Sağ tarafımda, zayıfça, uzun boylu, uzun sakallı altmış yaşlarında Afganlı olduğunu sandığım bir Müslüman, bir buçuk saatten fazladır hay haya namaz kılıyor. Şimdi bitirecek sanıyorum, bir daha tekbir alıyor. Oradan ayrıldığımda hâlâ namaza devam ediyordu. Namaza olan iştiyakına imreniyorum. Sol tarafımda telefonuyla Almanca yazışan Afrikalıya benzettiğim bir genç arada bir...
Ankara’da öyle çoklar ki, üstelik sayıları sürekli artıyor. Hem çoğalıyor hem şişmanlıyorlar. Besili ve yağlılar. Kanatları bile tombul; boğazlı kazak giydirilmiş balonlara benziyorlar. Ne ürkeklikleri var ne de telaşları. Yavaş mı yavaşlar. Bunca ses, bunca kalabalık arasında bunca sakinlik… Hayret ki ne hayret! Bizim kuşak çocukken, güvercinler yüz metreden bizi...
Kızılay’a küskünlüğüm Kızılay’ı rant için terk etmesinden ötürüdür! Biz Ankaralılar Kızılay’ı bir kurum olarak tanımadan önce meydan olarak biliriz. Ankara’nın en meşhur meydanıdır. İşte orada üç katlı, bahçeli, bahçesinde küçük bir fıskiyeli havuzu olan ve çatısında kızıl hilâl bulunan bir bina… Kâh önünden geçer, kâh bahçesine uğrak verirdik. Bu meydana...
Bazı dramatik anlar vardır, insan ne söyleyeceğini bilemez, ne yapacağına karar veremez; bilir ki ne söylese eksik kalacak, ne yapsa derde derman olamayacaktır. Deprem de böyle anlardan biri. Saniyelerin yıl gibi geldiği deprem anını, ancak yaşayanlar bilir. Dünya onların başına yıkılmıştır çünkü. Moloz yığınlarının altında onlar kalmıştır. Türkiye’miz, 06 Şubat...
Bir gün Dikmen’deki iş yerimden çıktım, sakin bir şekilde eve doğru araba sürüyordum. Kızılay’ın merkezine geldiğimde kırmızı ışığa yakalandım. Önümde birkaç araba vardı. Yeşil ışık yandı; önümdeki arabalar hareketlenince ben de harekete geçtim. Tam o sırada sağ ön tarafımda bir yaya belirdi. Onu görmemle frene basmam bir oldu. Adam hızlı...