İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Âkif’in fotoğrafları eşliğinde yıllardır sosyal medya mecralarında paylaşılan, hatta çeşitli internet sitelerinde (bazı mühim dergi ve gazetelerin internet siteleri de buna dâhil) yer alan iki şiir var.
Bu şiirlerden birincisi “Kim Demiş?” başlıklı, iki dörtlükten ibaret ve “Kim demiş Avrupa insanı medeni? / Ne edep var ne hayâ çırılçıplak bedeni!”; on beş beyit ve bir mısradan ibaret “Yılbaşı” başlıklı ikincisi ise “Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum? / Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum.” diye başlıyor.
Paylaşılan bu şiirlerin altına da emin bir şekilde Mehmet Âkif Ersoy yazılıyor. Güya onun yazdığı şiirler!
Beğeniler, paylaşımlar, etkileşimler, yorumlar, söz dalaşları gırla gidiyor.
Özellikle birinci şiirin yorumlar bahsinde kimi övüyor, kimi sövüyor. Medeniyet tartışmaları yapılıyor. Kimi şairi haklı görüyor, kimi haksız. Kimi ciddi ve kesin Mehmet Âkif’in olduğunda ısrarcı, kimisi Necip Fazıl Kısakürek’in diyor. Çoğunluk Mehmet Âkif’ten yana.
Bu arada bir gazetenin internet sayfasında Âkif tanıtılmış, şiirleri hakkında kısa bilgi aktarılmış. “Toplumun eksik noktalarına eleştiriler yönelten şiirleri vardır.” cümlesinden sonra örnek olarak “Kim Demiş?” başlıklı şiir verilmiş.
Bir de “Rahmetli Âkif’in dediği gibi” diye başlayıp bu şiiri büyük bir şevkle okuyanlar var.
Şiir olmaktan âciz bu sözde şiiri hangi müteşair (şairlik taslayan) yazdı, niçin yazdı, ne zaman yazdı, nasıl Mehmet Âkif’e mal edildi, sosyal medyada veya internet ortamında nasıl yayıldı? Varsa bilen, beri gele.
İstiklâl Marşı şairimize atfedilen “Yılbaşı” başlıklı ikinci şiir ise özellikle yılbaşı yaklaştığında Mehmet Âkif Ersoy ismiyle paylaşılıyor. Beğeniler, paylaşımlar, etkileşimler, yorumlar önceki şiirde olduğu gibi. Yine Âkif’in şiiri diyerek sağda solda okuyanlar var.
Bazıları sözüm ona araştırma yapmış ve “Şiir orijinal olarak Mehmet Âkif’in” diyerek kesin hüküm de bildirmiş. Vah, vah, vah!
Şiirleri paylaşanlar, yorum yapanlar arasında akademik ve mühim ünvanları olan, hatta mühim görevlerde bulunan kimseler var.
Haydi, hayatınızda Safahat’ı okumadınız; okumayı bırak, fihristine bakmadınız; bilene sormadınız. Diyelim ki vaktiniz olmadı. Paylaşım yaptığınız internet ortamında her an ulaşılabilecek TBMM internet sitesinde Safahat’ın PDF hâli mevcut.[1] Hiç olmazsa oraya bakıp araştırmak da mı aklınıza gelmedi?
Özellikle ‘Yılbaşı Şiiri’ başlığıyla sosyal medyada paylaşılan veya internet sitelerinde yer alan şiir hakkında Anadolu Ajansı Teyit Hattı, 2022 yılı Aralık ayında açık ve ayrıntılı bilgi vermiş.[2] Burada yer alan bilgilere göre şiir, 1981 yılı Aralık ayında Hakses adlı bir dergide Ömer Berber adıyla yayınlanmış.
İşin tuhaf tarafı, Mehmet Âkif Ersoy’a ait olmayan her iki şiirin de Âkif resimleri eşliğinde videoları bile yapılıp internet ortamında paylaşılmış.
Büyük bir iş başarma edasıyla bazı işgüzarlar tarafından Safahat’ı okuma zahmetine katlanmadan, araştırmadan, kesin bilgiye ulaşmadan yapılan bu paylaşımlar, -her ne kadar paylaşımı yapanların duygu ve düşüncelerini yansıtsa da- Mehmet Âkif’in kişiliği ve şairliği ile maalesef uyuşmuyor. Kolaycılık, cehalet, tembellik, bencillik kokuyor.
Hatta okuyan, araştıran, “hakkında kesin bilgiye ulaşmadığı hiçbir konuda -bırak yazmayı- konuşmayan” İstiklâl Marşı şairimizin aziz hatırasına ve şairliğine saygısızlık oluyor desem abartmış olmam diye düşünüyorum.
Araştırmadan yapılan bu tür bilinçsiz paylaşımlar; kim olursa olsun bu paylaşımı yapan, alıntılayan, tekrar tekrar paylaşan, böylece İstiklâl Marşı şairimizin seviyesizce eleştirilmesine neden olan kimselerin de niteliğini ortaya koyuyor.
Gerçi ülkemizde Mehmet Âkif’in ifade ettiği gibi deyip Mithat Cemal Kuntay’ın “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; / Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” mısralarını okuyan kimseler ya da şair Bestami Yazgan’a ait “İncitme Gönül” şiirinin altına Yunus Emre yazan kelli felli şahsiyetler ve kurumların da olduğunu göz önünde bulundurmak lazım.
Mehmet Âkif, sömürgeci Batı’nın sözde medeniyetini çeşitli sıfatlarla vasıflandırır. İstiklâl Marşımızın dördüncü kıtasında bulunan “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?” mısraı bunlardan birisidir. Âkif eleştirisini, yukarıda bahsedilen şiirlerdeki gibi gelişigüzel biçimde ve basit ifadelerle yapmaz. Bu ayrı bir konudur.
Muhtemelen bu yazı, bahsettiğimiz iki şiir hakkında yazılmış ilk yazı değildir.
Kim olursa olsun, paylaşılan durumların anlık milyonlara ulaştığı bir ortamda yapılan paylaşımlara, alıntılara, yazılan yorumlara dikkat edilmeli; kaş yapayım derken göz çıkartılmamalıdır. Hele hele İstiklâl Marşı şairimize ve hatırasına saygısızlık sayılabilecek bir konuda daha hassas davranılmalıdır.
Mehmet Âkif’e mal edilen söz konusu şiirlerin paylaşımında olduğu gibi “kolaycılığa kaçmadan, tembellik etmeden, araştırmadan, doğru ve kesin bilgiye ulaşmadan, özen göstermeden” bu tür paylaşımları yapmak, alıntılamak, yaymak kesinlikle sağlıklı değildir.
Mustafa USLU
[1] https://www5.tbmm.gov.tr/pdf/Safahat.pdf
[2] https://www.aa.com.tr/tr/teyithatti/kultur-sanat/yilbasi-siirinin-mehmet-akif-ersoya-ait-oldugu-iddiasi-/1815190
Üstad eleştirel düşünme becerisi eksik. Bir dınem her fıkra Nasreddin Hocaya daha sonra da Temel’e mal ediliyordu.
Sayın hocam çok aydınlatıcı bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık….
Çok güzel bir gibi edindim teşekkür ederim,zeten kafama takılmıştı;MEHMET AKİF ERSOY böyle bir şiir nasıl yazmış olabilir diye araştırırken karşıma çıktınız.