Mustafa Özçelik
Bugün büyük adamlar topluluğu içerisinde kimi düşünürsek düşünelim onların yetişme ve başarılı hikayelerinde bir ya da birkaç hocanın etkisini görmekte gecikmeyiz. Konuyu Mehmet Akif üzerinde ele alacak olursak onun büyük bir şair, faziletli bir insan, bir mücadele kahramanı olmasında başta babası Mehmet Tahir Efendi olmak üzere pek çok hocanın ismi sayılabilir. Her biri Akif’in yetişmesinde çok yönlü etkilere sahip olmuş isimlerdir.
İşte bu hocalardan biri de Hoca Kadri Efendi tam adıyla Hoca Mehmed Kadri Nasıh’tır. Hakkında çok da fazla bilgi bulunmayan hocayı en geniş şekilde anlatan Ali Birinci Hocanın “Mehmet Akif’in Tahsil Hayatında bir isim Hoca Mehmed Kadri Nasuh Efendi” başlıklı makalesinden öğrendiğimize göre Hoca Kadri Efendi, 1855 yılında Hersek köylerinden birinde doğmuş, yirmili yaşlarında İstanbul’a gelerek burada medresede eğitim almış, ardından Darülmuallimin’e giderek buradan 1881’de mezun olmuştur.
Hoca Kadri Efendi’yi Akif’in de hocası yapacak süreç ise bundan sonra başlar. Mezuniyetinden sonra İstanbul Rüşdiyelerinde uzun sayılabilecek bir süre muallimlik yapar. Daha sonra ise Jöntürk hareketini benimseyen biri isim olduğu için siyasi fikirlerinden dolayı İstanbul’u terk etmek zorunda kalarak önce Mısır’a, sonra Paris’e gider. Onun buralarda elbette yaptığı ayrı bir yazının konusu olabilecek özellikler taşımaktadır. Ama biz bu yazıda onun Akif üzerindeki tesiri üzerinde durmak istiyoruz.
Hoca Kadri Efendi’nin Mehmet Akif’le karşılaşması, Akif’in Rüşdiye yani ortaokul yıllarında olur. Kendisi bu okula geçici muallim olarak atanmıştır. Talebelerinden bir de Akif’tir. Hepimiz biliriz. Derslerimize pek çok hoca girer ama çoğunu isimlerini bile hatırlamayız. Bazıları ise bizim için unutulmayan isimlere dönüşürler. İşte Hoca Kadri Efendi de Akif için unutulan değil her daim hatırlanan/hatırladığı bir isim olur. Zira yıllar sonra Rüşdiye yıllarını anlatırken hocası için şunları diyecektir: “Bu seyyar hocaların en mühimi son sınıfta kendisinden Türkçe okuduğum Hoca Kadri Efendidir. Hoca Kadri Efendi Abdülhamid devrinin hürriyetperver şahsiyetlerindendir. O devirde evvela Mısır’a kaçtı. Orada Kanun-ı Esasi gazetesini çıkardı. Sonra Paris’e gitti. Paris’te Harb-i Umumi ortalarına kadar yaşadı. İlmen ve ahlaken çok yüksek bir zat. Aslen Herseklidir. İngiliz kerim Efendiden, Hoca Tahsin Efendiden okumuş, Arapçası Acemcesi çok kuvvetli. Fransızca da öğrenmişti. Bu zat lisan konusunda üzerimde çok müesssir oldu. O kadar yüksek bir adamın alelade bir nasihati bile tesir eder.”
Bu ifadeler, Hoca Kadri’nin Akif üzerinde ne kadar çok yönlü tesiri olduğunu göstermektedir. Bunlardan ilki ondan Türkçe konusunda aldığı eğitimle bu dile verdiği önemde bu hocanın payıdır. İkincisi Arapça, Farsça ve Fransızcayı en iyi şekilde öğrenmesi konusundaki tesiridir. Akif, bu tesirle olmalı ki bu üç dili de onlardan tercümeler yapacak seviyede öğrenmiş, böylece doğu ve batı kültüründen, bu kültürün isim ve eserlerinden doğrudan okumalarla haberdar olmuştur. Yani karşımızda evrensel kültürü de bilen bir Akif varsa bu durum her şeyden önce bu etkiyle olmuştur.
Bütün bunlar önemli olmakla birlikte Hoca Kadri Efendi’nin Akif üzerindeki tesiri elbette bundan ibaret değildir. Hoca, onu şahsiyet olarak da etkilemiş görünmektedir. “Abdülhamid devrinin hürriyetperver şahsiyetlerindendir.” Cümlesi Akif’in baskıcı rejimlere karşı olmasında ve hürriyetçi anlayışında da bu hocanın etkisinin çok büyük olduğunu göstermektedir.
Bir diğer önemsediğim husus ise “O kadar yüksek bir adamın alelade bir nasihati bile tesir eder.” Cümlesinde dile getirilen husus oldu. Çünkü bu ifade diğerleriyle birlikte düşünüldüğünde karşımıza talebesi için müspet manada rol-model olan bir muallim tipi çıkarmaktadır. Zira bu nasihatler değerlerin inşası ve benimsetilmesi anlamında önem taşımaktadır.
Nasıl Akif, Akifliğini böyle bir hocaya borçlu ise daha pek çok isim de böyle hocaların kendilerine örneklik teşkil edecek yönleriyle şahsiyetlerini bulmuşlar ve alanlarında çok başarılı olmuşlardır. İşte bugün için de önemsememiz gereken bir durum da budur. Zira her çocuk-genç yetişme çağında yolunu aydınlatacak örnekler görmek ister. Bu kimiz zaman anne baba olsa bile öğretmenin rolü bu anlamda daha fazladır. Sonuçta pedogoji eğitimi almış biridir öğretmen. Bunun sonucu olarak talebelerinin ilgi ve kabiliyet alanlarını keşfetmek, onları buna göre eğitmek, onlara ilmin, kültürün kapılarını açmak daha da önemlisi onlara duygu ve fikir manasında şahsiyetlerinin inşasında örnek olmak gibi bir sorumluluğu vardır.
İşte Hoca Kadri örneği bize eğitimin asıl meselesinin öğrenci yetiştirmekten önce öğretmen yetiştirme meselesi olduğunu göstermektedir. İlgi, bilgi, kabiliyet ve istek manasında bu mesleği seçenler yeni Hoca Kadriler olabilirler. Değilse atanması kolay diye öğretmenliği seçmek hem öğretmenin kendisi hem de yetiştireceği talebeler için doğru bir tercih değildir. Gönül ister ki bundan otuz yıl kırk yıl sonra alanında başarılı olmuş biri bir söyleşinde “Yetişmemde şu öğretmenim çok tesirli oldu” cümlesini kurabilsin. Formül basittir. İyi yetişmiş hoca, iyi yetiştirilmiş talebe/talebeler demektir.