eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
21°C
Ankara
21°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
20°C
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Açık
23°C
Salı Parçalı Bulutlu
25°C

Yüzyılın Mucizesi

-Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…-

“Elem tere keyfe fe’ale rabbuke bi ashab-iî fil” dedi, Kitapların Kalbi ve şairin yoluna bir ebabil kuşu düştü o lahza. “Elem yec’al key-dehümfi tadliylin” Bütün düzenleri boşa çıkarıyordu kader, ne kadar da acizdik. Hiçbir şey kadar bir şeydi naçar bedenlerimiz. “Ve ersele aleyhim tayren ebabile” kuşların sürüler hâlinde geçtiğini düşündü, ruhu yüzünde ürperdi. Neden sonra suretler düşledi, hayâ etti; Tek Gerçek’in Gerçek Nur Cemali’nden… “Termiyhim bihi-caretin min sicciylin” Omzundaki dünya sürgününün vebali için, ateşle pişirilmiş çamurdan taşlar çarptı içine. Mazideki çifte sevdaların imtihanı ve cürüm kusan nefsi hakkı için yüreği kızgın gözlerde dağlandı. Gülleri, közde küllere bulandı bir an. “Fece’alehüm ke’asfin me’kûl” kurtların kemirdiği yapraklara dönmüştü şimdi, büyük sözler sahibi küçük cüsseler. Kudret buydu ya aşikârdı ya gizem; işte buydu ya Ebabil Mucizesi. “Elem tere keyfe fe’ale rabbuke bi ashab-iî fil” demişti, Kalplerin Kitabı… Allah, elbet sabilerin can kuşunu sakınacaktı…

Ter içinde ancak hayatının en mucizevi gününe uyandı kadın. Adı Cennet…

Üç yıldır benimle yaşıyor ya da ben onunlayım. Gönül koydu adımı. Bana seslenirken sesindeki merhamet katlanıyor gibi: Gönlüüüüm! Günaydın. Nasılsın bakalım diyor. Her sabah hâlimi hatırımı sorar. Seher vakti rüya gördüyse anlatır. Can kulağıyla dinlerim onu. Kendisi bilmiyor, fakat ben görüyorum onun rüyalarını. Dün gece her zamankinden farklı bir rüyadaydı. Heyecanla uyandı sabah. Hayra yordu rüyasını içinden, yine de bana anlatmadı. Hayret, önceki günlerden farkı ne bugünün acaba?

Kuş seslidir bu kadın. Kalbindeki tevazu sesine yansır. Tercihen seçtiği yalnızlığına beni misafir edişi bu sebeple. Hassas kalbini kuşlar incitmiyor sadece. Bilirim, kuşlara ancak sahih bir kalp rakip olabilir. Ruhun can kuşu zira kalp… İnsan niyetinde gizli, kendinden pek memnun. Oysa kuşlar öyle mi? Tabiatları hududunca kabil her şey. İnsanda fıtrat da var, fıtrat nefsi zora sokmada üstat… Ben, yaşadığımız her zamankinden farklı bugünü merakla düşünüp kendimle ötüşürken Cennet, haber bültenini takip ediyor. Kenan elinde durmak bilmeyen kan, Turan ülkesinde müdafaasız bebeklerin katli sürüyor ne yazık… Mutlak bir iman ve vatan sevdası dışında hiçbir kuvvet yıllar yılı süren bu direnişin açıklayıcısı olamaz belki. Yalnız kuş sesli bu kadın değil ben de insanın insana yaptığı zulmü içim kanayarak işitmekteyim.  

