– Ustacığım boş ver artık bu işleri, bula bula kaplumbağaları mı buldun terbiye edecek? Yazık, belin dört büklüm olmuş, çık şu tablodan, gel deniz kenarında kahve ısmarlayayım sana. Bırak artık bu inat kaplumbağaları, ne halleri varsa görsünler. – Git başımdan evlat! Canım sıkkın zaten. Mart soğuğu ayaklarımı donduruyor. Rahmetlik banyo...