DERSAÂDET YAZILARI-7
Dr. Hasan YILDIZ
Baş Döndürücü Değişim*
Medreselerde hayata geçirilmeye çalışılan yeni düzenlemelerin Osmanlı’nın da merkezinde yer aldığı küresel boyuttaki büyük çalkantıların peş peşe yaşandığı bir döneme denk gelmiş olması medreseler için büyük bir talihsizlik olmuştu. II. Meşrutiyet döneminde sıklıkla gerçekleşen hükümet değişiklikleri ıslahatın sağlıklı bir şekilde yürütülmesini zorlaştırdığı gibi pek çok aksaklığa da yol açmaktaydı. Sıklıkla gerçekleşen hükümet değişiklikleri, bir önceki hükümetin icraatlarından farklı yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesi heves ve çabasını da beraberinde getiriyordu.
Gerçekleştirilen yeni düzenlemelerin henüz uygulama sonuçları görülmeden ya da bu düzenlemelerin olumlu-olumsuz sonuçlarının objektif bir bakışla gözlemlenmesine imkân sağlayacak makul bir süre geçmeden yeni düzenlemelere girişilmesi ebetteki sürecin sağlıklı bir şekilde yönetilmesini ve yürütülmesini zora sokuyordu.
Nitekim 1914 senesinde hayata geçirilen yeni düzenlemelerin üzerinden henüz iki buçuk yıl kadar bir süre geçtiği aşamada Şeyhülislam Musa Kazım Efendi’nin 8 Mayıs 1916 tarihinde göreve gelmesiyle birlikte medreselerin gerek teşkilat yapısında gerekse müfredat programlarında değişiklik yapılması planlandı. 2 Nisan 1917 tarihli Medâris-i İlmiye Hakkında Kânun yayımlanarak önceki düzenlemeye göre 4+4+4=12 yıl olan eğitim süresi 3+3+3=9 yıla indirildi. Önceden Tâlî Kısm-ı Evvel, Tâlî Kısm-ı Sânî ve Kısm-ı Âlî adı verilen kısım isimleri İbtidâî Evvel, İbtidâî Sânî ve Sahn isimleriyle değiştirildi. Mütehassısîn Medresesi ismi de Medrese-i Süleymâniye’ye dönüştürüldü. Bir diğer yenilik ise taşrada açılan “Beş Senelik Taşra Medreseleri” uygulamasına son verilerek tüm medreselerin meşîhata bağlanması şeklinde gerçekleşti. “Taşra Medresesi” adı altında yapılandırılan bu medreselerin tamamı Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Medresesi çatısı altına dahil edildi.
Medrese tarihi araştırmacılarının değerlendirmelerine göre Şeyhülislâm Musa Kazım Efendi’nin gerçekleştirdiği düzenlemeyle medrese ıslâhatı yeniden ele alınıyormuş gibi yapılmış, ancak önceki sisteme şeklen müdahale edilerek sınıf ayarlaması ile birlikte devre/kısım adları Sultan Fatih’in kurmuş olduğu medrese sistemindeki adlarla değiştirilmiştir. Medresenin çatı ismi olan Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Medresesi ismine ise dokunmamıştır. Öte yandan daha önce dörder yıllık devrelere ayrılan medresenin eğitim süresinin üçer yıla indirilmesi, müderris ve muallimlerin maaşlarının belirlenmesi, taşra medreselerinin meşîhata bağlanması ve öğrenciler için maliyeden ödenek tahsis edilmesi önemli düzenlemeler olarak kabul edilmektedir.
Teşkilât yapısı günün şartlarına ve gelişen yeni durumlara göre yenilenen ya da değiştirilen Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Medresesi, aynı süreç içerisinde yoğun bir şekilde müfredat programı geliştirme faaliyetlerine de sahne olmaktaydı. Müfredat ya da diğer ifadesiyle öğretim programlarının belirlenmesi süreci hayati öneme haiz olmanın yanında ilgili eğitim kurumunun yol haritasını da belirlemekteydi.
