Bir zamanlar, arabası kaza yapan bir kardeşimizin kazaya aldırmadan namaz kıldığı görüntüsü vardı. Çok da güzel bir kompozisyon idi o görüntü.
Biz millet olarak o tür görüntülerden oldukça fazla etkilenir, herkesin görmesi için de çaba sarf ederiz.
Düşünsene, araç kaza yapmış, görünen o ki pahalı bir araç ve sahibi tevekkül içinde namazını eda ediyor.
Zor zamanlarda iyi olmanın müthiş bir huzuru var.
Bir keresinde, zengin bir kardeşimize okul kütüphanesi yapması için ricada bulunmuştuk, hiç ikiletmeden kabul etti en kısa zamanda kütüphaneyi yapıp teslim etmişti…
Biz de o kardeşimiz, ”Görünce mutlu olsun, başkalarına da örnek teşkil etsin diye” yaptığı iyiliği metheden bir yazı yazmıştık.
Kardeşimiz yazıyı ve ona yaptırdığımız plaketi görünce aynen şu cümleyi kurmuştu:
”Ben bunların hiçbirini hak etmiyorum, hassas olmanız güzel ama varken vereni değil, zor zamanlarda vereni methedin.”
Tabii gözlerimiz doldu bu çıkışa. Ne kadar yerinde bir çıkış idi.
Düşündüğümüz zaman, toplumun görünmez kahramanları bu tür hassas insanlardır.
Bu tür nitelikli insanlar toplumda çimento görevi görürler.
Doğaldır ki, azdır bu insanlar.
Arada bir görünürler ve diğer insanlara bir şeyler katıp kaybolurlar.
”İki elin kanda da olsa namazını kaçırma” diye büyütülen nesilden ”Aman dersine çalış, soruları çöz namazı da büyüyünce kılarsın.” denilen nesile evrildik maalesef.
Sırtımızda kocaman bir yük var.
Zehirli nesil (Z kuşağı)bizden ne görürse onu alıyor ya…
Zehirleniyor aynı zamanda.
Zorda kalınca kolayca yalan söyleyen bizden,
Paramız az iken değil çokken bile infak etmeyen bizden,
Zengin birisini ağırlarken kredi kartının limitini zorlayıp, fakir biriyle yemek bile yemeyen bizden,
İşler birazcık yoğun olursa namazı kaçıran ve yüreği hiç sızlamayan bizden,
Oruç tutmamak için bahane bulamazsak baş ağrısını bahane edecek kadar rahat hareket eden bizden,
İki kişinin arası bozuksa barıştırmayı bırak içten içe sevinen bizden,
İnsanların arasını bozmak için saman altından su yürütecek kadar hassas davranan bizden,
Kitap okumayı bir kenara koy, televizyon izleyerek alim olduğunu düşünen bizden… Zehirlenen nesil…
Örnekler o kadar çok ki.
İyi şeyler de olmuyor değil…
Her yetişkinin elinde telefon var da çocuklar ebeveynlerinden zehirlenmiyorlar da internetten zehirleniyorlar en azından.
Peki, çözüm var mı?
Aslında sorun öyle büyük ki, ”ahan da şu çözüm” demek mümkün değil.
İyi insan olmanın yollarını arayarak, zor zamanda kötü insan olmayarak, kolay zamanlarda iyi insan olmakla övünmeyerek, Allah’ın istediği kul olmayı seçerek Z Kuşağı nesle verdiğimiz zehri azaltabiliriz …
Yeni nesil;
Z Kuşağı değil de Vav kuşağı olur.
Zehirli kuşak değil Verimli kuşak olur…