Cennet, içine dönük bugün. Gördüğü rüyanın tesiriyle mi yoksa vatan vazifesindeki oğlundan nicedir haber alamadığından mı bilmiyorum. Endişeli değil, kuşkulu hiç değil. İçinde belli belirsiz bir telaşa gebe bin umut… Elleri duadan ayrılmamakta… Mutfağa gidip çay suyu koydu. Çay, su gibi aziz bir şey onun için. Benim suyumu da değiştirdi, yemliğimi doldurdu. Az sonra telefon çaldı. Ahretliğiyle konuşuyor iki gözümün çiçeği. Öteki ne yapıyorsun dedi elam, bizimki “Gönül’le oturuyorum” diye cevapladı. Beni hiç ihmal etmez sağ olsun. “Günler oldu haber alamadım ama harekât tarihi bugün inşallah, bir aksilik çıkmazsa” şeklinde devam etti sonra, gözleri dolarak. Oğluyla ilgili bir şey konuştular sanırım. Biricik oğlundan her ne zaman söz etse sesinde gururla karışık bir hasret sezerim. Uzaklara bakarak yutkunur, hayır duaları düşmez ağzından.  Yine öyle oldu, bak… Beyaz eşarbının ucuyla sildi gözyaşını. “Ayaklarına taş değmesin, Hızır yoldaşları olsun inşallah…” diyerek telefonu kapattı.

Düşünüyorum… Bu asırda kuşların da işi zor. Fakat ben şanslıyım, Cennet var. Nice akrabam, eşim dostum hayat gailesi yüzünden ömrünü farklı yerlerde tüketiyor. Rüzgâr pervanelerini yuva yapan da var bazı mekanik enerji dönüştürücülere kapılıp dünya seyahatini tamamlayan da. Bu yönüyle her kadın kuş tabiatlı sanki, omzunda dünyanın yüküyle oradan oraya… Bakın Cennet’e, birkaç defa ahretliğiyle dertleşirken işittim. Yılları var bir başına. Emekli öğretmen, hayatını minik kuşlarına adamış nice zaman. Her biri hayata farklı yollardan tutunmuş. Bazen gelip giden eski talebeleri oluyor. Her başta ayrı bir dert… Anlatıyorlar, ağlıyorlar, gülüyorlar; sarılıp Cennet’e terapiyi tamamlayıp yine geleceklerine söz veriyorlar. Dünya imtihanla var diyor onlara kuş sesli kadın, kabul ediyor. Kanaat ediyor. Can kuşu bize emanet, emanet ise gözümüzün nuru değil mi neticede? Geçen gün gelen öğrencilerden biri anlatırken dinledim. Mühendismiş kız zahir. Çok hızlı konuşuyor, kuş sesli Cennet hep tebessümle dinliyor onu. Her şeyi heyecanla ve yüksek sesle söylüyor. Sanki her cümlede kendini de dünyayı da yeniden keşfediyor… O sırada bahsetti, insan eli ile bizden ilham alarak yapılan mekanik kuşlar varmış nice zamandır. Her biri ordu milletin gözdesi… Hür kuşlar; kimi atmaca kimi kartal… Pilotu olmadan uçan tayyare dahi varmış. Bak sen ne ilginçmiş! Şaşkınlığımı gizleyemedim doğrusu. Cennet şaşırmadı ancak tebessümünü yineledi… Birçok şey konuştular ardında önünde o gün. Konuştukları Cennet’e iyi geldi…

Çay demlendi, kuş sesli kadın kahvaltı yapmadı ama çay içti. Telefonda, harekât tarihi bugün demişti. Demek Fatıma’dan beri anaların gözyaşlarının kurumadığı o Kutlu Coğrafya’nın küllerinden doğuşu bugündü. Nice yuva yapan, yuvadan uçan kuş bugün, bir kavme hizmet etmekteydi. Birden gök yankılandı. Göç yolunda iz sürer gibi nizami olarak havalandı Sancak taşıyan Hür Kuşlar… Yüzyılın Ebabil kuşları şimdi, Miraç’a yükselen O Ulu Nebi ile aynı semada süzülmekte ve yıllardır beklenen Ebabil Mucizesi için o lahza Cennet, şükrünü eda etmekteydi…

Dr. Seda Artuç Bekteş

Yazarın Diğer Yazıları
07.03.2024 00:01
25.01.2024 12:10
19.02.2024 21:00
03.01.2024 16:09
07.02.2024 12:54
21.03.2024 14:00
Yorumlar

  1. Memiş Şengüler dedi ki:

    Yazı uslûbunuz çok güzel ve güçlü bir anlatım var.. Edebiyatımızın yeni kalemlere ihtiyacı var. Güzel eserler vereceğinize eminim, ilgilyle takip edeceğim. Başarı dileklerimle..