”Kafaya ekilen tohumları yeşertemediysen ; Hala çorak, hala yavansan ve daha da kötüsü bilmediğini de bilmiyorsan; tüm diplomalar okur-yazarlıktan ibarettir___!”
”Hakikat o kadar az bulunur bir cevherdir ki… Söylemesi bir zevktir…”
Neval Şahinüçer
Mana kendini okumakla başlayan, anlamakla hayat bulan hakikat ise,
Bildim ki;
*Zulüm, çok çeşitliymiş. Başkasına değil, kişi en çok nefsine zulmedermiş.
*İnsan bütün yalanlarını hakikatte kendisine söylerken, kimse kimseyi sonsuza kadar aldatamazmış.
*Kınamak için kendi halin yetermiş. Gördüğün o kusur, kendinde olmasa bilemezmişsin Kötü söz daima sahibine döner imiş. Dilinin altında yazdığın kaderinmiş. Sınanmadan bırakılmazmışsın. Dil kalbin pasını sızdırırmış. Sükutta ise Rabbin şifa fısıltısı varmış…
*Umutsuzluk, şikayet, öfke ve kibir aklın ve ruhun özgürleşmesine engelmiş. Beden, ancak özgür bir ruh ile kanatlanırmış.
*Ne söylediğine değil, ne yaptığına bakılırmış. İlmin zekatı, amel imiş. Hareket etmiyorsan, şikayet etmeyecekmişsin.
*Mazeret icat etmek, her iş için gönülsüzlükmüş. İstisnalar kaideyi bozmamalı imiş. Sabitlik ancak, kararlı olmakla bulunurmuş. *Nankörlüğün başı şükürsüzlük, sonu daima ihanetmiş. İnsan yalnız ve sadece kendine ihanet edermiş. *Başa gelen her musibet, insanın kendisindenmiş. Eksiğini gediğini kadere rücu etmek, karaktersizlikmiş. Her şer, mutlak bir hayra dönüşürmüş.
Bildim ki;
*Hayat gönül için uzun, beden için kısa imiş. Bir işi bitirip bir yenisine koyulmalı, hiçbir işi yarım bırakmamalıymış.
*Her oluşun nasibinde mutlak bir sevgi varmış. İmkansızlar değil mümkünler, engeller değil çözümler varmış.
*Hoşgörü “tölerans değil”, “hoş gelen, görülen ve görünen” olmak imiş. *Hayatta hiç bir şey benim değil, sadece elimin altına verilenmiş. Ehil ve güvenilir olanlar, emanetleri zayi etmeyenlermiş. Kanaat, bir geçimlik kadarının derdine düşmekmiş.
*Şükür ile yaşamak, hayatı bir şölene çevirirmiş. Huzurda olan, huzurlu edermiş.
*Şükrün lezzeti ise ancak şikayeti terk ile ziyadeleşirmiş. Her hatırlayış bir şükür iken, her şükrün karşılığı mutlaka verilen imiş.
Bildim ki!
*Sabır dediğin içli ve dirençli bir bekleyiş değil, bir anlık zorda gösterdiğin dirayetmiş…
*İstenmeden yapılan her iyilik, sonunda minnetin ezikliğinde husumete dönüşürmüş. İyilik de dahi, nezaket gözetilmeliymiş. *Bencillik fakirlikmiş. Değeri kaybetmekle bilinen her kıymet, içinde fedakarlığı barındırır iken, fukara ancak zamanında kıymet bilen imiş. Zengin ise kanaat eden. *Her şey bir nasip imiş. Kalbinde merhamet olmayanın, esasında insanlıktan nasibi yokmuş. Merhamet etmeyene, merhamet edilmezmiş.
*İyilik de kötülük de unutulmamalıymış. Ahde vefa hem sadakati, hem de aynı yılanın deliğinden ikinci kere geçmemeyi öğretirmiş. *Niyeti yoklamak, samimiyetin anahtarı imiş. Edep, aslında her halde samimiyetmiş. Edep, niyetle öğrenilirmiş. *Akıllı olan kendini sığaya çeken, akil olan istişare edenmiş. İstişarede her zaman ferahlık var imiş.
*Sükutu altına denk eden, dinlemekmiş. Bütün kötülükler dil ile yapılırmış. Dili boş laftan, malayaniden korumak, sözü kalbe indirirmiş.
Bildim ki!
*Yalnızlık yokmuş, sevgisizlik varmış. *Kainatın dengesinde sebepler dairesinden arandığın oranda rızıklanır, dağıttığın oranda artırır, razı olduğunca, razı olunurmuşsun. *Aranmakla bulunmayan ama yine de arayanların bulduğu hazine aşk ise; kendini aradan çekip çıkarabilen, bütün güzel sözlerle ruhunu ona yüceltip, yükselirmiş.
*Aşk aslında artmak değil, eksilmekmiş.
Ve bildim ki;
Seyredilen seyre dalana “aşk-ı kelammış”.
İnsan ancak “aşk” ile anlaşılırmış.
