İdari çalışmalarımın yanında kültürel ve sanatsal çabalar içine de giriyordum. Zaman bulabildiğim oranda kütüphaneme kapanıyordum. Mevzuat ezberlemek zevk vermiyordu. Sık sık birilerinin keyfi, çıkarı, siyasi getirisi için değişen konular, tüzükler, yönetmelikler bana göre değerini yitirmiş, meşruiyetini kaybetmiş, fakir ve zavallı kitleleri güçlü kesimler adına zabtu-rap altına almak gayesinden öte ulvilik taşımıyordu bana göre.
Kütüphanemdeki birkaç eser benim için bir ufuk değeri taşıyordu. Onlar gözümde bir farklı değer daha taşırdı nedense. Bunları birkaç karıştırışımda, içimde yeni bir merak uyandı. Bu eserler 1000 Temel Eser Serisindendi. Acaba kaçıncı sayısına kadar basılmıştı. Ne zaman aşlamıştı. İzmit’te ki, Üküdar’da ki ikinci el kitapçıları dolaşsam hepsini bulabilir miydim? Kitapların arka kapaklarını kontrol ettim. Birinde bir liste buldum. 51’e kadar kitap isimlerini ve yazarlarını sıralıyordu. Kitabı götürüp, bu listeyi bir daktilo ettirdim. U listeyi 2.el kitapçılara vererek bende olmayanları rezerve etmelini rica edecektim. Bir kitabın sırtında 63 numara vardı. ÇAĞLAYANLAR Ahmet Hikmet Müftüoğlu’nundu. Demek ki 64 veya 65’nci sayıya kadar ulaşmıştı.
1000 Temel Eser herhalde bir idealin, bir öngörünün, projesi idi. Demek ki 1970-71’ler de de kültür projeleri düşünülmüştü. Türk milletini millet yapan değerleri Halka, Gençliğe okutmak benimsetmek gibi esas hedefler çizilmiş, iradeler ortaya konulmuştu. Birinci kitap DEDEKORKUT’tu. Ben bu kitabı her okuyuşumda sanki bir Kur’an tefsiri okuma feyzi almıştım. Ezrail korkusunu Delidumrul’dan öğrenmiştim. Can tatlılığını yine bu hikaye vermişti. Daha ne derin tasavvuf düşünceleri bu kitaptan almıştım. Gayrimeşru bir ilişkiden türeyip bir boyu mahveden tepegözü de hiç unutmam. Demem o ki bu dizi müthiş değerde bir kitapla başlamış gerçekten temel… Faruk Nafis ÇAMLIBEL, Ahmet Hamdi TANPINAR, Yahya KEMAL, Namık KEMAL, Ziya GÖKALP, Süleyman ÇELEBİ, Kaşgarlı Mahmut, Baburname, Peyami SAFA, Ömer SEYFETTİN, yabancı yazar ve eserler de vardı. Henüz ilk yüzü bile bulamayan bu dizi tam da “Türk gibi başlayıp bir türlü neticeye gidememeyi” resmediyordu.
1000 Temel Adıyla ortaya çıkıp ilk hamlede 65’lere kadar basılan yayınlanan dizi, herkes de biliyor ki, kısa zaman sonra bırakıldı. Sessizce çıkmaz oldu. Kitap okuyucusu film dizisi seyircisi değil ki tepki versin. Kimse aramadı sormadı.
Yine kitapları karıştırıp baktım. Acaba bu hayırlı ve çok değerli hizmetin altında kimlerin imzası vardı, diye. Başbakan Süleyman DEMİREL varmış. Her kitaba bir de ön söz yazmış veya imzalamış. Takdirinin bir paragrafında şöyle diyor. ”Kitabın eğitim ve kültür bakımından değerini göz önünde tutan KALKINMA PLANIMIZ, üstün vasıfta eserlerin hazırlanıp yayınlanmasına, özel bir yer ayırmıştır.
Eski Türk yazarlarının eserleri, yeni nesillerin anlayacağı gibi sadeleştirilerek basılacak, Batı kültürünün temel eserleri dilimize çevrilerek yayınlanacaktır. Bu suretle ikinci beş yıllık kalkınma dönemi içinde bin ciltlik bir temel eserler kitaplığı vücuda getirilmesine çalışılacaktır.
Bu bin ciltlik TEMEL ESERLER KİTAPLIĞI- Projesinin birinci imzası zamanın Başbakanı Süleyman DEMİREL iken, ikinci imzasının da yine o dönemin Milli Eğitim Bakanı olan Prof.Dr.Orhan OĞUZ olduğu görülmektedir. İlginç olan bu proje müsebbiblerinden önde olan Süleyman DEMİREL, proje bir defa gün yüzüne çıkıp, bir batıp bir daha çıkamamasına rağmen; on defa iktidardan uzaklaşıp, on birinci defa yine iktidara gelen hatta Cumhurbaşkanlığından tekahüde ayrılan bir politikacı eskimez ve unutulmaz bir sima olmasıdır.
