Ankara: Dünyada Kuşları Ürkütmemek İçin Tünel Yapılan İlk Şehir Can Yücel’in, “Hayır” başlıklı şiirinin ilk dizeleri, şairlerin yaşamı ve dünyayı diğer insanlardan farklı görüp farklı algıladıklarının somut örneğidir:“Dinlensin diyedir gözlerimiz,/ Bu önümüzde açılıp giden manzara;/Bu dünya, yoruldu mu kuşlar konsun diyedir.” Can Baba, Dünya’nın yaratılış amacının, uçmaktan yorulan kuşların konması...
Bir genç kızın hikayesi elbette üniversite yıllarında başlamaz ama eğer bu genç kız umutla gittiği üniversiteden hayal kırıklığı ile mezun oluyorsa, üniversitede başlayan hüzünlü bir hikayesi var demektir. Bu genç kız başkente güzel bir üniversitenin öğretmenlik bölümüne mutlu bir şekilde kayıt yaptırırken mücadelelerle dolu bir yolun başında olduğunu bilmiyordu. Dersler...
Dünyada beş kez başkent olmuş bir şehir parmakla gösterilmez mi? Bu şehrin mirasına sahip çıkılmaz mı? 100 yıllık bir Cumhuriyet’in her gününe tanıklık eden ve geçmişiyle övünmeyi bilmeyen bir şehir sevilmez mi? Mütevazılıkta rakip tanımayan, dertlilerin derdine çare aramaktan bitap düşen bir şehire gönül verilmez mi? “Biz bu şehrin sevdalılarıyız”...
Öyle güzel, öyle serin, öyle tatlı bir sonbahar sabahı… Güneş cömert, altın ışıklarını her yere serpmiş. Ağaçlara daha cömert, iltimas geçmiş ve tüm yaprakları som altınla kaplamış. Her yaprak bir altın çiçek. Yüzüme, sakalıma, elime, kalemime, masamın üzerine, kitaplarıma, defterime düşen ışığın saçtığı altın tozu aynı yoğunlukta değil. Varsın olsun,...
Ankara’da öyle çoklar ki, üstelik sayıları sürekli artıyor. Hem çoğalıyor hem şişmanlıyorlar. Besili ve yağlılar. Kanatları bile tombul; boğazlı kazak giydirilmiş balonlara benziyorlar. Ne ürkeklikleri var ne de telaşları. Yavaş mı yavaşlar. Bunca ses, bunca kalabalık arasında bunca sakinlik… Hayret ki ne hayret! Bizim kuşak çocukken, güvercinler yüz metreden bizi...