İlimlerin beraberliğine veya kaynaştırılması gerektiğine dair çok misal vardır. Zira bütün ilimlerin kaynağı birdir. Mesela İmam Malik’ten aktarılan bir ifade şöyledir: Men tafakkahe ve lem yetesavvafe fakad tefessaka ve men tasavvafe ve lem yetefakkahe fakat tezandaka ve men cemaa beynehuma fakad tahakkake. Kim fakih olur da tasavvufa yabancı kalırsa fıska düşer...
Hani demokrasi? İnsan hakları! Bilime inanç! Bilimin tarafsızlığı! Başkasına, emeğine, fikrine saygı! Yapılan doğrudan ve pür bir bilimsel çalışmanın sadece 30 dakikalık bir tanıtımı. Bunların çoğu da oryantalistlerin çalışmalarına dayanılarak hazırlanmıştır. Aynen Hunke örneğinde olduğu gibi. Dolayısiyle gösterilen ürünlerin, yapılan yorumların övülüp taktir edilmesi, hatta yanlışlıklar, eksiklikler varsa tenkit edilmesi...
İşte böyle bir düşünür, bilim adamı Türkiye’de bir bilim üssü kurmak istenmektedir. Pekçok bilim adamı getirilip (İngiliz, Fransız, Alman vs) gerçek manada bilim istihsal edilecektir. Hoca’nın bütün çabaları boşa gider. Bir türlü merkez kurulamaz. Halbuki kurulabilse, bilime, bilimsel çalışmalara, üretime üstün bir seviye kazandırılacak, standartları hayli düşük üniversitelerimiz için de...
Elbette böyle bir tablodan asıl maksat oryantalistlerin ayrıntılı bir dökümünü, çalışmalarını vs vermek değildir. Bunlar ciltler doldurur. Bu yüzden böyle bir başlık altında onların nasıl canhıraş bir şekilde çalıştıklarına ait ibretamiz örnekler sunarak bize düşeni ihtar etmek, gündeme getirmektir. Öyleyse kısaca şarkiyatçılığa göz atmak gerekir. Batı-Doğu mücadelesinin tarihi epeyce eskilere...
Tablo 3: Shakespeare’in “olmak veya olmamak” özdeyişinin bugün, bizim için tam karşılığı “Bilmek veya Bilmemek”tir. Hangi sahada olursa olsun, herhangi bir hastalık, problem, dert ancak sebepleri bilinince, yani teşhisi doğru yapılınca tedavisi yapılabilir. Aksi taktirde tüm çabalar heba olur. Hastalık da iyileştirilemediği gibi kangrene çevrilir. Bizde yaklaşık üç asırdır olan...
Tablo 1: İspirtizma Celsesi Mahir İz (1895-1974) hatıratında (1990, s. 65-66) böyle bir celseden bahseder. O dönem, medyum denen bir takım ruhları duyarlı zatların etrafında toplanan meraklı arkadaş gurupları ruh çağırma seansları tertip ederler. Mahir İz, böyle bir celsede “Fuzûlî (1483-1556)nin ruhunu çağıralım” der. Ve Fuzûlî çağrılır. Fuzûlî’den zamana...
Bilim Tarihi Sohbetleri adında bir kitap geçti elime. Gittiğim yerlerde genelde kitap hediye edilir, hediyeler içinde kitaptan başkasını da kabul etmem zaten bu da bilinir. Elimdeki, telefonumdaki, masamdaki aynı süreçte okuduğum kitaplardan biri bitsin de öyle başlayayım demiştim bu kitaba da. Bugün aldım elime. Tevafuk işte, daha açar açmaz kitabı...
Bize Ne Söyler? Giriş Maksadım Fuat Hoca’yı anlatmak değil. Böyle bir örnekten hareketle yeniden bir muhasebe yapmak. Fuat Sezgin içimizden biri, bizden biri. Ama herhangi birimizi çok ama çok aşan biri. Cefakeş, çilekeş, çelik iradeli, dertli, derdi olan, ideali olan biri. Dahası bilen biri. Dolayısiyle ne yapacağını da çok...