bır kısmını okumak istiyoruz irin verirseniz.