eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Mustafa KIR

Mustafa Kır: 12.11. 1954 yılında Çorum’un Bayat İlçesine bağlı Çay köyünde doğdu. İlkokulu köyünde bitirdikten İskilipli Tavukçu lakabıyla maruf Mustafa Avşar Hocadan Kur’an-ı Kerim öğrendi ve hafızlık yaptı. 1971-72 yılında İskilip Ortaokulundan, 1975-76 yılında Amasya İmam-Hatip Lisesinden mezun oldu. Aynı yıl girdiği Üniversite sınavlarında Konya Yüksek İslam Enstitüsünü yatılı olarak kazandı. Yüksek İslam Enstitüsünde öğrencilik ile birlikte Kuran Kursu öğretmenliği görevini de yürüten Kır, Konya Yüksek İslam Enstitüsünü 1980 yılında tamamladı. 17 Mart 1981’de kura çekimi yoluyla Giresun Görele İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri öğretmenliğine atandı. 1 Ocak 1985 yılında Bayburt İmam-Hatip ve Anadolu İmam-Hatip Lisesi Müdürlüğü’ne getirildi. Müdürlük görevi esnasında halkın desteği ile 420 öğrenci kapasiteli öğrenci yurdunun inşası; içerisinde fizik, kimya, biyoloji, fen bilimleri lisan laboratuvarı, bilgisayar Laboratuvarı, film-slayt arşivi, spor kompleksi, sağlık ünitesi bulunan 24 derslikli bir okulun donanımı ile aynı özellikte 16 derslikli Bayburt Kız İmam-Hatip Lisesi binasının yapımına , başta öğrencilerin üniversite kazanmaları olmak üzere mesleki, sosyal, kültürel, sportif ve folklor alanlarında il, bölge ve Türkiye çapında dereceler almasına, devraldığı 439 öğrenci mevcudunun 2250 ye çıkarılmasına öncülük yaptı. 1994 yılında okullar arası bilgi yarışması esnasında Bayburt Valisinin kız öğrencilerin başlarını açtırma emrini yerine getirmediği gerekçesiyle 22 Kasım 1994 Siirt’e sürgün olarak tayini çıkarıldı. İstek dışı bu görevi kabul etmediği için Kırıkkale Anadolu İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri öğretmenliğine ataması yapıldı. 1996 yılından 3 Kasın 2002 yılına kadar TBMM’de 20. ve 21. Dönem Milletvekili Danışmanlığında bulundu. Bu görevi 3.Kasım 2002 yılına kadar sürdürdü. Kasım 2002’ de Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Yaygın Eğitim Enstitüsü Öğretmenliğine atandı. Aynı görevi yürütürken, 2004-yılından 31 Temmuz 2019 yılına kadar 11 yıl süreyle Eğitim bir-sen Ankara 1 No’lu Şube Başkanlığı, aynı zamanda 2005 yılı mayıs ayından itibaren de 14 yıl süreyle 31 Temmuz 2019 yılına kadar Memur-Sen Ankara İl Başkanlığı görevlerini de yerine getirdi. Kır: ayrıca Memur-Sen Ankara İl Başkanı ve Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı olduğu esnada; ülkemizde ve dünyada meydana gelen savaş, işgal şiddet, başörtüsü yasağı, Kur’an öğrenimine yaş sınırlaması getirilmesi, Meslek Liselerine uygulanan katsayı adaletsizliği gibi insan hakkı ihlallerine karşı birlikte mücadele vermek amacıyla aralarında gönül birlikteliği olan sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirerek ) Şubat 2009 da kısa adı ASTP olan Ankara Sivil Toplum Platformunu oluşturdu. 16 yıldan beri 300 civarında STK’ nın üye olduğu Ankara Sivil Toplum Platformu Başkanlığını yürüten Kır: TÜRAP Türkiye Aile Platformu Kurucu üyeliği, Kudüs komisyonu, Kudüs Şuurası gibi sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra çeşitli sivil toplum kuruluşlarının yönetimlerinde de sorumluluk üstlendi Daha önce birçok internet sitelerinde köşe yazarlığı yapan Kır, 2022 yılı başında itibaren Türkiye’nin Eğitim Sitesi olan Maarifin sesi’nde köşe yazarlığı yapmaktadır. Mustafa Kır Halen Sivil Toplum çalışmaları ile birlikte, Yabancı uyruklu öğrencilerin öğrenim gördüğü Özel Hamidiye Uluslararası Okullarında Lise müdürü olarak görev yapmaktadır. Kır 3 çocuk babası ve 3 torun dedesidir.