Prof. Dr. Orhan OĞUZ’da takdiminde; “Bin Temel Eser Serisinde Yayınlanan kitapların, Türk Gençliğinin ve Vatandaşlarımızın geniş ve ileri bir dünya görüşüne sahip, geçmişine bağlı, tarihi ile gurur duyan ve geleceğe ümitle bakan, vatansever bilgili kişiler olarak yetişmelerinde faydalı olacağına inanıyorum.” diyerek. tanıtmakta ve salık vermekteydi.
Prof.Dr. Orhan OĞUZ, Demirel gibi ir politikacı değildi. Orhan OĞUZ, bir bilim adamı, Anadolu toprağının, hakiki bir evladıydı. 1924 doğumlu olan Hoca, Eskişehir’in yerli ailelerinden birinin çocuğu idi. Yüksek öğrenimini İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulunda yapmış, Doktora için Fransa’ya gidip, Paris Sorbon Üniversite’sinden Doktorasını almış. 1950 yılında yurda dönerek ardından Afganistan’a geçmiş, 3 yıl sonra tekrar Yurda avdet ederek Eskişehir Üniversitesinin kuruluşunda görev almış, Akademi Başkanı olmuş. 1969 yılında Akademi Başkanlığından ayrılarak, 1969 yılında Eskişehir’den Milletvekili seçilmiş. Demirel kabinesinde Milli Eğitim Bakanı olmuştur. BİN TEMEL ESER SERİSİ’nde çıkan önsözlerdeki imzalar ve düşüncelere bu döneme ait Milli Eğitim Tarihimizde üç beşi geçmeyen önemli milli projelerden biri olan BİN TEMEL EEL SERİSİ’nin neden 1970-71 yılları tarihine taşıdığının ve değerli bilim adamı gerçek bir millet sevdalısı Orhan OĞUZ Hoca’nın bakanlığının sona ermesiyle serinin de sona ermesinin sebebi çok net ir şekilde ortaya çıkmaktadır Orhan OĞUZ Hoca politikadan sonra tekrar üniversiteye dönmüş, en son 1982 yıllarında Marmara Üniversitesi’nin kurucu rektörü de olmuştur. Sonra da yaş haddinden emekli olmuştur. Ancak değerli Hocamızın BİN TEMEL ESER SERİSİ’nin başlatılmasında nasıl heyecan duyduğunu, SERİ’nin çıkarılmasının bırakılmasından ne kadar üzüntü duyduğunu yakinen bilmiyoruz.
Ben önsözünde bahsettiği “Seride yayınlanan kitapların; geniş ve ileri bir dünya görüşü kazandırmasını istediği Türk Gençlerinden biriydim. O yıllarda yaşım 17 idi. Öğretmen okulu öğrencisi idim. Değerli kitapları alıp okuyabilmek için kitapçı vitrinlerinin önünde saatlerce gezinirdim. Tanesi 5 TL olan BİN TEMEL ESER SERİSİ’nin kitaplarından 16 tane almıştım. Bir lise öğrencisinin harçlığı içinden azımsanmamalıdır. Bir güzellik daha ilave edeyim kitap sevgisi ve dostluğu üzerine, bu kitaplar benim çanta ve eşyalarım içerisinde 11 İl ve 8 İlçe ve 7 bölge dolaştılar tam tamına, çünkü 250 kitapla üniversite yıllarında oluşan kitaplığım benim gittiğim her yere benimle birlikte artarak taşındı. Şu an 2500 cilte çıkan göçebe kitaplık bana kitap adına medeniyet adına çok şey hatırlatıyor ve çok şey düşündürüyor.
Bunlardan birisi 65’e kadar yayınlanan serinin kütüphanemde olmayan diğer kitaplarını da ikinci el kitapçılardan araştırıp bulmak ve alıp bu kıymetli koleksiyonu isteyen dostlarımın yararına hıfız tutmak. Bu iş kolay vaktim var, alack param da var. Çoğu kitapçı da artık tanıdık dostum.
İkinci düşüncem ise adı BİN TEMEL ESER SERİSİ olup da 65’inde kalan ve henüz basılmayan yayınlanmayan 935 tanesini nereden ve nasıl bulacağım. Türk kültür, bilim ve sanat değerlerine ait 1000 Temel Eser Serisi düşünülmüş, üstelik de başlanıp ve 65 tanesi yayınlanmışta, hangi neden ve sebeple durdurulduğu bilinmeyen ve hatta hatırlanmayan bu bilim, sanat v kültür kaybımız eksikliğimizi, acziyetimizi kim onaracak tamamlayacak? Hangi Milli Eğitim Bakanı hangi Kültür Bakanı hangi Başbakan böyle onurlu ve kıymetli bir hizmete imza atacak. Bekliyoruz bekliyoruz.
31/01/2012
Şükrü ÇAKIR İzmit