Sunuş:
Bu haftaki röportajımızı eğitim dünyasından bir ilahiyatçı, araştırmacı Yıldırım Alkış ile yaptık. Ufuk açıcı bir sohbet çıktı ortaya. Okuma meraklılarının pek çok yönüyle istifade edeceğini düşündüğümüz sohbet röportajı kendisini okuma ve eğitim dünyası ile alakadar sayanların istifadesine sunuyoruz.
Maarifin Sesi: Okuma nedir? Nitelikli bir okuma nasıl yapılmalıdır? Bir ”okur” tarifi yapar mısınız?
Yıldırım Alkış: Okuma; Yazarın yazısını maksadına uygun bir şekilde beyin arşivine taşımanın adıdır.
Okumanın verimli olması için öncelikle ruhi hazırlık gerekir. İkincil olarak hangi amaçla okuma yapılacaksa o niyete göre odaklanıp okunmalıdır. Bu niyet, istifade için olabileceği gibi tenkit, tetkik, açıklama ve reddiye için de olabilir.
Her yerde, her zaman okuma olabilir ama güzel mekânların ve vakitlerin seçilmesi okuma verimliliğini artıracaktır.
Okuma, matbu kâğıtlara dokunarak yapılırsa ve bu matbuat da okuyucuya aitse; istediği gibi çizme, işaretler koyma, notlar yazma yetkisi de varsa kaymaklı kadayıf olur.
Okumanın bir amacı olmalı ve okurken seçici olmalıyız. Her ele geleni yemek mideyi bozar, her dile geleni demek toplumu bozar, her bulduğunu okumak da düşünceyi bozar. Ayrıca zaman da kıymetlidir, israf edilmemelidir.
Kalabalık ortamlarda kitap okuyanlar var olsa da ben sakin ortamlarda okumayı tercih ederim.
Okuma kişinin müsamahasını artırıyorsa bu doğru bir okumadır. Müsamahasını ve tevazuunu artırmıyorsa böyle bir okumada yanlışlık var demektir.
Maarifin sesi: Düşünce ile insan; iç terbiye ve davranış terbiyesi arasında nasıl bir ilişki kurarsınız?
Yıldırım Alkış: İnsanın davranışlarındaki güzelliğinin kaynağı düşüncesidir. Ancak güzel düşünenler güzel ahlaklı olabilirler. Düşüncesi güzel olmadığı halde güzel ahlaklı gözükmek şahsiyet münafıklığıdır.
Tefekkür zihnin arınması için, tezekkür ise bedenin arınması için ilaçtır. Sağlıklı tefekkür ve tezekkür yapanın hem iç huzuru olur hem de dışa yansıyan ahlakı güzel olur.
Maarifin sesi: Kısaca çocuk, muallim, mürebbi tarifi yapabilir misiniz?
Yıldırım Alkış: Çocuk: Büyük adam olmaya aday, taklit edebileceği rol modelini arayan birey.
Muallim: Talim eden, örnek olan demektir. Söz ve davranışlarıyla, insanı yaratılış gayesine uygun olarak insanlaştırmaya gayret eden sanatkârdır.
Mürebbi: Rabbinden aldığı ilhamla Rabbinin emanetlerini terbiye etmeye gayret eden demektir.
Maarifin Sesi: Eğitim, öğretim, terbiye, talim kavramları sizin zihninizde nasıl bir Türkiye hayali uyandırıyor?
Yıldırım Alkış: Türkiye’nin geleceği ve toplumsal huzuru, vereceği sağlıklı eğitim, talim ve terbiye ile doğru orantılıdır. Eğitim, faydalı davranış değişikliği kazandırmak için yapılır. Ne zaman ki eğitim, talim ve terbiye kelimelerinin yerine öğretim kullanılmaya başladı âdeta davranış değişikliği kazandırmak yerine kültürel bilgi yüklemek olarak algılanır oldu. Neticede bilgi kutsandı bilginin kaynağı unutuldu.
Bizim dinimiz öğretmen öncelikli bir dindir. Peygambersiz kitap yoktur ama kitap verilmeyen peygamber çoktur. Kitap öğretmenle birlikte anlamlıdır. Öğretmensiz okunan kitaplar kişiyi “bilge” değil, “bilgiç” yapar. Rabbimiz insanlık tarihi boyunca eğitimin merkezine hep öğretmenleri koymuştur. Önce peygamberler sonra âlimler. Merkezde peygamberler, âlimler ve fedakâr öğretmenler yoksa bunun adı eğitim olmaktan öte kültürel bilgi alış-verişi olur.
Tüm madenleri işleme telaşındaki ülkemiz, kâinatın en değerli madeni olan “İnsan Madeni” ni işlemede ihmalkâr davranması çok üzücü. Ne var ki yüz yıldır eğitim konusunda sermayeden yiyoruz ve günübirlik politikalarla yol almaya çalışıyoruz.
Maarifin sesi: ”Anlamak, anlamlandırmak, düşünmek” Ne kadar doğru yapabiliyoruz? Daha iyisi için neler yapabiliriz?
Yıldırım Alkış: Bu terimlerin doğru yapılıp yapılmadığını ölçmek çok zordur.
Çıktılarına bakarak yorum yapabiliriz. Anlamak, gereğini yapmakla tamam olur. Gereği yapılmıyorsa, beklenen davranış değişikliği oluşmuyorsa anlama eylemi tamamlanmamış demektir.
Daha doğru anlamak ve anlamlandırmak için grup okumaları, değerlendirme ve istişareleri yapmak faydalı olacaktır.
Düşünmek, çok konuşulan ne var ki çoğu zaman çok soyut kalan bir kelime. Peygamberimiz (sav) ve bazı İslam âlimleri bunu somutlaştırarak düşünmeyi Yaratıcının sıfatları ve eserleri üzerinde yapmayı tavsiye etmişlerdir. Nurettin Topçu da düşünmeyi bir eylem olarak kabul etmiştir ki katılmamak mümkün değil.
Maarifin sesi: Bu röportaj için size çok teşekkür ediyoruz.
Yıldırım Alkış: ben teşekkür ediyorum.
Kıymetli Yıldırım hocam’ın yazılarını okumak, sohbetlerinde bulunmak ne büyük şeref..
Bir kez daha göğsümüz kabardı, iyiki varsınız. İyili yazıyorsunuz..