Kırk yıl eğitim ve öğretimle ilgili değişik platformlarda konuşan ve yazan biri olarak bilgi, birikim ve tecrübelerimiz şunu gösterdi ki, öğrenci sevdiği, değer verdiği, yüreğine dokunduğu öğretmeni hiç unutmuyor ve onu kendine örnek alıyor. Öyleyse biz eğitimcilerin işi hiç de kolay değil. Konuşmamıza ve davranışlarımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü bizleri takip eden yüzlerce öğrencimiz var.
Öncelikle eğitimin sırlarından bahsederek konuya girmek istiyorum. Öğretmenler; sevgi, bilgi ve ilgiyi kendine rehber edinmek zorunda. Gönüllere girilmeden beyinlere girilmiyor. Eğitimci kendini ve dersini sevdirmek zorunda. Ancak bu şekilde istenilene ulaşabilir.
Öğretmenler, öğrencilerine karşı hoşgörülü ve güler yüzlü olmalı, başarılı olabileceği ortamları hazırlamalı. Hatalar karşısında affedici olmalı. Hatalarını kendilerinin bulmalarına yardımcı olmalı. Onlara isimleriyle hitap etmeli. Çocukların ilgi ve yeteneklerini dikkate almalı. Çocuklara yapabilecekleri görevler vermeli. Gençlerdeki kimlik krizinin çözülmesine yardımcı olmalı. Grup dışı kalmış, terk edilmiş çocuklara özellikle dikkat edilmeli. Bunlar grup faaliyetlerine, sınıf içi aktivitelere yönlendirilmeli.
Gençlerin problemlerini çözmede okul yönetimi, rehber öğretmen, veli ve öğretmen kendi aralarında iyi bir iletişim kurarak işbirliğine gitmeli. Genç çevresinden iyi ilişki, arkadaşlık, dostluk, yakınlık ve sevgi bekler. Gençlere sevgi ile yaklaşılmalı, konuşularak dinlenilmelidir. İnsani ilişkilerde ortak bir dilimiz olmalı. Sorumluluk, hoşgörü, doğruluk, dürüstlük, adalet, disiplin, cesaret, sevgi ve saygı esas olmalıdır.
Gerçek zenginlik; insanlara güler yüz göstermek, onların sevgisini ve saygısını kazanmak, sıkıntı ve problemler karşısında sabırlı olmak, güzel olanları takdir etmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, iyi bir insan olarak hatırlanmaktır diyebiliriz. Çocuklarımızla aynı yöne bakabiliyor, onların ellerinden tutabiliyor, onları dinleyip, anlayabiliyorsak aşılamayacak hiçbir güçlük yoktur.
Öğretmen girdiği ilk sınıfta kalıcı izler bırakmak istiyorsa; Samimi olduğunu gösterecek cana yakın davranışlar sergilesin. İyi bir rehber olduğunu hissettirsin. Dersi zorlaştırmayıp kolaylaştırsın. Öğrenciler okuldan zevk alsınlar. Neşelensinler, gülsünler, birbirlerini kırıp incitmeden birbirleriyle şakalaşsınlar. Öğretmen bunlara bir ölçü dâhilinde izin verir.
Öğretmen öğrencilerine cesaret ve güven versin. Onlara başarı hikâyeleri anlatsın. Öğretmen iyi bir gözlemci ise, bu onun iyi yolda olduğunu gösterir. Öğrenciler özgür bir ortamda yetişmelidir. Bırakın rahatlıkla kendilerini ifade etsinler. Ne derler “Gözler yalan söylemez.” Öğrencilerinizin gözleri sizin nasıl bir öğretmen olduğunuzu anlatır. Sevilen öğretmenin dersinin nasıl geçtiği bilinmez. Eğer öğretmen sevilmiyorsa dersler sıkıcı olur, öğrenci bir an önce sınıftan çıkmak ister, zil çalsa diye zili bekler. Sıkıcı olan öğretmenin dersi bitmez. Öğretmen öğrenciyi sıkmadan dersini işlemelidir. Hangi dersler sevilmiyorsa bilin ki o öğretmen sevilmeyen öğretmendir.
Öğrenciyi başarılı yapanda, başarısız yapanda öğretmenin tutum ve davranışlarıdır. Öğretmen okuma sevgisi verdiği gibi okumadan nefret te ettirir. Öğrenci öğretmenini sevmeli ki koşa koşa okuluna gitsin. Okulu çekilmez bir hale getirmeyelim. Yüreğimiz bir sevgi pınarı gibi çağlayarak aksın ki, ülkemiz insanlarını, değerlerini ve ülkesini seven insanlarla dolup taşsın. Sınıfını bir bahar havasına çevirmek isteyen öğretmenin hem kalbi hem de gözleri gülmeli ki ülke gül bahçesine dönüşsün.
Zaman zaman öğrencilerinize sorun bakalım. Kendilerini sıkan davranışlarınız nelerdir? Sebeplerini mutlaka öğrenin ona göre de çaresine bakın. Genellikle öğrenciler şu sebeplerden dolayı dersten sıkılır. Ya bilgi verme yönteminiz iyi değil, ya da öğrencinin seviyesine uygun bilgiler vermiyorsunuz. Şayet böyle bir durum varsa öğretmenin yapacağı ilk iş dersi eğlenceli, zevkli bir hale dönüştürmektir. Bunun için de ders anlatırken şaka, mizah, espri, hikâye, şiir vb. etkinliklerle dersi sevimli hale, okulla öğrenciyle ilgili fıkralar, şakalar anlatarak dersi zevkli hale getirmeliyiz.
Edgar GUEST: “İsteyen başarır. Başaranlar senden çok üstün insanlar değil. Yüreklilik insanın ruhundan gelmeli. Büyük insanların başlangıçtaki durumlarından bir farkının olmadığını anla. Gücünü topla ve ben de yapabilirim de.”
Ali ÖZKANLI
Hocam ne güzel özetlemişsin Allah razı olsun. 25 yıllık öğretmenim kendimizi yenileyip geliştirmek duyarlılık oluşturmak aracıyla okudum yazınızdan istifade ettim. Ellerinize sağlı.