Siz hangi uygulamanın yıldızısınız?
Dünyada İnstagirller, YouTuberler ya da Tiktokcular olmak üzere üne kavuşmuş bir kitle vardır. Özel yaşamı, karakteri, kişiliği, ilişki durumu, dini ve yaptığı ya da yapacağı faaliyetleri açık bir şekilde paylaşmaktadırlar.
Ocak 2021 aylık aktif kullanıcı verilerine göre, Facebook (2,7 milyar), YouTube (2,2 milyar), WhatsApp (2 milyar), Facebook Messenger (1,3 milyar) ve Instagram (1,2 milyar) kullanıcı sayısıyla öne çıkmaktadır. Türkiye’de son dönemde paylaşım kısıtlamalarıyla gündeme gelen Twitter ise 353 milyon kullanıcıyla en çok tercih edilen sosyal ağ uygulamaları listesinin alt sıralarında yer almaktadır.
Bu uygulamaların fazlaca kullanılması akıllara birtakım sorular getirmektedir;
-Zamanla çığ gibi büyüyen bu mecraları insanlar niçin bu kadar çok tercih etmektedir?
-Bu uygulamalardan insanların kazanımı nedir?
-Kişi hayal ettiği mutluluğu ve benimsenmeyi burada mı tatmaktadır?
-Mezun olmanın iş bulmada yeterli olmadığı bir toplumda birey para kazanma yeri olarak buraları mı görmektedir?
Geleneksel medyadan yeni medyaya adım atıldığında akıllı telefonlar sayesinde insanlar, her türlü ortamda internete erişim rahatlığını elde etmiştir. Bu kolaylık kişide sosyalleşme açısından bir gelişme kazandırmıştır. Çocukken aynı sınıfta okumuş olduğu arkadaşını bulabilmesi ya da yurt dışında yaşayan akrabasıyla rahatça görüşebilmesi insanlara cazip gelmiş ve çevresindekilere yayma girişiminde bulunmuştur. Şu an birçok aile markette alış verişini yapmayıp mağazada kıyafet bakmamaktadır. Sosyal medyadaki çeşitli siteler sayesinde kısa zamanda siparişi kapısına gelmektedir.
Bu uygulamalar toplumda bir kazanç oluştururken niçin belli bir kitle sosyal medyadan rahatsızlık duymaktadır?
Eleştirilerin temel kaynağı samimiyetsizlik ve mahremiyetin çok açık bir şekilde yaşanmasıdır. Yabancı bir kişinin rahatlıkla karşıdaki kişi hakkında bilgi edinmesi rahatsızlık uyandırdığı gibi bir tehdit unsuru da olmaktadır. Taciz, tecavüz, hırsızlık ya da adam öldürme gibi suçların kolay ve çabuk bir şekilde işlenebilmesinde bilgiye rahat erişim etkili olabilmektedir.
Sosyalleşmenin sağlanmış olduğu bu ortamlarda asosyal bir kitle de oluşmuştur. İnternet arkadaşlığı adı altında istediği profili oluşturarak hayal ettiği mutluluğu ve benimsenmeyi tatmış bununla birlikte gerçek hayattaki çevresine ihtiyaç duymama haline gelmiştir. Ne yazık ki bu durum bireyin ailesinde ve çevresinde sorunlara yol açarak mutsuz bir ortama sebebiyet verebilmektedir.
İhtişamın ve zenginliğin reklamı yapılıp bu uygulamalarla paranın kazanılabileceği yanılgısı gençleri eğitimden uzaklaştırmıştır. Okulu sadece para kazanmak için bir basamak olarak gören kitle, zamanla derslerden uzaklaşmış ve okulu video çekilecek bir yer olarak görmeye başlamıştır.
O halde; çözüm odaklı düşünürsek yıkıcı bir anlayıştan ziyade yapıcı bir düşüncenin her zaman desteklenmesi birey içinde toplum içinde fayda sağlayıcı olacaktır. Dijitalleşme çağında internet ve bununla birlikte gelen uygulamalar, zamanla yok olmaktan ziyade daha fazla katılımcıyla artarak devam edecektir. Bize düşen görev bu uygulamaları bilinçli kullanmayı öğrenmek ve öğretmek olmalıdır. Okulu kültürlenme, edep adap kurallarının öğrenildiği yer, kendini ifade edebilme gelişimi aynı zamanda toplumda saygınlık kazandıracak bir mecra olarak görülmesi gerekmektedir.
Kişi kendi aklıyla iradesini yönetebilmeyi öğrenmeli ve paylaşmak istemediği hiçbir bilgiyi bu ortamlarda paylaşmamalıdır. Çevresine özenmeyip ‘ben ne yapmak istiyorum?’ sorusunu sormalı ve hayatı hakkında kendi kararlarını kendisi verebilmelidir.
Son olarak sözlerimizi bir cümleye sığdıracak olursak; Şirazi’nin; “Akıllılar istedikleri şeyi, akılsızlar başkalarının istediklerini öğrenir.” sözüyle tamamlanmalıdır.