    Srebrenitsa: İnsanlığın Tükendiği Yer

     

    Bugün 11 Temmuz 2023 Salı, 11 Temmuz 1995’te Sırplar tarafından Bosna’nın bir şehri olan Srebrenitsa’da silahsız ve savunmasız 8372 masum Boşnak Müslümanın vahşice katledilerek işlenen soykırımın 28. sene-i devriyesidir. Bu sebeple Srebrenitsa şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

    Yugoslavya’nın dağılması ile birlikte Sırp, Hırvat, Sloven ve diğer tüm etnik unsurların bağımsızlıklarının arkasında kale gibi duran Avrupa devletleri, Boşnak Müslümanların manevi lideri Aliya İzzetbegoviç’in  demokrasi ve özgürlük taleplerine sadece sessiz kalmamışlar, 11 Temmuz 1995’te Sırplar tarafından, Srebrenitsa’da gerçekleştirilen ve dünyada eşine az rastlanan soykırım karşısında Sırp katillerine verdikleri destek ile soykırımın parçası haline gelmişlerdir.  Aliya İzzetbegoviç’in deyimiyle; “Avrupa’nın demokrasi, barış ve hoşgörü dedikleri ilkeler, Srebrenitsa’da toprağın altına gömülmüştür.

    Bilindiği üzere Yugoslavya’nın çöküşü üzerine 1992 yılında Sırpların Bosna’da başlattıkları soykırımın ardından bölgeye zoraki olarak müdahale eden Birleşmiş Milletler tarafından Srebrenitsa güvenli bölge ilan edilmiştir.   Srebrenitsa’nın güvenliği Hollandalı komutan Thom Karremans’ın emrindeki     BM Barış Gücüne verilmiştir.  Thom Karremans BM Barış gücü tarafından korunduğu gerekçesiyle Srebrenitsa ’da Müslümanların ellerindeki tüm silahları toplatmıştır.

    Srebrenitsa BM Barış gücünün koruması altında olduğu halde   Ratko Mladiç komutasındaki Sırp askerleri tarafından yapılan saldırıların ardı arkasının kesilmemesi üzerine Müslümanlar kendilerini savunmak amacıyla toplanan silahların geri verilmesi için Hollandalı komutan Thom Karremans’a müracaatta bulunmuşlar ancak Müslümanların talepleri Hollandalı komutan tarafından reddedilmiştir.

     Hollandalı askerlerin kontrolünde ki Pataçori BM üssüne sığınan Müslümanların bir kısmı Akü Fabrikasına yerleştirildikten sonra Hollandalı Komutan tarafından Sırplara teslim edilerek topluca öldürülmeleri sağlanmıştır.  Kendilerini kurtarmak için Orman yolundan Tuzla’ya ulaşmak için yola çıkan Boşnak Müslümanların bir kısmı da tuzağa düşürülerek topluca katledilmiştir.  Böylelikle Srebrenitsa’da 8 binden fazla Boşnak Hollandalı BM Barış gücü askerlerinin ihanetine kurban gitmiştir.

    Bilindiği üzere askeri imkânlardan yoksun olan Boşnaklar, Yugoslavya’nın parçalanmasından sonra Eski Yugoslavya’nın tüm askeri gücünü elinde tutan Sırplar ile yine Almanya, Fransa, Yunanistan gibi  bazı AB ülkeleri tarafından kendilerine silah desteği sağlanan Hırvatların saldırılarına uğramaları üzerine, 1992-1995 yılları arasında insanlık dışı vahşete maruz kalmışlardır. Dört tarafı dağlarla çevrili olan şehir kuşatma altına alınmıştır. Çocuklar, bebekler, yaşlılar, kadınlar ağır silahlarla taranarak telef edilmiştir. 4 yaşındaki bir çocuğun öldürülmeden önce annesine sorduğu; “çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değil mi anne?” Sözü yaşanan dramın boyutunu gözler önüne sermektedir.  