Şakir Diclehan’ın merhum Neval Şahinüçer’in ölümü üzerine yazdığı yazı:
GÖKLERİN ÇEKTİĞİ KARTAL.
Neval Şahinüçer, bir subay kızı olarak dünyaya geldi. Daha sonra bir rüya neticesinde inanç ve kültür aleminde kalemiyle insanlığa hizmet etmeye çalıştı. Talihsiz ve mutsuz bir evlilik sonunda yalnız olmadığını kanıtlayarak çok derin göklerde insanlığa yararlı olacak şekilde yazılar yazdı ve Allah’la beraber olmanın verdiği coşkuyla aydınlığa kucak açtı. Mersin’de çalışıyordu, büyümesi için ona büyük şehirlerde yaşamasını, özellikle İstanbul’a gelmesini önerdim ve bu teklifime çok sıcak bakmıştı, ancak biraz zamana ihtiyacım vardır demişti. Ama kader ağlarını ördü ve çok sevdiği Allah’ın rahmetinde gark olmak için göklere çekilen ve ufuklarda süzülen bir kartal gibi uçtu. Yazmış olduğum eserleri kendisine yolluyor, o da çok ince ve dakik tahliller yapıyordu. Sezai Karakoç’ u en güzel bilen ve değerlendirenlerden biriydi. Son olarak Mersin Kitap Fuarında buluşmuş, sohbet etmiş ve kendisine “ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI’NIN SES GETİREN MEKTUPLARI”nı hediye etmiştim. Üstad Necip Fazıl: “Son günde olmasın dostum, çelengim top arabam Yalnız alıp götürsün beni dört inanmış adam” Der. Ama Neval Hanım’ ın arkasında yüzlerce seveni ve dostları vardır. 47 küsur yıl durmadan dinlenmeden bin bir çile içinde, mücadeleler yaparak toplumun var oluş savaşında yerini alan bir hanım olarak, düşünce ve edebiyat hayatımızın dinmez ve sinmez kalemi yerinden oynamaz üslubuyla kendini tasavvuf denizine kulaç atmak için bırakmıştı ve hak eden keskin kalemiyle internet sitelerinde yazmaktan geri kalmamıştı. Fakat aramızdan sıyrılıp adete bir kuş gibi uçup gitti . Fanilik arkadadır artık. Dev sulara karşı bir ömür boyu girilmiş kollar düştü. Sezai Karakoç’ un ifadesiyle:“ Ey ölüm sen ne sırlı bir güçle donanmışsın ki, en yalçın kayalıkların tepesinde, zamanının üstünde dimdik duran kartallar bile avın olur. Gök şahini ağına, tuzağına düşer.. Destanın öbür yüzü bundan sonra söylenecek. Dünya çağının bu ikindisinde ne büyük gölgeydi vurdu karşı ufuklara, güneşin doğduğu ufuklara. Evet, bir kahraman Hanım düştü toprağa. Bir kez daha, bin kez daha yeşerip boy atacak bir tohum olarak sevenlerin duasını alarak. Kalem meydanında koşan atlının atı kapaklandı ve en birinci süvariyi toprak bağrına bastı. Herkeslerden daha çok seven ana gibi.” Allah sana gani gani rahmet eylesin sevgili Neval… Çok sevdiğine kavuştun… Arkandan binlerce seven bırakarak…Şakir Diclehan
23 Ağustos 2017 tarihinde ölümü üzerine bizim yazdığımız yazı: ”Neval Şahinüçer hanımın Şubat ayında başlayan rahatsızlığından sonra bir kaç kez daha durumu ile ilgili görüştük…Son yazısını nisan (http://yerlifikirler.com/makale-detay.php?id=637) ayında yayınladıktan sonra bir daha görüşmek kısmet olmadı…Vefat haberini büyük bir teessürle öğrendik…Arkasında bir hüzün denizi bıraktı…Rabbimin mağfireti üzerine olsun…Vahye dayalı bir düşünce dünyası inşa etme çabası hep vardı…Açık, samimi, yürekten bir bakışı, duru bir zihin yapısı vardı…Rahmet olsun…Allah’ım akıbetimizi cem’an ve cümleten hayreyleye…”
(*) Merhum Neval Şahinüçer bu yazıyı (Bidim Ki!) 2017 yılında hasta yatağında ve tedavi aşamasında yazmıştı ve Yerlifikirler sitesinde yayınlamıştık. Neval Şahinüçer daha sonra 22 Ağustos 2017 tarihinde dünya misafirliğini tamamlayarak aramızdan ayrıldı ve ebedi aleme göçtü. Rahmet olsun. Ruhu revanı şad u handan olsun. Hakikat çabasıyla yazdığı bu satırlar merhumeye şefaatçi olsun. Aziz hatırasına hürmeten ve hayırla anarak bu yazıyı bugün tekrar yayınlıyoruz.
Allah rahmet eylesin. Sağlığında tanıma fırsatımız olmadı, ardından dua gönderelim bari.
kanserdi benim teyzem olur kendisi Allah rahmet eylesin