Büyük fikir adamı ve milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un eğitim cephesi ve eğitici kimliğini ”Akif’te Maarif ve Maarifte Akif” başlığı ile bu bölümde okurların istifadesine sunuyoruz.
İstiklal Marşı ve Safahat şairi. Baba (Tahir Efendi) tarafı Arnavutluk, anne (Emine Şerife Hanım) tarafı Buhara’ya uzanan; Doğu’yla Batı’nın müstesna bir terkibi. İlk ismi Ragîf. Tahir Efendi’nin ezanla kulağına fısıldadığı bu isim, ebcet hesabıyla doğduğu seneye, yani Hicri 1290’a (M 1873) tekabül eder. Babasının dışında herkesin kullandığı isim Akif’tir....
Âkif hayatı boyunca maarifin/eğitim hayatının içinde olmuştur. Hayatına sadece şöyle bir göz attığımızda bile bunu görmek hiç de zor değildir. Safahat’taki mısralarının dışında Darülfünun ve Halkalı Ziraat Mektebindeki hocalık dönemleri ve konuyla ilgili yazıları, maarifçi olarak Âkif portresini ortaya koymaya yetecektir diyebiliriz. Bizzat deruhte ettiği öğretmenlik görevinin ayrıntıları hakkında epeyce...
Köklü bir kültür ve medeniyetten beslenen Âkif, bir kısım araştırmacıların iddia ettikleri gibi, mazisinden utanmamaktadır. Yeri geldiğinde ne kadar zengin bir ilim geleneğine sahip olduğunu hatırlatır. Zaman içerisinde yapılan yanlışlıkları ve hataları söylerken Mehmet Âkif’i, geçmişle ve gelenekle hesaplaşma içerisine girdiğini düşünmek makul bir tespit gibi görünmemektedir. O, mazisi olmayan...
Milli Şairimizi, çağdaş ileri bilginin Batı’da bulunduğunu dolayısıyla Avrupa’daki fen ve tekniğin önemini hatırlatmaktadır. Zira “Batı’nın maddî gelişmişliği Doğu’nun varlığı için bir tehlike oluşturmaktadır. Doğu’nun var oluşu bilim ve teknoloji alanındaki geri kalmışlığından bir an önce kurtulmakla mümkündür. Doğu toplumları üç asırdır kaybettiği ya da takip edemediği bilimi Batı’dan almalıdır....
Mehmet Kurtoğlu, velud bir yazar. Pek çok farklı alanlardan esere imza attı. İlim irfan hayatımızda faydalanılacak bir çok eser yayınladı. Kültürümüze, şehir tarihimize, milli aidiyetlerimize dair bir çok eserin vücut bulmasına, Türkiye’nin kültür hayatına sunulmasına artık emektar diyebileceğimiz kalemiyle hayat verdi. Mehmet Kurtoğlu, okuyan, yazan, kritik eden, soran, sorgulayan, analitik...
Mustafa Özcan Savaşta cephe gerisinde tali savaşlar yapılır. Bunlardan birisi de savaş sonuçlarını destan olarak yeni nesillere aktarmaktır. Savaşı anlatan edebi metinler ne kadar güçlü olursa savaş veya zafer o kadar ebedi ve kalıcı olur. Bu nedenle savaşı kazananlar cephe gerisini ve savaşın edebi yönünü ihmal ederlerse bir süre sonra...
Mehmet Âkif, ilim ve bilgiyle Allah’ın ayeti Kur’ân’a yönelinmesine işaret etmektedir. Âkif, Müslümanlarla Batı arasında mukayese yapar: “Allah´ın kitabında, Resulullah´ın sözlerinde her devrede yaşayacak insanların ihtiyacını temine kâfi hakikatler var. Yalnız o hakikatler ilimle meydana çıkar. Kur’ân, Ayetullah değil mi arzda sema da birer Ayetullah´dır. Bizim gibi geri milletler...
Safahat’ın Yedinci Kitabı’ndaki ‘Yeis Yok’ şiirinde Âkif, dünyaya geldiğimizden beri, bütün hayatımız, uğursuz telkinler içerinde geçti, diyor. Yas ilan edenler baykuşlar gibi birtakım kimseler, bizi ümitsizlik ve yeis telkinleriyle büyüttü. Bu öyle insanı tüketen bir aşı ki, onunla beyinler uyuştu, zihinler köreldi ve akıllar dumura uğradı. Böylece bir kaç nesil...
Milletlerin kendine özgülüğü / biricikliği büyük ölçüde kültür ve sanatıyla temayüz eder. Sanatkârlar eliyle de bunlar nesilden nesile aktarılma imkânı bulur. Kültür ve sanatın en önemli taşıyıcısı dildir. Ya da başka bir ifadeyle milletler için dilden daha önemli bir varlık yoktur. Çünkü dilini kaybedenler millet olma özelliğini yitirirken diğerleri (yurt...
Prof. Dr. İdris Nebi UYSAL İstiklal Marşı ve Safahat şairi. Baba (Tahir Efendi) tarafı Arnavutluk, anne (Emine Şerife Hanım) tarafı Buhara’ya uzanan; Doğu’yla Batı’nın müstesna bir terkibi. İlk ismi Ragîf. Babasının ezanla kulağına fısıldadığı bu isim, ebcet hesabıyla doğduğu seneye, yani Hicri 1290’a (M 1873) tekabül eder. Babasının dışında herkesin...
Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya Çalışmak ve İlim Tahsil Etmek Ankara’da Taceddin Dergâhı’nda varoluş mücadelesi veren Mehmet Âkif, devleti kurtarma, kurma ve derleme yolunda her şeyini verir. İstiklal Savaşı’nın ruhunu yüceltmeye çalışırken, diğer taraftan yeni devletin bağımsızlık savaşındaki İslâmcı ruh karakterini temsil eder. İslâmcı ve ruhçu karakteri korumak...