    Diğer taraftan ABD ve AB’nin girişimleriyle 1995’te Dayton Antlaşması yapılmış ve Bosna-Hersek Cumhuriyeti; Sırp, Hırvat ve Boşnak bölgelerine bölünmüştür. 43 ay süren savaşta, 200.000-250.000 civarında Boşnak plânlı ve sistemli bir şekilde Sırplar ve Hırvatlar tarafından katledilmişlerdir. Sadece öldürmekle yetinmemişler;  temiz su şebekeleri, elektrik santralleri, yollar, köprüler yakılmış, yıkılmış, şehre giriş ve çıkışlar yasaklanmıştır. İnsanların bir kısmı açlıktan diğer bir kısmı ise soğuktan donarak ölüme terk edilmişlerdir.

    Ancak Sırplar, en büyük vahşeti ve soykırımı BM’in Güvenli Bölgesi Srebrenitsa’da gerçekleştirmiştir. Sırbistan- Bosna savaşında General Ratko Mladiç komutasında ki Sırp Ordusu 11 Temmuz 1995’te Krivaya ’95 Harekâtı esnasında Bosna-Hersek’in Srebrenitsa kentinde aralarında bebeklerin, çocukların, kadınların ve yaşlıların da olduğu 8372 Boşnak Müslümanı dinî ve millî kimliklerinden dolayı hunhar bir şekilde topluca katletmiştir.  Bu olay II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da gerçekleştirilen en büyük soykırımın ve BM’in ve Avrupa’nın Müslümanlara karşı takındığı ikiyüzlü tavrın tescili olarak tarihe geçmiştir.

                Srebrenitsa’ da katledilen Müslümanların gömüldüğü toplu mezarlar,  tek bir mezar üzerinde çıkan ve tek bir çiçek üzerine konan mavi kelebeklerin Boşnakların dikkatlerini çekmesiyle yıllardan sonra bulunabilmiştir. Bugüne kadar 300 civarındaki toplu mezarlardan çıkarılan ve kimlikleri tespit edilen 6.610 Boşnak Müslüman Srebrenitsa yakınlarındaki Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilmişlerdir.  Halen 1762 kurbanın gömülü olduğu toplu mezarlara ulaşılamaya çalışılmaktadır.

    Yapılan şikâyetler üzerine Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı, 2007 yılında aldığı kararda, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinden (ICTY) gelen kanıtlar doğrultusunda Srebrenitsa ve civarında yapılan toplu öldürme olaylarını “soykırım” olarak kabul etmiştir.

    Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) tarafından 22 Kasım 2017 tarihinde açıklanan kararda hem Srebrenitsa ‘da yaşanan soykırımın,  hem de 1992-1995 yılları arasında başkent Saraybosna’da sivillere yönelik gerçekleştirilen soykırımın faturası uzun süre ertelendikten sonra  “Bosna Kasabı” lakaplı Sırp Komutan Ratko Mladiç ve emrindeki birkaç komutana kesilmiş ve kendilerine ebedi müebbet cezası verilmiştir.   Ratko Mladiç’in müebbet hapis cezası 8 Haziran 2021’de görülen temyiz duruşmasında onanmıştır. Bosna’da ve Srebrenitsa’da yapılan soykırımın faturasının sadece Ratko Mladiç ve birkaç komutana kesilmesi yaşanan bunca acıyı giderme yerine daha da derinleştirmiştir.

    Diğer taraftan Sırpların ve Hırvatların saldırılarına engel olmayarak, Srebrenitsa’da 8.372 Boşnak Müslüman’ın katledilmesine sebep olan Hollandalı BM Barış Gücü askerleri en az Sırplar ve Hırvatlar kadar suçlu oldukları halde, mahkeme tarafından sadece 300 kişinin ölümünden sorumlu tutularak kendilerine hak ettikleri ceza verilmemek suretiyle adeta koruma altına alınmışlardır.

    Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak tarihe geçen Srebrenitsa soykırımı, aradan 28 yıl geçmesine rağmen yaşanan dramın acısı yürekleri dağlamaya devam etmektedir.

    Sözlerimi Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’in şu sözleri tarihe ışık tutma açısından çok önem arz etmektedir.  “Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.” Biz de tarihin en büyük utanç vesikalarından biri olan Bosna’da ve Srebrenitsa’da yaşanan soykırımı asla unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız.  Srebrenitsa’da ve Bosna’da Avrupa’nın gözetiminde ve denetiminde yapılan soykırımın Avrupa’nın alnına yapışmış bir kara leke olduğunu yüzlerine vurmaya devam edeceğiz.

    Bilge Kral Aliya Izzetbegoviç’e, Bosna ve Srebrenitsa şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad mekânları cennet olsun diyorum.

                                                        Mustafa Kır

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.