Müfredat programlarını hazırlama görevi Meclis-i Mesâlih-i Talebe isimli kurula aitti. Alanlarında yetkin ve ihtisas sahibi olan üyelerden oluşan kurulun Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Medresesi’nin teşekkülü sürecinin başından itibaren yoğun bir çalışma temposu içerisine girdiği görülmekteydi. Başta müfredatın ve ders kitaplarının belirlenmesi olmak üzere medreselere dair her türlü konuyu görüşmek ve karara bağlamakla görevli olan kurul hemen hemen her hafta toplanarak kesintisiz bir şekilde mesai harcamaktaydı.
Bu çerçevede; Şeyhülislam Mustafa Hayri Efendi döneminde Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Medresesi’nin tüm kısımları için Meclis-i Mesâlih-i Talebe tarafından müfredat programı ve ders kitapları listesi hazırlanarak yayımlanmış, Şeyhülislâm Musa Kazım Efendi döneminde de yine aynı meclis tarafından müfredat programlarını geliştirmeye ve yenilemeye yönelik çalışmalar yürütülmüştü. Her iki şeyhülislam döneminde hazırlanan müfredat programlarının daha sonraki dönemlerde de geliştirilmesine devam edildiği ve son olarak TBMM tarafından 10 Kasım 1923 tarihinde bastırılan Dârü’l-hilâfe Medreseleri-Ders Cetvelleri ve Müfredât Programı ile son şeklini almıştı.
Öncelikle Şeyhülislâm Mustafa Hayri Efendi’nin 16 Mart 1914 tarihinde göreve gelmesiyle birlikte Meclis-i Mesâlih-i Talebe tarafından medrese programına dâhil edilen derslerin müfredatını belirlemek amacıyla bir dizi toplantılar tertip edilmiş, müderris ve muallimlerin branşları esas alınmak suretiyle davet edildikleri bu toplantılarda ders programının ve müfredatının şekillendirilmesine çalışılmıştı. Programların hazırlanma sürecinde paydaş katılımını ve önerilerini önemseyen bir yaklaşımın benimsenmiş olması, sürecin öne çıkan en belirgin özelliğiydi.
Üç aşamadan oluşan müfredat programı belirleme sürecinin, ilk aşamasında sahada görev yapan müderris ve muallimlerden program teklifleri alınmaktaydı. İkinci aşamada Teftiş Heyeti’nin incelemesinden geçen program teklifleri üçüncü aşama olan ve sahada görev yapan müderris ve muallimlerin de iştirak ettiği Meclis-i Mesâlih-i Talebe tarafından gerçekleştirilen toplantılarda enine-boyuna tartışılarak karara bağlanmaktaydı. Son olarak Şeyhülislâmlık makâmının onayıyla uygulamaya geçirilen müfredat programlarla ilgili olarak uygulama sürecinde karşılaşılan yeni durum ya da ihtiyaçlar üzerine öğretim yılı sonunda da aynı sürecin tekrar işletilerek geliştirme faaliyetlerine devam edilmekteydi.
Osmanlı medreselerinde okutulması geleneksel hale gelmiş ilimlerin dışında 1914 ıslahatıyla medrese müfredatına ilave edilen derslerden bir kısmı şu şekilde sırlanmaktaydı: Mihânik (Mekanik), Amelî Ziraât (Tarım), İlm-i Tabakât (Jeoloji), Hesâb-ı Amelî(Uygulamalı Aritmetik), Hesâb-ı Nazârî (Sayılar Teorisi), Cebir, Resm-i Hattî (Teknik Resim), Hıfzıssıhha, Tabîiyyât (Tabiat İlimleri), Mâlûmât-ı Ziraiyye ve Nebâtât (Ziraat), İlm-i Hayvânât (Zooloji), Ulûm-i Riyâzîyye (Matematik), Kimya, Felsefe, İlm-i Nebâtat (Botanik) ile Mevâlid-i Selâse (Tabiat İlmi). Dil öğretimi kapsamında zorunlu olan Arapça ve Farsça dışında Alman, Fransız, İngiliz ve Rus Lisanlarından biri seçildikten sonra mecburi hâle geliyordu. Ayrıca dikkat çeken derslerden biri de her gün uygun zamanlarda yaptırılacak olan Terbiye-i Bedeniye dersi idi.
Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Medresesi’nin tâli kısmının(orta ve lise düzeyi) ders programı incelendiğinde şu değerlendirmeleri yapmak mümkündür:
Şeyhülislam Mustafa Hayri Efendi döneminde 1915-1916 öğretim yılına gelindiğinde son şekli verilen müfredatın ders yükü itibarıyla %41’ini dil ve edebiyat, %23’ünü İslâmî ilimler, %11’ini ise tarih-coğrafya grubu dersler oluşturmaktaydı. Diğer dersler ise değişik oranlarda programa dahil edilmişti. Şeyhülislam Musa Kazım Efendi döneminde ise hem eğitim süresi hem de ders çeşitliliği azaltılmıştı. 1918-1919 öğretim yılına gelindiğinde son şekli verilen müfredatın ders yükü itibarıyla %42’sini dil ve edebiyat, %21’ini İslâmî ilimler, %11’ini ise Matematik grubu dersler oluşturmaktaydı. Diğer dersler ise değişik oranlarda programa dahil edilmişti.
1914 ıslahatına göre Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Medresesi’nin kısm-ı âlî (yüksek öğretim düzeyi) ders programının %71’i İslâmî ilimlerden, %29’u ise aralarında Felsefe, Mantık, Psikoloji, Sosyoloji ve İlm-i Terbiye (pedagoji) vb. derslerden oluşmaktaydı. Şeyhülislâm Musa Kazım Efendi döneminde ise %49’a gerileyen İslami ilimlere karşın %29 ile dil-edebiyat, %18 ile felsefe grubu dersler programda yerini alıyordu.
Öte yandan lisans üstü/doktora düzeyinde eğitim verilen Medresetü’l-Mütehassısîn/Medrese-i Süleymaniye ise Tefsir ve Hadîs, Fıkıh ve Usûl-i Fıkıh ile Kelâm ve Tasavvuf şubelerinden oluşturulmuş ve her bir şubede kendi ihtisas alanlarında eğitim verilmekteydi. Felsefe grubu dersler ise Kelam ve Tasavvuf bölümü ders programında kendine yer bulmuştu.
Bir sonraki yazımızda TBMM dönemi (1920-1924) Dârü’l-hilâfe Medreselerine değinmek dileğiyle…
* “Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Medresesi’nde Eğitim ve Öğretim” isimli doktora tezinden yararlanılarak hazırlanmıştır. (Detaylı bilgi için: Bkz. Hasan Yıldız, age., İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017)
Mihânik (Mekanik), Amelî Ziraât (Tarım), İlm-i Tabakât (Jeoloji), Hesâb-ı Amelî(Uygulamalı Aritmetik), Hesâb-ı Nazârî (Sayılar Teorisi), Cebir, Resm-i Hattî (Teknik Resim), Hıfzıssıhha, Tabîiyyât (Tabiat İlimleri), Mâlûmât-ı Ziraiyye ve Nebâtât (Ziraat), İlm-i Hayvânât (Zooloji), Ulûm-i Riyâzîyye (Matematik), Kimya, Felsefe, İlm-i Nebâtat (Botanik) ile Mevâlid-i Selâse (Tabiat İlmi) gibi ilim dallarının isimleri şuan Azerbaycan’da hemen hemen burada olduğu şekliyle korunmaktadır.
Yazarın kalemine sağlık.